DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’la İmralı’da görüşmek için başvuru yapıldığını açıkladı. Bakırhan, Adalet Bakanı’nın “Umut hakkı bizim mevzuatımızda olan bir konu değil” sözlerine tepki göstererek “Bu mesele sayın Adalet Bakanı’nı aşan bir meseledir” dedi.
“Umut hakkı evrensel bir haktır”
Tuncer Bakırhan partisinin meclis grubu toplantısında konuştu. Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakırhan, umut hakkının uluslararası mahkemelerce tanınan bir hak olduğuna dikkat çekti. “Bu konuda uluslararası mahkemelerin vermiş olduğu kararlar var, AİHM kararı var. Uluslararası evrensel kuralları uygulayacaksa umut hakkı diye bir şey de var. Bu bizim icat ettiğimiz, ürettiğimiz bir mesele değil,” ifadelerini kullandı. Bakırhan, çözüm ve barış için demokratik bir zemin oluşturulacaksa umut hakkının tanınması ve cezaevlerindeki kumpas davalarının gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Bizim muhatabımız kim?”
AK Parti yetkilisi ve bakanlara gün aşırı cevap vermek durumunda kalmalarına tepki gösteren Bakırhan, “Bizim muhatabımız kim?” sorusunu yöneltti. “Umut hakkı evrensel hukukun karar verdiği, AİHM’in karar verdiği uluslararası, evrensel bir haktır. Bu süreç yürüyecekse, çözüm olacak umut da olmalı, umut hakkı da olmalıdır. İnsanlar sonsuza kadar cezaevinde mi kalacaklar?” diye sordu. Bakırhan, sürecin ilerleyebilmesi için umudun gerekli olduğunu vurguladı.
Öcalan’a tecrit eleştirisi
Adalet Bakanı’nın açıklamalarına sert tepki gösteren Bakırhan, “Adalet Bakanı bu sürecin neresindedir, bu cevap bu sürece ne katkı sunuyor? Tecrit yokmuş! Biz inandık mı buna, 4 yıldır sayın Öcalan avukatlarıyla, ailesiyle mi görüştü? Ayıptır! Kimin nerede durduğunu bir zahmet biraz netleştirmesi gerekiyor” dedi. Bakırhan, İmralı’ya gidilmesi ve oradan bir mesaj getirilmesinin sürece katkı sunacağını ve bunu umduklarını belirtti.
Suriye’deki gelişmeler ve barış süreci
Bakırhan, Suriye’de HTŞ ile SDG arasında yapılan anlaşmaya değinerek, “Suriye ve Ortadoğu’da önemli gelişmelerin kapısı aralanıyor. Halkların statülerinin tanındığı, demokratik, eşit, adil bir Suriye için bir fırsat ortaya çıktı,” dedi. Ancak Suriye’deki geçici anayasa bildirgesini eleştiren Bakırhan, “Suriye’de halkların ve inançları görmezden gelen bir geçiş anayasası yürürlüğe girdi. Bu Suriye’yi yeni bir karanlık döneme sürükleme potansiyeline sahip,” ifadelerini kullandı. Bakırhan, “Ülkenin adını da koymuşlar 15 günlük çalışma içerisinde Suriye Arap Cumhuriyeti diye mezhepçi, tekçi bir mantıkla. En başında Suriye Arap Cumhuriyeti dersen Kürtler kendisini neresinde görecek, Aleviler, Süryaniler, Hristiyanlar, Ezidiler neresinde görecek?” sorusunu yöneltti.