CHP’den Meclis Araştırma Komisyonu’na İliç raporu: “Hile ile ÇED raporu alındı, kimyasallar nehirlere akıyor”

CHP, TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu’na “tespit ve görüşlerini” içeren bir rapor sundu. Raporda, işletmeden sızan kirletilmiş suların yeraltı suyu aracılığıyla Karasu Nehri’ne aktığı belirtildi. Madende, oksitli cevheri liç sahasına getiren Kartaltepe Madencilik adlı ikinci bir şirketin entegre tesis ünitelerini farklı projeler olarak gösterdiği ve ÇED’e ayrı ayrı başvuruda bulunduğu vurgulandı. Bu durumun, “Entegre Tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralının ihlali olduğu kaydedildi.

İliç’te 10 milyon metreküp siyanürlü toprak kaydı ve dokuz işçi hayatını kaybetti. 

Erzincan’ın İliç ilçesindeki Anagold Madencilik A.Ş.’ye ait Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024’te 10 milyon metreküp siyanürlü toprak kaydı ve dokuz işçi hayatını kaybetti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 14 Şubat’ta “Erzincan’ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesi İçin Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu”nu oluşturdu. Kurulmasına rağmen haftalar sonra faaliyete geçen komisyonun çalışmaları devam ederken, CHP, “tespit ve görüşlerini” içeren raporunu komisyona sundu. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın imzasını taşıyan raporda, çarpıcı bulgular yer aldı.

“Asıl sorumlu, Murat Kurum”

Raporda, İliç Altın Madeni’ndeki faciadan birinci dereceden sorumlu olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gösterildi. Kurum’un Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Genişletme Raporu’nda onay imzası bulunduğu ve defalarca talep edilmesine rağmen komisyona gelerek görüş belirtmediği ifade edildi.

Ayrıca, ÇED’de olumlu görüş bildiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yanı sıra, denetimlerdeki aykırılıklara rağmen işletmenin faaliyetlerini durdurmayan, verilen para cezalarının yüzlerce katı teşvik, muafiyet ve indirim sağlayan Çalışma, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Erzincan Valiliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri’nin de sorumlu olduğu vurgulandı.

Madende delme, patlatma, yükleme, taşıma ve benzeri madencilik faaliyetlerini yürüten taşeron Çiftay İnşaat Taahhüt Ticaret A.Ş.’ye yönelik yapılan iş sağlığı ve güvenliği teftişlerinde 35 adet mevzuata aykırılık tespit edildi. Raporda, teftişlerin aksaklıklar içerdiği ve uzun aralıklarla, zorunlu olmadıkça gerçekleştirildiği belirtilerek bu durum “handikap” olarak nitelendirildi. Ayrıca, idari ve para cezalarının caydırıcılıktan uzak olduğu vurgulandı.

Raporda, liç sahasına oksitli cevheri getirip yığan Kartaltepe Madencilik adlı ikinci bir şirketin bulunduğuna dikkat çekildi. Bu şirketin, entegre tesisinin ünitelerini farklı projeler olarak göstererek ÇED’e ayrı ayrı başvuruda bulunduğu ifade edildi ve “Entegre tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralının ihlal edildiği savunuldu.

Devlet Su İşleri’nin (DSİ) Bağıştaş Barajı’na boşalan Sabırlı Deresi üzerinde su ve toprak izleme, geçici depolama tesisi, heyelan önüne kaya dolgu sedde, olası bir kazada temiz suyun Bağıştaş Barajı’na derivasyonunu sağlayan su kapanı tesisi ve kalıcı depolama tesisleri inşa ettiği raporda belirtildi. Ancak bu önlemlerin yetersiz olduğu vurgulandı. Raporda, baraj alanı koruma sınırları içinde kimyasal risklerle açık maden işletmelerinin kurulmasının yasaklanması gerektiği ifade edildi.

“Geçici tedbirler sorunu çözmez, ağır kimyasallar ve metaller sulara baraja ve sulara sızıyor”

Çalışmada, topraktan sızan kimyasalların yeraltı sularına etkisi de ele alındı. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“Aktif faylarla kırılarak parçalanmış çok sayıda erime boşluğu içeren karstik yapıda, Munzur Kireçtaşları üzerinde akan milyonlarca ton liç malzemesinden sızan suların doğrudan yeraltı suyu aracılığıyla Karasu Nehri’ne akması kaçınılmazdır. Karasu Nehri’nin altındaki tüm barajlar ve sular, madenden sızan kimyasallar ve ağır metal kirliliği ile enfekte olmaya devam edecektir. Bugün Devlet Su İşleri’nin aldığı tedbirler geçici önlemler olup, sorunu temelden çözmeye yönelik değildir. Bu nedenle, işletmenin kapatılarak liç yığınının geçirimsiz jeolojik birimlerin bulunduğu alana teknik tedbirler alınarak güvenli bir şekilde taşınması ve üzerinin geçirimsiz toprak örtüsüyle kapatılarak havaya, suya ve toprağa teması kesilmelidir.”

“Çevresel ölçümler düzenli yapılmalı ve izlenmeli”

Türkiye’de yaşanan maden kazası örneklerine de yer verilen raporda, İliç’teki madencilik faaliyetlerinin su, hava ve toprak kirliliği ile ekolojik yapıya zarar verdiği vurgulandı. İşletme sahasının jeolojik özellikleri ve karstik yapısı incelendiğinde, işletmeden sızan kirletilmiş suların yeraltı suyu aracılığıyla Karasu Nehri’ne aktığı bilgisi yer aldı.

Raporda, “Altın madenlerinden kaynaklanan ağır metal kirliliğine neden olan başlıca metaller arasında kadmiyum, civa, çinko, kurşun, krom, nikel, arsenik ve bakır bulunmaktadır. Bu ağır metaller, solunum sistemi, kalp-damar hastalıkları ve kanserojen etkilere yol açabilir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca, İliç’te en az iki yıl boyunca çevresel ölçümlerin yapılması ve insan sağlığıyla ilgili parametrelerin izlenmesi gerektiği, elde edilen verilere dayanarak daha uzun süreli bir izlem çalışması yapılması gerektiği vurgulandı.

Hükümet, şirketin 222 milyon lira vergi borcunu sildi

21 Haziran 2022’de, yığın liç sahasına ait boru hattının patlaması sonucu kimyasallarla yüklü atıkların çevreye yayıldığı belirtildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, şirketin faaliyetlerini üç ay durdurduğu ve 16 milyon 440 bin TL idari para cezası keserek suç duyurusunda bulunduğu ifade edildi. Ancak, AKP hükümetinin şirketin 7 milyon 218 bin dolar (yaklaşık 222 milyon TL) vergi borcunu sildiği tespit edildi. Bu süreçte şirketin ÇED ile sağlanan ayrıcalıklardan faydalanarak yüksek kârlar elde ettiği vurgulandı. Ayrıca, birçok sivil toplum kuruluşu ve halkın İliç’te olası bir facia konusunda uyarılarda bulunduğu, ancak bu başvuruların dikkate alınmadığı ifade edildi.

Raporda, proje sahasının altından geçen diri fay hattına da dikkat çekildi. “Diri fay hattı, çökme yaşanan yığın sahası ile siyanür atık havuzunun (Atık Depolama Tesisi) arasında bulunuyor. Tesis alanının bu fay hattının üzerine kurulduğu ve işletme projeleri hazırlanırken deprem riskinin göz önünde bulundurulmadığı açıktır” denildi.

“Şirket, Türkiye’de yaptığı üretim sayesinde 403 milyon doları ödemedi”

İliç faciasını “açıkça bir iş ve çevre cinayeti” olarak tanımlayan CHP’nin raporunda, Anagold Madencilik’in Türkiye’den “yatırım teşvikleri ve makine-teçhizat için vergi indirimleri” aldığı ifade edildi. Rapora göre, Anagold Madencilik’in yüzde 80’i, Amerika ve Kanada borsalarında işlem gören uluslararası şirket SSR Mining’e, yüzde 20’si ise Çalık Holding’e bağlı şirketlere ait.

Raporda şu ifadelere yer verildi: “SSR, ülkemizden yatırım teşvikleri ve makine-teçhizat ile ilgili vergi indirimleri almıştır. Teçhizat alımında KDV oranı yüzde 18 olmasına rağmen, bu firmadan neredeyse sıfır KDV alınmıştır. Ülkemizde efektif vergi yükü yaklaşık yüzde 6,38’dir. Eğer bu firma, Türkiye’deki faaliyetlerini Kanada veya Amerika’da gerçekleştirmiş olsaydı, yüzde 11,25 oranında efektif vergi ödeyecekti. Çöpler Madeni’nde yaptığı üretim nedeniyle 403 milyon dolar daha fazla vergi ve devlet payı ödemekten kaçınmıştır.”

“Örtülü kazanç, kâr transferleri incelenmeli”

Çalışmada, Anagold Şirketi’nin 2021 tarihli nihai ÇED raporuna göre mevcut 58 milyon ton olan yığın liç tesisi kapasitesinin, faz 5 ve faz 6 inşasıyla toplam 85,3 milyon tona çıkarılmasının planlandığı ancak bu bölümlerin inşa edilmediği tespit edildi. Raporda, “Firma, 2021 tarihli nihai ÇED raporuna aykırı olarak facianın başladığı Faz 4B’yi inşa ederek üretime açmıştır” denildi.

Ayrıca, şirketin elde ettiği gelirlerin transferiyle ilgili sorunlar olduğu ve SSR’nin yurtdışındaki firmalarıyla faturalaşarak kâr transferleri yaptığı ifade edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan örtülü kazanç, örtülü sermaye ve kâr transferleri konularında gerekli incelemelerin yapılması istendi. CHP heyeti, Türk Tabipleri Birliği (TTB) gibi meslek örgütlerinin ve temsilcilerin komisyona dinlenmek üzere çağrılmadığını da kaydetti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.