Ekrem İmamoğlu engelleri aşabilir mi?

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması kesin gözle bakılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz hafta sonu kampanyasını başlattı. Ruşen Çakır, Ekrem İmamoğlu engelleri aşabilir mi? sorusunu videoda cevapladı. Kampanya sürecine dair Ruşen Çakır, İmamoğlu’nun karşılaşacağı engelleri değerlendirdi.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması kesin gözle bakılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, partinin ön seçim süreci kapsamında Adana ve Antalya’ya gitti. Adana’da konuşan İmamoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a meydan okudu.

İmamoğlu, iktidarın algı operasyonları ve çeşitli entrikalar peşinde olduğunu söyledi. Kendisine altı soruşturma açıldığını hatırlatan İmamoğlu, iktidarı “uydurma gizli tanık beyanları ve FETÖ terör örgütünün muameleleri gibi hareket etmekle” suçladı.

Çakır, İmamoğlu’nun, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı meydan okumayı sürdürdüğünü belirtti. Çakır, “İmamoğlu, ‘Erdoğan’ı yeneceğim diyor’. İmamoğlu, Erdoğan’ı, rakibi olarak görüyor” dedi.

Çakır sözlerine şöyle devam etti: “Peki, buradaki sorun ne? Çok sorun var. Çünkü peş peşe hakkında davalar, soruşturmalar, bir takım kampanyalar, aleyhine kampanyalar var. Bu arada kendisine, sadece kendisine değil, yakınında olduğu bilinen bir takım kişilere yönelik de bir takım soruşturmalar, mallarına tedbir konulması gibi olaylar peş peşe geldi”

Çakır, “İktidar Ekrem İmamoğlu’na karşı çok ciddi bir karartma ve yıpratma uyguluyor” dedi.

Çakır, İmamoğlu’nun aynı zamanda kolektif bir hareket yaratması gerektiğini de sözlerine ekledi. “Kolektif bir hareketi yaratabilmesi gerekiyor. Ancak o engelleri böyle aşabilir. Çünkü karşısında çok büyük bir güç var. Yanında ya da içinde yer aldığı hareket içerisinde de onu istemeyen epey bir güç var” dedi.

“Sana yenilmeyeceğiz, o sandık seni evine gönderecek”

İmamoğlu Erdoğan’a şöyle seslendi:

“Senin savcıların sorsun, benim arkadaşlarım yanıtlasın. Kim ahlaklı hangi dönem kamu ve millet korunmuş, hangi dönem milletin kaynakları peşkeş çekilmiş, canlı yayında bu millete izletmeye var mısın? Var mı yüreğin, var mı cesaretin? Hodri meydan. Sana yenilmeyeceğiz, o sandık seni evine gönderecek.”

İmamoğlu’na gelen ölüm tehditleri

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, sosyal medyadan ölüm tehditleri geldiğini duyurdu.

İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat yaptığı paylaşımda “Sayın Ekrem İmamoğlu’nu pervasızca ölümle tehdit noktasına kadar paylaşım yapmaktan çekinmeyen şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bir an önce yakalanarak adalet önünde hesap vermesini bekliyor ve diliyoruz” dedi.

Ekrem İmamoğlu engelleri aşabilir mi?
Ekrem İmamoğlu engelleri aşabilir mi?

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Ekrem İmamoğlu hafta sonu dört şehirdeydi. Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine seslendi ama esas olarak seslendiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. Erdoğan’a, Erdoğan’ın laflarıyla seslendi. Mesela “Atı alan Üsküdar’ı geçti” dedi, “Seni dört kere yendim” deyip ‘‘Rabia işareti’’ yaptı ve sürekli olarak Erdoğan’a bir meydan okuyuş içerisindeydi. Bakalım bu nasıl devam edecek? Bu hafta sonu da yine birçok şehre gidecek. 22 Mart’ta biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi ön seçim yapacak, Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek üyelerin katılımıyla. Bu adayın kim olduğunu biliyoruz; Ekrem İmamoğlu zaten tek aday ama Ekrem İmamoğlu tek aday da olsa parti içi bir kampanya süreci başlattı. Anladığım kadarıyla da memnun, gösterdiği performans ve CHP tabanından aldığı tepkilerden memnun. Onu öğreniyoruz, okuyoruz, görüyoruz. Peki buradan sonra ne olacak? Dedi ki, ‘‘İktidar yolculuğuna başladım.’’ ‘‘Erdoğan’ı yeneceğim’’ diyor. Rakibi olarak Erdoğan’ı görüyor. Erdoğan’ın yeniden aday olup olmayacağı tartışmalarına girmiyor, ki hakikaten gereksiz. Erdoğan eğer girmek isterse bir şekilde bunun yolunu bulacak herhalde, erken seçim kararıyla. Erdoğan’ı rakip olarak alıyor ve ona meydan okuyor. Peki buradaki sorun ne? Çok sorun var. Çünkü peş peşe hakkında davalar, soruşturmalar, aleyhine birtakım kampanyalar var ve bu arada kendisine, sadece kendisine değil, yakınında olduğu bilinen birtakım kişilere yönelik de birtakım soruşturmalar, mallarına tedbir konulması gibi olaylar peş peşe geldi. Peki ne oldu, nasıl oldu? Zaten biliyoruz, İmamoğlu’nun istinafta bekleyen bir davası var, siyasi yasak çıkabilir. Peş peşe başka davalar buna eklendi. Ama en önemlisi, şunu hatırlayın, ‘‘CHP Cumhurbaşkanı adayını açıklamalı mı, açıklamamalı mı?’’ tartışması yapıldı uzun bir süre. Kimileri bir an önce açıklaması gerektiğini söyledi, kimileri de “Daha ortada seçim yok, acele etmeyelim” dedi. Ben açıkçası bir an önce açıklanmasının daha doğru olacağını düşünüyordum, ama yani doğru olanın bu olduğuna tabii ki emin değiliz. Ve Ekrem İmamoğlu, daha doğrusu Cumhuriyet Halk Partisi bir şekilde bu kararı aldı, ön seçim kararı aldı ve 22 Mart’ta Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayının belirleneceğini ilan etti. Buna kızanlar oldu, yanlış bulanlar oldu; ama anladığım kadarıyla bu en çok siyasi iktidarın, dolayısıyla Erdoğan’ın planlarını bozdu. Onlar muhtemelen bu olayın zaman alacağını, bu süre içerisinde CHP içerisinde çok kavga çıkacağını, Kılıçdaroğlu olayı olsun, Mansur Yavaş olsun, Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu ile Özgür Özel arasında gibi değişik yıpratma, parti içi yıpratma süreçlerinin yaşanacağını ve sonunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim zamanı geldiği zaman çok açık tabiriyle perişan bir halde aday belirlemek zorunda kalacağını ve o belirlenen adaya da o süre içerisinde iktidarın bütün imkanlarıyla yüklenmeyi planlıyorlardı. Mesela Altılı Masa olayında Kılıçdaroğlu adaylığını son ana kadar bekletti, açıkladı ve o kısa süre içerisinde, geri kalan kısa süre içerisinde bir yıpratma kampanyasıyla bayağı bir etkisizleşti Kılıçdaroğlu. Fakat burada anladığım kadarıyla bir oyun bozulmuş durumda. Nereden anlıyorsunuz onu ya da ben öyle düşünüyorum; CHP önce 22 Mart’ı ilan edip Ekrem İmamoğlu da aday adaylığı için başvurduğu andan itibaren bir baktık, yargı işini gücünü bıraktı, Ekrem İmamoğlu’yla uğraşmaya başladı. Peş peşe açılan soruşturmalar… Ne vardı? Mesela bir başsavcı ile ilgili soruşturma, bilirkişiyle ilgili soruşturma, ondan sonra Beykoz Belediyesi’ne yapılan olay, arada birtakım Kent Uzlaşısı soruşturmaları, yeniden tazelenen diploma meselesi ve en son bugün öğrendik ki, yakın çevresindeki kişilere yönelik olarak alınan birtakım kararlar. Bunlar peş peşe geldi. Bu açıkçası, İmamoğlu’nun tek aday olsa dahi Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri tarafından cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesinin, bu tarihte ilan edilmesinin, erken bir zamanda ilan edilmesinin iktidarı telaşlandırdığını gösteriyor. Yani yoksa başka türlü bunun izahı olamaz. Yani böyle peş peşe, her gün yeni bir soruşturmadan haberdar oluyoruz. Bu durum sonucunda Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak yarışıp yarışamayacağı meselesi hala belirsiz. Çünkü Türkiye’de bir hukuk devleti yok. Yani normalde böyle bir olayda bir hukukçuyu alırsınız, uzman bir hukukçuyu, ona sorarsınız. Uzman hukukçu der ki, ‘‘Şöyle şöyle, böyle böyle, şu olur bu olur.’’ Ama burada böyle bir şey yok. Burada siyasi bir karar verilecek ve kimin vereceğini de biliyoruz. Ve onu da herhalde alabildiğine geciktirecek siyasi iktidar. Ama Ekrem İmamoğlu bence isabetli bir şey yaptı. Bu ihtimali hiç gündemine almayarak, kendisinin engellenmek istendiğini tabii ki vurgulayarak bir meydan okuyuşu içerisine girdi ve kendinden çok emin konuşmalar yapıyor. Dikkat ettiyseniz, izlediyseniz, kendinden çok emin, çok özgüven sahibi konuşmalar yapıyor ve doğrudan, dünkü yayında Kadri Gürsel’in söylediği gibi, insanların Erdoğan’dan kurtulmak istedikleri ön kabulünden hareketle Erdoğan’ın yerine kendisini çıkartıyor. Ben bunun çok isabetli olduğu kanısında değilim. Erdoğan’ı devirmek istediğini söyleyebilir, onu rakip olarak görebilir; ama onun ötesinde de bir şeyler söyleyebilmesi lazım. Konuşmasının içerisinde, konuşmaların içerisinde bunlar yok değil, var. Ama bize, seçmene esas olarak Ekrem İmamoğlu’nun bir vizyon sunması gerekiyor ve bu seçmenin bir kısmının iktidardan gelmesi gerekiyor, iktidarın seçmenini çekebilmesi gerekiyor; ama ona nasıl ulaşacağı henüz muamma. Çünkü biliyoruz ki iktidar, Ekrem İmamoğlu’na karşı çok ciddi bir karartma ve yıpratma uyguluyor. Yani iktidarın denetimindeki ülke medyasında — ezici bir çoğunluğu iktidarın denetiminde — Ekrem İmamoğlu hep negatif olarak var. Sosyal medyada iktidarın bir yığın mekanizması var ve bu mekanizmaların çok ciddi bir şekilde İmamoğlu aleyhine çalıştığını biliyoruz. Bir de çok ilginç, ortada gözüken, hatta biraz muhalifmiş gibi gözüken bazı medya kuruluşlarında da işi gücü İmamoğlu eleştirmek olan insanlar var. Yani çok büyük bir saldırı altında. Onun kendisinin de tabii ki birtakım imkanları var, o da bunlara cevap vermek istiyor. Kendisini destekleyen medya kuruluşları, gazeteciler var, onlar cevap vermek istiyor, sosyal medyada bir şeyler yapmak istiyorlar; ama çok açık, çok eşitsiz bir mücadele var. Burada tabii, Ekrem İmamoğlu’nun en büyük avantajı Erdoğan’ın artık, insanların büyük bir kısmı – ki kamuoyu araştırmalarının büyük bir çoğunluğu bunu gösteriyor – yarısından fazlasının artık Erdoğan’lı bir Türkiye’yi çok da istemediğini görüyoruz. Ama seçenekler karşısına çıktığı zaman, sandığa gittiğinde bunların bazıları yine de Erdoğan’ı ehvenişer olarak görebiliyor. İmamoğlu, daha önce Erdoğan’a karşı kazandığı 4 seçime güveniyor, İstanbul Belediyesi’nin ilk döneminde yaptıkları ve şu anda ikinci dönemde yapmakta olduğu projelere güveniyor. Bu konuda iddialı. Ve unutmayın ki İstanbul’da son seçimde yarısından fazlasının oyunu alabilmiş bir siyasetçi, bir belediye başkanı, ki İstanbul Türkiye’nin nabzı. Erdoğan’ın deyimiyle, İstanbul’u alan Türkiye’yi alır. Yani Ekrem İmamoğlu kendine güveniyor, ama karşısında çok büyük bir yapı var. Bu yapıyı aşabilmesi için tek başına hareket etmemesi gerekiyor. Ben açıkçası CHP’nin, Ekrem İmamoğlu’nun bu zorlu mücadelesinde ne kadar yanında, arkasında olacağına çok emin değilim. İktidar özellikle CHP içerisinde yine bir şeyler çıkartmaya çalışacaktır. Bir diğer husus da, Ekrem İmamoğlu’nun kendisinin dışında bir ekip ile beraber artık insanların karşısına çıkması gerekiyor. Yani tek adama karşı, “O tek adam kötü, ben iyi tek adamım” diyerek çıkarsa, ilk başlarda biraz anlaşılır gibi oluyor ama bu şekilde çıkarsa buradan pek başarılı olmama ihtimali var. Hatırlayın, Muharrem İnce’yi. Bir seçim kampanyasını tek başına yürüttü, yanında bir kere ya da iki kere eşiyle beraber çıktı platforma. Onun dışında sürekli “Erdoğan kötü, ben iyiyim” dedi ve daha ilk turda kaybetti. Ekrem İmamoğlu, Muharrem İnce ile kıyaslanacak birisi değil, bunun farkındayım ama kendi kişisel avantajlarının yanında kolektif bir hareketi yaratabilmesi gerekiyor. O engelleri ancak böyle aşabilir. Çünkü karşısında çok büyük bir güç var ve yanında, yöresinde ya da içinde yer aldığı hareket içerisinde de onu istemeyen epey bir insan var. Ve Türkiye çok hızlı birtakım değişimlerin içerisine girebilir. Bir yanda malum açılım ya da yeni süreç var, bir diğer yanda Suriye’de yaşananlar. Suriye meselesi kapanmış görünüyordu, yeniden başladı. Çok sert bir döneme, değişik bir döneme gireceğimiz muhakkak ve Ekrem İmamoğlu’nun burada insanları etkileyebilecek, onların kalbini ve aklını kazanabilecek çıkışlar yapması lazım. Bu potansiyel var ama potansiyelin olması bunun gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.