İstanbul, Ümraniye’de çıkan çatışmada polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldürmeye teşebbüsten tutuklanan Yunus Emre Geçti’nin 26 suç kaydının olması birçok soruyu beraberinde getirdi. Uzmanlar ve eski emniyet müdürleri, Türkiye’de çocuk ve gençlerin suça sürüklenmesinin ardındaki gerçekleri anlattı.

Ümraniye’de motosiklet hırsızlığı suçundan yakalanan ve polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldüren şüpheli Yunus Emre Geçti (19) tutuklandı. Geçti’nin uyuşturucudan çocuğa cinsel istismara kadar 26 suç kaydı bulunuyor. Silahlarla pozlar veren 19 yaşındaki şüphelinin ceza almadan toplum içinde serbest dolaşması birçok soruyu beraberinde getirdi.
Çocukluğundan beri suça sürüklenen Geçti’nin suç dolu geçmişi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileriyle de destekleniyor. Resmi kayıtlara göre, suça sürüklenen çocukların karıştığı olay sayısı 2010’da 83 bin 393 oldu. 2024’te ise bu sayı 178 bin 834’e çıktı. 2020’de ise bu sayı 114 bindi. TÜİK’e göre, suça sürüklenen çocukların %39,8’i yaralama olayına karıştı. Bu çocuklardan yüzde 20,8’i hırsızlık, yüzde 7,7’si pasaport kanununa muhalefet suçu işledi. Çocukların yüzde 4,9’u uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, satmak ya da satın almak suçuna karıştı. Yüzde 4’ü ise tehdit suçuna bulaştı.
Uzmanlar, internetin ve sosyal medyanın çocukları olumsuz etkilediğini anlattı
Türkiye’de son yıllarda suça sürüklenen çocuk sayısındaki büyük artışın nedenini uzmanlarla konuştuk. Uzmanlar ve eski emniyet müdürlerine göre, Türkiye’de cezalar caydırıcı değil. Çocuklar ve gençler, kolay yoldan para kazanan, suç işleyen ancak ceza almayan kişileri rol model alıyor. Ayrıca suç işleyerek kendilerini göstermek, mafya lideri gibi saygı gören birine dönüşmek onlar için cazip hale geliyor.
Uzmanlar, internetin ve sosyal medyanın çocukları olumsuz etkilediğini, bazılarının kendilerini okula veya sokağa ait hissetmediğini belirtiyor. Ayrıca çocuklar, eskiden belli bir kültür içinde yetişen, mesleklere ilgi duyan ve iyi rol modelleri örnek alıyordu. Ancak günümüzde tüketim alışkanlıklarının etkisiyle bunun değiştiği vurgulanıyor. Televizyon dizilerindeki olumsuz örnekler, kısa yoldan para kazanma ve silahla elde edilen gücün dayatılması çocukları suça sürüklüyor.
Uzmanlar, toplumda veya mahallede dışlanan çocukların mafya ve çete gibi gruplara yöneldiğini söylüyor. Bu gruplar, çocukların işlediği suçları değerlendirip onları suç dünyasına çekiyor. Eski emniyet müdürleri ve uzmanlar, hukuk sisteminin sağlıklı işlemediğini savundu. Uzmanlar, bir yandan gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
Türkiye’de dikkat çeken bu durumu Eski Emniyet Müdürü Haydar Özdemir, Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği Başkanı İsmail Çalışkan ve Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Merkezi (ASUMA) Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat değerlendirdi.
“İnfaz sisteminde çok fazla af çıkıyor”
Prof. Oğuz Polat, cezalandırma sistemine ve suçluların bunu nasıl yaşam tarzı haline getirdiğine dikkat çekti. Çocukların ailede veya eğitim ortamında öğrendiklerini sorgulamadan kabul etmelerinin, itaat kültürünün sosyal yaşamlarını etkilediğini söyledi. Çocuklar ve gençler, suç işleyerek prim yapmayı ve saygı kazanmayı amaçlıyor. Prof. Dr. Polat, “Eğer korkulan biri olursam, mafyadaki adamlar gibi saygı görürüm diye düşünüyorlar. Dikkati böyle çekerim,” dedi.
Prof. Dr. Polat, gençlerin hiçbir çaba göstermeden bir şeyler elde etme isteğinde olduğunu söyledi. Sosyal medyada popüler olan kişileri örnek aldıklarını belirtti. Polat, ayrıca cezaların caydırıcı olmadığını söyledi:
“İnfaz sisteminde çok fazla af çıkıyor, bu yüzden insanlar hızla dışarı çıkabiliyor. Yargı sistemimiz düzgün işlemiyor, bu da başka bir problemimiz.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Şiddet, kabul gören bir değer haline geldi”
Prof. Dr. Polat, cezaevinden çıkan kişilerin kutlanmasının, gençler arasında şiddetin kabul gören bir değer haline gelmesine yol açtığını belirtti. Buna göre şiddetin yaygınlaşmasının ve bireysel silahlanmanın arttığını söyledi. Çözümün, kısa vadede caydırıcı cezalar vermek olduğunu dile getirdi. Öte yandan Polat, uzun vadede ise toplumsal değerleri yeniden inşa etmek olduğunu söyledi. Bazı bölgelerde gettolaşmanın yaşandığını ve bu mahallelerin kendi kurallarını oluşturduğunu vurguladı. Polat, devletin bu alanlarda daha etkin olması gerektiğini belirtti.
“Çocuklar suç kariyerine yönlendiriliyor”
Haydar Özdemir, sosyal ve ekonomik dengesizliklerin ve hukuk sistemindeki aksaklıkların çocukları suça sürüklediğini söyledi. İyi bir ailede yetişmeyen çocuklar, çevrelerinden olumsuz etkilenebiliyor. Özellikle hırsızlık suçuna karışanlar, suç örgütleri tarafından kullanılıyor. Madde bağımlısı olan çocuklar, bağımlılıklarını sürdürebilmek için suç işlemeye devam ediyor. Çetelerin, bu çocukları suça yönlendirdiğini belirten Özdemir, ayrıca sosyal medyanın bu süreci hızlandırdığını dile getirdi. Özdemir, suça karışan çocukların “suç kariyeri” edindiğini vurguladı. Özdemir, infaz sisteminde sıkıntılar olduğunu ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi.
“En büyük sorun, cezaların caydırıcı olmaması”
İsmail Çalışkan, “En büyük sorun cezaların caydırıcı olmaması. Defalarca yakalanan bir çocuğun tekrar sokağa salınmaması lazım,” dedi. Polislerin eğitimine de dikkat çeken Çalışkan buna rağmen çocukların yetiştiği çevrenin ve okulların önemini vurguladı. Sosyal medyada, suç işleyen kişilerin rol model haline geldiğini belirtti. Devletin bu konuda önlemler alabileceğini, ancak sadece emniyetin değil, ailelerin, sağlıkçıların ve eğitimcilerin de sorumluluk taşıdığını sözlerine ekledi. Sosyal medyada tüfekle gezen kişilerin çocuklara kötü örnek olduğunu söyleyen Çalışkan, caydırıcı cezaların artırılması gerektiğini belirtti.