Suriye’de HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinin ardından gözler Lazkiye’deki Aleviler’de. Ne düşünüyorlar, ne hissediyorlar? Göksel Göksu ve Kaya Heyse Lazkiye’ye giderek Alevilerle konuştu.
Suriye’de Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) yönetimi ele geçirmesinin ardından en yoğun kaygı duyan grupların başında nüfusun yüzde 10’unu oluşturan Aleviler geliyor. Alevi nüfusun en yoğun olduğu Lazkiye ise 8 Aralık’tan bu yana yönetim boşluğunu doldurmak üzere farklı bölgelere dağılan grupların baskısı altında. Yağmalamalara ve tacize son vermek üzere kente İdlib’den bir heyet gönderildi. 19 Aralık’ta gelen heyet, yeni yönetimle Lazkiye arasında köprü kurarak, yaşanan olumsuzluklara müdahale etme sözü verdi. Ve ilk müdahale Behluliye’de gerçekleşti…
Suriye’nin başkenti olmaktan çok, Suriye sınırları içinde özerk bir ülke izlenimi veren Şam’dan ayrılıp rotamızı Lazkiye’ye çeviriyoruz. 13 yıl süren iç savaşın yorgun düşürdüğü Şam’ı eşsiz tarihi dokusuyla hatırlamak istesek de kafamızda kalan fotoğrafta şehrin dört bir yanında varlık gösteren HTŞ askerlerinin yol açtığı kışla görüntüsü ve kent halkındaki Baas rejiminden kurtulmanın getirdiği sevinç. İki taraf da zafer sarhoşluğu içinde…
Şam’dan bu kez ülkenin batısına doğru gitmek üzere yola çıkıyoruz. HTŞ’nin Esad yönetimini devirerek ülke yönetimini ele geçirmesinin ardından, Alevi nüfusun çoğunlukta olduğu bölge ile ilgili gelen duyumlar bizi Lazkiye’ye götürdü. Lazkiye ve özellikle köylerinde kaygı ve tedirginlik, son günlerde köylere ve kentin dar sokaklarına dadanan yağmacılar nedeniyle, giderek artıyor çünkü.
Şam – Lazkiye arasındaki otobanda ilerlerken fark ediyoruz ki yol boyu karşınıza çıkan terk edilmiş tank ve askeri araçlar olmasa bu ülkede bir zamanlar iç savaş yaşandığını anlamak çok güç.
Tartus’a yaklaştıkça Suriye’ye girdiğimizden bu yana ilk kez yeşilin tonlarını askeri araçlarda değil de, en saf haliyle doğanın bağrında görüyoruz. Denize yaklaştıkça toprak daha da cömertleşiyor. Ne viraneye dönmüş köylere denk geliyoruz ne de başımızın açık olması nedeniyle bindiğimiz arabaya dik dik bakanlara…
Suriye içindeki başka bir Suriye’ye doğru yol aldığımız çok belli
2015’te IŞİD’in Lazkiye kırsalındaki birkaç köyde estirdiği terör sayılmazsa savaş bu bölgeyi teğet geçmiş gibi. Ta ki bu toprağın insanlarıyla konuşana dek başka türlüsünü düşünemiyorsunuz.
Tartus’a yaklaşırken yol üzerinde kurulan onlarca çay evi görünümlü derme çatma barakalardan birinde gördüğümüz hayat belirtisine doğru ilerleyince bir kez daha anlıyoruz hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını. Karşımıza Suriye ordusunda görev yapmış, 2019’da aldığı 100 bin Suriye lirasıyla yani yaklaşık 10 dolarla geçinemediği için üç kez ordudan kaçmış genç bir delikanlı dikiliyor. Hem de ta Lübnan’a kadar gidip çıkan aftan yararlanarak geri dönmüş. Bir kez daha denemiş yine dönüp kaçak bir hayat yaşamaya başlamış… HTŞ Tartus’a dayandığında ismi arananlar listesindeymiş. Şimdi yol üzerinde çay, bisküvi satıp yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
HTŞ’nin Şam’a doğru ilerlediği haberini alınca Tartuslular devlet kurumlarına “çatışma istemiyoruz” diyerek baskı yapmış, binaları boşalttırmışlar. HTŞ zorlanmadan geçip oturmuş binalara. Yine de Tartus’a gelene kadar yolda rastladığımız tanklara, askeri hatta sivil araçlara bakılırsa, seyrek de olsa yer yer çatışma çıktığı anlaşılıyor. Ancak o izler Lazkiye yolunda tamamen yok oluyor.
Şam’dan sonra Lazkiye’de de aynı hisse kapılıyor insan, görür görmez “güzel şehir” diyorsunuz “çok güzel!”. Aradaki fark şu: Şam’da gözünüzün değdiği her şey “Suriye’desin” diyor. Lazkiye ise “Akdeniz’e geldin” bağırıyor adeta! Asıl adı Lavadissa, Yunanca kökenli. Tam bir sahil şehri.
Sürekli elektrik kesiliyor
Ancak akşamın karanlığı bastırdığında iliklerine kadar anlıyor insan Suriye’de olduğunu. Güzelim kentte göz gözü görmüyor. Zifiri karanlık! Ne sokak lambaları yanıyor ne evlerin ışıkları. Seyir halindeki araçların aydınlattığı yolda ilerlerken ortaçağ havası esiyor. Gün ışığında gördüğümüz büyülü güzellik karanlığın basmasıyla her şeyi görünmez kılıp, asıl gerçeği gün yüzüne çıkarıyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Halep, Şam ve rejim kontrolündeki her yerde elektrik altı saate bir, yarım saat süreyle veriliyor ama akşam olduğunda kent böylesi bir karanlığa gömülmüyor oralarda. Meydanlar, belli başlı cadde ve sokaklar jeneratörlerin devreye girmesiyle görece daha aydınlık. Zaten iç savaş sonrası 2012’de başlayan kesinti nedeniyle sokakta hemen herkes cep telefonunun fenerini açarak yürüyor. Lazkiye’deki fark, sadece elinizdeki fenerin aydınlattığı noktayı görüyor olmanız…
Evinde jeneratörü olan yüzde 10’luk kesim yaşamını diğerlerine göre daha az kısıntıyla idame ettiriyor. Mazot sıkıntısı da var çünkü. Mazot yoksa jeneratör de çalışmıyor. Yüzde 90’lık kesim için hayat daha zor. Bataryaları altı saatte bir şarja takıp, elde ettikleri enerjiyle elektrik kesilene dek idare ediyorlar.
Bir anne, 15 yaşındaki çocuğunun kendisine, “Anne siz gerçekten elektriğin hiç kesilmediği bir zamanda mı yaşıyordunuz? Nasıldı o zamanlar?” diye sorduğunu anlatıyor… Çocuklar elektriğin kesilmediği bir ortamı kafalarında bile canlandıramıyorlar!
Alevi mahallelerinde kaygı artıyor
Hava soğuduğunda mazotlu soba ile ısınıyor, yiyecekleri kadar kadar sebze meyve, tüketecekleri kadar et alabiliyorlar buzdolapları çalışmadığı için. Erkenden yatıp uyuyorlar elektrik olmadığında. Özellikle Alevi mahallelerinde ve köylerinde sıkıntı katmerlenerek artıyor. HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinin ardından daha da artmış kaygı.
Kaygının nedeni Esad rejiminin devrilmesinin ardından HTŞ tüm mezheplere, farklı dinlere ve azınlıklara onların yüreğini ısıtacak mesajlar vermiş olsa da yönetim boşluğunu doldurmak üzere farklı bölgelere dağılan ve HTŞ ile birlikte davranan cihatçı gruplar… Yağmalamalar, genç kızlara ve kadınlara yönelik tacizler baş gösterdiğinde onlar da kendi aralarında önlem almanın yollarını aramış. Zaten bu arayışın tüm yerleşim birimlerinde giderek yaygınlaşıyor, herkes ya kendi deyim yerindeyse STK’sını kuruyor ya da var olanlara destek veriyor. Bu örgütlenmeler arasında yeni idareyle temas kuranlar da var, temas kurmanın yolunu arayanlar da.
HTŞ ile ilk temas
Lazkiye’dekilerle de kaygının doruğa çıktığı bir aşamada böyle bir oluşum temas kurmuş ve HTŞ yönetimi devraldıktan 11 gün sonra, 19 Aralık‘ta İdlib’den kendilerini siyasi heyet olarak tanıtan bir grup çıka gelmiş. Yeni yönetimin bir parçası olmadıklarını ama yönetimle bağı olan sivil bir grup olduklarını söylemişler. Oturup uzun uzun dinlemişler neler yaşadıklarını, onlar da kendilerini anlatmış, “Suriye’deki farklı gruplarla yeni yönetim arasında köprü oluşturmak için bir araya geldik. Birbirimizi dinlemek, anlamak ve sahadaki saldırı, yağmalama, tecavüz olaylarının önünü kesmek için çalışıyoruz” demişler.
Hem fikir alışverişinde bulunmuş, hem içinde bulundukları süreci değerlendirmişler. Lazkiyeliler gelecekten beklentilerini anlatmış, Esad’ın kurduğu diktatörlük rejiminin tekrarlanmasını istemediklerini vurgulamışlar üstüne basarak; karşı taraf da yeni yönetimin olumlu yanlarını sıralayıp iyi şeyler olacağını söylemiş. Masadan işbirliği yapma kararı alarak kalkmışlar. Anlaşma şu:
“HTŞ ile birlikte gelen ya da onunla hiçbir bağı olmadığı halde adını kullananlara karşı birlikte hareket edeceğiz. Lazkiye’dekiler daima Alevi köyleri ile iletişim halinde olacak. Bir olayla karşılaşıldığında İdlib’den gelen siyasi heyet haberdar edilecek. Onlar durumu yeni yönetime bildirecek ve soruna mümkün olduğunca hızlı müdahale edilecek. Bu tür olaylar çoğalmadan, başka yerleşim birimlerine sıçramadan önünü alacağız hep birlikte.”
Öyle de olmuş. Bu toplantı sonrası eski savunma bakanlarından birinin evinin bulunduğu Behluliye’ye gelen 30-40 kişilik silahlı bir grup bakanın villasını yağmalamaya kalkmış. Köydeki bir genç kızı taciz etmişler ve halk sokağa dökülmüş. Sabaha kadar gözüne uyku girmemiş kimsenin.
Hemen İdlib’den gelen heyeti haberdar etmişler yaşananlardan. Anlatılanlara göre, İdlib heyeti durumu Şam’a bildirdi ve köye hızla bir ekip gönderildi. Yağmacılar da yakalanıp, tutuklandı. Yine de her şey yoluna girene dek kırsal alanda, merkezden uzakta bulunan Alevi köyleri korku içinde çevredeki kalabalık köylere taşındı bu olaydan sonra. İdlib’den gelen aracı gruba bu durum da bildirildi. O köyler tek tek tespit edilip, köylerin güvenli hale getirilmesi için harekete geçildi ve taşınanların köyüne dönmesi için çalışma başlatıldı.
Lazkiyeliler şimdilik İdlib’den gelen ve “Bir sorun gördüğünüzde bizi arayın” diyen ekiple heyetle iletişim halindeler sürekli… Lazkiye sokakları da HTŞ’nin kentin farklı noktalarındaki güvenlikten sorumlu birimlerine emanet…