31 Mart’ın intikamı | Ruşen Çakır yorumladı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bu sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. İmamoğlu ve İmamoğlu’na yakın çok sayıda isim gözaltına alındı. Peki İmamoğlu operasyonu 31 Mart’ın intikamı mı? Ruşen Çakır bu videoda yorumladı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İmamoğlu’na yakın pek çok isim sabah saatlerinde (19 Mart) gözaltına alındı.

Şu ana kadar bilinen üç soruşturma dosyası var: Yolsuzluk, kent uzlaşısı ve Gezi. Yolsuzluk ve kent uzlaşısı soruşturmalarından toplam 106 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Gezi soruşturmasından da gazeteci İsmail Saymaz gözaltına alındı. İmamoğlu ve İmamoğlu’yla birlikte gözaltına alınanlara Gezi soruşturması gerekçe gösterilmedi.

İmamoğlu ise iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltında: Kent uzlaşısı ve yolsuzluk. Ekrem İmamoğlu’na yolsuzluk soruşturmasında “suç örgütü lideri” tanımı kullanıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte haklarında gözaltı kararı verilen 105 kişiyle ilgili sağlık kontrolünün İstanbul Emniyet Müdürlüğü yakınında bulunan İstanbul Tıp Fakültesi ek binasında, iki Adli Tıp Uzmanı ve bir Adli Tıp Teknisyeni tarafından doktor hasta özeline riayet edilerek yapıldığını bildirdi.

İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 106 kişinin gözaltına alınmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel Halk TV yayınına katıldı.

Özel bu yayında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi:

“Erdoğan’a sesleniyorum: Darbe sana yapıldığında ben karşısındaydım, sen bugün yapılan darbenin neresindesin kardeşim. 15 Temmuz’da sana yapılan, bugün Cumhuriyet Halk Partisi’ne yapılıyor. Şimdi Erdoğan ve AK Parti‘ye soruyorum: Beni sabahtan beri tüm siyasi partilerin liderleri, yetkilileri arıyor dayanışma için. Tüm siyasi partilerin. Dün akşam tweet atmayan bir MHP kaldı, bir AK Parti kaldı. O ikisine soruyorum: Siz bu darbenin neresindesiniz?”

31 Mart'ın intikamı | Ruşen Çakır yorumladı
İmamoğlu operasyonu 31 Mart’ın intikamı mı? Ruşen Çakır bu videoda yorumladı.

Öte yandan İstanbul Valiliği, İstanbul’da dört gün süreyle toplantı, gösteri ve basın açıklaması yapılmasını yasakladı. İkinci bir duyuruya kadar M1 Yenikapı-Atatürk Havalimanı/Kirazlı Metro Hattının Emniyet-Fatih istasyonu ve M2 Yenikapı-Hacıosman Metro Hattımızın Taksim istasyonu ile F1 Taksim-Kabataş Füniküler Hattı işletmeye kapatıldı.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. Dün diploması iptal edildi Ekrem İmamoğlu’nun ve onu yorumladığımızda sert bir döneme, yeniden daha sert bir döneme girdiğimizi söylemiştik ama bu kadar da hızlı olması gerçekten çok ürkütücü. Belli ki belli bir plan dahilinde yapılıyor. Dün akşam saatlerinde diploma iptal ediliyor, bu sabah erken saatlerde 100’ü aşkın kişi ama en önemlisi Ekrem İmamoğlu’nun kendisi, iki ilçe belediye başkanı, çok sayıda belediye çalışanı gözaltına alındı. Birden fazla suçlama var, yolsuzluk vesaire var ama bir diğer taraftan “Kent uzlaşısı, terör iltisaklı” bir suçlama da var. O suçlama çok kritik. Bunu aslında Ekrem İmamoğlu daha öncesinde söylemişti, böyle çalışmalar yapıldığını, her gittiği yerde bunları söylüyordu, biliyordu. Hepimiz bir şekilde biliyorduk, ama şunu bilmiyorduk: Hakikaten bunu yaparlar mı? Sonuçta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği “Turpların büyüğü heybede” sözü gecikmeli de olsa hayata geçti. Yani Beşiktaş Belediye Başkanı’nın gözaltına alınmasının ardından adım adım gelen bir gelişme. Daha öncesinde tabii ki Esenyurt Belediye Başkanı, seçimin hemen ardından… Sonra Beykoz’a da geldi sıra biliyorsunuz. Eski Belediye Başkanı da girdi Sarıyer’den ve şimdi Şişli, Beylikdüzü Belediye Başkanları ama en önemlisi Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Bu neden oluyor? Şu ana kadar yapılan yorumlarda, CHP başta olmak üzere, ama DEM Parti de öyle diyor, başkaları da öyle diyor, bunu çok basit bir şekilde şöyle özetliyorlar: sivil darbe. Evet, gerçekten bir darbe. Seçimle iş başına gelmiş olan insanların başına çok acayip şeyler geliyor. Şu anda Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınırken yaptığı açıklamanın görüntülerini görüyorsunuz. Bir yönüyle gözaltına alınanlar, sosyal medyaya getirilen kısıtlamalar, valiliğin yaptığı toplantı gösteri yürüyüşü yasağı, metroda kısıtlamalar, Taksim başta olmak üzere birtakım yerlere metronun gitmesine izin vermemeleri, bütün bunlar hakikaten bir sivil darbe görünümünde. Ama burada bir şey eksik: Siviller yok ortada. Halk izliyor. Görüyorsunuz, Ekrem İmamoğlu kendini millete emanet ediyor ama insanlar bekliyor. Neyi bekliyor? Tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi’ni bekliyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nden şu ana kadar yapılan açıklamalar, olayı tespit etmek ve kınamanın ötesinde çok fazla bir şey görmedik. Görür müyüz, açıkçası onu da bilmiyorum. Bu olay sivil darbe, evet, ama iki tane önemli yönü var. Birisi başlığa çıkarttığım ‘‘31 Mart’ın intikamı.’’ 31 Mart’ın intikamı derken sadece İstanbul’u düşünmeyin. Ekrem İmamoğlu, 31 Mart’ta Türkiye çapında CHP’nin yaşadığı o büyük zaferin birinci derecede mimarıydı. Ve şu anda gözaltına alınan isimlerin içerisinde bazıları, bu anlamda Ekrem İmamoğlu’nun bir anlamda beyin takımıydı. Ve Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildikten sonra Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı ‘‘CHP’de değişim’’ çağrısının ardından bu kişiler olayın bir anlamda başına geçtiler, Ekrem İmamoğlu’nun liderliğinde diyelim, Özgür Özel ve başkalarının da katılımıyla. Ve hummalı bir faaliyetle bir yıldan az bir süre içerisinde CHP’ye bu başarıyı, seçim başarısını yaşattılar. Çok profesyonel çalıştılar. O dönemde gazeteciler olarak biz belli ölçülerde bunlardan haberdardık. Yapılan kamuoyu araştırmaları, söylem konusu, adayların seçimi konusu… Gerçekten böyle profesyonel bir çalışmayı gerçekleştirdiler ve o çalışmayı 31 Mart’tan sonra da sürdürmeye çalıştılar. CHP Genel Merkezi’nin ayrı bir ekibi olmakla birlikte büyük ölçüde Ekrem İmamoğlu’nun kurmayları, Ekrem İmamoğlu’nun danışmanları, ekibi CHP’nin bütününe bir şekilde etkili oluyordu, belirleyici oluyordu. Ve tabii ki Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı yarışını da bu kişiler kotarıyordu. Dolayısıyla şu anda yapılan operasyonun iki ayağı birden var. Bir, 31 Mart’taki büyük hezimetin intikamını almak, bunun birinci derecede sorumlularını şu ya da bu gerekçelerle, bahanelerle gözaltına almak. Bir diğeri tabii ki Ekrem İmamoğlu’nun bir daha yarışmasını engellemek, Ekrem İmamoğlu’nun bir daha yarışmasını yani cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek. Ama onun da ötesinde şöyle de bir husus var: Ekrem İmamoğlu olmasa da CHP’nin çıkaracağı adayın, her kim olacaksa bu, o adayın da böyle bir beyin takımından mahrum kalmasına yol açıyorlar. Şöyle bir şey olabilirdi: Ekrem İmamoğlu tek başına bir iki kişiyle beraber gözaltına alınabilirdi. Ama onun ekibi eğer CHP ile bir sorun yaşamazsa kaldıkları yerden belki başka bir ismin adaylığını pekâlâ Türkiye’de başarılı kılabilirlerdi. Şu haliyle baktığımız zaman CHP’nin aslında beyin sistemine indirilmiş bir yargı darbesi söz konusu. Bunu özellikle vurgulamak lazım. Bir diğer husus da şu. Şimdi böyle bir olay oluyor. Diploma oldu, tamam. Ekrem İmamoğlu’nu nasıl gördük? Diploma olayında, bir iftar sofrasında kalktı, gayet sakin bir şekilde açıklamasını yaptı, etti. Mesela şu anda da bakıyoruz, gözaltına alındı. Belli ki bekliyormuş. Hepimiz bekliyorduk, sadece zamanını ve şeklini bilmiyorduk bir şekilde, öyle diyelim. Hazırlığını yapmış, etmiş. Duyduğum kadarıyla gözaltına alınanların içerisinde birçok kişi de gözaltına alınacaklarını tahmin ediyorlarmış. Ama bir bakıyoruz ki gözaltı olayından sonra CHP olaya damgasını vuramıyor, olayda inisiyatifi ele alamadı. Şu ana kadar alamadı, belki bundan sonra alacaktır. Özgür Özel İstanbul’a geliyor, Mansur Yavaş Tayvan’daki ziyaretini yarım kesip dönüyor vesaire. Bakalım, göreceğiz. Burada ama şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Bu olay dünün hesaplaşması ama yarının iktidar açısından planlanması olayı. CHP’ye çok ciddi bir şekilde darbe indirdiklerini düşünüyorlar. Buradan CHP Genel Merkezi çok güçlü bir şekilde çıkabilir. Bakalım, bunu göreceğiz. Bir diğer husus şu; Kent uzlaşısı meselesi var işin içerisinde. Kent uzlaşısı meselesi, terör girince işin rengi değişiyor. İşin rengi şöyle değişiyor: Mesela Ahmet Özer’de terör oldu ve oraya kayyum atandı. Beşiktaş’ta yolsuzluk oldu, Belediye Meclisi seçti ya da Beykoz’da yolsuzluktan tutuklandı Belediye Başkanı, Belediye Meclisi seçti. Şimdi Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonun Kent uzlaşısı boyutu, terör örgütü vesaire boyutu olması işi biraz daha başka bir yere taşıyabilir. Onun nasıl gelişeceğine bakmamız lazım. Ama kendisi de söylüyordu, belli ki sırf bu nedenle bu olay monte edilmiş. Ve tabii ki komik olan, trajikomik olan husus şu ki, ülke bir yandan da bir süreç yaşıyor ve terör örgütü dedikleri olayla görüşülüyor. Terör örgütünün elebaşısı denen kişi ‘‘kurucu önder’’ olarak selamlanıyor, önü açılıyor, onun bir şekilde en azından koşullarının iyileştirilmesi düşünülüyor vesaire. Böyle bir ortamda bu yapılırken bir diğer yandan bir bakıyorsunuz, ‘‘terör örgütüyle iltisaklı’’ vesaire diye Türkiye’de son seçimde, İstanbul gibi Türkiye’nin kalbinde, her iki seçmenden birinin hatta fazlasının, %50’nin üzerinde oy almış bir kişiyi siz bu örgütle ilişkilendirmeye kalkıyorsunuz. Bu çok acayip bir şey. Şöyle bir şey söylemek lazım, yani şimdi baştan itibaren bu konuşuluyordu: Bir yanda çözüm süreci deniyor, bir şeyler çözülecek deniyor vesaire ama diğer yanda da çok ciddi bir şekilde otoriterliğin dozu arttırılıyor. Özellikle CHP’ye yönelik olarak çok ciddi operasyonlar yapılıyor, CHP kriminalize ediliyor. Bunlar birlikte nasıl oluyor, bunlar birbirini mi tamamlıyor? Şöyle diyen çok var: “CHP’yi dışlarken Kürtleri yanına almak istiyor iktidar.” Ama şu ana kadar DEM Parti’den yapılan açıklamalar, dün diplomaya, bugün gözaltına yönelik yapılan açıklamalar tamamen İmamoğlu’nun yanında pozisyon aldıklarını gösteriyor. Dolayısıyla işler burada da bayağı bir karışmış durumda. Cuma günü Nevruz var. Çok önemli, çok kritik. Diyarbakır’daki özellikle çok kritik. Ben mesela Diyarbakır’a gidecektim, açıkçası şimdi gideyim mi, gitmeyeyim mi tereddütlüyüm. Çok istiyorum gitmeyi ama burada Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına yapılan şeyler nedeniyle İstanbul’dan ayrılmayacağım herhalde, öyle gözüküyor. Birçok kişi için aynı şey söz konusu olacak. Yani şimdi diyelim ki Nevruz çok coşkulu bir şekilde Diyarbakır’da kutlanacak; o zaman ülkenin batısı, özellikle muhalif kesim buna ne diyecek? Ya da Diyarbakır’daki insanlar bu olayları ya da Kürt seçmen bu olayları çok yakından takip ediyor ve benim bildiğim kadarıyla, kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor; Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir ilgi, beğeni, merak var. Yani Ekrem İmamoğlu’nu bir cumhurbaşkanı olarak görmeyi Kürt seçmen çok yadırgamaz, hatta destekleyebilir. Şimdi onlar da bundan etkilenecekler. Ve tabii ki şunu da soracaklar, herkes gibi onlar da soracak: “Ya, bize bunları vereceklerini söylüyorlar, bir şeyler vereceklerini söylüyorlar ama orada CHP’ye bile bunu yapıyorlar” diyecekler. Böyle tam bir kaotik ortama girmiş durumdayız. Evet, Erdoğan bütün tuşlara birden basıyor, bütün tuşlara birden basıyor. Burada şöyle bir şeyi yaratmak istediğini açıkçası sanmıyorum: “Ekrem İmamoğlu hakkında öyle şeyler yapayım ki insanlar ondan soğusun.” Bunların hiçbirisine, kendi seçmeni dahil, inanmıyordur. Yani bunların tamamen siyasi bir operasyon olduğunu, Ekrem İmamoğlu’nu sevenler de onu sevmeyenler de biliyorlar. Bu bir siyaset, yargıyla bunun alakası yok. Bu, çalışılmış, edilmiş, özel olarak hazırlanılmış, ne bulunursa işin içine tıkıştırılmış bir olay. Dolayısıyla burada siyaseten şu andaki gözaltıların durumu ve gözaltına alınanların durumu, yeni gözaltılar olup olmayacağı gibi hususlar büyük ölçüde siyasi iradeyle belirlenecek, onu özellikle biliyoruz. Tabii bir diğer husus da şu, arada kaynamasın, çok acı bir olay aslında; arkadaşımız, meslektaşımız İsmail Saymaz da aynı gün, benzer bir şekilde gözaltına alındı ama bunlarla alakası yok. Aslında ona bir şekilde Medya A.Ş. üzerinden bir şeyler yapmak istediler. Anlaşılan bir şey bulamamış olsalar gerek ki Gezi’ye bağlamışlar. Gezi de öyle bir torba oldu ki… Baktım şimdi tekrar İsmail ile ilgili yapılan açıklamaya, o açıklamaya göre “Onu aradı, bunu aradı” diyerek şey yapıyorlar. O açıklamaya göre Türkiye’de yüz binlerce kişi pekâlâ gözaltına alınabilir. Belli ki burada da İsmail’in gazeteciliğinden rahatsız olan birtakım çevreler onun aktif gazetecilik yapmasını engellemek istemişler. Ve bu arada maalesef, göstere göstere, adını verdiler, saatini neredeyse verdiler, dosya numarasına kadar vereceklerdi, kendi avukatı dışında herkes bir şekilde bunu biliyordu ve öğrendiğim kadarıyla dün gece, zamanını bilmese bile, İsmail kendisinin alınacağına eminmiş. Maalesef İsmail’i de aldılar. Daha dün “Gazetecilere dokunmayın” diye yayın yapıp bahsetmiştim. Gerçekten çok üzüldüm. Bütün hepsi çok üzücü. Şu anda gözaltına alınanlar içerisinde tanıdığım, arkadaşım olan, çok önem verdiğim, Türkiye için çok değerli çok sayıda insan var. Bunların hepsi ayrı ayrı üzücü. Ama en önemli mesele tabii, Ekrem İmamoğlu gibi bir ismin, Türkiye’de gelecekte cumhurbaşkanı olmaya aday birisinin sırf bu nedenle önünün kesilmiş olması ya da kesilmek isteniyor olması, öyle diyelim. Evet, bugün saat 12.00’den itibaren uzun bir canlı yayınla yine karşınızda olacağım ve burada çok sayıda konukla bu olayın ilk yorumlarını almaya çalışacağız. Genellikle Medyascope’tan bildiğiniz arkadaşlarımız, gazeteciler, uzmanlar bu olaya ilk yorumlarını, tepkilerini 12.00’den itibaren yapacağımız yayında anlatacaklar. Bu arada birtakım canlı bağlantılarımız da olacak. Saraçhane’de, belediyede bir şeyler olabilir, Özgür Özel oraya gidebilir. Vatan Emniyet’te bir şeyler gelişebilir. Yapılan açıklamaları da canlı olarak vermeye çalışacağız. Umarım Türkiye bugünleri selametle atlatır, şimdilik öyle söyleyeyim. Çok umutlanmaya, iyimser olmaya imkan veren bir durumla karşı karşıya olmadığımız ortada. Fakat şunu da biliyoruz ki; her zaman oyunu kurduklarını sananların istediği gibi gelişmiyor oyunlar, onu da tarihte çok gördük. 2019’da mesela görmüştük, 2024’te de görmüştük, bunu da bilelim. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.