Çiftçinin 1 TL’ye sattığı domates pazarda neden 30 TL?

Türkiye’deki ekonomik kriz, ülkedeki bütün kesimleri etkilemeye devam ediyor. Bu yıl çiftçilerin ektikleri ürünler tarlada kaldı. Ürünlerin maliyetlerini karşılayamayan çiftçiler haftalardır ülkenin dört bir yanında mahsullerini yerlere döküyor, otoyolları traktörlerle kapatarak sesini duyurmaya çalışıyor. Çiftçiler, “Üretemiyoruz, ürettiğimizi satamıyoruz” diyerek tarımdaki yanlış politikaların sorumlularına isyan ediyor. Bursa-Kemalpaşa’da domates üreticiliği yapanlar, Medyascope’a sorunlarını anlatarak, yaşananlara bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Çiftçiler son yılların en zor zamanlarını geçiriyor. Çiftçiler bir önceki sene kâr ettiren ürünleri, bu sene daha fazla ekti, bu nedenle ekilen ürünler tarlada kaldı. Bir önceki yıl kazanç getiren ürün, bu sene arz fazlası oluşturduğu için fiyatlar düştü. Yurtdışı satışlarına kota konması, iç piyasada arz-talep dengesizliğine yol açtı. Bu durum da çiftçinin ürettiklerinden zarar etmesine neden oldu.

Ürünler tarlada çürüyor

Üreticiler planlı tarım yapılması gerektiğini savunurken, Tarım ve Orman Bakanlığı üretim konusunda henüz net bir uygulama ortaya koymuş değil. Çiftçiler son iki senedir Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ile tarım il müdürlüklerine hangi üründen ne kadar ekeceğini bildiriyor, buna rağmen ektikleri ürünler tarlalarında kalmaya devam ediyor. Plansız üretimle karşılaşan ve zararın önüne geçemeyen çiftçilerin kimi, ürünlerini neredeyse “bedava” denebilecek bir fiyata satarken, kimisinin de fiyatların geç açıklanmasından dolayı ürünleri elinde kaldı. Kâr etmeyen çiftçiler ise ürünlerini toplamadı ve tarlasında çürümeye terk etti.

“Çiftçiliğin yapılacak bir tarafı kalmadı”

Bu sorunlar nedeniyle meyve-sebze ekemeyecek hale gelen çiftçiler de borç batağında. Tarladan 1,20 TL’ye alınan domateslerin pazar fiyatı ise neredeyse 30 TL. Bursa-Kemalpaşa’da çiftçilik yapan Erhan Kuşkonmaz, şöyle diyor:

“Bu işin artık yapılacak bir tarafı kalmadı çünkü ürettiğimizin karşılığını alamıyoruz. Domates hasadı yaklaştı, rampalarda domates 1,20 TL. Domatesin dönüm maliyeti yaklaşık 32 bin TL. Yani bugün 10 ton domates toplayıp rampaya götürdüğümüzde alacağımız para bin 200 TL. İşçi parası, nakliye parası, kira bedeli, fide bedeli, mazot, gübre ve ilaç bedellerini içine katmıyorum bile.”

Üreticiler bölgelerindeki fabrikalarla sözleşme imzalıyor. Bu sözleşmeye göre belirli bir ton domates belirlenen fiyata fabrikalara satılıyor. Çiftçiler, fabrikaların sözleşmeli domatesleri alırken dahi yaklaşık yüzde 30’luk bir fire uyguladığını ve belirlenenden daha az para aldıklarını iddia ediyor. Çiftçiler, fabrikaların domateslerin renginin, şeklinin ve görünüşünün tutmadığını söyleyerek ürünlerini reddettiklerini veya paradan kesinti yaptığını söylüyor. Çiftçilerin fabrika ile sözleşmeye dâhil etmedikleri ürünler ise alınmıyor. Bunun nedeni de geçtiğimiz senelerde uygulamaya konulan domates kotası. Yetiştirdikleri ürünler, fabrikalar tarafından kabul edilmeyen çiftçiler, var olan ürünlerini serbest pazarda satmak istiyor. Orada ise domatesin kilosu 1,20 TL.

“Çok değil, hak ettiğimiz kazanmak istiyoruz”

Kuşkonmaz, çiftçinin sahipsiz olduğunu geceleri uyku uyuyamadıklarını belirtiyor. “Çok kazanmak değil, hak ettiklerini kazanmak istediklerini” söyleyen Kuşkonmaz, 11 yaşından beri çiftçilik yapmasına rağmen bir sonraki sene tekrar tarlayı ekmek konusunda kararsız:

“İnsanlarımızı doyurmak için elimizden geleni yapıyoruz. Çok para istemiyoruz. Şu domatesin değeri 3,5 TL’yse o fiyata satalım. 1,20 TL, bu nedir Allah aşkına? Yoksa bu seneden sonra ekemeyeceğiz. Durumumuz içler acısı, borçtan insan içine çıkamayacağız. Hesap yapınca kalemi kâğıdı fırlatıyoruz.”

Emrah Yelkenci, yaklaşık 25 senedir çiftçilik yapıyor. Yelkenci, hayatını topraktan kazanan onlarca çiftçiden sadece biri.

Yelkenci’nin çocukluğundan beri uğraştığı toprak, artık ona para kazandırmıyor hatta zarar ettiriyor, bu nedenle “Yabancı dilim olsa toprağımı satar ailecek giderim buralardan” diyor:

“Biberin maliyeti dönüm başına yaklaşık 50 bin TL. Şu an biberlerimi toplamıyorum çünkü para yapmıyor. 30 senedir bu ülkede Ziraat Odaları Başkanı Şemsi Bayraktar, Esnaf Odaları Başkanı Bendevi Palandöken. Bu işleri yapacak başka kimse yok mu? Tarım bakanlarının da bu hükümet döneminde çiftçilere güzellik yaptığını görmedik. Hükümetin tarım politikası değişmediği sürece bu iş aynı olacak.”

“Bu ürünler milli servettir, neden çöp ediyoruz”

Çocukluğundan beri çiftçilik yapan Ali Kemal Değirmenci, çiftçilerin yaptığı eylemi eleştirenlere seslenerek, “Diyorlar ki ‘Muhalefet partisi yaptı.’ Hayır, bizim partiyle işimiz yok, bizim başımızda devletimiz var, sesimizi duyurmak istedik. Particilik değil, ekmeğimizin peşindeyiz. Eyleme muhalif partililer geldi, gerçekten onlar geliyor, yönetimin hiçbir bakanı veya vekili gelmedi derdimizi dinlemeye. Devlet neden benim yanımda olmuyor? Bu ürünler bir millî servettir. Neden millî servetimizi böyle bir dönemde çöp ediyoruz? Benim artık hayatta kaybedecek bir şeyim yok. Benim bir canım kalmış, almak istiyorlarsa alsınlar” dedi.

“Ben kendimi asmak istemiyorum, vatanım bana sahip çıksın”

Değirmenci, çiftçinin mağdur olduğunun altını çizdi. Borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin psikolojik buhrana girdiğini belirtti:

“Biz çok paralar kazanan insanlar değiliz. Devlet bu ürünleri bize niye ektirdi? Ürünler tarlada kalsın biz de batalım diye mi? Bugün gelip deseler ki ‘Maliyetin yarısı kadar para vereceğiz’, alıp götürsünler ürünleri. Pazara çıkıyorsun vatandaş, ‘Çok pahalı alamıyoruz’ diyor. Ben de diyorum ki ‘Malım burada kaldı, çürüyor.’ İstanbul’daki vatandaş yiyemiyor ben satamadığım için burada ağlıyorum. Bu kışı geçiremeyeceğim, hırsızlık, dolandırıcılık yapmak istemiyorum. Benim artık maddi olarak ekmeye gücüm kalmadı. Ben bu sene batıyorsam fabrika ve esnaf da bilemedin iki seneye batacak. Ben piyasadan çıkayım 20 TL’lik ürünü 100 TL’ye yiyecekler çünkü artık her şey dışarıdan gelmeye başlayacak. Allah aşkına bizin duyun artık, bu yaşa ben bunun için mi geldim? Ekip, üretip sonrasında bunalıma girip kendimi asmak için mi? Ben üreticiyim, ben bu vatan için canımı veririm. Ama vatanım da artık bana sahip çıksın.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.