İsrail, Suriye’nin güneyinde askeri varlığını artırarak bölgedeki dengeleri yeniden değiştirebilecek düzeyde. Hem hava saldırıları hem de kara harekatlarıyla hamleler yapan İsrail, yeni Suriye yönetimiyle gerilimi tırmandırıyor. Peki İsrail’in Suriye politikası nasıl oluştu? İsrail bugüne kadar hangi hamleleri yaptı?

İsrail’in ‘Başan Oku’ operasyonu Suriye ordusunu zayıflattı
İsrail ordusu, Esad’ın Moskova’ya kaçmasıyla eş zamanlı olarak Suriye’deki askeri hedeflere yönelik yüzlerce hava saldırısı düzenledi.
Yerel gözlemcilere göre, sadece Esad’ın kaçışının dördüncü gününde 13 Suriye vilayetinde 352 hava saldırısı gerçekleştirildi. “Başan Oku” adı verilen bu operasyonlar sonucunda Suriye ordusunun kara, deniz ve hava kuvvetlerinin yeteneklerinin yaklaşık yüzde 80’i yok edildi.
Saldırılar gelişmiş silahların depolandığı tesisleri, hava savunma sistemlerini, güdümlü füzeleri, uçakları, helikopterleri, tankları ve savaş gemilerini hedef aldı. İsrail, bu müdahaleyi ileri teknoloji silahların ve kimyasal silahların “terörist grupların” eline geçmesini önleme gerekçesiyle açıklıyor.
Karadan ilerleyiş ve askeri üsler
İsrail kuvvetleri, hava saldırılarının yanı sıra işgal altındaki Golan Tepeleri’nin Suriye tampon bölgesinde karadan ilerleyerek stratejik noktaları ele geçirdi.
İsrail güçleri özellikle 75 kilometre uzunluğundaki ve bazı bölgelerde 10 kilometre derinliğindeki tampon bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Bu hamle, iki ülke arasında 1974’te imzalanan ayırma anlaşmasının açık bir ihlali olarak değerlendiriliyor.
Washington Post gazetesinin uydu görüntülerine dayanarak verdiği habere göre, İsrail Suriye’nin güneyinde yeni askeri üsler inşa ediyor.
Haaretz’de daha önce uydu görüntüleri ile 7 askeri üssün inşa edildiğini duyurmuştu.
Kuneytra’daki Cubata El-Hişap’ta çitlerle çevrili bir İsrail üssünde 6’dan fazla tesis ve araç bulunduğu, yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta benzer bir yapının olduğu ve her ikisinin de işgal altındaki Golan Tepeleri’ne uzanan yeni toprak yollarla bağlandığı belirtiliyor.
- İsrail’den Suriye’deki Rus varlığına destek: Gerekçe Türkiye’yi dengelemek
- İsrail’den Suriye’ye kapsamlı saldırı: Netanyahu ne hedefliyor?
Netanyahu’nun “silahsızlandırma” talebi ve güvenlik bölgesi
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 23 Şubat’ta yaptığı açıklamada “Yeni Suriye rejiminin güçlerinin Şam’ın güneyine konuşlanmasına izin vermeyeceğiz” Şam yönetimini tanımayacağını gösterdi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Netanyahu, “HTŞ güçlerinin veya yeni Suriye ordusunun Şam’ın güneyindeki topraklara girmesine izin vermeyeceğiz. Kuneytra, Dera ve Süveyda, yani güney Suriye’nin tamamen silahsızlandırılmasını talep ediyoruz” dedi.
- İsrail Dışişleri Bakanı: “Yeni Suriye yönetimi cihatçı bir terör grubu”
- Güney Suriye’de 7 yeni üs inşa eden Netanyahu: “HTŞ varlığına izin vermeyeceğiz
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz da “İsrail’in güvenliğini tehdit eden herhangi bir gücün Süveyda-Şam yoluna kadar uzanan bölgede konuşlanmasına izin vermeyeceğiz” açıklamasını yaptı.
İsrail ordu radyosu, İsrail’in Suriye toprakları içinde “çok sessizce bir güvenlik bölgesi” kurduğunu bildirdi. Bölgenin ne zamana kadar İsrail kontrolünde kalacağına dair kesin bir tarih olmadığını duyurdu.
Dürzi kartı ve bölünmeyi teşvik stratejisi
İsrail’in Suriye’deki sosyal çeşitliliği kullanarak güvenlik çıkarlarına hizmet edecek bir bölünmeyi desteklediği düşünülüyor. Netanyahu, Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılması çağrısını yaparken, özellikle bölgedeki Dürzi topluluğuna yönelik herhangi bir tehdide “tolerans göstermeyeceklerini” vurguladı.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, Esad rejiminin düşmesinin ertesi günü, “tüm alanında etkili kontrol ve egemenliğe sahip tek bir Suriye devleti düşüncesinin gerçekçi olmadığını” söyledi. Sa’ar Suriye’deki azınlıklar için özerklik arayışının, belki de federal bir yönetimle, mantıklı olduğunu savundu.
Suriye’nin güney vilayetlerinde Netanyahu’nun açıklamalarına karşı bazı protesto gösterileri düzenlendi. Göstericiler Suriye’nin birliğini vurguladı. İsrail’in ülkenin iç işlerine müdahalesini reddetti.
Jarmana olayları ve askeri müdahale tehdidi
Başkent Şam yakınlarında, ağırlıklı olarak Dürzi ve Hıristiyanların yaşadığı Jarmana banliyösünde, Suriye hükümet güvenlik personeli ile yerel Dürzi silahlı güçler arasında çatışmalar yaşandı.
Şam Güvenlik Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, bu olaylarda bir güvenlik görevlisi öldü, birkaç kişi yaralandı.
Bu gerginlikler sırasında İsrail Savunma Bakanı, “rejim Dürzilere zarar verirse, bunun bizim tarafımızdan sonuçları olacaktır. Orduya hazırlanması ve sert ve net bir uyarı göndermesi için emir verdik. Rejim Dürzilere zarar verirse biz de ona zarar vereceğiz” dedi.
İsrail’in müdahale gerekçeleri
İsrail yetkilileri, Suriye’deki askeri operasyonlarını İsrail’in güvenliğini koruma ve Suriye ile kuzey sınırını güvence altına alma gerekçesiyle açıklıyor.
İsrail Savunma Bakanı, bu saldırıların amacının “güney Suriye’nin güney Lübnan’ın bir versiyonu haline gelmesini önlemek” olduğunu belirtti. Suriye ordusunun veya “terörist örgütlerin” “güvenli bölge”de istikrar sağlama girişimlerinin askeri bir karşılıkla karşılaşacağı konusunda uyardı.
İsrail Dışişleri Bakanı, herhangi bir kanıt sunmadan, “şu anda Suriye’de binlerce Hamas ve Cihad savaşçısı var, İsrail’e karşı Golan Tepeleri’nde yeni bir savaş cephesi ateşlemeye çalışıyorlar” iddiasında bulundu.
Yeni Suriye yönetiminin tutumu
Yeni Suriye yönetiminin bu saldırılara karşı tutumu şimdilik sakin görünüyor. Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara daha önce İsrail güçlerinin ilerleyişini kınadı. Ülkedeki mevcut durumun “herhangi bir yeni çatışmaya girmeye izin vermediğini” vurguladı. Eş-Şara, İsrail’in tampon bölgede ilerlemesinin İranlı milislerin ve Hizbullah üyelerinin varlığı gerekçesiyle yapıldığını, ancak bu milislerin şu anda var olmadığını belirtti.
Kahire’deki acil Arap zirvesinde yaptığı konuşmada, Eş-Şara Arap ülkelerini İsrail’in Suriye topraklarını ihlalini durdurmak için yardım etme sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı. 1974 Ayrılma Anlaşması’na bağlılığını ve İsrail’in bu anlaşmayı görmezden gelmeye devam etmesini reddettiğini vurguladı.
Kaynak: El Cezire Arapça