Suriye Demokratik Güçleri Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed: “Öcalan’ın söyleyeceği her şey hayati önem taşıyor”

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Al-Monitor’den Amberin Zaman’a konuştu. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın söylediği her şeyin hayatî önemde olduğunu vurgulayan Ahmed, “Öcalan’ın söylediklerinin tamamının Rojava ve Kürtlerin yararına olacağına inanıyoruz” diye konuştu. Amberin Zaman’ın röportajının bir kısmını sizlerle paylaşıyoruz.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam eden Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde “Suriye’deki Kürtler, Türkiye için ödevlerini biliyor” dedi ve Ankara ile Suriye’deki Kürtler arasında bir iletişim olduğuna vurgu yaptı. Al-Monitor’den Amberin Zaman, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed ile uzun ve çarpıcı bir söyleşi yaptı.

Ahmed, daha önce Ankara hükümeti ile yapılan görüşmelerde müzakereciydi ve akıcı bir şekilde Türkçe konuşabiliyor.

İlham Ahmed ne dedi?

İlham Ahmed, Al-Monitor’e verdiği özel röportajda, Türkiye ile arabulucular aracılığıyla görüştüklerini doğruladı. Türkiye’nin tam olarak ne istediğini bilmediğini söyleyen Ahmed, “Rejimin bu topraklara geri dönmesini mi istiyorlar, İranlıların mı gelmesini istiyorlar? Türkiye’nin ne istediğini bildiğini sanmıyorum. Tüm bölgeyi yok mu etmek istiyorlar?” diye sordu.

Ahmed, Türkiye’ye karşı hiçbir düşmanlık beslemediklerini ve “kendi topraklarında özgürce yaşamak istediklerini” söyledi:

“Kendi topraklarımızda kalmak ve güvenli bir şekilde özgürce yaşamak istiyoruz. Türkiye, bizim onların düşmanı olduğumuzu iddia ediyor. Türkiye’ye karşı hiçbir düşmanlık beslemiyoruz. Türkiye ile, diğer tüm komşularımızla olduğu gibi, barışçıl ve yapıcı ilişkiler istiyoruz.”

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Amberin Zaman'a konuştu.
Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Amberin Zaman’a konuştu.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı yeni çözüm süreci tartışmaları da Ahmed’in gündemindeydi. Türkiye’deki gelişmeleri kendileri için “çok büyük bir olay” olarak nitelendiren Ahmed, süreçteki çelişkilere de dikkat çekerek, şöyle konuştu:

“Demokratik olarak seçilen Kürt belediye başkanlarını görevden alıyorlar, halkın iradesini görmezden geliyorlar. Dahası, Öcalan’ın tecridi 6 ay daha uzatıldı. Tüm bu yaşananlar, güvensizliği besliyor.”

Röportajdan öne çıkanlar:


Al-Monitor: Türkiye’de hükümetin Kürt dosyasına ilişkin tutumu, en azından söylem açısından, son görüşmemizden beri önemli ölçüde değişti. MHP lideri Devlet Bahçeli, PKK lideri Abdullah Öcalan’ı TBMM’ye davet etti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ayrıntıya girmeden de olsa bu çağrıyı destekledi. Öcalan’ın çok uzun bir aradan sonra yeğeni aracılığıyla bir mesaj iletmesine izin verildi. Bu yeni girişimi nasıl görüyorsunuz? Ve tabii ki Donald Trump’ın ABD’deki seçim zaferi de var.

Ahmed: Türkiye’deki gelişmeler bizim için çok önemli. Lider Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan ile görüşmesine izin verilmesi kesinlikle önemli ve memnuniyet verici bir gelişmedir. Lider Öcalan’ın uygun koşullar sağlandığı takdirde mevcut durumu silahlı süreçten barışa götürecek siyasi bir sürece dönüştürebilecek kabiliyete sahip olduğunu söylemesi de son derece olumlu ve kritik bir önem taşıyordu.

Aynı zamanda Bahçeli’nin açıklaması da olumlu bir etki yarattı, ancak muhalefetin bazı kesimlerinden ve kamuoyundan olumsuz tepkiler de aldı. Şimdi asıl mesele bu sözlerin pratikte nasıl uygulanacağı. Eğer bu sözler hayata geçirilirse, lider Öcalan üzerindeki kabul edilemez tecrit sona erecek ve Suriye’nin kuzeyi ve doğusu için de olumlu sonuçlar doğuracaktır.

“Temkinli bir iyimserlik içerisindeyiz”

Bu girişimi önemsiyoruz ve temkimli bir iyimserlik içindeyiz. Bir yerden bir şeyler başlatılmaya çalışılıyor.

Ancak aynı zamanda yüzde 100 ciddi olduklarını da söyleyemem. Söylenenlerle çelişen pek çok rahatsız edici gelişme var. Örneğin geçen ay Rojava’daki kritik altyapıyı hedef alan ve sıradan insanlar için çok fazla acıya neden olan, onları su ve elektrikten mahrum bırakan, korku ve panik tohumları eken son Türk bombardıman dalgası. Bu saldırılarda bir kez daha siviller hayatını kaybetti… Barış istediklerine inanmamı istiyorlarsa, beni bombalamaya geldiklerinde nasıl inanabilirim? O zaman onların oyun oynadıklarına inanırım. Bu tip oyunları değiştirmeliler.

Demokratik yollarla seçilmiş Kürt belediye başkanlarını bir kez daha görevden alıyorlar ve onları göreve getiren halkın iradesini yok sayıyorlar. Dahası, Öcalan’ın tecridi altı ay daha uzatıldı. Tüm bunlar güvensizliği besliyor.

2013’teki barış sürecinde Rojava, müzakerelerde kilit bir bileşendi ve siz ve bazı diğer kişiler, örneğin Salih Müslim, Türk yetkililerle görüşmek için düzenli olarak Türkiye’ye seyahat ediyordunuz. Şu anda benzer bir temas var mı?

Aramızdaki gerginliği azaltmak için çalışan birden fazla taraf var ve bunu önemsiyoruz.

İlham Ahmed: “Türkiye ile arabulucular aracılığıyla görüşüyoruz”

Türkiye’nin size mesajı nedir? Arada herhangi bir yabancı arabulucu var mı?

Elbette arabulucular var. Şu anda daha fazla ayrıntıya giremem. Rojava’daki durum, çözüm süreciyle ilgili herhangi bir müzakerenin yeniden başlaması için çok önemli. Dürüst olmak gerekirse, Türkiye’nin tam olarak ne istediği belli değil. Rejimin bu topraklara geri dönmesini mi istiyorlar, İranlıların mı gelmesini istiyorlar? Türkiye’nin ne istediğini bildiğini sanmıyorum. Tüm bölgeyi yok mu etmek istiyorlar?

2013, 2014 ve 2015’te çözüm süreci çökene kadar, Türkiye’nin sizden ne istediği açıktı. Rojava’daki özerk yönetim projenizden vazgeçmenizi ve Türkiye destekli muhalefetin yanında yer almanızı istiyorlardı. Ne oldu?

Hatırlarsanız, Temmuz 2015’te Suruç’ta Kobani’ye yardım götürmeyi planlayan bir grup barış aktivistine yönelik IŞİD’in düzenlediği bir saldırı oldu. 34 kişi öldü ve 100’den fazla kişi yaralandı. Bu, sürecin sona ermesinin ana nedeniydi. Bazen bir bombalı saldırı barış masasını devirebilir. Ayrıca Erdoğan’ın IŞİD hakkında yaptığı bazı açıklamaları da unutamayız.

Ancak asıl sorun Türkiye’nin Rojava’nın özerk bir yapı olarak varlığına kesinlikle karşı olmasıydı, değil mi? Sonraki yıllarda, hükümet defalarca Rojava’nın dışından gelen PKK kadrolarının bölgenizden ayrılmasını istedi.

Evet, Türkiye için ana sorun Rojava’nın varlığıydı. Rojava’yı mevcut şeklinden başka bir şekle dönüştürmek istediler. Bizim temel pozisyonumuz aynıydı. Kendi topraklarımızda kalmak, özgürce ve güvenli bir şekilde yaşamak istiyoruz. Türkiye, bizim onların düşmanı olduğumuzu iddia ediyor. Türkiye’ye karşı hiçbir düşmanlık beslemiyoruz. Diğer komşularımızla olduğu gibi Türkiye ile de barışçıl ve yapıcı ilişkiler istiyoruz.

“Suriyeli mülteciler ile ilgili sorunları hafifletebiliriz”

Herhangi bir müzakerede Türkiye’ye ne sunabilirsiniz?

Ankara’ya Suriyeli mültecilerle ilgili sorunlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğimizi söyledik. Kontrolümüz altındaki bölgelerden kaçarak Türkiye’ye giden insanlar, buraya geri dönebilir. Bu, Kürtler ve Araplar için geçerli. İster Derik’ten ister Deyr ez-Zor’dan olsunlar. Yüzbinlerce insandan bahsediyoruz. Ancak aynı zamanda, halkımızın da şu anda Türkiye’nin kontrolü altında olan topraklara dönmesine izin verilmelidir. Afrin’e, Serêkaniyê’ye, Tel Abyad’a geri dönmelerine izin verilmelidir.

Türkiye’nin topraklarımızı işgali Ankara için bir başarısızlık oldu. Türk denetimi altında yönetilen suç çeteleri, dehşet verici bir baskı, işkence, gasp ve yağma düzeni kurdu. Onların boyunduruğu altında yaşayan insanlar son derece mutsuz. Bu durum Türkiye için sürdürülebilir değil.

Türkiye şu anda Tel Abyad ve Serêkaniyê/Ras al-Ayn’ı işgal etmesinin nedeni, dönemin ABD Başkanı Donald Trump bu bölgelerin işgal edilmesine izin vermesi. Trump, ABD askerlerini bölgeden çekmeye çalıştı ancak kendisine gösterilen tepki nedeniyle geri adım atmak zorunda kaldı. Erdoğan’ın Trump ile iyi ilişkiler içerisinde olduğunu biliyoruz ve Erdoğan sürekli Trump’ın ABD askerlerini kuzeydoğu Suriye’den çekeceğine inandığını söylüyor. Bu konuda endişeli misiniz?

Bugünkü durum, 2019’dakinden çok farklı. Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırısı sonrası jeopolitik dengeler büyük ölçüde değişti. Dediğiniz gibi ABD Kongresi, kuzeydoğu Suriye’den çekilmeye yönelik çok güçlü bir tepki verdi. Ayrıca, yabancı liderlerle güçlü kişisel ilişkiler kurmak, ABD’nin politikasının buna göre şekilleneceği anlamına gelmez. Türkiye’nin işgal ettiği bölgelerden çekilmek, Kürtlere ve diğer azınlıklara yönelik soykırımsal şiddetin önünü açtı. Trump’ın yeni kabinesindeki bazı üyeler, örneğin Marco Rubio, Türkiye’nin işgaline karşı Kürtleri destekleyen çok olumlu bir duruş sergiledi. Ulusal güvenlik ekibi, özellikle Mike Waltz, Kürtlere her zaman destek verdi.

Yeni göreve gelecek olan ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard beni Washington’da ağırladı.

Medyada sizin ve SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin Trump ekibi tarafından Washington’a davet edildiğiniz yönünde haberler vardı. Bu doğru mu?

Olabilir. Mümkün.

“Trump’ın ekibini tanıyoruz”

Trump ekibiyle iletişim hâlinde misiniz?

Şu anda değil. Anacak birçoğunu tanıyoruz ve onlarla yapıcı ve karşılıklı fayda sağlayacak bir ilişki kurmayı dört gözle bekliyoruz.

Erdoğan, Esad ile görüşmek istiyor. Ama başarılı olamadı.

Erdoğan’ın başarılı olması çok zor olacak. İkisi arasında uzlaştırılamaz farklılıklar var. Türkiye, Suriye’yi işgal ediyor. Türkiye, Esad’ın en büyük rakibi olan HTŞ’yi destekliyor. HTŞ, iktidar için Alevilerle rekabet ediyor. Eğer Türkiye, HTŞ’yi desteklemeyi bırakırsa İdlib’deki varlığını sürdüremez. Minik bir devlet gibiler.

Son soru. Gittiğim her yerde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın resimlerini görüyorum. Yerel yönetim PKK ile bağlarının olmadığını söylese de Öcalan’ın burada en üst lider olarak görüldüğü çok açık bir şekilde dile getiriliyor. Öcalan’ın Türkiye ile ilgili bir konuda size bir çağrı yapması durumunda buna uyacak mısınız?

Öcalan’ın söyleyeceği her şey hayati önem taşıyor ve biz, onun söylediklerinin tamamının Rojava’nın ve tüm Kürtlerin yararına olacağına inanıyoruz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.