Latif Yılmaz’ın “Hypnos Yaprakları” çizim sergisi, 25 Eylül – 27 Ekim tarihleri arasında Institut français Ankara’da sanatseverlerle buluşuyor. Latif Yılmaz ve küratör Burçak Fakıoğlu Yakıcı Medyascope’a konuştu. İkili, seçkideki eserlerde ilham aldıkları Fransız şair René Char ve yazar Marcel Proust üzerine anlattı.
Institut français Ankara’nın düzenlediği, küratörlüğünü Burçak Fakıoğlu Yakıcı’nın üstlendiği, Latif Yılmaz’ın “Hypnos Yaprakları” adlı çizim sergisi 25 Eylül’de sanatseverlerle buluştu. Sergi, 27 Ekim 2024’e kadar Institut français Ankara’da ziyarete açık olacak.
Seçkinin açılış gecesinde sanatçılar, René Char’ın şiirleri, sanat ve şiirin kesişimi ile 19. ve 20. yüzyıl Fransız şiiri üzerine konuştu. İkiliye Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Nizamettin Kasap da eşlik etti.
“Yazıdaki özgürlüklerin kısıtlı ortamında ifade zengin olsun diye çizmeye başladım”
- Aslında alanınızın dışında bir iş yapıyorsunuz. Resim yapmak hayatınızın hep bir parçası mıydı yoksa bunu bir anda keşfettiğiniz bir dönem mi oldu?
Latif Yılmaz:
“Sanatla kurduğum ilişkinin mahrem bir yönü var. Aslında o mahrem yön zamanla ortaya çıktı. Yani çizmeyi seven biriyim, daha doğrusu biriymişim. Yazı da yazan biriyim fakat sözün ve yazının benim için imkanının azaldığı bir noktada, resme belki zorunlu olarak başlamak zorunda kaldım. Yazıdaki, sözdeki özgürlüklerin kısıtlı ortamında ifadeyi zenginleştirmek, farklılaştırmak ve çoğaltmak için başladığımı söyleyebilirim.”
- İlk eserlerinize çini mürekkebiyle mi başladınız?
Latif Yılmaz:
“Aslında ilk eserlerimi daha çok dolma kalemle yaptım çünkü günlüğe yazarken çizimler yapıyordum. Fakat daha sonra davet edildikçe ya da çizmem istendikçe çizim kalemlerine geçtim. Ardından sulu boya fırçalarıyla denemelerim oldu. Onlar istediğim sonuçları vermeyince Japon ve Çin kaligrafisine olan ilgim dolayısıyla oralarda kullanılan fırçalara yöneldim. Sonra yağlı boya fırçalarını kullandım. Bir süre sonra kullanmadığım fırçaları da denedim çünkü istediğim sonuçları buldum. Başlangıçta sulu boya fırçaları işime yaramamıştı çünkü istediğim etkiyi yaratmamışlardı ama şimdi onları da kullanabiliyorum.”
“Hepimizin kendi hayatında geçmiş ve gelecek arasında şimdiyle kurduğu bir ilişki”
- Neden bellek ve geçmiş üzerine yoğunlaştınız? Bunun bir hikayesi var mı?
Latif Yılmaz:
“Marcel Proust hepimizin paylaştığı bir şeyden bahsediyor. Fransa’da çizim yaptığım dergideki bir arkadaşımın güzel bir sözü olmuştu: ‘Proust’un hafıza katedralinde hepimizin yeri var.’ Zaman geçtikçe önümüze baktığımız kadar geçmişimize de bakmaya çalışıyoruz. Geçmişe anlam vermeye, bazen yeniden kurmaya, silmeye, karşılaşmaya ve yüzleşmeye çalışıyoruz. Bu sadece benim değil, hepimizin yaşadığı bir mesele. Ben yalnızca onun üzerine gittim. Yani, bu hepimizin geçmişle ve gelecekle kurduğu bir ilişki.”
- Eserlerinize verdiğiniz ilginç isimler var. Bu isimlere nasıl karar verdiniz? Özellikle René Char’a adanan eserlere verdiğiniz isimler dikkatimi çekti. Bir bağlantısı var mı?
Latif Yılmaz:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Char ile bağlantısı var. O isimler Char’ın şiirlerinde geçen bazı kavramlar, kelimelerdi. Ancak seçtiğim kelimeler hafızamdaki bazı şeylerle ilişkilidir. Hepsi geçmişimde bir karşılığı olan meselelerle bağlantılıdır.”
- Hypnos Yaprakları sergisine hazırlık süreci nasıl geçti?
Burçak Fakıoğlu Yakıcı: “Bizi Fransız Kültür Merkezi bir araya getirdi. Kişisel sergileri hazırlarken, sanatçıyla doğrudan bir yolculuğa çıkıyoruz. Seçkiyi oluştururken, odaklanacağımız noktayı belirlerken ve alıntılar üzerine çokça konuştuk. Dolayısıyla kişisel sergiler, birlikte çıkılan bir yolculuk oluyor. Bu sergi için özel bir prodüksiyon olmadı. Latif’in zaten hazır işleri vardı ve o geniş seçkiden mekana ve kurgumuza yönelik bir seçki oluşturduk.”
Latif Yılmaz:
“Marcel Proust ve René Char’la ilişkili bir sergi fikri olmadan da daha önce eserlerimde onların ilhamı vardı. Çizerken hep onlar arka planda duruyordu, hem beni teşvik eden hem de ilham aldığım şeylerdi.”
“Özgürlükler tehlikedeyken temel hakları savunmamız çok kritik”
- Neden sürrealizm? Devrim ve direnmekten bahsettiniz. Bunun sizin için özel bir hikayesi var mı?
Latif Yılmaz:
“Sürrealizmden önce de politik görüş olarak, hayata bakış olarak direnmenin, özgürlüğün önemli olduğunu düşünen biriydim. Althusser, Gramsci gibi düşünürler benim için çok önemli figürlerdi. Çizmeye başlayınca sürrealistler eserlerime ilgi gösterdi. Fikir olarak benim için uygun bir yerdi. Direniş ve özgürlük teması benim için çok kritik. Sürrealizmin 100. yılı ve bu dönemde yeniden gündeme gelmesi önemli çünkü özgürlüklerin tehlikede olduğu bir dünyadayız. Özgürlükleri ve temel hakları savunmamız çok kritik.”
Yakıcı: “İzleyiciyi lirik ve şiirsel bir anlatıya davet ediyoruz”
- Serginin seçkilerini yaparken özellikle hangi noktalara dikkat ettiniz?
Burçak Fakıoğlu Yakıcı: “Latif’in çok fazla eseri var, bu yüzden seçki yapmak bizi zorladı. Odak noktamız René Char’dı. İzleyiciyi lirik ve şiirsel bir anlatıya davet ediyoruz. Sergiyi mekâna ve kurgumuza uygun bir şekilde oluşturduk. Mekâna özgü bir seçkiyi sergi alanında kurguladık.”
- Sergideki en beğendiğiniz eser hangisi? Neden?
Burçak Fakıoğlu Yakıcı:
“Beğeni demek yerine, hepsi bir bütünün parçası demeyi tercih ederim. ‘Hypnos Yaprakları’ başlığı altında bu işler var. Serginin kapak görselini seçerken iletişim açısından seçici olmamız gerekti. Dört işten birini seçmeye karar verdik.”