Değişen Güneydoğu (3) – Batman | Kadın intiharlarından kadın kentine: “Kayyumlar en büyük tahribatı kadın kurumlarında yapmışlar”

Güneydoğu’da bir şeyler oluyor. Siyaset değişiyor, Kürtler değişiyor, şehirler dönüşüyor… Bu değişim ve dönüşümün Türkiye için anlamı nedir? DEM Parti’nin Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük hikâyesini, Batman için planlarını, kentteki erkek egemenliğini HÜDA PAR’lı rakibine 50 puan fark atarak nasıl yıktığını, bölgenin gerçek sorunlarını Ruşen Çakır’a anlatıyor.

Gülistan Sönük anlatıyor

DEM Partili Gülistan Sönük, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde Batman’da seçimi yüzde 64,52 ile kazandı. DEM Parti’nin Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük, Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır’a konuştu.

Sönük, 90’lı yıllarda Batman’ın kadına yönelik şiddetle anılan bir yer olduğuna dikkat çekti ve 99’dan sonra belediyecilik anlayışları sayesinde bu konuda gelişmeler olduğunu söyledi. Batman’da radikal değişimler yaşandığını dile getiren Sönük, “Batman artık kadın intiharlarıyla anılan, kadına yönelik şiddetle anılan bir kentten ziyade ‘kadın kenti’ olarak anılmaya başlandı. Artık kadınlar kendilerini bir irade olarak, bir birey olarak görmeye başladılar. Tabii bu 2016’ya kadar sürdü. 2016’dan son kayyumların atanması ile birlikte bütün kayyum atanan bütün kentlerde olduğu gibi Batman’da da kadın kurumları kapatıldı. Erkek müdürler atandı” dedi.

“Kadınlar sorunlarıyla yüz yüze bırakıldı”

Kadınların sorun yaşadıkları zaman gidebilecekleri bir yer kalmadığını belirten Sönük, “Gittikleri her yerde bir erkek aklıyla karşılaştılar. Belediyeye geldiklerinde bir erkek aklıyla karşılaştılar. Karakola gittiler bir erkek aklı… Dolayısıyla kadınlar sorunlarıyla yüz yüze bırakıldı. Çoğu kadın boşanma aşamasındayken sırf bu süreç, boşanma süreci uzadığı için kadınlar mesela katledildi” diye konuştu.

Görevi devraldıklarında çok büyük bir tahribatla karşılaştıklarını vurgulayan Sönük, “Nereye elinizi atsanız elinizde kalıyor. Nereye baksanız bir talan ama en çok da kadın kurumlarında tahribatlar yapılmış” dedi.

“Kentin en büyük sorunu kadına şiddet”

Sönük, Batman’ın birçok sorunu olduğunu söyledi ancak kendileri için en önemli sorunun kadına şiddet olduğunu belirtti. Sönük, kentin bir altyapı sorunu olduğunu anlattı, “2006’da bir sel felaketi yaşandı. Orada da can kaybı yaşadık maalesef. Bir de kasım ayında bir sel felaketi yaşandı. Dört yurttaş yaşamını yitirdi. Kentin en büyük sorunlarından bir tanesi bu altyapı sorunu. İki damla yağmur yağdığında evler sular altında kalıyor. Ulaşım sıkıntısı yaşıyor insanlar, evlerini su basıyor” dedi.

İşsizliğin de kentte büyük bir problem olduğuna dikkat çeken Sönük, kayyumların bu konuda adım atmadığını dile getirdi: “Belediyelerin iş geliştirme merkezleri olabilir, yine kooperatif kurma yetkileri var ama bunların hiçbiri yapılmamış. Sadece personel alımı yapılmış ama sürekli tüketen biri belediye. Mesela kendi işini kendisi yapmamış, sürekli dışarıdan hizmet almış. Zaten borçlarımızı gördünüz. Belediye bir borç batağında.”

“Uyuşturucu can yakıcı bir sorun”

Uyuşturucunun kent için can yakıcı bir sorun olduğunu dile getiren Sönük, “İnsanlar bize diyor ki, ‘Benim yolumu yapma. Ben su da istemiyorum senden ama benim çocuğumu bu bataklıktan kurtarın.’ İnsanlar, ‘Biz karanlık çöktüğünde sokağa çıkamıyoruz’ diyorlar. Biz görüyoruz, sokak ortasında satılıyor bunlar. Bu eskiden böyle değildi. 2016’dan sonra bu çok can alıcı olmaya başladı. Neredeyse her aileden bir çocuğu aldılar” dedi.

“Son altı ayda yüzlerce kişi işe alındı”

Sönük, Batman’da belediyeye son altı ayda yüzlerce personelin alındığını söyledi, “Belki Batman Belediyesi’nde hiç işi olmayacak kişiler alınmış. Biz amaçlarını biliyoruz. Hangi amaçla, hangi politikayla yapıldığını biliyoruz. Ama şöyle bir şey var: Gülistan’ın bu belediye faydası yoksa, sadece Gülistan maaş alsın diye Gülistan’a işe alındıysa, biz buna müsaade edemeyiz” diye konuştu.

Gülistan Sönük anlatıyor: Röportajın tam deşifresi

Yayına hazırlayan: Tania Taşçıoğlu Baykal

Merhaba, iyi günler. Batman Belediyesi’ndeyiz. Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Sönük’ün konuğuyum. Kendisiyle Batman’ı konuşacağız. Merhaba. Çok teşekkürler bizi kabul ettiğiniz için. 

Gülistan Sönük: Merhabalar. Hoş geldiniz.

Ben 30 yıl önce Batman Belediyesi’ne gelmiştim. Yanılmıyorsam aynı binâydı. Otuz yıl sonra sizinle röportaj yapıyorum. Siz de 30 yaşındasınız. Açıkçası, Türkiye için, ama özellikle Batman için 30 yaşında bir kadın belediye başkanı olması, herhalde başlı başına bir olay, değil mi?

Sönük: Evet, Batman açısından gerçekten olay oldu.

Batman ve kadınlar

Bir zamanlar Batman’ı kadın intiharlarıyla hatırlıyorduk. Türkiye bu konuyu çok tartıştı, konuştu. Batman’da yakın dönemde yine kadınların, özellikle genç kadınların birtakım sorunlarıyla ilgili birtakım şeyler duyduk. Nedir Batman’ın bu kadın olgusu?

Gülistan Sönük: Evet, Batman, 90’lı yıllarda kadın intiharları, kadına yönelik şiddetle anılan bir kentti. Ama 1999 sonrası, “yurtsever belediyecilik” anlamında demokratik yerel yönetimler politikalarımızla belediyeleri aldıktan sonra, toplumda değişimler oldu. Batman için de bu böyleydi. Bence Batman’da çok radikal değişimler de oldu. Bunu kendi âile yapılarımızda hissettik. Evet, belediyeler kent merkezlerine alındı, çalışmalar kent merkezleriyle sınırlı kaldı; ama meselâ ben köyde doğup büyüdüm. Âilem hâlâ köyde yaşıyor. Ben de sâdece parti çalışmaları kapsamında Batman Merkez’de kalıyorum, onun hâricinde köydeyim. Ona rağmen biz hissettik.

Ben çocukluğumda, partinin değiştirip dönüştüren etkinlikleri sâyesinde bu değişimi hissettim. Gerek babamın parti çalışmalarına katılması, yönetimlerine dâhil olması, partinin değiştirip dönüştüren eğitimleri sâyesinde, biz bunları kendi âilelerimizde bile hissettik. 99 sürecinden sonra, hızla bu feodalitede törpülenme yaşandı ve artık Batman, kadın intiharları ile anılan, kadına yönelik şiddetle anılan bir kentten ziyâde, “Kadın kenti” olarak anılmaya başlandı. Meselâ Kürt kadın hareketi ilk geniş kapsamlı toplantılarını Batman’da, belki binlerce kadının katıldığı salonlarda yaptı. Bunun kente etkisi, faydası çok oldu. Kadınlar artık kendilerini bir irâde olarak, bir birey olarak görmeye başladılar. Tabiî bu 2016’ya kadar sürdü. 

“Kadın kurumları kapatıldı”

2016’dan sonra kayyumların atanmasıyla birlikte, kayyum atanan bütün kentlerde olduğu gibi, Batman’da da kadın kurumları kapatıldı. Kadın kurumlarının başına erkek müdürler atandı. Kadınlar bir sorun yaşadığında ya da bir tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarında, sorunlarını çözebilecek bir yer bulamadılar. Gittikleri her yerde bir erkek aklıyla karşılaştılar. Kayyumdan sonra belediyeye geldiklerinde bir erkek aklıyla karşılaştılar. Karakola gittiler, bir erkek aklı, yargıda bir erkek aklı…

Dolayısıyla kadınlar sorunlarıyla baş başa bırakıldı. Çoğu kadın, boşanma aşamasındayken, sırf boşanma süreci uzadığı için katledildi. Karakola sorunu için gittiğinde, “Âiledir olabilir. Her yerde olabilir” gibi sözlerle, tekrar bu şiddetli ortama geri gönderildiler. Kadın Dayanışma merkezlerinin kapatılmasıyla, kadınlar şiddet karşısında çözümsüz kalıp, tekrar o şiddetli ortama geri gittiler. Bu, psikolojik sorunlara da neden oldu. Tabiî bu kadar şiddetin olduğu bir yerde sağlıklı bir psikoloji düşünülemez. Bu, berâberinde şiddetçi bir nesil de ortaya çıkarıyor. Bu kadar şiddetin olduğu bir ortamda doğup büyüyen bir çocuktan, çok sağlıklı düşünebilmesini beklemek çok mantıklı değil; bekleyemezsiniz. Bütün bunlar, bugün Batman’da yeniden kadın intiharlarını, kadına yönelik şiddeti artırdı. Ben partide çalışma yürütürken bize çok başvuru geliyordu.

Kadına şiddet

Şiddeti âile fertleri, eşleri mi uyguluyor?

Gülistan Sönük: Eşleri, ağabeyleri, kardeş, baba, en yakınındakiler. Kadınlar şiddeti çok uzaktan değil, en yakınındakinden, hayâtı paylaştığı, aynı sofrayı paylaştığı insandan görüyor. Birçok kadın, özellikle evliliklerde “Biz gittiğimizde âileler karşı karşıya gelecek. Ölümle sonuçlanacak” diyor. Aslında kadına dolaylı yoldan şunu söylüyorlar: “Evet, sen ölebilirsin; ama iki âile arasında ölüm çıkmasın.”  Çünkü iki âile arasında ölüm çıkınca, erkek ölümü çıkıyor. Erkek ölümlerindense, kadınların yaşamının daha ucuz olduğunu hissettiriyorlar. Kadınlar bize gelip bunu söylüyorlardı. 

İki aydır belediye başkanısınız. Anladığım kadarıyla öncelikli konularınızdan birisi bu olacak. Ne yapıyorsunuz? Neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Sönük: İlk geldiğimizde gerçekten büyük bir tahrîbatla karşılaştık. Fizikî tahrîbattan bahsetmiyorum. Zâten fizikî tahrîbâtı sabaha kadar konuşsak bitiremeyiz. Nereye elinizi atsanız elinizde kalıyor. Nereye baksanız bir talan. En çok da kadın kurumlarında tahrîbatlar yapılmış. Meselâ önceki dönemlerden kalan Selis Kadın Dayanışma Merkezi’miz vardı. Kayyum sürecinde çok cüz’î bir miktarla kirâya verilmiş. Yine o süreçte, Kadın Spor Kompleksleri’mizdeki “Kadın” kelimesi tabeladan indirilerek, işleyişi değiştirilerek, çok karma bir yer hâline getirildi. Şimdi çalışmalarımız hem kültürel hem spor alanında olacak. Biz tekrar bu kadın spor kompleksini özüne dönüştüreceğiz. Yine meselâ belediye çatısı altında Kadın Müdürlüğü var, ama kadın psikolog yok. Bir tâne kadın psikolog var, o da konukevinde. Onun hâricinde, Kadın Müdürlüğü’nde çalışabilecek, kadınların sorunlarını dinleyebilecek bir kadın psikolog yok, iki erkek psikolog var. Yani aslında kadınlar gelip yine bir erkekle muhâtap oluyor. Kadın psikolog istihdâmı yaratıp, sorunları bu temelde çözmeye çalışacağız. 

“Kadın personel yok”

En çok dikkatimi çeken şey, bir dünya erkek personel var, kadın personel yok. Şok geçirmiştim. Bu kadar erkek personelin olduğu bir yerde nasıl kendi modelimizi oluşturabiliriz? Nasıl bir kadın kenti yaratabiliriz?  Bu açıdan, istihdamda kadına öncelik tanıyacağız. Diyelim 100 personel alacaksak, bunların 95’inin kadın olmasını sağlayacağız. Önümüzde şöyle bir çalışmamız var: Çölyak hastalarına yönelik bir fırın açacağız ve burada sâdece kadın istihdâmına yer vereceğiz. Bunun gibi birçok problem var. Kadınların özlük hakları ellerinden alınmış. Kadın başkan yardımcılarından, kadın müdürlere, kadın şeflere kadar birçok kadının özlük hakları alındığı için müdürlük yapamıyor. Ne yazık ki bir elin beş parmağını geçemeyecek sayıda kadın memur var. Birçok alanda kadınların irâde olması için, yönetim kademelerinde yer alması için çalışmalarımız olacak. Zâten başladık, peyderpey devâmını getireceğiz.

Batman büyükşehir değil, ama bölgede ilk akla gelen şehirlerden birisi. Üç tâne büyükşehir var: Van, Mardin ve Diyarbakır. Ama Batman da bir şekilde gündeme geliyor. Bu kadar çok konuşulan bir şehrin herhalde çok sorunu vardır belediyenin kıta sahanlığına giren. En öncelikli mesele nedir şu an?

Gülistan Sönük: Bizim açımızdan kadına yönelik şiddet çok büyük bir sorun. Ben bunu hep söylüyorum. Dünyanın en eski ve en can alan sorunu. Dünyada, sâniyede onlarca kadın katlediliyor. Kentimizde de en büyük sorunlardan bir tânesi bu — mânevî anlamda söylüyorum. Bir diğer mesele, gençlerin uyuşturucuya, fuhuş bataklığına sürüklenmesi. Bunlar da yine 2016 ve sonrasında artan problemler. Fizikî anlamda da kentin bir altyapı sorunu var. 2006’da bir sel felâketi yaşandı. O zaman da can kaybı yaşadık maalesef. Bir de 2023’ün Kasım ayında bir sel felâketi yaşandı, 4 yurttaş yaşamını yitirdi. Kentin en büyük sorunlarından bir tânesi bu altyapı sorunu. İki damla yağmur yağdığında, kent sular altında kalıyor. İnsanlar ulaşım sıkıntısı yaşıyor, evlerini su basıyor. Gittik, gördük, insanlar mahvolmuştu. Ev kalmamıştı. 

“En büyük sorun işsizlik”

İşsizlik sorunu kentin en büyük sorunlarından bir tânesi. Belediyelerin iş geliştirme merkezleri olabilir. Kooperatif kurma yetkileri var. Bunların hiçbiri yapılmamış. Sâdece personel alımı yapılmış, sürekli tüketen bir belediye olmuş. Kendi işini kendisi yapmamış, sürekli dışarıdan hizmet almış. Zâten borçlarımızı gördünüz. Belediye bir borç batağında. Yani kentin her bir yanını problem hâline getirmişler. Nereye dokunsanız, “Kentin en büyük sorunu bu” diyorsunuz. 

Meselâ kültürel faaliyetlerle ilgili 2016’dan sonra hiçbir şey yapılmadı. Kürt kültürü açısından söylüyorum. Evet, orada konserler yapıldı; ama Kürt kültürünü yok sayıp, kendince bir şeyler yapıp, onun yerine, ötekini inşâ etmeye yönelik işler yapıldı. Tamam, bir sürü konser yapıldı. Ama bu coğrafyanın kültürüyle, gelenek görenekleriyle bağdaşmayan, o kültürü hiç yansıtmayan, çok yabancı işler. Kendi dil ve kültürümüze yönelik de bir yasaklama vardı. Şunu hiç unutmam: Biz bir miting yaptık o zaman. “Müzik çalmayacaksınız” dediler bize. Mitinge gelen sanatçıların enstrümanları içeri alınmadı, çıplak sesle söylediler. Eşlik eden herkese de o zaman soruşturma açmışlardı. Sâdece bir şarkıya eşlik ettikleri için. Aslında kültürel faaliyetlerde de bir yasaklama ve ortadan kaldırma politikası uygulandı. “Batman’ın en büyük problemi nedir?” diye sorarsanız, bir tâne sayamam; bir sürü problem var. Nereye dokunsanız bir problemle karşı karşıyasınız. 

Meselâ belediye bünyesinde Yılmaz Güney Sineması vardı. Birçok gencin politik kimliğini kazandığı bir yerdi. Birçok kadının ilk defa sinema deneyimi yaşadığı bir yerdi. Yakıldı, yıkıldı ve şu an bir beton yığını. Ben bunu birçok yerde söyledim: Yılmaz Güney’i, Yılmaz Güney Sineması’nı Kürt kimliğine benzetiyorum. 90’lı yıllarda Kürtler kendi kırsal yerleşim yerlerinden koparıldılar. Köyleri yakıldı, yıkıldı ve Türkiye’nin betondan olan metropollerine sürüldüler. Yılmaz Güney Sineması’nın yerine bakıyorum, aynı şekilde yakıldı, yıkıldı ve şu an bir beton yığını. Böyle bir politika izlendi. Aslında kültürel anlamda ortadan kaldırma politikası uygulandı. Bu açıdan kentin birçok problemi var. 

Batman ve uyuşturucu

Uyuşturucu meselesi Diyarbakır ve Mardin’de de karşımıza çıktı. Bu gerçekten çok can yakıcı bir sorun mu, yoksa marjinal bir şey mi? 

Sönük: Çok can yakıcı. Ben kadın çalışmalarındayken de Batman’ın neredeyse bütün mahallelerinde halk toplantılarına katıldım. Şu anda belediyeye geldikten sonra da stratejik plan kapsamında halk toplantıları yaptık. Bize şunu söylediler: “Sizden hiçbir şey istemiyoruz. Benim yolumu yapma, su da istemiyorum senden. Ama benim çocuğumu bu bataklıktan kurtar. Biz karanlık çöktüğünde sokağa çıkamıyoruz. İçimiz acıyor. Artık sokak ortasında satılıyor bu şeyler, görüyoruz” diyorlar. Özellikle yoksul mahallelere çok fazla girdi ne yazık ki. Eskiden böyle değildi. 2016’dan sonra, bu çok can alıcı olmaya başladı. Neredeyse her âileden bir çocuğu aldılar.

Olayın bir de mâlî boyutu var. Bedâvaya temin edilen şeyler değil bunlar. Dolayısıyla peşinden suçu da getiriyor.

Gülistan Sönük: Tabiî ki. Hırsızlığı getiriyor, âile içi şiddeti getiriyor. Meselâ çocuk âileden para istiyor. Yok. Âile zaten yoksul, çocuklarını geçindiremiyor, evine ekmek getiremiyor. Bir de buna mı para yetiştirecek? Bu sefer âile içinde bir şiddete neden oluyor. Anneler gelip bize, “Benim çocuğum bu bataklığa düşmüş ve ben parasını yetiştiremiyorum. Çocuk beni dövüyor. Ben eve gidemiyorum. Evde huzûrum kalmadı” diyor. Bütün bunlara göz yumuluyor. Aslında hükûmet bunu bir politikayla önleyebilir. Ama âileler buna göz yumulduğunu söylüyorlar. “Biz farkındayız. Kendi çocuğumuzu ihbar ediyoruz” diyorlar.  Çocuğu götürüyor karakola, ifâdesi alınıyor ve serbest bırakılıyor. Bunun gibi bir dünya örnek var. 

Belki hatırlarsınız, 2010’da –ben o zaman lise öğrencisiydim– Siirt’te bir tecâvüz olayı yaşandı. Bir ilkokulda, ilkokul çocuğunun tecavüze kalkışması olayı. Dönemin Siirt Vâlisi, “Polise taş atacağına tecâvüz etsin” demişti. Bugün bu kadar uyuşturucunun yayılmasına baktığımızda o vâlinin bu cümlesi geliyor benim aklıma. Demek ki istese bunu önleyebilir. Hükûmet, rehabilitasyon merkezleriyle, eğitim sisteminin değiştirilmesiyle, birçok yöntem kullanarak bunun önüne geçebilir. Demek ki iki şey arasında tercih yapılıyor.

Batman’ın borcu ne kadar?

Biraz önce borçtan bahsettiniz. Bu, birçok belediyelerinin kayyumdan sonra yaşadığı bir olay. Batman’daki olayın boyutu nedir?

Sönük: Biraz önce söylediğiniz gibi, Batman büyükşehir değil; ama üç büyükşehir sayıldıktan sonra, Batman da sayılıyor. Bizde de öyle. “Üç Büyükşehir ve Batman” diye söylüyorlar arkadaşlar. Sanırım onlar da böyle yaklaşmış. Batman Belediyesi olarak borcumuzla, Amed Büyükşehir’in borcu aynı. Onların da 3 milyar, bizim de 3 milyar küsûrat var.

Peki nasıl yapacaksınız?

Sönük: Gerçekten çok düşünüyoruz. Birçok müteahhidin borcu var, hakedişi var. Vergi dâiresinden elektriğe kadar, bütün resmî kurumların borçları var. Bâzı insanlar için “Uçan kuşa borcu var” derler ya, şu an Batman Belediyesi de aynı durumda. Uçan kuşa borcu var gerçekten. Ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Dedim ya; toplumu tüketici konumuna getiren sistem prototiplerinde, belediyeleri de aynı hâle getirdiler. Sürekli dışarıdan beslenen, tüketen belediyeler. 

Şimdi biz bunu tam tersini yapacağız. Mesâî arkadaşlarımız ilgileniyor. Projeler üretip, belediye şirketleri üzerinden iş üretme, hizmet üretme projeleri üzerine çalışıyoruz. Bunlar belediyeye gelir getiren projeler. Bu şekilde kendimizi finanse etmeye çalışacağız. Çünkü gerçekten çok büyük bir borç yükümüz var. Bizi icrâya verenler de var. Dün bir yer bize icrâ gönderdi. Bunun yanında, kayyum döneminde 60-70 milyona yakıt alınmış ve hiç ödenmemiş. Seçimden önce Batman kayyumu, “Biz gümbür gümbür para harcıyoruz” demişti. Gerçekten de gümbür gümbür para harcadılar ve bizi bir dünya borçla baş başa bıraktılar. Bununla baş etmenin yollarını arıyoruz. 

“Burası halkın”

Personel konusunda da birçok yerde öyle şeyler duyduk. Aşırı personel alımı ya da uğramadan maaş alanlar var. 

Sönük: Batman’da da son 6 ayda, kurallı kuralsız yüzlerce personel alınmış. Aslında belki Batman Belediyesi’nde hiç işi olmayacak alanlarda alımlar yapılmış. Biz bunun hangi amaçla, hangi politikayla yapıldığını biliyoruz. Eğer Gülistan’ın bu belediyeye faydası yoksa, Gülistan sâdece maaş alsın diye işi alındıysa, biz buna müsaade edemeyiz. Faydan yoksa, üretemiyorsan, belediyede kendi yapabileceğin bir iş yoksa, buna müsaade edemeyiz. Çünkü burası halkın. Biz burada emânetiz. Biz 5 yıl boyunca burada olacağız. Bu 5 yıl içerisinde halkın parasını halk için nasıl kullanabileceğimizin yol ve yöntemlerini arıyoruz. Birilerine peşkeş çekmek için değil.

“Bunu da mı yapmışlar?”

Peki, kayyum meselesi tamâmen kapandı mı? Ben seçim öncesi partinizden adaylarla da konuştum. Hepsi de “Kayyum politikası iflâs etti” diyorlar. Ama hep bir “ama…” var.

Sönük: Belki çok siyâsî bir söz olacak ama, hükûmetin bir Kürt politikası var. Kürt’ün irâdesini tanımama, Kürt’ü siyâsal anlamda yok etme, kültürel anlamda yok etme… Böyle bir politikası var. Böyle bir politika izleyen bir hükûmette, “Kayyum atar mı atamaz mı?” meselesini tartışmak bence çok sağlıklı değil. Çünkü kendisini ayakta tutmak için her şeyi yapacak. Bugün kayyum ataması yapmamışsa, bizim irâdemizi tanıdığı için değil, kendi işine yaramadığı içindir. Ya da atayacaksa, gerçekten ülkenin bekasını düşündüğü için değil, kendi bekasını düşündüğü için bir atama yapacaktır.

Bu bizim çok gündemimizde değil. Kısa ve uzun vâdeli politikalarımız, planlamalarımız var. Kentin gerçekten birçok problemi var. Adımınızı atıyorsunuz, “Bunu da mı yapmışlar?” diyorsunuz. Halkın beklentisi de çok yüksek. Buraya ilk geldiğimiz gün 3 bine yakın insanla, il binâsından buraya kadar yürüyerek geldik. Annelerin, kadınların, çalışanların gözündeki mutluluk, ışıltı… “Kısa vâdede nasıl buna cevap olabiliriz?” diye düşünüyoruz. O açıdan biz bunu tartışmıyoruz. Kayyum gelir ya da gelmez. Gelse de gelmese de mücâdele bitmeyecek. Gelmemesi durumunda ayrı bir hizmet politikamız olacak, gelse de ayrı bir mücâdele politikamız olacak. Van olayından sonra, kayyum politikasında 2019’daki refleks değil, onun çok çok ötesinde, halkın refleksiyle karşılaşacaklarını anladılar. Böyle söyleyebiliriz.

Batman ve Hizbullah

Batman deyince akla Hizbullah da geliyor. Tarihte çok acayip bir yeri var. Özellikle Batman’ın yeri var. Bu mesele kapanmadı, değil mi? Hâlâ bir ağırlığı, gücü olan bir hareketten bahsediyoruz. Bu konu doğrudan belediyeyle alâkası olan bir şey değil, ama siyasî olarak bir etkisi olabilir. Şu anda sizin başarılı olmanızı herhalde istemeyeceklerdir.

Sönük: Şöyle bir şey var. İki zıt kutup diyebiliriz. İki farklı siyâsî bakış açısı, iki farklı ideoloji var. Dolayısıyla, insan kendinden olmayanın başarılı olmasını istemez. Çünkü sen ona karşı bir politika üretirsin ve kendi politikalarının vücut bulmasını istersin. Dolayısıyla evet, böyle bir şeyleri var. Ama bu bizim çok gündemimizde değil. Bir seçim süreci atlattık. İki rakip partiydik. Seçim sonrasında bizim açımızdan o konu kapandı. Artık bütün bunlar bitti. Biz Batman için neler yapabiliriz? Batman’ın sorunlarını nasıl çözebiliriz? Bunları tartışıyoruz artık.

Başta da söyledim: Bizim için Batman’ın en birincil problem kadın sorunudur. Şunu çok net hissettim: Farklı partiye oy veren ya da bizim çok çok uzağımızda, çok zıt kutbumuz olan kadınlar bile bir kadının kazanmasına sevindi. O siyâsî kimliğini, ideolojisini bir kenara bırakıp, bir kadın eş başkanın seçilmesine çok sevindiler. Bunu sokakta da hissediyorum. Bir düğüne gittiğimde, bir tâziyeye gittiğimde, sokakta yürüdüğümde, kadınların mutluluğunu görüyorum. Sâdece bizim tabanımızdan değil, birbirinden farklı kimliklerden bahsediyorum. 

Hizbullah meselesi gündemimizde değil”

Biz Batman’da şunu fark ettik; bunu önceki dönemler açısından da söylüyorum: O dönemin HDP’si, şu andaki DEM Parti, kadın hareketinin güçlü olduğu dönemlerde, ister bize oy versin ister vermesin, ister ideolojimizi beğensin ya da beğenmesin, evdeki kadınlar, farklı kurumlardaki kadınlar dahi, kendini daha güvende hissediyordu. Bir yerde karşılaştığımızda, seçim çalışması yürüttüğümüz zaman eşleri bize, “Sizden güç alıyorlar” diyorlardı. Kadın hareketinin birçok kampanyası oldu. Bu kampanya çerçevesinde mahallelere gidiyorduk. Kadınların bize yaklaşımı çok farklıydı, erkeklerinki daha farklıydı. Bu açıdan Hizbullah meselesi gerçekten gündemimizde değil. 

Son olarak, “Mutlaka değinmemiz gerekir” dediğiniz, atladığımız bir şey var mı?

Sönük: Bence her şeyi konuştum.

O zaman teşekkür ediyorum.

Sönük: Ben teşekkür ediyorum. 

Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Sönük’ün konuğu olduk. Sorularımızı cevapladı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.