Suriye’deki HTŞ Türkiye’deki Alevileri neden tedirgin ediyor?

Suriye'deki HTŞ Türkiye'deki Alevileri neden tedirgin ediyor?

Suriye’deki HTŞ öncülüğündeki grupların, 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini devirmesinin ardından ülke nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan Alevilerin tedirginliği Türkiye’deki Alevi toplumuna yansıdı. Suriye’de her an her şey olabileceğini düşünüyor, hem Suriye’deki hem Türkiye’deki Aleviler ile ilgili kaygılanıyorlar. Bu kaygıyı büyüten de gerek sosyal medyada yer alan alevi karşıtı söylemler gerek dolaşıma sokulan tarihi belirsiz videolar. Alevi toplumunda rahatsızlığa yol açan bir başka konu da Aleviler için kritik önem taşıyan Emevi Camii’nde namaz kılınması. 

Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) fiilen Suriye yönetimini ele geçirmesi ve devrik lider Beşar Esad’ın ülkesini terk etmesinin ardından sosyal medyada dolaşıma giren haberler sonrası, Türkiye’deki Alevi toplumunda Suriye’deki Sünni grupların bu topraklarda yaşayan Alevileri hedef alacağı kaygısı baş gösterdi. HTŞ aksi yönde açıklama yapsa da bu algıyı pekiştiren iki sebepten biri Suriye’deki gelişmelerin eksik ya da yanlış aktarılması oldu. Diğer sebep de sosyal medyada dolaşıma sokulan tarihi belirsiz videolar. 

“HTŞ’nin nasıl bir politika izleyeceği belirsiz ama zihniyeti belli”

Medyascope’un sorularını yanıtlayan Pir Sultan Abdal Derneği Yöneticisi Ali Rıza Telek, Suriye’deki belirsizliğe dikkat çekerek “Alevilere HTŞ yönetimi tarafından yapılan saldırılar nedeniyle rahatsızız” diyor. 

Türkiye’deki Alevilerin, Suriye’deki gelişmeleri tedirginlikle izlediğini söyleyen Telek’e göre bu durumdan en çok etkilenenler Hatay bölgesinde yaşayan Aleviler: 

“Hatay bölgesindeki Aleviler daha fazla etkileniyor. Suriye’de belirsizlik var. HTŞ’nin nasıl bir politika izleyeceği belirsiz ama zihniyeti belli. Türkiye’nin desteklemiş olduğu Suriye Milli Ordusu kendisi dışında herkesi yok sayan bir mantığa sahip. Buradaki Alevi toplumu olarak yapabileceğimiz tek şey kamuoyu oluşturmak.” 

Tartus, Suriye'de Alevi nüfusun yoğun olduğu kentlerden biri.
Tartus, Suriye’de Alevi nüfusun yoğun olduğu kentlerden biri.

Ergül Şanlı: “Her an her şey olabilir”

Alevi Bektaşi Federasyonu kurucularından Ergül Şanlı da kaygısını “Dünya Suriye’de yaşananları, yaşanan vahşeti seyrediyor. Bu durum Türkiye’deki ötelenmiş bir Alevi toplumunu tabi ki tedirgin edecek. Her an her şey olabilir” sözleriyle aktarıyor. 

HTŞ aksi yönde açıklama yapsa da inandırıcı bulmayan ve Suriye’de yaşananları basından izlediğini söyleyen Şanlı “öyle bir vahşet sergiliyorlar ki insan olan tepkisiz kalamaz” diyerek tepki gösteriyor sosyal medyada gördüklerine.

Suriye’ye yardıma hazır olduğunu açıklayan belediyeleri de eleştiren Şanlı sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu zalimliğe göz yumulası ve destek verilmesi, hangi belediye olursa olsun belediyelerin  ‘üzerimize görev düşerse Suriye’ye yardım da ederiz’ diyerek olayı normalleştirmeleri bizleri üzüyor, tedirgin ediyor. Ama biz yine de ülkemizde yaşayan sünni yurttaşlarımızın çoğunluğunun orada olanlar gibi zalimlik yapmayacağına da inanıyoruz.” 

“Emevi Camii Aleviler için bir hüsran ocağı”

Yayılan haberlerin, sosyal medyada dolaşıma sokulan görüntülerin provokasyon olması ihtimalini de değerlendiren Şanlı “Düşünsek de yapılan açıklamalar var. Muaviye, yezit veya Şia dediğimiz kendi düşüncesinden başka hiç bir şeye tahammülü olmayan bir kesim var. Bu kesim falanca camide (Emevi Camii) namazımızı kıldık diyor. Şimdi o cami aleviler için bir hüsran ocağı. Yezit zihniyetinin tezahürüdür o cami. Çünkü o caminin bir köşesinde Hz. Hüseyin’in kesik başı yatmaktadır. Maharetmiş gibi ‘zafer kazandık’ diyorlar neyin zaferini kazanıyorsun?” diyor.

Emevi Camii'nin adı Emevi hanedanlığından geliyor.
Emevi Camii’nin adı Emevi hanedanlığından geliyor.

“Sadece Aleviler değil tüm azınlıklar tedirgin”

Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek de aynı kaygıyı paylaşıyor. 2015’e kadar Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanlığı yapan Bermek, Suriye’deki Alevilerin akrabalarının Türkiye’de yaşadığına dikkat çekerek başlıyor söze: 

“Büyük çoğunluğun akrabaları karşıda. Kamışlı’da olduğu gibi arada hudut çizilen yerler var. Yakın ilişkiler var. Adıyaman, Hatay, Mersin, Adana gibi illerde arap alevilerine yakın olanlar çok tedirgin. Sınırın diğer Tartus, Lazkiye gibi illerde yaşayanların bir yanı İsrail, Lübnan, diğer yanı da HTŞ. Gidebilecekleri tek yer Türkiye ama Yayladağ sınır kapısından Türkiye’ye gelemiyorlar. Daha yeni İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile toplantı yaptık. Pazartesi günü (bugün) açacağız dediler, bekliyoruz. Endişemiz onların kenarda köşede kalması değil, kesilip biçilmelerinden endişe duyuyoruz. Sadece bizimkiler değil Hıristiyanlar da tedirgin tüm azınlıklar tedirgin.”

Doğan Bermek sosyal medyada Alevilerin hedef alınmasından duydukları rahatsızlığı da dile getiriyor: 

“Sosyal medyada Alevilere verip veriştirmeye başladılar. Alevilere yönelik bir hareketi tetiklemek isteyenler var. Türkiye’de de Maraş katliamı yaşandı yakın geçmişte. 110’dan fazla ölü var. Aleviler de yan yana gelip ne yapabileceklerine bakıyorlar bu durumda. Bugün (30 Aralık) Şahkulu Cemevi’nde böyle bir toplantı yapıldı mesela”.

Ne olmuştu?

24 Aralık Salı günü Hama’da Beşar Esad döneminde görev alan üç hakim ve bir subayın, HTŞ merkezinde kayıt yaptırdıkları sırada kimliği belirsiz saldırganlarca öldürüldüğü iddia edildi. 

Eş zamanlı olarak sosyal medyada Halep’te Arap Alevilerinin sembol ismi Hüseyin bin Hamdan el Hasibi’nin Halep’teki türbesinin yakıldığı ve burada görevli beş sivilin öldürüldüğünü gösteren bir video dolaşıma sokuldu. 

Hüseyin bin Hamdan el-Hasibi’nin türbesinin yakıldığı görüntüler dolaşıma sokuldu.
Hüseyin bin Hamdan el-Hasibi’nin türbesinin yakıldığı görüntüler dolaşıma sokuldu.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Alevilerin Humus, Hama, Tartus ve Lazkiye’deki alevilerin ölümleri protesto ettiğini bildirdi. Hatta iddiaya göre HTŞ eylemleri dağıtmak için bazı noktalarda ateş açtı. Çıkan çatışmada ölenler ve yaralananlar oldu. Gelişmeler üzerine Şam’daki yeni askeri yönetimin bölgeye ek destek gönderme kararı aldığı da iddia edildi.

Geçici hükümetin İçişleri Bakanlığı’na bağlı medya ofisinden AA’ya yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Bazı sosyal medya hesaplarında Halep vilayetindeki bir tarikatın dini türbelerinden olan Şeyh Ebu Abdullah el-Hüseybi’nin türbesine baskın ve saldırı olayını gösteren videolar dolaşıma sokuldu. Bu videolar yakın zamanda gerçekleşmiş gibi lanse edildi. Dolaşıma sokulan videolar Halep kentinin bilinmeyen gruplar tarafından kurtarıldığı döneme ait eski bir video olup, kurumlarımızın mülklerini ve dini mekanları korumak için gece gündüz çalıştığımızı ve bu tür videoların yeniden yayınlanmasının amacının Suriye’nin içinden geçtiği bu hassas dönemde Suriye halkı arasına nifak sokmak olduğunu belirtiriz”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.