İzmir’deki orman yangınları devam ederken, Demokrat Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Halide Polatlı ve kameraman Erdem Aslan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile görüştü. İzmir’in yangınlar ve diğer doğal afetler sonucunda ciddi zararlara uğradığını vurgulayan Tugay, “Bu büyük felaketler sonrası İzmir’in bir afet bölgesi ilan edilmesine acilen ihtiyaç var” dedi.
Karşıyaka ilçesi Yamanlar Mahallesi Karatepe mevkiinde başlayan ve hızla yerleşim yerlerine kadar ulaşan orman yangını, İzmir’in çeşitli bölgelerinde büyük bir tahribata yol açtı.
Yangın, 16 evi tamamen kül ederken, 87 ev ve 45 işyerinin boşaltılmasına neden oldu. Üç mahallenin tahliye edilmesi ve bir hayvan barınağının boşaltılmasıyla sonuçlanan bu afet, kent genelinde büyük bir endişeye yol açtı.
Yangın, Karşıyaka’dan başlayarak Bayraklı ve Çiğli ilçelerindeki ormanlık alanlara kadar yayıldı ve İzmir’in birçok bölgesini duman altında bıraktı.
Orman ekiplerinin yanı sıra belediyeler, polis, AFAD ve jandarma personeli de yangın söndürme çalışmalarına katıldı. Havadan müdahalenin etkinliği konusunda ise bazı iddialar ortaya atıldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bu yangının hemen ardından Demokrat Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Halide Demir Polatlı ile bir araya gelerek, yangının son durumu ve havadan müdahalenin etkinliği konularında önemli açıklamalarda bulundu.
Yangının çıktığı ilk andan itibaren sık sık sahada bizzat bulunan ve çalışmaları yerinde denetleyen Cemil Tugay, 2021 yılında dönemin İzmir Valiliği başkanlığında hazırlanan kısa adı İRAP olan İlin Afet Riskini Azaltma Planı kapsamında paydaş kurumların bugüne kadar ne yaptığı şeklindeki can alıcı soruya da yanıt verdi.
TUGAY, ‘BU YANGINI BU KADAR BÜYÜTEN ŞEY NEYDİ?’
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, son dönemde İzmir’de yaşanan orman yangınlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Tugay, yangınların hızla yayılmasının havadan müdahaledeki yetersizlikten kaynaklandığını belirterek, “Bu yangını bu kadar büyüten şey neydi?” sorusunu gündeme taşıdı.
YEREL YÖNETİMLERE DAHA FAZLA YETKİ VERİLMESİ GEREKİYOR
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Tugay, yangın söndürme süreçlerindeki merkezi yönetim anlayışının ciddi bir sorun yarattığını ifade ederek, “Yangınlar konusunda yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi gerekiyor” dedi.
TUGAY YANGIN ALANLARI AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN TALEBİNDE BULUNDU
İzmir’in yangınlar ve diğer doğal afetler sonucunda ciddi zararlara uğradığını vurgulayan Tugay, “Bu büyük felaketler sonrası İzmir’in bir afet bölgesi ilan edilmesine acilen ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
İRAP PLANI KAĞIT ÜZERİNDE KALDI
Tugay, 2021 yılında oluşturulan İlin Afet Riskini Azaltma Planı’nın (İRAP) kağıt üzerinde kalmış bir plan olarak kaldığını belirterek, planın uygulamaya geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İzBB BAŞKANI SAYIN CEMİL TUGAY’A YÖNELTTİĞİMİZ SORULAR VE YANITLARI:
D.G: Demokrat gündemden merhabalar. İzmir kabus dolu günleri yaşadı. 249 yangını farklı yerlerde çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri, AFAD Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri yoğun bir çaba ve uğraş içerisinde. Çalışmaları hala sürüyor. Yangınların büyük bir kısmı söndürüldü. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay’ın makamındayız. Kendisi yangının çıktığı ilk andan itibaren gece gündüz, deyim yerindeyse sahadaydı. Hatta şu anda da sahadan geliyorsunuz. Sabah oradaydınız efendim. Son durum nedir?
CEMİL TUGAY: Yangın bölgesindeki yangın tamamen durmuş durumda. Menderes’teki yangının biraz alevlenmesi olmuş ama o müdahale edilerek galiba durdurulmuş. Şu anda aktif büyük bir yangınımız yok çok şükür.
D.G: Çok zor zamanlar yaşadık burada. Çeşitli polemikler de çıktı. Yine orman yangını gibi hassas bir konuda bile iktidar cephesinden gelen açıklamalar.
İşte İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekiplerinin yetersiz kaldığı şeklinde açıklamalar oldu. Fakat bu konuda bir bilgi eksikliği var bildiğimiz kadarıyla. Çünkü orman yangınları ya da yangın durumunda kimin nereye müdahale edeceği aslında belli. Planlarda da belli değil mi efendim?
CEMİL TUGAY: Şimdi şöyle. Tabii bu bir orman yangını idi ve yaklaşık 4400 hektarlık bir ormanlık alanı etkiledi bu yangın. Komşu yerleşim birimlerinde de maalesef bazı ev ve işyerlerini etkiledi, onlara zarar verdi.
İTFAİYEMİZİN KESİNLİKLE HİÇBİR KUSURU YOK
Yani o rüzgar yoğunluğuyla yerleşim yerlerine ani yayılım gösterirken, bir mahallede, Bayraklı’nın bir mahallesinde vatandaşların haklı tepkileri ile doğrudan hani İtfaiye ile ilgili bir hata varmış gibi lanse edilmeye çalışıldı. Bunu biliyorum ama orada inceledik. Bizim kesinlikle itfaiyemizin bir kusuru yok.
ASIL SORU: BU YANGIN NASIL OLDU DA HIZLI BİR ŞEKİLDE YAYILDI VE DURDURULAMADI?
Ancak asıl sorgulanması gereken, yani bu yangın bir gece önce ormanlık alanda uzak bir yerde çıkmışken nasıl oldu da bu kadar hızlı bir şekilde yayıldı ve bu dönemde niye durduramadı dediğimizde orman yangınlarını söndürme sorumluluğu, Orman Genel Müdürlüğü’ndedir. Onların ilgili ekiplerindedir.
Hatta çoğu yerde itfaiyenin bazı müdahalelerine izin de vermiyorlar. Böyle bir merkezi yönetim anlayışı da var. Buna rağmen her zaman itfaiyemiz, diğer illerin itfaiyeleri bu yangının söndürülmesinde çok çaba göstermiştir.
D.G: Toplam 700’ü aşkın personel sahadaydı. 13 farklı yerde sanırım.
CEMİL TUGAY: 700’den fazla bizim personelimiz vardı. 130 civarında diğer illerden gelen. 10 tane farklı ilden 41 araçla, 130 civarında personelle destek verdiler. Yani şunu söylemek isterim ki hem orman bölgenin yangın söndürme ekipleri, katkı veren diğer tüm kurumlar, diğer illerden bize gelen yardım için itfaiye görevlileri ve kendi İtfaiye’mizin tüm çalışanları çok cansiperane görev yaptılar.
HEPSİNE AYRI AYRI MÜTEŞEKKİRİZ, ONLAR GERÇEKTEN BİRER KAHRAMAN
Her birine ayrı ayrı müteşekkiriz. Onlar gerçekten birer kahraman. Hepsini beraber söylüyorum. Problem orada değil.
PROBLEM HAVADAN SÖNDÜRMENİN YETERLİ YAPILMAMIŞ OLMASI
Problem havadan söndürme dışında bir seçenek olmayan durumlarda havadan söndürmenin yeterli yapılmamış olmasından dolayı orman yangınlarının durdurulamaması ve sonrasında da ağır sonuçların olması. Aslında bunu eleştiriyoruz.
D.G: Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve bazı diğer çevreler sabotaj ihtimali üzerinde duruyor. Özdağ, “Bu, Türkiye’ye, İzmir’e, Ege’ye yapılmış bir saldırı’ ifadesini kullandı. Çok dikkat çekici bir açıklamaydı. Siz de havadan etkin müdahaledeki yetersizlikle ilgili açıklamalar yaptınız. ‘Havadan etkin bir müdahale yapılmış olsa idi bu noktaya gelinmezdi’ dediniz.
CEMİL TUGAY: Evet. Yani bizim Karşıyaka’nın Zübeyde Hanım Mahallesi’nin sırtlarında yerleşim birimine yakın bir alanda, hepimizin gözü önünde böyle yavaş yavaş yanan bir yer vardı ve karadan hiçbir şekilde erişilemiyordu oraya.
Hatta denizdeki araçlarımız yaklaşabilir mi diye, mümkün olmadı. Yani bu yangın büyür, akşam saatlerinde rüzgarla beraber yerleşim yerine yayılır, bir tarafta belediyenin güneş enerjisi santrali var, oraya yayılır falan diye havadan müdahale talep ettik.
Ancak orayla ilgili hiçbir şey olmadı, bir söndürme çalışması olmadı ve orası gece hakikaten hızlıca yerleşim yerine doğru yayıldı ve bir binanın çatısının tutuşmasına neden oldu.
ALLAH’TAN İTFAİYEMİZ ORADAYDI
Ama Allahtan ki itfaiyemiz oradaydı. Bu tür bir durum için hazırlıklıydı ve hızlı bir müdahale ile yangının büyümesi ve daha fazla alana yayılması önlendi. Aslında bu yangın gerçekten yerleşim yerlerine çok daha fazla zarar verebilirdi. Bunu itfaiye önledi.
Bunu da herkesin bilmesi lazım. Hem İzmir merkezde Yamanlar için hem Bayındır için.
BAYINDIR, TİRE’DE DE ÖYLE
Dün Bayındır’da bir köydeydim. Orada da mesela itfaiyenin çabasıyla köyde hemen hemen hiçbir şey yapmadan, zarar görmeden atlatılmış büyük bir yangın var. Aynı zamanda Tire’de öyle. Yani yerleşim yerlerini korumada şey başarılı, itfaiye çok başarılı.
ORMAN YANGINLARINDA BİZ YETKİLİ VE SORUMLU DEĞİLİZ
Orman yangınlarında biz yetkili ve sorumlu değiliz. Zaman zaman da durduruluyor arkadaşlarımız bir şekilde bazı noktalarda. Yani ‘Bu teknik bir konu’ deniyor falan. O açıdan yani sistemde bir sorun var bence. Yangın söndürme işi bu kadar merkezileşmemeli. Merkezi yani Ankara’dan idare edilmemeli bu iş.
D.G: Yani işbirliği, koordinasyon çok önemli burada. Ama bir ciddi bir eksiklik söz konusu deniyor. Karşılıklı suçlamalar sözkonusu.
CEMİL TUGAY: Şöyle söyleyelim belediye bir devlet kurumu. Tarım ve Orman Bakanlığı da bir devlet kurumu. Orman Genel Müdürlüğü de bir devlet kurumu. Şöyle bakalım. Bu hepimiz için, kendi adımıza yaptığımız bir özeleştiri olsun.
Yani bunu bir sataşma, bir karalama çabası olarak görmesinler. Yani şu bir gerçek. ‘4 bin 400 hektarlık alan yandı mı?’ Yandı. Bunların hepsi orman alanı mı? Evet orman alanı. Çok az yerleşim etkilendi ama neticede yanan orman da bizim ormanımız, bizim akciğerimiz. Ve bu durum kabul edilemez.
ŞUNU SORMAMIZ LAZIM: BU YANGINI BU KADAR BÜYÜTEN NEYDİ?
Yani şunu sormamız lazım; bu yangını bu kadar büyüten şey neydi acaba? Yani Ya da daha erken bir müdahaleyle durdurulamaz mıydı gerçekten? Ben o noktada havadan müdahalenin yetersiz olduğunu bizzat kendim yaşayarak gördüm. Bunu özeleştiri olarak alalım.
ÖZELEŞTİRİ YAPIP EKSİKLERİMİZİ GİDERELİM
Yani hepimizin yapılan bir özeleştiri olarak alalım ve bu yöndeki eksiğimizi giderelim ki yeni yangınlarda durumlarda böyle felaketler yaşamayalım.
D.G: Şimdi İzmir depremi de yaşadı. Afet bölgesi ilan edilmesi gerektiği belirtildi. Çok talep olmasına rağmen, eleştiriler yapılmasına rağmen bu olmadı. Aynı durum 4 bini hektar aşkın bir alan yangından zarar görmüş durumda. Evleri yanan vatandaşlar ve zarar sözkonusu. Afet bölgesi ilan edilmeli mi?
CEMİL TUGAY: Kesinlikle edilmeli. Yani bugün sabah gezerken doğal ekosistemin bozulmasından dolayı mesela Doğançay da 2 bin 500 civarında kovanı olan arıcıların neredeyse hiçbir şey yapamaz hale geldiğini, bütün arıcılık faaliyetinin bittiğini gördüm.
Sancaklı zeytinlikleri, tarım alanları, hayvanlar yani telef olan ya da meraları yok olan küçükbaş hayvanlar var. Yani dün yem yardımı yapmak zorunda kaldık.
ÇOK BÜYÜK BİR FELAKET, AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNE İHTİYAÇ VAR
Çünkü hayvanları otlatacak şey kalmadı, kalmadı. Bütün alan yandığı için. Yani bunlar aslında çok büyük bir felaket. Diğer yangınları da katarsak, hepsini bir arada düşünürsek, İzmir’in bence bu anlamda bir afet bölgesi ilan edilmesine ve buradan doğan desteklere ihtiyacı var.
D.G: Sayın Özgür Özel o akşam açıklamada bulunmuştu, ‘İşte Sayın Cemil Tugay, Bakan İbrahim Yumaklı’ya ulaşamıyor’ diye. Aradığınızda ulaşamadınız mı?
CEMİL TUGAY: Şimdi şöyle; Genel başkanımız aradı ve yangınla ilgili bilgi aldı benden. O esnada ben havadan müdahalenin yetersiz olduğunu ona da söyledim. Onun üzerine Orman Bakanını aramamı söyledi.
Ben normalde Orman Bakanlığı’NI aramayı düşünmemiştim. Çünkü biz burada Valilik, Orman Bölge Müdürlüğü, AFAD filan gibi kurumlar yani hiyerarşik olarak muhatap olduğumuz ve onlarla konuşmamız gereken bir durumdu bu. Onlarla biz o iletişimi sürdürüyorduk.
Genel Başkanımız Orman Bakanını arayıp bizzat onunla konuşmamı isteyince aradım. Ama aradığım zaman telefonu ulaşılamıyor durumdaydı. Yarım saat kadar sonra Genel Başkanımız tekrar beni aradığında ‘Ulaştın mı, ne oldu?’ dediğinde ulaşamadığımı söyledim Yani bir uçakta falan olması nedeniyle olabileceğini de söyledim.
SONRASINDA DÖNDÜ BAKAN VE KONUŞTUK
Sonrasında gece yarısında bir kez daha aradığımda birisi açtı telefonu, yardımcısı olduğunu söyledi. ‘Uygun olduğu zaman görüşebilir miyim?’ dedim ve kısa bir süre sonra döndü bakan ve konuştuk.
O DA BİRAZ SİTEM ETTİ
O da biraz sitem etti açıkçası. Yani ‘Ben ulaşılamıyor değilim’ dedi. Ben de aradığımı ama gerçekten ulaşamadığımı söyledim. Neyse sonuçta görüştük ve ben ona şeyi anlattım.
Yani neden rahatsız olduğumu, daha doğrusu niçin aradığımı anlattım. O da işte ‘Bunlar teknik çalışmalar, biz bunları yapıyoruz’ gibi bir cevap verdi.
D.G: Afet bölgesi ilan edilmesi talebini kendisine bildirdiniz mi?
CEMİL TUGAY: Bildiğim kadarıyla o Orman Bakanlığı’nın yetkisinde değil. Ancak biz o konuşmayı yaptığımız zamanlarda biliyorsunuz daha yangının çok aktif olduğu ve henüz durmadığı zamanlardı. O konuda bir konuşmamız olmadı.
D.G: Türkiye Afet Müdahale Planı var, biliyorsunuz. Her bir durum bu planda ayrı ayrı aslında belirleniyor. Bir de Olmadan Önce Eylem Planı yani IRAP var; İlin Afet Riskini Azaltma Planı. Bu plan 2021 yılında dönemin valisi başkanlığında hazırlanıyor, o planda hangi kurumun ne yapacağı, hangi risk durumunda ne yapılacağı tek tek ayrıntılarıyla var. Ancak edindiğim bilgilere göre bu İRAP aradan 3 yıl geçmesine karşın kağıt üstünde kalmış.
Aslında orda yani belediye ne yapacak, AFAD ne yapacak, Orman Bölge Müdürlüğü ne yapacak, Büyükşehir Belediyesi ne yapacak, ilçe belediyeleri ne yapacak yazılı.
İRAP PLANI UYGULAMAYA HAK ETTİĞİ ŞEKİLDE GEÇMEDİ
CEMİL TUGAY: Şimdi bundan haberdarım ve belediye de kurumsal olarak İRAP (İlin Afet Riskini Azaltma Planı) konusunda bilgili şekilde.
BİZİM EKSİĞİMİZ VARSA GİDERMEYE HAZIRIZ
Dediğiniz gibi kağıt üzerinde olan o eylem planının uygulamaya hak ettiği şekilde geçtiğini düşünmüyorum. Yani bunu da konuşmamız lazım. Eğer burada bizim belediye olarak bir eksiğimiz varsa bunu gidermeye de hazırız. Ama tabi bu planı yapan ve uygulamasını uygulamaya sokması gereken kurum biz değiliz biliyorsunuz.
D.G: Hatta riskleri önleme konusundaki ayrıntılar bile belirlenmiş. Tüm paydaş kurumların biraraya gelip bu İRAP üzerinde konuşması gerekmiyor mu? Çünkü sonuçta şimdi koordinasyon eksikliğini konuşuyoruz…
CEMİL TUGAY: Genel olarak merkezi yönetim anlayışının birçok şeyi Türkiye’de bozduğunu düşünüyorum. Bu da bunlardan birisi. Yani açıkçası, herkes hep yukarıdan birilerinin karar vermesini bekliyor bir konuda eyleme geçmek için.
Oysa yukarıdaki kişiler burayı görene kadar, sorunu anlayana kadar olan oluyor. Yani özeti bu işin. O yüzden bir an önce yerel idarenin daha fazla güç ve yetki sahibi olması için mevzuat değişikliği yapılması lazım.
YEREL YÖNETİMLERE YANGINLARDA DAHA FAZLA YETKİ TALEP EDİYORUM
Ben belediyemiz adına ya da belediye başkanı olarak yerel yönetimlere de yangınlarda da daha fazla yetki ve bu yetkinin doğru kullanılabilmesi için de daha fazla kaynak sağlanmasını talep ediyorum.
D.G: İzmir’de yangından etkilenen bölgeler afet bölgesi ilan edilmezse zarar gören vatandaşların mağduriyeti nasıl giderilecek? Siz yaraları saracağız, evleri zarar görenlere destek vereceğiniz dediniz. Afet bölgesi ilan edilmesi durumu olsa da olmasa da ne yapılmalı?
Bu durumun İzBB bütçesine maliyeti ne oldu, ne kadar olacak? Ayrıca ortaya çıkan zararın bilançosu nedir? Ne kadarını büyükşehir üstlenecek, üstlenebilir?
CEMİL TUGAY: Bu yangından zarar gören tüm yurttaşlarımız İzmir’de İzmirli vatandaşlarımız. Dolayısıyla hepsine yardımcı olmak bizim boynumuzun borcu. Bugün akşama kadar sahadaki tespitleri sonlandıracak arkadaşlar.
HEMEN ACİL NAKDİ YARDIMLAR YAPACAĞIZ
Dün bir acil toplantı yaptık. Yangının kontrol altına alındığını, emin olduktan sonra ilgili tüm birimleri, bürokrat arkadaşlarımızı, meclis üyelerini, afet komisyonu üyelerini çağırdım, toplantıya çağırdım ve kararlar aldık. Bu kararların bir kısmı hemen acil nakdi yardımlar yapılması şeklinde.
Bu gün içerisinde yapılacak şeylere kadar. Yani öngördüğümüz rakam 50 bin lira. Böyle bir rakam yardımı hemen yapacağız. Onun dışında evleri yanan yurttaşlarımızın evlerinin tamiri, mobilya ihtiyacı olanların mobilyalarının temini, işyerlerine yine şey için onarımlar için destek olmak.
Tarlaları, bahçeleri ve hayvanları telef olan-yananlara. Onları yapacak şekilde destek olmak için elimizden geleni yapacağız.
DAHA KÖKLÜ VE ZARARIN TAMAMEN TELAFİSİNİN YAPILMASI LAZIM
Ama bir taraftan şunu da hatırlatmak lazım. Yangın olurken biz zaten başladık bunları yapmaya. Yani evlerinden çıkanları barındırdık, pek çok yerde yemek dağıttık, yemek ihtiyaçlarını karşıladık, halen karşılıyoruz. Onun dışında işte dün köyde yem ihtiyacı vardı, yem gönderdik.
Yani yangından zarar gören altyapının onarımı ile ilgili çok seri davrandık. Bunlar hiç lafını bile etmeden yaptığımız şeyler oldu. Ama daha köklü ve zararın tamamen telafi edileceği şekilde çalışmaların yapılması lazım.
BİZ YAPACAĞIZ, DİLİYORUM DİĞER KURUMLAR DA YAPAR
Biz yapacağız. Bu arada diliyorum diğer kurumlar da, bakanlıklarda bir şey yapsın. Bu konuda valilik bir çaba göstersin. Yani herkesin bir şey yapması lazım tabii. Çünkü gerçekten çok ağır sonuçları yaşayan insanlar var. Onların suçu değil. Bu yangını nereden kim çıkardıysa… Tabii ki en çok suçlu odur.
Ancak daha sonra bu yangının bu kadar büyümesini durduramayan kurumlar da sorumluluk sahibidir. O yüzden bununla ilgili herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Bu yangının zararlarının telafisiyle ilgili bütün kurumların çaba içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum.
D.G: Ağaçlandırma faaliyetleri için de bir talimat vermişsiniz.
CEMİL TUGAY: Ağaçlandırma için bir çalışma yapacağız ama orada da şöyle. Belediyelerin, yani hem İzmir Büyükşehir’in hem ilçe belediyelerinin yetkisinde olan ağaçlandırma alanlarına hızlıca bir ağaç bakım ve toprak iyileştirme çalışması yapacağız.
Oradaki ağaçların canlı kalabilecek olanlarını korumak adına, onların canlı kalmalarını sağlamak adına muhtemelen sonbahar kış aylarında ilave ağaçlandırma çalışmaları yapılacak.
Bakanlıkla Orman Bakanlığı ile orman alanlarında da ağaçlandırma yapılması için işbirliği yapmaya çalışacağız.
AĞAÇLANDIRMA DAĞ BAŞINA ÇUKUR AÇIP İÇİNE FİDAN KOYMAK DEĞİL
Ama şunu söylemek isterim. Yani bunu hiç kimse unutmamalı; gidip bir dağ başına bir çukur açıp, fidanı içine koyup üzerine biraz su döküp gitmekle ağaçlandırma olmuyor. Yani böyle bir şey olmuyor. O fidan küçücük fidan. Orada yaşayabilmesi için bakım olması gerekiyor yani. Dolayısıyla öyle gittik gidiyoruz da.
Ağaçlandırma çalışması olmadığını ve konunun sadece fidan almak olmadığını, çok iyi bir planlama yapılması gerektiğini, doğru yere doğru ağaçların dikilmesi gerektiğini, bazı yerlerde ağaç dikmekten önce mevcut eko-sistemi korumak için bir çaba içerisinde, bilinçli bir çaba içerisinde olmamız gerektiğini kimse unutmasın.
O yüzden ‘Hadi ağaçlandırma kampanyası yapalım’. Herkes 100 lira, 200 lira versin, bir fidan alsınla çözülmüyor bu iş. Bunu halkımızın da bilinçli bir şekilde bilmesi ve bu şekilde yaklaşması gerekiyor bu duruma.
D.G: Son olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nin personel sayısını ve ekipman-araç sayısını arttıracağınıza ilgili açıklamalarda bulunmuştunuz.
CEMİL TUGAY: Araç gereçlerini hem çoğaltmak hem de yeni, daha çağdaş teknoloji araçları eklemek gerektiğini düşünüyoruz bugün. İtfaiye Daire Başkanlığımız da bu anlamda bir toplantımız var. Personel açısından da daha fazla personelin olmasını istiyoruz, ihtiyaç var.
D.G: Mesela Sayın Ekrem İmamoğlu ‘2 bin 300 personel ihtiyacımız var. İşte şu tarihten bu yana bekliyoruz, hala izin verilmedi’ şeklinde bir açıklama yaptı geçtiğimiz günlerde. İzmir’de de böyle bir durum söz konusu mu?
CEMİL TUGAY: Personel ihtiyaç rakamı ile ilgili şu anda net bir tespit söyleyemeyeceğim. Ama geçmişte mesela 150 kişi almak istemişler.
BİZ İTFAİYE PERSONELİ İHTİYACIMIZI BELİRTECEĞİZ, BAKANLIK BUNU VERMEK ZORUNDA
Öyle bir yazı yazılmış ama 50 kişiye izin verilmiş. Yani bu bir kısıtlama. Yani ‘Hayır, itfaiye eri alamazsın’ diye yapılan kısıtlama işte. Belediyelerin elinin zayıflamasına neden oluyor.
O yüzden biz ihtiyacı doğru rakamlarla tespit edeceğiz. Bakanlık da bence bunu vermek zorunda. Yani çünkü burada şey olmaz. Yani keyfi bir durum yok.
D.G: Talepte bulunacağım diyorsunuz.
CEMİL TUGAY: Tabii ki, tabii ki. Yani şu anda 700 küsur arkadaşımız var. Bunu bir 300-400 daha arttırmamız gerektiğini düşünüyorum.