Cumhuriyetin 101. yılı: Her kesimden genç anlatıyor

29 Ekim’de Cumhuriyetin 101. yılı kutlandı. Peki, gençler bugün cumhuriyeti ve kuruluşunu nasıl algılıyor? Kendilerini cumhuriyete borçlu mu, yoksa cumhuriyetten alacaklı mı hissediyorlar? Kendisini solcu, Müslüman, Atatürkçü, cumhuriyetçi veya Kürt hareketine yakın olarak tanımlayan gençlerle cumhuriyeti konuştuk.

29 Ekim’de cumhuriyetin 101. yılı kutlandı. Aradan geçen yıllarda Türkiye’de halk birçok hak kazandı. Ancak bu süreçte seçimler, darbeler ve darbe girişimleri de yaşandı. Yurttaşın da bu süreçte cumhuriyet, laiklik ve demokrasi gibi kavramlara bakışı zamanla değişti.

Peki gençler, cumhuriyet, onun kurucu değerleri ve demokrasi hakkında ne düşünüyor? Cumhuriyeti nasıl algılıyor? Cumhuriyete kendini borçlu ve minnettar hisseden gençler, bu düşüncelerini hangi nedenlerle açıklıyor? Cumhuriyeti yeterince demokratik ve çoğulcu bulmayıp, eleştiren ve onunla barışamayan gençler neden böyle hissediyor? Farklı hayat görüşlerine ve ideolojilere sahip gençler, cumhuriyeti tüm yönleriyle Medyascope’a anlattı.

“Cumhuriyet olmasaydı kimlikler de olmazdı”

Kendini Atatürkçü olarak tanımlayan Eral Gelbul, klinik psikolog. Gelbul, kendini cumhuriyete borçlu hissediyor. Gelbul, cumhuriyeti millî mücadelenin sembolü olduğu kadar bir özgürlük direnişi olarak da tanımlıyor. Ona göre cumhuriyet, tüm yurttaşın kimin tarafından yönetileceğini seçebildiği ve onurlu bir şekilde yaşayabildiği bir sistem.

Eral Gelbul
Eral Gelbul

Cumhuriyet olmasaydı “temsil” edilemeyeceğimizi belirten Gelbul, “Cumhuriyet olmasa kendimizi var edemezdik. Zaten var olmak için ilk önce yönetimde yer almamız, orada kendimizden bir parça bulmamız gerek. Cumhuriyet olmasaydı bunu başaramazdık. Belki kimliğimizi tekdüze hale getirmek, belki de saklamak zorunda olurduk. Yaşam şeklimiz nedeniyle saklanmak zorunda olabilirdi. Cumhuriyet var olmasaydı, kimlikler de var olamazdı” diyor.

Bugün beş farklı görüşten genç olarak cumhuriyetle ilgili düşüncelerini ifade edebilmelerinin, cumhuriyetin yarattığı değerler sayesinde mümkün olduğunu belirten Gelbul, son dönemlerde cumhuriyetin manipüle edildiğini düşünüyor. Cumhuriyetin, kendi kendimizi yönettiğimiz bir sistem olduğunu ancak yönetim için seçilen kişinin yüzde 51 oy alan grupla hareket ettiğini ve kendine monarşik bir düzen kurabildiğini de ekliyor.

“Bugün Türkiye’de Alevi bir kaymakam yok”

Kendini Müslüman olarak tanımlayan Resul İlbaş, cumhuriyetin ne nefret edilecek ne de tapılacak bir şey olduğunu düşünüyor. İlbaş, AKP iktidara gelene kadar Müslümanların bu topraklarda dinlerini özgürce yaşayamadığına inanıyor. İlbaş, cumhuriyeti şu cümlelerle tarif ediyor:

“85 yıl kendi halkına en az iki haneli enflasyon yaşattı. Hiçbir zaman üniversiteleri dünyanın ilk yüz üniversitesi arasına giremedi. Ekonomisi hiçbir zaman dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına giremedi. Müslümanın Müslümanca yaşamasını sindirememiş, Kürt sorununu hâlâ çözememiş, sayısız darbe girişimiyle demokrasi yürüyüşüne engel konulmuş bir rejimi ben tabii ki de sevmeyeceğim.”

Resul İlbaş
Resul İlbaş

İlbaş, kendini cumhuriyete borçlu hissetmediğini anlatıyor. Ayrıca İlbaş, bunu Mustafa Kemal Atatürk üzerinden örnek vererek açıklıyor:

“Okumak, sistemin içine dahil olmak, yaşamını idame ettirmek cumhuriyetin bir lütfu değil. Selanikli yetim bir çocuğu alıp Osmanlı’nın en kritik paşası yapan sistem, herhalde cumhuriyet gelmeseydi bize de bir şeyler verirdi.”

Neo-Osmanlıcı bir tavrı olmadığını söyleyen İlbaş, Osmanlı döneminde bir Ermeni’nin vezir olabildiğini söyleyip bugün Türkiye’de Alevi bir kaymakam olmadığını, 100. yılında bu cumhuriyetin başörtülü bir kadını vali yapabildiğini söylüyor.

“Azınlıklar için kanlı bir tarihi temsil ediyor

Kendini solcu olarak tanımlayan Çağlar Eren Başbuğ, cumhuriyetin kendisi için özel, şahsi bir anlamı olmadığını dile getiriyor. Türkiye’deki cumhuriyeti Osmanlı’ya göre daha ilerici, daha özgürlükçü ve insanlara haklar veren bir rejim olarak gördüğünü söyleyen Başbuğ, şu cümlelerle devam ediyor:

“Öbür taraftan Türkiye Cumhuriyeti tarihi azınlıklar ve farklı toplumsal kesimler için; işçiler, devrimciler, Kürtler ve Aleviler için kanlı bir tarihi de temsil ediyor.”

Çağlar Eren Başbuğ
Çağlar Eren Başbuğ

Başbuğ, bugün daha yeniyi, daha doğruyu hedeflemek gerektiğini, sosyalist bir cumhuriyeti kurmayı hedeflemek gerektiğini söylüyor. Genel olarak bugün gelinen durumu ve hataları “cumhuriyeti uygulayanların hataları” olarak görme eğilimi olduğunu ifade eden Başbuğ, “Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyetin mevcut yapısıyla, çok küçük ve zengin bir azınlığın yönettiği bir ülkenin bu duruma gitmesini çok normal görüyorum. İktidarın bu azınlığın elinden alınıp toplumun geniş kesimlerine verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir devrimin olması gerektiğini düşünüyorum” diyor.

“Cumhuriyetten hakkını almak isteyenler cumhuriyet için tehlike değildir”

Üniversite öğrencisi Rêzan Kağanaslan, “cumhuriyete bağlılık” kavramının içine sinmediğini söylüyor. Sırrı Süreyya Önder’in çokça konuşulan “Ben bu cumhuriyetin ne hayrını görmüşüm?” sözlerini hatırlatarak kendisinin de bir Kürt genç olarak böyle hissettiğini anlatıyor.

Cumhuriyetle tam anlamıyla barışmadığı için cumhuriyete bağlı olmanın kendisi için köleleştirici bir anlam ifade ettiğini söylüyor. Cumhuriyete barışırsa biraz daha ait hissedebileceğini belirten Kağanaslan, bu barışmanın ancak kültürel ve siyasal haklarının tanınmasından geçtiğini ifade ediyor.

Rêzan Kağanaslan
Rêzan Kağanaslan

Seçme ve seçilme hakkının halkların lehine bir kazanım olduğunu anlatan Kağanaslan, cumhuriyet değerlerinin ülkenin doğusunda ve batısında nasıl tezahür ettirildiğini anlatıyor:

“Türkiye’nin batısında milliyetçilik vatanını sevmek olarak ifade ediliyor. Ancak Kürdistan’da bu, ‘vatanını bölmeye çalışanlar’a bir tepki olarak pazarlanıyor. Benim için cumhuriyet değerleri yeri geldiğinde esnetilebilen, yeri geldiğinde daraltılabilen bir ikili hukuku ifade ediyor.”

Kağanaslan, cumhuriyete karşı “mücadele” edenlerin ya da haklarını almak isteyenlerin cumhuriyet için tehlike olmadığını söylüyor. Üniversite öğrencisi ayrıca bu kişilerin cumhuriyetin demokratik bir karakter kazanmasını isteyen, halkların birlikte yaşayabileceğini düşünen insanlar olduklarını ekliyor. Kağanaslan’a göre asıl tehlike cumhuriyeti dar ve faşist kalıplara sıkıştırmaya çalışanlar.

Cumhuriyetin 101. yılı: “Çocuklarıma miras bırakacağım”

CHP İstanbul Ümraniye İlçe Başkan Yardımcısı Meltem Erdoğdu, cumhuriyetin kazanıldığını ve bir daha asla yeniden bu topluma verilmeyeceğini düşünüyor. Erdoğdu, bu kazanımı bir miras olarak görüyor ve bunun sonraki nesillerle birlikte yaşatılması gerektiğini söylüyor.

Meltem Erdoğdu
Meltem Erdoğdu

Çocuklarına cumhuriyeti miras bırakacağını anlatan Erdoğdu, “Onlara benden önceki kadınları, cumhuriyeti yaşayan kadınları anlatacağım. Bugün dahi, farklı ülkelerde kadınlar dışarıya türbansız çıktı diye öldürülüyor. Başka bir Ortadoğu ülkesinde yaşadığımı hayal edemiyorum. Şu an belki de çoktan öldürülmüştüm. Cumhuriyet olmasaydı kim bilir hangi ülkenin himayesinde olurduk? Hangi Ortadoğu ülkesinin kölesi olarak yaşardık?” diyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.