“Yıldız”, bir muhabbet kuşunun özgürlük ve aidiyet arayışını sahneye taşıyor. Artalan Kolektif’in yeni oyunu 7 Ekim’de seyirciyle buluştu. Oyunun yazarı Deniz Dursun, yönetmeni Anıl Can Beydilli ve başrol oyuncusu Mine Nur Şen, Medyascope’a verdikleri röportajda bu özgün hikâyenin yaratım sürecini anlattı.
“Yıldız” beş kişilik bir ailenin evinde yaşayan bir muhabbet kuşunun içsel yolculuğunu anlatıyor. Limonlu salatalık yemeyi, Bilge ile tuvalette kitap okumayı ve Ece’nin mor ayakkabılarının içine saklanmayı seven Yıldız, bir gün evden kaçıp dünyayı keşfetmeye koyuluyor. Dışarıda yaşadıkları ona büyümeyi öğretirken, bu deneyimleri bir parkta tünemiş halde gelene geçene anlatıyor:
“Kaybolmak için mi gittin, bulunmak için mi? Bulmak için. Ama nereyi, bilmiyorum.”
Deniz Dursun’un yazdığı ve Anıl Can Beydilli’nin yönettiği oyun, bireyin özgürlük ve aidiyet arayışını bir kuş metaforu üzerinden anlatıyor. Başrolde Mine Nur Şen, sahne performansıyla Yıldız’ın hem naif hem de güçlü hikâyesine hayat veriyor.
Bu üç isim, Medyascope’tan Mert Gümüş’e konuşurken, oyunun yaratım sürecini, sahneye taşınmasını ve bu hikâyenin izleyici üzerindeki etkilerini anlattı. İzleyiciyi büyümek, dolayısıyla değişmek ve mutluluğu aramak üzerine düşündüren bu oyun, sahne sanatlarında özgün bir yer ediniyor.
Yaratım süreci
Anıl Can Beydilli, oyunun daha önce Zorlu PSM Atölye kapsamında kısa oyun olarak sahnelendiğinden ve sonrasında metnin geliştirilme aşamasında projeye dahil olduğundan bahsetti:
“Bir muhabbet kuşunun dünyadaki yerini araması fikri beni çok etkiledi. Deniz ve Mine’yle tanıştıktan sonra bu fikir üzerine çalışmanın bize çok şey öğreteceğini düşündüm.”
Beydilli, “artalan kolektif”‘in yeni metinlerle çalışarak bugüne dair hikâyeler anlatma isteğinden, bu bağlamda çalışma biçiminin ve oyunun ekiple bir uyum yakaladığından bahsetti. Provalarda kolektif bir üretim süreci yürüttüklerini, hayal ettikleri pek çok şeyin evrildiğini vurguladı:
“Yola çıktığımızda hayal ettiğimiz şeylerin süreçte değişmesi ve farklı olanakların açığa çıkması hepimiz için çok keyifliydi.”
Deniz Dursun’un metne yaklaşımı
Yazar Deniz Dursun, oyunun başlangıcının Zorlu PSM Atölyeler süreciyle ilişkili olduğunu açıkladı:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Zorlu’daki dramatik yazarlık derslerinde bir hocamız bize bu çağın nasıl bir çağ olduğunu sormuştu. Verdiğimiz cevaplardan yola çıkarak bir kısa oyun yazacaktık. Cevaplarımdan biri umut tüccarıydı. Evi siyah, dışarıyı beyaz gören, dolayısıyla dışarıda onu pirüpak bir dünyanın beklediğini zanneden fakat dışarı çıktığında hayatın gerçekleriyle karşılaşan bir muhabbet kuşu üzerinden bir hikâye kurmuştum.”
Oyunun zamanla bir büyüme ve arayış hikâyesine dönüştüğünü belirten Dursun, bu süreci Mine Nur Şen ile birlikte çalışırken fark ettiklerini söyledi:
“Zorlu PSM kısalar sürecinden sonra Mine’yle yeniden çalışmaya başlayınca bunun bir büyüme ve arayış hikâyesi olması gerektiğine karar verdik. Zaten oyunun kısa halinde de bu kendiliğinden vardı. Yuvadan uçmak, özgürlüğü/aidiyeti aramak ve sorgulamak konusunda evden kaçan bir muhabbet kuşu, ideal bir metafordu. Zamanla oyun; kendini, kimliğini, evini arayan birinin hikâyesine dönüştü. Ergenlikten yetişkinliğe geçiş gibi de okunabilir bu, kadın hikâyesi gibi de okunabilir. Hepimiz biraz Yıldız’ız aslında.”
Oyunun final sahnesinde kuşun eve dönmeyip parkta yaşamaya devam etmesi, karakterin dönüşümünü temsil ediyor:
“Hayatta hepimiz acılar, dargınlıklar, hayal kırıklıkları yaşıyoruz ve değişiyoruz. Uzaklaşmak bazen gerekli olabiliyor. Mesafe bazen aradaki bağı kuvvetlendiriyor. Yıldız artık o eve giremez. Girmez de. Ama uzaktan sevebilir. Hatta evdekileri sevmeye devam edebilmesi için o eve geri girmemesi gerekiyor. Bir yandan da arayışı bitmedi tabii. Tamamlanmış bir yolculuk değil bu.”
Oyuncu Mine Nur Şen’in gözünden “Yıldız”
Mine Nur Şen, metni ilk okuduğunda çok heyecanlandığını ama insan merkezli olmayan bir hikâyede oyuncu olarak var olmanın bir “korku” hissettirdiğini belirtti:
“Yıldız’ın dünyaya karşı kendine has bir bakış açısı var. Sahnelemede bu bakışı öne çıkarma fikri beni çok heyecanlandırdı. Fiziksel olarak “kuş taklidi”ni merkeze alan bir oynama biçimi yerine, Yıldız’ın dünyayı nasıl gördüğünü anlamaya çalıştık.”
Şen, prova sürecinde karakterle derin bir bağ kurmaya başladığını belirtti:
“Yetişkinlikle birlikte dünyaya dair algımızda bir değişim oluyor ve birçok şeye alışık olduğumuz sosyal ilişkiler bağlamında tepki veriyoruz. Yıldız’ın birçok şeyi ilk defa deneyimlemesi benim de “unuttuğum” ilkel güdüleri araştırmama olanak tanıdı. Bu genelde bakmayı tercih etmediğimiz, es geçtiğimiz birçok hisse yeniden bakmak aslında.”
Şen, tek kişilik performansın hem heyecan verici hem de zorlayıcı olduğunu vurguladı. Genç oyuncu, sahnede yalnız olmanın ona ne hissettirdiğinden bahsetti:
“Sahnede yalnız olmak birçok açıdan sorumluluk getiriyor. Birden fazla insanla birlikte sahneyi paylaştığımızda o sorumluluğu da paylaşabiliyoruz. Yıldız’da beni rahatlatan şey hikâyenin kendisiyle kurduğum bağ ve Anıl’ın oyunu tasarlama biçiminin yapısal olarak performansla birlikte birçok teatral aracı sahneye dahil etmesi.”
Oyunun sahneye yerleşimi ve Beydilli’nin yönetmenlik anlayışı
Beydilli, “Yıldız” oyununun sahneye aktarılırken tiyatronun farklı olanaklarından faydalandıklarını ve hibrit bir yapı kurduklarını açıkladı:
“Metinde teatrol çok olasılık vardı. Biçimsel olarak bunu nasıl yapabileceğimizi araştırdım. Birçok şey denedik ve sonunda hibrit bir yapı kurmuş olduk. Oyunun seyirciyle bir karşılaşma anı, bir ilişkisi var; fakat Yıldız’ın anlattığı şeyin içinde kaybolup farklı bir gerçekliğe gittiği anlar da var. Tiyatronun oyuncaklarını kullanma imkanı tanıdı bu bize. Hareket tasarımı çok önemliydi. Oyunu kendi reji dilimize yaklaştıracak koreografilere ihtiyacımız vardı. Dekor tasarımında da hem minimal hem de imkanlarını kullanabileceğimiz bir yapı istedik. Karakterin kuş ve insan olması arasındaki gitgellerini müzik ve ışıkla birlikte düşünerek bir tasarım yaptık.”
Prova süreci ve prömiyer heyecanı: Neler yaşandı?
Beydilli, süreç boyunca açık prova yapmayı önemsediklerini ve katılan seyircilerden gelen geri dönüşleri sürece dahil ettiklerini belirtti. Prömiyer haftasında duygusal bir atmosfer yaşandığını ve oyunun sahnelenme sürecinin kendisi için özel bir anlam taşıdığını ifade etti:
“Oyunun prömiyer haftası biraz duygusal oluyor. Ben artık o noktada oyundan çok birlikte çalıştığım insanları izlemeye başlıyorum. Mine tek başına oynuyor ama sahnede o kadar çok insanın emeğini izliyorsunuz ki, bütün bir süreci düşünmeye başlıyorsunuz. Bizim bağımsız tiyatroda iş yapma biçimimiz de bu duygusallığı getiriyor. İster istemez bir yoldaşlık durumu oluyor.”
“artalan kolektif” ve bağımsız tiyatronun zorlukları
Beydilli, bağımsız tiyatro yapmanın getirdiği zorluklara dikkat çekti:
“artalan’da çağdaş hikâyelerle ilişki kurmayı arzuluyoruz. Bu yüzden bağımsız tiyatro yapmak ve sahnesiz bir ekip olmak maddi ve manevi fedakârlık gerektiriyor.”
Şen, oyunun daha geniş kitlelere ulaşmasını arzuladığından ve bağımsız tiyatroda üretim yapmanın zorluklarından bahsetti:
“Tiyatro üretiminin mevcut koşullarında bazı kısır döngüler olabiliyor. Bazen bir grup insan bir aradayız ve birbirimizin oyunlarını izliyoruz gibi hissedebiliyorum. Yıldız’ın teknik koşulları, mobilize olabilmesi de turne yapabilmemize imkan tanıyor. Oyunun farklı şehirlerde, farklı izleyicilerle buluşması fikri beni çok heyecanlandırıyor.”
“Yıldız” oyununun geleceği
Ekip, “Yıldız” oyununun daha fazla izleyiciye ulaşmasını hedefliyor. Öte yandan Beydilli, kolektif çalışmanın duygusal yönünü vurgulayarak gelecekte de inandıkları yolda ilerlemeye devam edeceklerini belirtti:
“Biz inandığımız şeyi yapmaya devam edersek, sonucunun da güzel olacağına inanıyoruz.”
Oyun takvimi
“Yıldız” premierin ardından gösterimlerine şimdilik İstanbul’da devam edecek. Oyunun bir sonraki gösterimi 25 Ekim’de Bahçe Galata’da olacak.
25 Ekim 20:30 Beyoğlu Bahçe Galata
3 Kasım 19:00 Kadıköy Boa Sahne
16 Kasım 20:30 Kadıköy Pax Sahne
30 Kasım 20:30 Beyoğlu Bahçe Galata
Künye
Yazar: Deniz Dursun
Yönetmen: Anıl Can Beydilli
Oynayan: Mine Nur Şen
Yapım: “artalan kolektif”
Yaratıcı Yapımcı: Aslı Candaş
Dramaturg: Yaşam Özlem Gülseven
Yardımcı Yönetmen: Elif Tekinyer
Işık Tasarımı: Yasin Gültepe
Müzik Tasarımı: Gülin Kılıçay
Hareket Tasarımı: Gülnara Golovina
Kostüm Tasarımı: Cansu Demirci
Fotoğraf & Video: Veli Furkan Güneş
Işık Operatörü: Bekir Berk Kozanhan
Afiş Tasarımı: Aslı Candaş – Yaşam Özlem Gülseven