Dünya ve Türkiye’de Onur Ayı: LGBTİ+ hak mücadelesinin dönüm noktaları, zorlukları

Dünyadaki ilk Onur Yürüyüşü 1970’de ABD’nin New York kentinde yapıldı. Ancak bu yürüyüşün filizleri bir sene önce, eşcinsellerin baskı ve şiddete karşı başlattığı Stonewall direnişi ile atıldı. O günden bugüne 54 yıldır pek çok ülkede Onur Yürüyüşleri düzenleniyor. Ayrıca dünyanın birçok ülkesinde evlilik eşitliği yasal olarak kabul edildi. Peki, Türkiye’de LGBTİ+’lar sokağa ilk ne zaman çıktı, Onur Yürüyüşleri ne zaman başladı?

Stonewall direnişi, LGBTİ+ mücadelesi açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 28 Haziran 1969’daki Stonewall ayaklanması ileriki yıllardaki bütün direnişlerin, dayanışma ağlarının, kamusal alanda görünür olma ve hak mücadelesinin fitilini ateşledi.  

O dönem, bir eyalet dışında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) eşcinsel ilişkiler yasadışıydı. Eşcinseller, cinsel yönelimleri ve kimliklerini gizleyerek yaşamak zorunda kalıyor, kimliği açık yaşayanlar, toplumdan ve kamusal alandan dışlanma ve yasal yaptırımla karşı karşıya kalıyordu. 28 Haziran 1969’da polis, New York’un Greenwich Köyü’nde bulunan eşcinsel barı “Stonewall Inn”i bastı. 1960’larda başlayan ve adeta “rutine” dönüşen polis baskınlarında eşcinseller şiddet görüyor, gözaltına alınıyor, bulundukları mekandan çıkarılıyordu. Ancak 28 Haziran gecesi yapılan polis baskını, LGBTİ+ hareketi açısından bir milat oldu. 

Polislerin bara girip müziği kapattırarak kimlik kontrolü yapmak istemesiyle başlayan baskının seyri, bir kadına sert müdahalede bulunmalarıyla değişti. Eşcinseller yaşananlara, polislere önce bozuk para fırlatarak, daha sonra da pet şişe ve taş fırlatarak tepki gösterdi. Bunun üzerine polisler şiddetin dozunu artırdı ancak 10 kişiyi geçmeyen polislere karşı yaklaşık 200 eşcinsel bulunuyordu. Bir müddet sonra eylemciler arasında kalan polisleri kurtarmak için takviye ekipler geldi. Tüm bunlar yaşanırken olayı duyan birçok insan, eşcinsellerle dayanışmak için bara geldi. O gece polisler dahil pek çok kişi yaralanırken, en az 10 kişi gözaltına alındı. 

Davies, Diana, 1938-, Photographer. Stonewall Inn. Image ID: 1582272

Ertesi akşam eylemci sayısı artarken polis de bibergazı kullanmaya başladı. Eylemler günler boyunca devam etti. Eylemlerden sonraki ilk yürüyüş, yüzlerce kişiyle birlikte, özgürlük ve eşitlik talep edilerek Stonewall Inn yakınlarındaki bir parktan olayların yaşandığı barın önüne yapıldı. İlk Onur Yürüyüşü, olaydan bir sene sonra yapılmış kabul edilse de, isyandan bir ay sonra yapılan yürüyüş de aslında başlangıç için atılan cesaret verici ilk adımlardan biri olarak kabul ediliyor

Söz konusu isyandan sonra LGBTİ+’lar örgütlenmeye başladı ve bunun ilk adımı Eşcinsel Kurtuluş Cephesi (GLF) oldu. Uzun süreli olmasa da bir araya gelip örgütlenmenin temelini atan GLF ile başlayan dayanışmayı pek çok ittifak ve oluşum takip etti. 

Dünyada ilk Onur Yürüyüşü

ABD’nin New York şehrinde 1970’de ilk Onur Yürüyüşü yapıldı. Binlerce kişinin katıldığı yürüyüşte eşcinseller taleplerini yüksek sesle dile getirdi. 1970’den sonra ise dünyanın çeşitli yerlerinde haziran ayı her sene Onur Ayı olarak kutlanıyor, çeşitli etkinlikler ve yürüyüşler düzenleniyor. 

San Francisco’da 1977 yılında Harvey Milk, belediye meclisine giren ilk açık kimlikli eşcinsel oldu. Bir sene sonra Milk’in öncülüğünde, Gilbert Baker tarafından gökkuşağı bayrağı tasarlandı. İlerleyen yıllara düzenlenen Onur Yürüyüşleri’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yaşananlardan sonra Stonewall Inn kapatıldı, daha sonra 2007’de restore edilerek yeniden açıldı. Eski ABD Başkanı Barack Obama ise 2016 yılında barı “ulusal anıt” haline getirdi. 

Stonewall ayaklanmasından bu yana, 54 yılda dünyada pek çok şey değişti: Eşcinsellik birçok ülkede yasadışı olmaktan ve hastalık olarak tanımlanmaktan çıkarıldı, evlilik eşitliğinin önü açıldı, eşcinsellerin evlat edinebilmeleri için yasal düzenlemeler yapıldı.

Avrupa Birliği’ndeki (AB) 20 ülkede evlilik eşitliği var. Yani 20 ülkede evlilik yasal olarak, “kadın ve erkek arasında olur” gibi bir kısıtlama yok. Ancak AB’deki Bulgaristan, Macaristan, Hırvatistan, Letonya, Litvanya, Polonya ve Slovakya’da evlilik yasal olarak “kadın ve erkek arasındaki birliktelik” olarak tanımlanıyor, yani evlilik eşitliği henüz yok. 

ABD’de ise 2015 yılında Yüksek Mahkeme, beşe karşı dört oyla evlilik eşitliği hakkını yasal olarak tanıdı. Böylece ABD’de tüm eyaletlerde evlilik eşitliği sağlanmış oldu. 

Türkiye’de nasıl başladı?

Türkiye’de LGBTİ+’ların kamusal alandaki ilk eylemi 1987’de transların Beyoğlu Emniyeti tarafından maruz bırakıldıkları baskı ve şiddete dikkat çekmek için İstanbul-Taksim’deki Gezi Parkı’nda yapıldı. Türkiye’deki LGBTİ+ tarihi açısından dönüm noktası olarak kabul edilebilecek bu eylemde yaklaşık 40 LGBTİ+ 10 gün boyunca açlık grevi yaptı. 

Daha sonra 1993 yılında Onur Yürüyüşü’nü de içeren “Cinsel Özgürlük Etkinlikleri” planlandı. Beyoğlu’nda yapılması planlanan yürüyüş ve üç günlük etkinlik programı İstanbul Valiliği tarafından ‘‘Örf ve adetlerimize, toplumumuzun değer hükümlerine aykırı’’ olduğu gerekçesiyle yasaklandı. Kolluk kuvvetleri, tıpkı 30 yıl sonra olduğu gibi İstiklal Caddesi’ni ablukaya aldı. Aralarında yabancı milletvekillerinin de olduğu yurtdışından gelen bir grup gözaltına alındı ve 27 kişi sınır dışı edildi. 

İlk Onur Yürüyüşü tam 10 yıl sonra 2003 yılında gerçekleşti. Ancak aradan 10 yıl geçmesi hareket açısından bir fetret dönemi gibi algılanmamalı çünkü bu 10 yılda İstanbul’da, Lambdaistanbul; Ankara’da Kaos GL, ODTÜ’de ilk LGBTİ+ öğrenci kulübü kuruldu. İlk kez 1999 Yerel Seçimleri’nde trans bir kadın olan Demet Demir, Özgürlük ve Dayanışma Partisi‘nden (ÖDP) aday gösterildi.

2002 yılında Genç Bakış programına katılan dönemin yasaklı siyasetçisi şimdinin cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan, evlilik eşitliği ile ilgili “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz” dedi.

Türkiye’de 2000’li yıllarda LGBTİ+ görünürlüğü gitgide arttı, LGBTİ+’lar daha görünür bir hal aldı. 2013 ise Türkiye’de LGBTİ+’lar açısından dönüm noktası olarak tanımlanabilecek bir yıl oldu. Gezi Parkı eylemlerinde kendini gösteren ve politik alanda daha aktif ve görünür olan LGBTİ+’lar, Gezi’nin hemen sonrasında yapılan, 2013’teki Onur Yürüyüşü’nde 100 binleri buldu. 

2013’e giden süreç, görünürlük açısından her ne kadar olumlu ilerlese de ağır hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyordu. Ankara’da 2006’da bugün Eryaman-Esat olayları olarak bildiğimiz bir dizi şiddet olayları baş gösterdi. Eryaman’da oturan travesti ve transseksüeller, 7-12 Nisan 2006 tarihleri arasında hem evlerinde hem de çalıştıkları yerlerde sistematik şiddete uğradı.

O dönem Eryaman’da bir grup, bölgeyi “soylulaştırmak” iddiasıyla 30 trans kadın ve travestiyi tehdit ederek bıçak ve sopalarla saldırdı. Bu sistematik saldırılar sonucunda pek çok trans kadın ve travesti, Eryaman’ı terk etmek zorunda kaldı. Bazıları şehir değiştirirken bazıları da Esat semtine taşındı. Ancak sistematik şiddet son bulmadı, arabalar, evler taşlandı. Sokak ortasında kurşunlamalar, ev baskınları ve fiziksel saldırılarla şiddet gitgide arttı. Bugün Eryaman ve Esat’ta yaşananlar için adalet mücadelesi hâlâ devam ediyor ancak dava zaman aşımı tehdidi ile de karşı karşıya.

2015’ten bugüne uzanan Onur Yürüyüşü yasağı

Onur Yürüyüşü’nün 2015’te yasaklanması ise bir başka kırılma noktası oldu. Dokuz yıldan beri Türkiye’de Onur Yürüyüşleri yasaklı. Ankara, İstanbul, Eskişehir, Aydın, İzmir ve pek çok şehirde düzenlenen Onur Yürüyüşleri’ne, polis sert bir şekilde müdahale ediyor, LGBTİ+’ları şiddete maruz bırakarak gözaltına alıyor. 

Devlet politikası olarak LGBTİ+’lar

LGBTİ+ hakları açısından son dönemde yaşanan ikinci kırılma, 2 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2021/16 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla Melih Bulu’nun, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanması oldu; daha doğrusu bu atamayı kabul etmeyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim görevlilerinin başlattığı direniş…

Bu direniş, öğrencilerden ve hocalardan sokaklara, meydanlara taştı, farklı üniversitelerden öğrenciler ve öğretim görevlileri, hak savunucuları, direnişe katılıp dayanışma gösterdi. Bu direnişin içinde LGBTİ+’lar da vardı. Dönemin İçişleri Bakanı, şimdinin AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, LGBTİ+’lara “sapkın” dedi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, el artırarak “LGBT, yok öyle bir şey” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci turda Recep Tayyip Erdoğan kazandı, parlamento çoğunluğunu Cumhur İttifakı aldı. HÜDA PAR ve seçim vaatlerini adeta LGBTİ+ karşıtlığı üzerine kuran Yeniden Refah Partisi (YRP) Meclis’e girdi. Erdoğan, 28 Mayıs’ta seçimi kazanmasının ardından İstanbul’daki ilk konuşmada LGBTİ+’ları hedef aldı. Yerel seçimlerde de LGBTİ+’lar siyasetin gündeminde ve hedef tahtasında olmaya devam etti. 

İktidar, özellikle de Soylu, LGBTİ+’ları dilinden hiç düşürmedi. İletişim Başkanlığı 2021’de Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesini “eşcinselliğin normalleştirilmesi” olarak açıkladı. Onlarca şehirde “Büyük Aile Mitingi” adı altında LGBTİ+ karşıtı nefret mitingleri düzenlendi.

2015’ten bu yana olduğu gibi geçen sene, hem Trans Onur Yürüyüşü’nde hem de Onur Yürüyüşü’nde onlarca LGBTİ+ darp edilerek gözaltına alındı. Polisler yürüyüşlerden bir gece önce Taksim’i ablukaya aldı ancak ara sokaklara dağılan lubunyaların yürümesine yine de engel olamadı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.