Netflix’in sinema endüstrisi üzerindeki etkisi uzun vadede tam anlamıyla anlaşılacak olsa da, şimdiden ortaya çıkan bir gerçek var: Platform, büyük bütçeli filmler yapma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Daha önce The Irishman, Marriage Story, Roma, The Power of the Dog gibi prestijli yapımlara yatırım yaparak başarılı işler ortaya koyan şirket, blockbuster* seviyesinde bir başyapıt üretme konusunda hâlâ başarısız.
Netflix etkisi: Hollywood’a rakip olma çabası ve hayal kırıklıkları
Netflix’in amacı, Hollywood’un dev bütçeli yapımlarına rakip olacak filmler üretmek. Ancak Red Notice, The Adam Project, The Gray Man ve The Electric State gibi projeler, izlenme sayılarına rağmen eleştirel anlamda büyük hayal kırıklıkları yaratıyor. Özellikle 300 milyon dolarlık bütçesiyle The Electric State, izleyicilere görsel efektlerle dolu ama derinlikten yoksun bir seyir deneyimi sunuyor.
Bunun en büyük nedenlerinden biri, Netflix’in blockbuster anlayışının gişe başarısından bağımsız olması. Geleneksel anlamda bir “blockbuster”, gişe kuyruğu oluşturan, sinema salonlarını dolduran filmleri ifade eder. Ancak Netflix için başarının ölçütü, yalnızca platformda izlenme sayılarıyla sınırlı.
Büyük yönetmenler, küçük filmler
İlginç olan nokta, Netflix’in büyük yönetmenleri kendine çekme konusunda çok başarılı olması. Martin Scorsese, Spike Lee, David Fincher, Jane Campion gibi isimler, platformun sunduğu sanatsal özgürlük nedeniyle burada filmler çekmeyi tercih etti. Ancak bu yönetmenler, eğlencelik blockbuster filmler yerine daha kişisel ve sanatsal projeler üretmekle ilgileniyor.
Buna karşılık, büyük bütçeli eğlence filmleri için Netflix; Marvel, Lucasfilm veya Warner Bros gibi geleneksel stüdyoların yaratıcı kontrol mekanizmasına sahip değil. The Electric State’in yönetmenleri, Avengers: Endgame’i yapan Russo Kardeşler olsa da, bu proje ne Marvel’ın özenle işlenmiş dünyasına ne de Spielberg tarzı duygusal bir etkiye sahip.
Sonuç olarak, Netflix’in büyük bütçeli yapımları, yalnızca “büyük film” görünümüne sahip içerikler haline geliyor.
Platform neden blockbuster yapamıyor?
- Salon deneyiminin eksikliği
Gerçek bir blockbuster, büyük ekranda deneyimlenmek için üretilir. Jurassic Park, Avatar ya da The Avengers gibi filmler, izleyiciyi içine çeken bir sinema deneyimi sunarken, Netflix’in filmleri evde arka planda oynatılmak için üretiliyor gibi duruyor.
- İçerik öncelikli yaklaşım
Netflix filmleri, bir sinema etkinliğinden çok, platformdaki içerik kataloğunun bir parçası gibi hissettiriyor. The Electric State, The Gray Man ya da Red Notice gibi yapımların, sinematik bir olay yaratmak yerine sadece “izlenebilir içerik” olması hedefleniyor.
- Görsel ve tematik zayıflık
Marvel veya Christopher Nolan filmlerinde büyük bir sinematik vizyon bulunurken, Netflix’in büyük bütçeli filmleri genellikle karakterlerden, hikaye derinliğinden ve benzersiz bir yönetmen dokunuşundan yoksun. Filmler mat renkler, zayıf aksiyon sahneleri ve izleyiciyi içine çekemeyen atmosferlerle eleştiriliyor.
Başarısız mı?
Netflix, orta bütçeli tür filmleri konusunda başarılı bir platform olabilir. Extraction serisi, Carry-On gibi yapımlar, geleneksel stüdyoların terk ettiği orta seviyeli aksiyon filmleri boşluğunu dolduruyor. Ancak büyük bütçeli, kült statüsüne erişecek bir blockbuster üretmek konusunda hâlâ eksik.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Geleneksel blockbuster filmleri, büyük duygusal anlar, görsel yenilikler ve izleyiciyi ekrana bağlayan hikayeler sunarken, Netflix’in pahalı yapımları genellikle “bu da bir içerik” diyerek tüketilen, unutulmaya mahkum projeler olarak kalıyor.
*Blockbuster, sinema dünyasında büyük bütçeli, geniş kitlelere hitap eden ve gişede büyük başarı elde eden filmler için kullanılan bir terim.
Kaynak: Guardian