Ruşen Çakır, bugün hâkim karşısına çıkacak olan Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin Türkiye’deki konumunu ele aldı. Çakır, “Ümit Özdağ ve Zafer Partisi Türkiye’de varlığını sürdüreceğe benziyor. Yok olması, etkisini kaybetmesi pek söz konusu olacak gibi değil” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davada ilk kez hâkim karşısına çıkacak. Bu dava, Özdağ’ın tutuklu yargılandığı dava değil. Özdağ ilk önce bu suçlama ile gözaltına alındı ama aslında mültecilerle ilgili sözleri nedeniyle tutuklandı. Tutuklu bulunduğu dava ise 11 Haziran’da olacak.
Ruşen Çakır, Ümit Özdağ ile uzun süredir tanıştığını söyledi. Genç bir gazeteci iken Özdağ’ın da akademisyen olduğunu ifade eden Çakır, “O zamandan bu zamana ben hep gazeteciliği sürdürdüm. Ama o siyasete atıldı. Ama hiçbir zaman da birbirimizi görmeyi ihmal etmedik. Ve bu stüdyoya geldiği zaman da bayağı bir ilgi uyandırmıştı. Ben epey bir lince maruz kalmıştım. Hâlâ o yayın nedeniyle benimle selamı sabaha kesen çok solcu arkadaşım ya da tanıdığım var” dedi.
“En büyük motivasyonu olan sığınmacı karşıtlığı”
Çakır, Özdağ tutuklanınca Zafer Partisi’nin akıbetinin ne olacağını merak ettiğini söyledi, “Herhalde kendisi de aynı şeyi düşünmüştür. Bir diğer husus da Zafer Partisi’nin en büyük motivasyonu olan sığınmacı karşıtlığı meselesi büyük ölçüde Türkiye’nin gündeminde ön sıralarda artık yer almamaya başlamıştı. Hele bir de üstüne Suriye’de rejimin devrilmesi eklenince, bu Türkiye’nin gündeminden iyice çıkmıştı” diye devam etti.
Son zamalardaki kamuoyu araştırmalarını hatırlatan Çakır, “Malum, biliyoruz CHP birinci parti olmayı tekrar elde etti. AK Parti’de de belli bir toparlanma var. Küçük partiler ciddi bir şekilde eriyorlar. DEM Parti biraz daha önde, MHP onun gerisinde derken, beşinci parti olarak benim gördüğüm tüm araştırmalarda Zafer Partisi çıkıyor. Oralarda yüzde 7 barajını aşabiliyor gözükmüyor” dedi.
“Özdağ ve partisi Türkiye’de varlığını sürdüreceğe benziyor”
Zafer Partisi’nin diğerlerine göre daha iyi durumda olmasında Ümit Özdağ’ın cezaevinde olmasının etkisi var mı? Ruşen Çakır bu soruyu şöyle cevapladı:
“Muhtemelen vardır bir mağdurla dayanışma duygusu olarak. Ama bir CHP’nin 19 Mart sonrasında ve İmamoğlu’nun kazandığı oy arttırımında olduğu kadar olmadığı muhakkak. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi Türkiye’de varlığını sürdüreceğe benziyor. Yok olması, etkisini kaybetmesi pek söz konusu olacak gibi değil.”
Ruşen Çakır, Özgür Özel’in grup toplantısını iptal ederecek Ümit Özdağ’ın duruşmasına katılmasını anlamlı bulduğunu ifade etti. Çakır, “Çünkü ileride oluşabilecek bir takım yakınlaşmalarda CHP, Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ı bir şekilde akılda tutuyor, öyle anlaşılıyor” dedi.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Bugün sabah İstanbul Adliyesi’nde, Çağlayan’da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın duruşması var. Bu, tutuklu yargılandığı dava ile ilgili değil; esas, ilk gözaltına alındığı cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ki burada tutuksuz yargılanıyor. 20 Ocak’ta gözaltına alınmıştı, Antalya’da yaptığı konuşma nedeniyle. Ama esas tutuklanmasına neden olan halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçlaması, Kayseri olaylarını tahrik ettiği gerekçesiyle sonradan gündeme geldi ve ondan tutuklandı. Onun duruşması 11 Haziran’da olacak. Yani bugünkü dava sonucunda tahliyesi falan diye bir şey söz konusu değil. 11 Haziran’a kadar tutukluluğu en azından devam edecek, ondan sonrasına bakacağız. Ben de bir aksilik olmazsa o davayı, Çağlayan’daki duruşmayı izliyor olacağım, izlemeye çalışacağım. Belli ki bayağı kalabalık olacak ama herhalde gazeteci olarak içeri girebilirim diye düşünüyorum. Orada zaten şöyle de bir nostaljik yön var; ben Çağlayan’da büyüdüm, o adliyenin olduğu yerde abimin okuduğu Çağlayan Lisesi vardı, karşısında da benim mezun olduğum Ziya Paşa İlkokulu var. Her Çağlayan’a gittiğimde benim için nostaljik bir şey oluyor. Ümit Özdağ da bir anlamda nostalji diyelim çünkü biz kendisiyle yıllar önceden beri tanışırız. Neredeyse 40 yıl olacak diyeyim ama en az bir 35 yıl olmuştur. Benim genç bir gazeteci, onun genç bir akademisyen olduğu dönemlerden beri tanışırız. O zamandan bu zamana ben hep gazeteciliği sürdürdüm ama o siyasete atıldı. Ama hiçbir zaman da birbirimizi görmeyi ihmal etmedik ve şu anda izlediğiniz stüdyoya geldiği zaman da bayağı bir ilgi uyandırmıştı ve ben epey bir lince maruz kalmıştım. Hâlâ o yayın nedeniyle benimle selamı sabahı kesen çok solcu arkadaşım var ya da tanıdığım var. Neyse, diyecek bir şey yok, biz gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Ümit Özdağ içeri alınınca, yani 20 Ocak’ta içeri alınınca — bayağı bir zaman olmuş, Silivri’de kalıyor — açıkçası şunu sordum kendime: ‘‘Doğru dürüst bir örgütü olmayan bir parti — tabii ki teşkilatları var ama burada bu parti daha çok bir Ümit Özdağ partisi — Ümit Özdağ içeri girince bu partinin akıbeti ne olacak?’’ diye sormadan edemedim. Birçok kişi de aynı şeyi sormuştur, herhalde kendisi de aynı şeyi düşünmüştür, partililer de onu düşünmüştür. Bir diğer husus da Zafer Partisi’nin en büyük motivasyonu olan sığınmacı karşıtlığı meselesi büyük ölçüde Türkiye’nin gündeminde ön sıralarda artık yer almamaya başlamıştı. Hele bir de üstüne Suriye’de rejimin devrilmesi eklenince, geri dönme ihtimali ciddi bir şekilde gündeme gelince — hepsi değil tabii ama en azından hatırı sayılır bir bölümünün — bu, Türkiye’nin gündeminden iyice çıkmıştı. Ve ‘‘Ümit Özdağ’sız, sığınmacı gündeminden mahrum bir Zafer Partisi ne olur acaba?’’ sorusu birçok kişi gibi beni de meşgul ediyordu. Fakat son günlerde gördüğüm kamuoyu araştırmaları ilginç şeyler söylüyor. Malum, biliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olmayı tekrar elde etti, oylarını bayağı arttırmış gözüküyor. AK Parti’de de belli bir toparlanma var. Küçük partiler ciddi bir şekilde eriyorlar, etkileri azalıyor. DEM Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi; DEM biraz daha önde, Milliyetçi Hareket Partisi onun gerisinde derken 5. parti olarak benim gördüğüm tüm araştırmalarda Zafer Partisi çıkıyor ve oralarda %7 barajını aşabiliyor gözükmüyor benim gördüklerimde. Ama şöyle bir husus var: İYİ Parti’den fazla, Anahtar Parti — biliyorsunuz Yavuz Ağıralioğlu’nun yeni kurduğu parti — ondan fazla görünüyor. Yani MHP kökenli, Türk milliyetçisi kökenli partiler içerisinde MHP’den sonra en güçlü parti olarak çıkıyor karşımıza. Ve diyelim ki bu partiler barajı geçmek için bir sonraki seçimde ittifak yapmak isteseler, herhalde ana gövde Zafer Partisi olur. Tabii o günden seçim zamanına kadar ne, nasıl değişir bunları kestirmek mümkün değil. Fakat böyle bir olay var, böyle bir realite var. Şu anda MHP’den sonra Türk milliyetçisi iddiasındaki partiler içerisinde en öne çıkanı Zafer Partisi. Ama burada bir başka husus daha var. Zaten Zafer Partisi realitesini perçinleyen husus şu: Bu hareketin içerisinde Ülkücü Hareket geçmişi olmayan çok kişi var. Kimisi ulusalcı olarak tanımlayabileceğimiz kesimler, kimisi genç kuşakta ortaya çıkan yeni tür seküler milliyetçilik, Türk milliyetçiliği. Yani Zafer Partisi, gençlerin daha fazla itibar ettiği, kentlerde daha fazla ilgi gören bir parti konumunda ve bu da onu Türkiye’nin bir realitesi haline getiriyor. Eğer Ümit Özdağ’ı içeri attırırken siyasi iktidar, Zafer Partisi’nin zamanla erimesini, etkisini kaybetmesini hesapladıysa bunda başarılı olamamış gözüküyor. Bu son kamuoyu yoklamalarında Zafer Partisi’nin diğerlerine göre daha iyi durumda olmasında Ümit Özdağ’ın cezaevinde olmasının etkisi var mıdır? Muhtemelen vardır; bir mağdurla dayanışma duygusu olarak. Ama bir CHP’nin 19 Mart sonrasında ve İmamoğlu’nun kazandığı oy arttırımında olduğu kadar olmadığı muhakkak. Sonuç olarak Ümit Özdağ ve Zafer Partisi Türkiye’de varlığını sürdüreceğe benziyor. Yok olması, etkisini kaybetmesi pek söz konusu olacak gibi değil. Özellikle çözüm sürecinde birtakım mesafeler katedilirse — Abdullah Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi talebi var çünkü, biliyorsunuz merkezi bir talep — o konuda önemli gelişmeler olursa çok ciddi bir propaganda imkanına da sahip olacak, propaganda alanı da iyice gelişecek Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ın. Zaten Ümit Özdağ ne dedi alındığı andan itibaren; “Apo’yu bırakmak için beni aldılar” dedi. Bu birebir böyle olmayabilir ama bir şekilde çözüm süreciyle bir ilişkisi olduğu kesin. Bir diğer husus da şu: Bugünkü duruşmaya Özgür Özel de katılacak. Normal şartlarda salı günü grup toplantısı yapan Cumhuriyet Halk Partisi, Ümit Özdağ’ın duruşması nedeniyle grup toplantısını iptal etti. Bu da bence çok anlamlı çünkü ileride oluşabilecek birtakım yakınlaşmalarda Cumhuriyet Halk Partisi, Zafer Partisi’ni ve Ümit Özdağ’ı bir şekilde akılda tutuyor, öyle anlaşılıyor. Zaten içeri girdiği andan itibaren Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ve aynı zamanda Genel Başkanı Özgür Özel de bunlardan birisi, kendisini birçok kez ziyaret ettiler. Dolayısıyla bir dayanışmayı baştan itibaren gösterdiler. Dolayısıyla Zafer Partisi’nin önümüzdeki süreçte — tabii bunları şimdiden kestirmek mümkün değil ama — en azından an itibarıyla CHP’ye bir şükran borcu olduğunu kabul edebiliriz. Toparlayacak olursak, Ümit Özdağ ve Zafer Partisi bir anlamda kendilerine rağmen güçlerini koruyorlar. Ümit Özdağ umarım en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur çünkü tamamen siyasi bir operasyon sonucu içeride, birçok siyasetçi gibi. Her ne kadar kendisi telaffuz etmese de Selahattin Demirtaş bunun en çarpıcı örneğidir, Ekrem İmamoğlu bir başka örnek, diğer belediye başkanları bunun başka bir örneği. Her birinin ayrı ayrı özgürlüğüne kavuşması gerçekten Türkiye için bir zorunluluk. Ümit Özdağ çıkarsa muhtemelen 11 Haziran’daki duruşma sonrası tahliye olabilir. O zaman Zafer Partisi’nin, içeride kendini iyice hazırlamış bir Ümit Özdağ’la tekrar bir atağa geçmesine tanık olabiliriz. Bugünkü duruşmayla ilgili izlenimlerimi de herhalde öğleden sonra yapacağım yayınlarda bir şekilde dile getirme imkanım olur. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.