Mısırlı yönetmen İbrahim Nashat, Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinden sonra Afganistan’a girerek bir yıl boyunca çekim yaptı. Ortaya çıkan “Hollywoodgate” adlı belgesel, Taliban’ın bir milis gücünden askeri bir rejime dönüşümünü ve ABD’nin geride bıraktığı askeri mirası gözler önüne seriyor.
Ağustos 2021’de Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesiyle dünya, Afganistan’dan kaçan insanların umutsuz görüntülerine tanık olurken, Almanya’da yaşayan Mısırlı gazeteci ve film yapımcısı İbrahim Nashat ülkeye girmeye çalışıyordu. Uzun uğraşlar sonucu Nashat, bir yıl boyunca ülkede kalma ve çekim yapma izni aldı. Amacı, yeni atanan Hava Kuvvetleri Komutanı Malawi Mansour ve Amerikalılar’dan intikam almak isteyen genç Taliban teğmeni MJ Mukhtar’ı takip etmekti.
Yıllar süren çekimlerin ardından tamamlanan “Hollywoodgate” adlı belgesel, adını çekimlerin çoğunun gerçekleştiği terk edilmiş CIA askeri üssünden alıyor.
ABD’den geriye 7 milyar dolarlık silah kaldı
Belgesel, Amerikan askerlerinin geride bıraktığı koşu bantları, cinsiyetsiz tuvalet işaretleri ve alkol içeren buzdolapları gibi gündelik yaşam kalıntılarını gösteriyor. Ancak daha da çarpıcı olan, ABD’nin daha sonra geride bıraktığını doğruladığı 7 milyar dolarlık (5,4 milyar sterlin) silah stoğu. Bu stok, yaklaşık 73 uçak ve 100 askeri aracı içeriyor.
Nashat, BBC News’e verdiği röportajda geride bırakılanları görünce “şok olduğunu” söyledi. “Yoldan üssün üzerinde ‘Hollywoodgate’ yazısını ilk gördüğümde, bu benim için her şeydi. Amerikan olan ve sonra Taliban Hava Kuvvetleri tarafından işgal edilen bu çılgın mekan hakkında bir film yapacağımı düşündüm. Amerikan yataklarında nasıl uyuduklarını göstereceğimi sanıyordum ama çok daha fazlası silahlar hakkında oldu.”
Belgeselin sonraki sahneleri, Ağustos 2022’de Bagram Hava Üssü’nde düzenlenen askeri geçit törenini gösteriyor. Afgan başbakanı ve savunma bakanının önünde, ABD silahları zafer nidalarıyla sergileniyor. Rusya, Çin, Pakistan ve İran gibi ülkelerden diplomatik ziyaretçiler törene katılıyor. Mansour, birkaç uçağın uçuş gösterisi yapmasını emrediyor.
Nashat, “Film gerçekten Taliban’ın bir milis gücünden askeri bir rejime dönüşümünü gösteriyor” diyor. Yönetmen, bu geçit töreninden sonra çekim yapamadığını, çünkü istihbarat yetkililerine rapor vermesi ve çekimlerinin incelenmesi istendiğinde ülkeden kaçmak zorunda kaldığını belirtiyor.
Belgesel, Taliban komutanlarının emirlerine göre sınırlı çekim yapılabildiği için eleştirilere de maruz kaldı. New York Times’ın film incelemesi, bu nedenle belgeseli “hayal kırıklığı yaratan” olarak nitelendirdi. Ancak Guardian’ın incelemesi, “Eğer bitmiş filmi derinlemesine röportajlar ve titiz analizlerden yoksunsa, bunun açık bir nedeni var: konuları hepsi ondan nefret ediyor” diye belirtiyor.
Nashat, filmin başında seyirciye Taliban’ın bazı görüntüleri görmesini istediğini söylüyor ve “Buna rağmen, gördüklerimi size gösterebilir miyim?” diye soruyor. “Bir film yapımcısı olarak işim sorular sormak ve izleyicilerin bu soruları alıp cevaplar bulmaya çalışacağını ummaktır. Amacım, kendilerini sunuş biçimlerini görebilmemiz ve kadınlar, vatandaşları ve daha geniş jeopolitik bölge üzerindeki kontrol hırslarının gerçeğini anlayabilmemizdir” diyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Belgeselde sıradan Afganlar genellikle bir araba veya kamyondan gözlemlenirken gösteriliyor. Filmde hiç kadın yok, sadece geçerken çekilen birkaç görüntü var. Özellikle çarpıcı bir görüntü, buz gibi bir yolda oturan burkalı bir kadını gösteriyor. Diğer burkalı kadın şekilleri bir dükkanın önünde oturuyor. Dileniyor gibi görünüyorlar, ancak net değil.
Nashat, “Bu görüntüleri izlemek ve bunun gerçek olduğunu bilmek acı verici. Çok çirkin. Orada olan şey sadece acı verici” diyor. “Gittiğimde, Afgan halkının acısını aktaramayacağımı düşünerek elimdeki malzemenin faydasızlığı beni rahatsız ediyordu. Taliban’la birlikte olsam bile, insanların gözlerinde duydukları korkuyu, üzüntüyü, yorgunluğu görebiliyorum. Yoksulluk seviyeleri başka hiçbir ülkede görmediğim bir ölçekte ve çok gezdiğim halde. Bu ülkenin bugün bulunduğu yer ve kimsenin gerçekten umursamadığı şey çok üzücü.”
Kaynak: BBC