Ne çok korkuyorlar! | Ruşen Çakır yorumladı

Ruşen Çakır, Ne çok korkuyorlar! başlıklı videoda değerlendirdi. Çakır videoda, “CHP 19 Mart’tan itibaren Türkiye’de siyaseti belirleyen ana güç oldu” dedi. Çakır, son gelişmeleri değerlendirdiği videoda Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu ve iktidarın yaklaşımını ele aldı. Ruşen Çakır, “Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde olmasına rağmen Türkiye siyasetinde en önemli aktör haline gelmesi, iktidarı korkutuyor” dedi.

Çakır, “Devlet tüm imkanlarını kullanarak İmamoğlu’nu tasfiye etmeye çalışıyor, ancak başaramıyor” dedi.

İmamoğlu’nun cezaevinde olmasına rağmen siyasetteki etkisinin sürdüğünü vurgulayan Çakır, “Ekrem İmamoğlu, şu anda Türkiye siyasetinin en önemli aktörü haline geldi ve iktidarı korkutmaya devam ediyor” diye konuştu.

Ruşen Çakır, İmamoğlu’nun sosyal medya hesaplarına getirilen erişim engeline de değindi. Engelin gerekçesi olarak eski bir tweet’in gösterildiğini belirten Çakır, “İmamoğlu susturulmak isteniyor ama bu da iktidarın korktuğunun göstergesi” dedi.

Beyazıt Meydanı’ndaki mitingde yaşanan elektrik kesintisine de değinen Çakır, “Miting alanına aydınlatma araçlarının girmesine izin verilmedi. Ancak insanlar cep telefonlarının ışıklarıyla meydanı aydınlattı. Küçük bir fikirle anında cevap verebiliyorsunuz ve bu, engeli yaratanı pişman etmeye yol açıyor” şeklinde konuştu.

Özgür Çelik hakkında iddianame hazırlandı: 15 yıla kadar hapsi isteniyor

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in de aralarında bulunduğu 26 kişi hakkında iddianame hazırladı. 26 kişi hakkında 15 yıl 6 aya kadar hapis talep edildi.

Sanıklar hakkında, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama”, “kasten yaralama”, “kamu malına zarar verme” suçlarından 3 yıl 7 aydan 15 yıl 6 aya kadar hapis istendi.

Ne çok korkuyorlar! | Ruşen Çakır yorumladı
Ne çok korkuyorlar! | Ruşen Çakır yorumladı

İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP yöneticileri hakkında dava açılmasına da değinen Çakır, ” Özgür Çelik, 19 Mart sonrasında Özgür Özel ile birlikte en çok sivrilen, siyasette etkili olan bir isim olarak karşımıza çıktı. O da iktidarın çekindiği, korktuğu isimlerden birisi oldu ve ona siyasi alanda bir şey söyleyemeyince yargı üzerinden korkutmak, sindirilmek isteniyor” dedi.

“Ellerinde birçok imkan olduğunu da biliyoruz”

Çakır, “Her korkutma hamlesi, kazanan tarafı, şu anda inisiyatifi elinde tutan tarafın, daha da güçlenmesine yol açıyor. Garip bir döngüye girdik. Bu döngüden çıkma kararı ise siyasi iktidarın elinde. Bunu ne kadar sürdürebilecekler, çok uzun süre devam ettirebileceklerini sanmıyorum. Ancak ellerinde birçok imkan olduğunu da biliyoruz. Her yerden bir şekilde engellemeler ve yasaklamalar geliyor. Bu engellemeleri özellikle yargı eliyle yapmaya çalışacaklarını tahmin edebiliriz. Ancak bana göre artık korkutarak kendi korkularını gizleme imkanları tamamen tükenmiş durumda” dedi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. 19 Mart’tan bu yana çok şey yaşandı. Devlet bütün imkanlarını kullanarak Ekrem İmamoğlu’nu tasfiye etmeye çalışıyor, başaramıyor. İlk günden zaten başaramayacağı anlaşılmıştı. Ama ne yaptılar? Önce diplomasını iptal ettiler, sonra gözaltına aldılar, tutukladılar. En yakın bürokratlarını, danışmanlarını tutukladılar, ilçe belediye başkanlarını tutukladılar. İşin içerisine hem yolsuzluk hem de terör, yani kent uzlaşısı üzerinden katmaya çalıştılar; ama kamuoyunu ikna edici pek bir şey ortaya koyamadılar. İkinci bir operasyon oldu, oradan da pek bir şey çıkmadı. Ve CHP, 19 Mart’tan itibaren Türkiye’de siyaseti belirleyen ana güç oldu. Ve ‘‘Ne olacak, bundan sonra nasıl devam edecek?’’ soruları aklımıza geldiği zaman, genellikle kamuoyunun büyük bir kesimi, muhalif olsun, iktidar yanlısı olsun, iktidarın yani Erdoğan’ın gaza basmaya devam edeceğini söylediler. Yani daha çok baskı, daha çok sindirme dediler. Görüyoruz, oluyor. Sürekli bir şeyler oluyor; ama durduramıyorlar. Çok ilginç… Mesela ne oldu? Çarşamba akşamı Beyazıt’taki mitingde aydınlatma araçlarının miting alanına girmesine izin vermediler. İnsanlar cep telefonlarının ışıklarıyla ortalığı birdenbire aydınlattı. Küçük bir fikirle anında buna cevap verebiliyorsunuz ve bu sizin önünüze çıkartılan engeli aşmanıza ve engeli yaratanı pişman etmeye yol açıyor. Yani o sizi korkutmak istiyor ama korkmadığınızı gösterdiğiniz zaman, korkutmak isteyeni korkutur oluyorsunuz. Daha sonra ne oldu? Perşembe sabahı Ekrem İmamoğlu’nun X hesabına, eski adıyla Twitter hesabına erişim engeli geldi. Bir tarihte attığı bir tweet gerekçe gösterilmiş ama belli ki susturulmak istendi. Ve burada X yöneticileri, “Biz bu kararı doğru bulmuyoruz ama mecburuz” deyip mahkemeye başvurdular, şu oldu, bu oldu. Ama önemli olan nedir burada? Ekrem İmamoğlu, hapiste olmasına rağmen siyasette şu anda Türkiye’de siyasetin en önemli aktörü haline geldi ve korkutuyor, iktidarı korkutuyor. Oradan yaptığı açıklamalar neredeyse anında diyelim, o kadar olmasa bile, bir cezaevindeki birisinin… Diyelim ki bir şey yaşanıyor, bir saat sonra Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesaplarından o konudaki görüşlerini görebiliyoruz. Yaptığı birtakım çağrıları ya da birtakım meydan okuyuşlarını görebiliyoruz. Burada da şu çok açık: Ekrem İmamoğlu cezaevinde olmasına rağmen iktidarı korkutmaya devam ediyor. Daha sonra bir baktık, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP yöneticileri hakkında, Ekrem İmamoğlu’nun bir duruşması sırasında yaşanan gerginlikler nedeniyle dava açıldığını, 15,5 yıl hapis istendiğini gördük. Bu da bizi şaşırtmadı. Çünkü Özgür Çelik, 19 Mart sonrasında Özgür Özel’le birlikte en çok sivrilen, siyasette etkili olan bir isim olarak karşımıza çıktı. O da iktidarın çekindiği, korktuğu isimlerden birisi oldu ve ona siyasi alanda bir şey söyleyemeyince, yargı üzerinden korkutmak, sindirilmek isteniyor. Sanmıyorum ki böyle bir sonuca yol açsın. Böyle bir sonuca yol açmasının imkanı yok, ama bu oldu. Diğer Özgür’e, Özgür Özel’e de malum, pazar günü saldırı yapıldı AKM’nin önünde, göstere göstere. Bir katil… İki çocuğunu birden öldürmüş birisini kullanabilecek kadar korkuyorlar. Çok ilginç… Ama Özgür Özel de ilk andan itibaren korkmayacağını söyledi. Çarşamba akşamı mitingde de dedi ki, “Mektubunuzu aldım, ne dediğinizi biliyorum, ben sizin tehdidinize boyun eğmeyeceğim” dedi. Korkutma genellikle korkanların başvurduğu bir şey. Siyasette de böyle oluyor. Korkutmaya çalışan kişinin, yargı üzerinden korkutmaya çalışan, sindirmeye çalışan kişilerin o kişilerden, hedef aldıkları kişilerden korktuğunu anlayabiliyoruz. Yargı kararları, erişim engelleri, ev hapisleri, şunlar, bunlar, birçok şey oldu, daha da olabilir; çünkü bütün bu baskılara rağmen, sindirme çabalarına rağmen, çok önceden görüldüğü gibi, bir korku eşiği aşıldı. O eşiği aşan insanlar, gençler, toplumun değişik kesiminden kadınlar, erkekler artık büyük ölçüde o korku eşiğini aşmış durumdalar ve dolayısıyla mücadelelerine kendilerince devam ediyorlar. Hedef olarak Özgür Özel çok net bir şekilde hedefi koydu. “Adayımızı yanımızda, sandığı karşımızda görmek istiyoruz” dedi, yani Ekrem İmamoğlu’nun bırakılması ve erken seçim dedi. İkisi aynı anda olacak şey değil, ama en azından ilki, Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması Türkiye’de bu korku üzerinden siyaset yapmanın bir anlamda sona ermesine yardımcı olabilir. Fakat içeride tuttukları müddetçe ve yeni yeni birtakım engellemeler çıkartmak istedikleri müddetçe biz onların korkuttuklarını değil, korktuklarını bir kere daha anlayacağız. Şu haliyle korkan kaybediyor, kaybını gizlemek için kazananı korkutmaya çalışıyor. Her korkutma hamlesi de kazanan tarafın, şu anda inisiyatifi elinde tutan tarafın daha güçlenmesine yol açıyor. Garip bir döngüye girdik. Bu döngüden çıkma kararı, siyasi iktidarın elinde. Bunu nereye kadar sürdürebilecekler? Çok sürdürebileceklerini sanmıyorum, ama ellerinde çok imkan olduğunu da biliyoruz. Her yerden bir şekilde engellemeler, yasaklamalar; bunları özellikle yargı eliyle yapmaya çalışacaklarını pekala düşünebiliriz. Fakat bana göre, böyle korkutarak kendi korkularını gizleme imkanları artık hiçbir şekilde kalmadı. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.