DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, devlet yetkilileriyle herhangi bir gizli görüşme yapmadıklarını belirtti. Hatimoğulları, çözüm süreci için Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasının öncelikli bir adım olduğunu vurguladı. Ayrıca Tuncer Bakırhan, olası süreçteki en önemli rolün, Türkiye’nin birinci partisi durumundaki CHP’ye düştüğünü belirtti.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Selçuk Mızraklı ile cezaevinde yaptıkları görüşmelerin ardından bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Toplantıda, olası barış sürecine dair açıklamalarda bulunan liderler, AKP ve MHP’nin yeni döneme yaklaşımını değerlendirdi.
Tuncer Bakırhan, süreçte resmî bir görüşme yapılmadığını belirtti. Bakırhan, “Henüz bir sürecin başladığını bilmiyoruz. Ancak böyle bir sürece ihtiyaç olduğu açık. Hakkımızda yazılan kulis bilgilerini biz de hayretle izliyoruz” dedi.
Bakırhan, Kürt sorununa dair geçmişte yaşananları hatırlatarak, “300 milyar dolar, Kürt anadili konuşulmasın diye harcandı. Bu sorunun çözümü, Türkiye’nin öncelikli meselesidir” dedi. Bakırhan ayrıca, en önemli rolün Türkiye’nin birinci partisi durumundaki CHP’ye düştüğünü belirtti.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları: “Demirtaş ve Yüksekdağ parti çizgisine bağlı”
Hatimoğulları, cezaevindeki Demirtaş ve Yüksekdağ’ın partinin çizgisine bağlı olduklarını belirtti. Hatimoğulları, eski başkanların, “Dışarıda olsak barışa daha büyük katkı sağlarız. Ancak içeride olsak da elimizden geleni yapacağız” dediklerini aktardı. Ayrıca Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasının sürecin en önemli adımlarından biri olduğunu vurguladı:
“Demirtaş, ‘Öncelikli koşulum tecridin kaldırılmasıdır’ diye konuştu.”
Tuncer Bakırhan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin elini sıkmasının ardından siyasi gündemin değişmesine dair şöyle dedi:
“Böyle bir selamlaşmayı beklemiyordum, şaşırdım. Ancak Türkiye’nin böyle bir adım atması şaşırtıcı değil. Kürt sorunu 300 milyar dolara mal olmuş, çözüme mecbur kalınan bir mesele.”
Hatimoğulları ise iktidarın enerji koridorlarının dışında kalması ve Türkiye’nin dünyadaki pozisyonunu kaybetmesinin, yeni bir sürece zorladığını savundu:
“Dört parçada barış sağlamak, içinde yaşadığımız ateş çemberinden çıkmak için hayati önemde. Dolayısıyla Kürt sorunu artık ertelenemez bir hale geldi. İmralı tecridinin kalkması, AİHM kararlarının uygulanması ve cezaevlerinin rahatlatılması sürecin önünü açar. Uzatılan eli itmeyeceğiz ama bu süreci de asla rehavete kapılmadan takip edeceğiz.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bakırhan ise “Parmak sallayarak müzakere olmaz. Bahçeli, ‘Silah mı siyaset mi?’ diyor. Biz siyaset yapıyoruz ve bunun bedelini ağır ödüyoruz. Çünkü geçmişte yaşananları tartıştık ve hatalarımız için özeleştiri yaptık. Ancak süreç aldatmacaya dönüşürse mücadelemiz sürecek” dedi.
“Biz PKK’lı değiliz, onların adına konuşamayız”
Bakırhan, Öcalan ile ilgili bir görüşme yapılıp yapılmadığını bilmediklerini ve örgütün silah bırakma kararının onlarla konuşulması gerektiğini belirtti. “Biz PKK mensubu değiliz, onların adına konuşamayız. Ancak Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi hareketi olarak çatışmanın bitmesine en büyük katkıyı vermeye hazırız” diye konuştu.
Ayrıca Hatimoğulları, “Çatışmaların sona ermesi için savaşan taraflar konuşur, demokratik güçler sürece katkı sunar. Devlet, PKK ve demokratik siyaset masada olmalı” dedi.
Hatimoğulları, Abdulkadir Selvi’nin Ömer Öcalan’ın İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü iddiasına dair soruya yanıt verdi:
“Bugün kendisiyle görüşemedik ancak birçok milletvekili görüşme için başvuru yaptı.”
Bakırhan, Kürt halkının Türkiye’ye olan bağlılığını vurgulayarak, “Kürtlerin yüzünü döndüğü ülke Türkiye’dir. Çocuklarımız burada büyüsün istiyoruz. Seçilmiş temsilcilerin hapse atılmaması gerektiğini söylüyoruz, bu en doğal taleplerimizden biridir” dedi. Hatimoğulları da “Demokratikleşmeyi bir yerden yakalamak ve sürecin şeffaf yürütülmesini sağlamak şart” diyerek sürece dair beklentilerini dile getirdi.