HTŞ’nin başa geçmesiyle son bir ayda 150 Alevi öldürüldü. Esad rejiminin çöküşünden bir ay sonra, Suriyeli Aleviler cadı avından korkuyor. Topluluk, Tartus’taki kalelerinde Esad tiranlığı altında kendilerinin de acı çektiğini anlatıyor.
Alevi toplumuna yönelik baskılar arttı
Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Tartus kentinde yaşayan Alevi nüfus, rejimin çöküşünden sonra artan saldırıların hedefi haline geldi. Yirmili yaşlarındaki eski asker Ali, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) militanları tarafından bir kontrol noktasında durduruldu. Anlattığına göre sırf Alevi olduğu için beş saat boyunca işkence gördü. Ali, “Esad’ın ordusunda olmak istemiyordum ama fakirlik nedeniyle seçeneğim yoktu. Reddedersem ailemi tutuklarlardı” dedi.
HTŞ bölgedeki yeni yönetimi oluştururken, kontrol noktasındaki maskeli görevlileri Alevilere korku salıyor.
Son bir ayda 150 Alevi öldürüldü
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), son bir ayda yaklaşık 150 Alevinin öldürüldüğünü raporladı. Suriye nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan Aleviler, Esad hanedanlığının 50 yıllık yönetimi boyunca devlet kurumlarında yüzde 80’lik bir orana sahipti. Bu durum, şimdi onları hedef haline getiriyor. Sosyal medyada Alevilere yönelik şiddet görüntüleri ve tehditler yayılırken, Birleşmiş Milletler mezhepsel çatışmaları önlemeye çalışıyor.
HTŞ yetkilileri “münferit olaylar” dese de, Alevi toplumunda panik havası hakim.
“Esad kendisine muhalefet eden Alevileri hain olarak gördü”
2023-2024 yılları arasında defalarca hapsedilen ve işkence gören aktivist Hasan G. Ahmed, Alevilerin rejime karşı mücadelesini detaylı şekilde anlattı. Ahmed, “Rejimin nefreti belirli bir topluluğa yönelik değildi. Dini veya siyasi bağlılığına bakılmaksızın karşı çıkan herkese uygulandı” diyerek, Alevi muhalefetin varlığına dikkat çekti. Bazı Alevilerin rejime karşı askeri operasyonlara katıldığını hatırlatan Ahmed, Alevi muhalefetin siyasi mücadeleyi tercih ettiğini belirtti. Esad’ın memleketi olan bölgeden Dr. Abdülaziz’in durumunu örnek verdi. 12 yılı aşkın süredir tutuklu olan Dr. Aziz’in akıbeti hala bilinmiyor. Ahmed, “Siyasi nedenlerle tutuklanan Aleviler diğerlerinden çok daha fazla işkence gördü. Hain olarak görüldüler” dedi.
İşkence günlerini kara mizahla anlatan Ahmed, “Hala kabuslar görüyorum ama karanlık mizahta teselli buluyorum” ifadelerini kullandı. Aleviler için “azınlık” terimini reddeden Ahmed, “8 Aralık’tan beri toplumumuz kaygı krizi yaşıyor” dedi. Suriye’nin geleceği için tüm toplum kesimlerini kapsayan bir hükümet kurulması gerektiğini savunan Ahmed, “Ben Müslüman, Alevi, ateist, Sünni veya başka bir şey değilim. Her şeyden önce Suriyeliyim” sözleriyle yeni dönemde toplumsal birliğin önemini vurguladı.
“2011’den önce hepimiz Suriyeliydik, Esad sonradan ‘koruyucumuz’ oldu”
Alevilerin Esad dönemindeki mağduriyetleri de dikkat çekici. 21 yaşındaki mühendis Hasan’ın babası, 2000 yılında ordudaki yolsuzluklara dayanamayıp 25 dolarlık maaşla çalıştığı görevinden istifa etti. Hasan, Esad’ın 2011’de başlayan ayaklanmadan sonra dini azınlıkların koruyucusu rolünü üstlendiğini, ancak bunun “böl ve yönet” politikasının parçası olduğunu anlattı. “Hepimiz Suriyeliydik, ama devrim başladığında her şey değişti” diyen Hasan, Esad’ın toplumsal ayrılıkları derinleştirdiğini vurguladı.
“Hitler Yahudilerden nefret ederdi, Esad hepimizden nefret etti”
Genç doktor Ammar’ın hikayesi, rejimin kendi toplumuna nasıl zarar verdiğini gösteriyor. Askeri hizmetten kaçmak için üç yıl boyunca bilerek tıp sınavlarında başarısız olan Ammar, “Mezunlar en az iki yıl, çoğu zaman çok daha uzun süre askerlik yapıyordu. Bazıları on yıl kaldı. Gençliğimizi kaybettik” dedi. Ammar, Esad’ı Hitler’le karşılaştırarak, “Hitler Yahudilerden nefret ederdi, Esad herkesten nefret etti. Stalin Sovyetler’in çıkarı için hareket etti, ama Esad Suriye’yi umursamadı” değerlendirmesini yaptı.
“Asker eşimin cenazesinde oğlum Esad’ın portresini yırttı”
Devlet memuru Razan’ın hikayesi, Alevilerin yaşadığı trajediye örnek oluşturuyor. 2016’da Suriye ordusuna hizmet ederken radikal gruplar tarafından öldürülen eşi için hiç tazminat alamadı. “Kocamın cenazesinde oğlum Esad’ın portresini yırttı” diyen Razan, şimdi HTŞ’nin kontrolündeki kentte kocasının fotoğrafını saklamaktan bile korkuyor. “O bir şehit ve onların da şehitleri var. Oğullarımın güvenliğini garanti ederlerse onun kanını helal edeceğim” sözleriyle gelecek kaygısını dile getiriyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Kaynak: France24