Ruşen Çakır yorumluyor: Ve nihayet Erdoğan da sürece aktif olarak dahil oluyor

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. “DEM heyeti ile görüşür müsünüz?” sorusuna Erdoğan, “Randevu istenirse veririm” diyerek yanıt verdi. DEM Parti İmralı heyeti de Erdoğan ile görüşmek için randevu talep etti. Bu videoda Ruşen Çakır, Erdoğan’ın sürece dahil olmasını değerlendirdi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“DEM heyeti ile görüşür müsünüz?” sorusuna Erdoğan, “Randevu istenirse veririm” diyerek yanıt verdi.

DEM Parti İmralı heyeti de Erdoğan ile görüşmek için de randevu talep etti.

Erdoğan, grup toplantısı sonrası gazetecilerin, "DEM heyeti ile görüşür müsünüz" sorusunu yanıtladı
Ve nihayet Erdoğan da sürece aktif olarak dahil oluyor

DEM Parti, TİP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’ni ziyaret etti

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısını görüşmek üzere TİP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’ni ziyaret etti. Görüşmelerde Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısı ve Suriye’deki gelişmeler ele alındı.

DEM Parti heyeti, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile TBMM’de yaklaşık bir saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından Baş, barışın günlük siyasi hesaplara alet edilmemesi gerektiğini vurguladı. Baş, “Silahların susmasından söz ediyoruz, yargı silahının susması gerektiğini düşünüyoruz. İktidar tarafından tek yanlı olarak tüm muhalefete karşı kullanılan yargı silahının susması gerekiyor” dedi.

“Meclis’in harekete geçmesi gerekiyor”

DEM Parti heyeti, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ı da genel merkezlerinde ziyaret etti. Bir saat süren görüşmenin ardından konuşan Bakırhan, çağrı metninin Meclis zeminini işaret ettiğini belirtti. Bakırhan, “Artık Meclis’in harekete geçmesi gerekiyor. Meclis’teki siyasi partiler hazır bir çözüm ve barış olsun meselesinde hemfikirken, Meclis’in yasal düzenlemeler için önüne bir yol haritası koyması gerekiyor” dedi.

Davutoğlu: “Tarihi fırsat”

DEM Parti heyeti son olarak Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Hatimoğulları, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Öcalan’ın çağrısına Türkiye’de muhalefet dahil tüm kesimlerin olumlu görüş belirtmesinin çok anlamlı olduğunu söyledi.

Davutoğlu ise “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik “Önemli bir tarihi fırsat olarak görüyoruz. Biz Türk, Kürt, Sünni, Alevi bütün bu laik, muhafazakâr gerilim hatlarının barışçıl yollarla konuşarak, anlaşarak, yüz yüze bakarak çözülebileceğine kesinlikle inanıyoruz” dedi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Dün nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmralı heyetine randevu verebileceğini söyledi. Nasıl oldu? Meclis grup toplantısının çıkışında bir meslektaşımız sordu, o da ‘‘Tabii’’ dedi ve ardından da DEM Parti’den açıklama yapıldı; ‘‘Hemen başvuruyoruz.’’ Ve nitekim başvurdular. Muhtemelen birkaç gün içerisinde Erdoğan kendilerini kabul edecek. Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Ahmet Türk kesin olur ama parti eş genel başkanları olur mu, buna çok emin değilim, bilemiyoruz. Burada şöyle bir husus var tabii, gazeteci arkadaşımızı tebrik etmek lazım fakat bir rezerv, bir şerh düşmek istiyorum. Bazı durumlarda siyasetçiler bir mesaj vermek istediklerinde, basın danışmanları aracılığıyla kendilerine soru sordururlar. Yani gelir mesela birisi, bir gazeteciye, güvendiği bir gazeteciye, “Genel Başkan’a çıkışta şunu sorsana” der ve o sorulur. Bazen böyle olur. Şimdi burada Erdoğan’ın olayında, eğer hakikaten böyle bir Erdoğan önceden bu soruyu bekliyorsa, bu, kendisinin bu görüşmeyi gerçekten zaten planladığı anlamına gelir. Ya da gerçekten bir meslektaşımız bu soruyu, bu önemli soruyu sorduysa, yani bir önceden hazırlıklı değilse, Erdoğan’ın bu cevabı tereddütsüz bir şekilde vermiş olması da artık bu işin bir kıvamda olduğunu gösteriyor. Evet, Erdoğan bu süreci düşük profilli seyretmekten, Bahçeli’nin Ekim ayında başlattığı bu sürece düşük profilli dahil olmaktan herhalde artık çıkıyor. Daha aktif bir şekilde bu sürecin içerisinde yer alacağa benziyor. Her şey bir yana, muhtemelen Külliye’de yapılacak olan o görüşmenin fotoğrafı, belki AK Parti Genel Merkezi’nde olur ama Külliye olması daha büyük bir ihtimal, o fotoğraf bize başlı başına bunu gösterecek ki Erdoğan, bu olaya angaje. Bugüne kadar niye böyle değildi? Bu konuda değişik senaryolar vardı. Bir, işte ‘‘Bahçeli iyi polis, Erdoğan kötü polis oynuyor.’’ İki, ‘‘İyi polis, kötü polis olmasa da aralarında bir rol dağılımı var’’ deniyordu. Bir diğer husus da aralarında birtakım görüş farklılıkları olduğu yönündeydi. Açıkçası bir rol dağılımı olma ihtimali çok güçlü olmakla birlikte, Erdoğan’la Bahçeli’nin bu konuya aynı şekilde baktıklarını hiçbir zaman düşünmedim. Çünkü daha önce Erdoğan böyle bir süreç denedi ve orada ağzı yandı, memnun kalmadı. Özellikle Haziran 2015 seçiminde tek başına iktidarı çözüm sürecinin ardından kaybetmişti. Erdoğan’a bu, önemli bir ders olmuştu. Bir tereddütü olduğunu düşündüm başından itibaren, : ‘‘Ya olmazsa…’’ ‘‘Ya olmazsa’’larda birçok husus var. Öcalan’ın yapacağı açıklama nasıl bir açıklama olacak? Öcalan çağrı yapsa da bu çağrıya Kandil ne cevap verecek? Ve tabii ki en kritik noktalardan birisi, Suriye sorunu. Erdoğan’ın gözünde Suriye’deki, kuzeydoğudaki PYD-YPG — o ‘‘IP’ci’’ olarak telaffuz ediyor, biliyorsunuz — sorunu da buradan çözülecek mi? Birçok soru var. Ve tabii ki en çok endişelendiği hususların başında da dış güçlerin bu olaya nasıl müdahil olacakları. ABD kısmen, ama en çok İran ve İsrail’in PKK konusunda birtakım hamleler yapmasından herhalde endişeleniyordur. Fakat hızlı bir şekilde, gerçekten inanılmaz hızlı bir şekilde Öcalan’ın açıklaması Erdoğan’ı hiç zor durumda bırakmadı. Özellikle bir al-ver ilişkisi varmış havası o metinden çıkmadı. Erdoğan’ın en çok çekindiği hususlardan birisi buydu. İkincisi, çok net bir şekilde örgütün silah bırakmasını ve kendini feshetmesini istiyordu Öcalan. Üç; ayrı devlet, federasyon, özerklik, kültüralist yapılanmaları reddediyordu. Bütün bunlar Erdoğan’ı gerçekten çok rahatlattı, öyle anlaşılıyor. Ardından Kandil’den gelen açıklama, ‘‘ateşkes’’ lafına herhalde Bahçeli gibi o da memnun kalmamıştır; ama tereddütsüz bir şekilde Öcalan’ın çağrısına uyacakları açıklaması ve bir an önce bir konferans toplayacakları açıklaması da herhalde onu daha da rahatlatmıştır. Bu arada tabii ki devletin özellikle istihbarat birimleri, kendisine bu konuda birtakım gelişmelerle ilgili raporlar da aktarıyorlardır. Açık olarak yansıyanların dışında örtük bir şekilde Kandil’de ya da Avrupa’da ya da başka yerlerde neler konuşulduğu da herhalde bir şekilde ona geliyordur. Ve nihayet Suriye… Suriye’de bir anlaşma imzalandı. Bakalım nereye evrilecek ama SDG’nin başındaki Mazlum Abdi ile geçici hükümetin başındaki Ahmed eş-Şara anlaştılar, bir süreç başladı. Yıl sonuna kadar bu sürecin tamamlanması bekleniyor, umuluyor ve bu anlaşmada Ankara’yı, Erdoğan’ı rahatsız edecek hiçbir şey yok. Nitekim Erdoğan hemen anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada bu olayı alkışladı, açık bir şekilde alkışladı. Yani artık, anladığım kadarıyla, Erdoğan’ın tereddütleri teker teker gidiyor. Hepsi bitmiş sayılmaz ama artık işler pozitif olarak ilerlediği için öne çıkmasının, daha aktif bir şekilde görünmesinin hayırlı olacağına hükmetmiş olmalı. O görüşme, yapılacak olan o görüşme çok kritik olacak. Onu özellikle vurgulamak lazım. Yani bir, nasıl diyeyim, bir protokol görüşmesi, ‘‘Zaten taraflar her şeyi biliyorlar, zaten anlaştılar, sonuçta orada gidip el sıkışacaklar, hal hatır soracaklar’’ görüşmesi olacağını sanmıyorum. Erdoğan’ın orada birtakım şeyleri, tabii bunlar bize yansımayacaktır ama, birtakım tereddütlerini, birtakım şu ana kadar yaşananlardaki bazı rahatsız olduğu hususları ve beklentilerini orada dile getirmesi kaçınılmazdır. Muhakkak böyle bir şey yapacaktır. Alacağı cevaplar önemli. Ama bunun da ötesinde sürecin gidişatına bağlı olarak Öcalan’dan gelecek olan yeni açıklamalar önemli. Mesela Öcalan, 21 Mart’taki Nevruz’a herhalde bir mesaj yollayacak, o mesaj önemli olacak. Daha sonra belki İmralı heyeti, belki diyorum ama muhtemelen yine gidecektir, görüşecektir Öcalan’la, orada Öcalan’ın yeni söyleyecekleri önemli olacak. Ve tabii ki en önemli husus, Nisan ayında toplanacağı varsayılan örgütün kongresi ve o kongreye herhalde Öcalan yeni bir mesaj yollayacaktır. Erdoğan bir ara şey demişti, ‘‘temkinli iyimserlik’’ demişti. İlginç bir şekilde ‘‘temkinli iyimserlik’’ lafını Kürtler de söylüyordu süreçle ilgili, çok ilginç. Mesela ben Diyarbakır’a gidip yaptığım röportajlarda hep aynı lafı duymuştum, sonra Erdoğan’dan da duydum. Her iki tarafta da temkinli bir iyimserlik… Çünkü her iki taraf da birbirine güvenmiyor mutlak bir şekilde, ama birlikte hareket etmek zorunda olduklarının farkındalar. Şimdi, önemli bir aşamayı, bugüne kadarki önemli bir aşamayı Bahçeli’nin öncülüğünde geçti siyasi iktidar. Şimdi Erdoğan kolları sıvayacağa benziyor. Erdoğan’ın kolları sıvayacak olması sürecin gidişatı için iyi mi olacak, kötü mü olacak, açıkçası çok emin değilim. Ama şöyle bir mesele vardı, Bahçeli konusunda hep şu söyleniyordu: ‘‘İyi güzel ama Bahçeli icra mevkide değil.’’ Yani ülkeyi Bahçeli yönetmiyor. İktidarın bir parçası ama ülkeyi Erdoğan yönetiyor, hatta tek başına yönetiyor. Şimdi o olay da ortadan kalkmış olacak. Tabii bu arada Bahçeli sağlığına kavuşup tekrar kamusal alana çıkar mı, ne zaman çıkar, çıkınca neler yapar? Mesela pazartesi günü, DEM Parti heyetinin MHP ziyareti var. Orada acaba Bahçeli ile görüşebilecekler mi? Önemli bir soru. Ertesi gün, MHP’nin ne zamandır yapamadığı grup toplantısı olması bekleniyor. Bahçeli yine orada konuşacak mı? Onlar da önemli olacak. Ama şu anda Erdoğan’ın Bahçeli’nin sağlık nedeniyle boşaltmış olduğu alanı yavaş yavaş doldurmakta olduğunu, kolları sıvadığını görüyoruz. Bu dediğim gibi prensip olarak iyi bir şey ama Erdoğan’ın geçmiş deneyiminden yaşadığı, taşıdığı, henüz hepsi ortadan kalkmamış olan tereddütleri, şu ana kadar çok hızlı gelişen sürecin gidişatını biraz sekmeye uğratabilir diye eklemeden edemeyeceğim. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.