Ruşen Çakır yorumladı: Özgür Özel Erdoğan’ı kurtarır mı?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel’e sesleniyor olması ne anlama geliyor? Özgür Özel Erdoğan’ı kurtarır mı? Ruşen Çakır yorumladı.

Ruşen Çakır, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “CHP’nin süratle normalleşmesi şart. Vesayet prangalarını kırmaları gerekiyor. Ülkenin gerçek gündemine dönmeleri gerekiyor. Sorumlu dille siyaset yapmaya davet ediyorum. Kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var Türkiye’nin. Bölgemizde ve dünyada tansiyon bu kadar yükselmişken yangına körükle gitme yanlışından dönülmesini diliyoruz” açıklamasını değerlendirdi.

Özgür Özel Erdoğan’ı kurtarır mı?

Erdoğan’ın, Özgür Özel’e yerel seçimlerden hemen sonrasında yaptığı gibi normalleşme çağrısında bulunduğunu hatırlatan Çakır, “Erdoğan’ın en son konuşmalarında Özgür Özel’e karşı çok sert olduğunu biliyoruz. Özgür Efendi vs. diye hitap ediyordu. Ama şimdi, yerel seçimlerden sonraki üsluba dönmüş, ‘Sayın Genel Başkan’ oldu Özgür Özel” dedi.

Aslında CHP’nin şu anda normal olanı yaptığını, kendisine yapılan saldırıya cevap verdiğini hatırlatan Çakır, “İktidar saldırdıkça CHP, İmamoğlu ve Özgür Özel güçleniyor. Erdoğan baş edemediğini gördüğü için Ekrem İmamoğlu’ndan CHP’yi koparmaya çalışıyor. Bu olabilecek bir şey değil” diye konuştu.

Ruşen Çakır yorumladı: Özgür Özel Erdoğan'ı kurtarır mı?

“Artık Erdoğan çoğunluk değil”

Önümüzdeki günlerde Özgür Özel başta olmak üzere CHP’lilerin Ekrem İmamoğlu’na ulaşması konusunda birtakım adımlar atılabilme ihtimalinin olduğunu söyleyen Çakır, “Fakat bu ne kadar etkili olur bilmiyorum. İmamoğlu’nun sosyal medya hesaplarına engel çıkartmaya çalışıyorlar ama bir yerden sonra İmamoğlu taraftarları bunu aşıyorlar. Şimdi Özgür Özel’e belki bunu yapmaya çalışacak. Bunun da pek bir şey yaramayacağını göreceğiz” dedi.

Erdoğan’ın yıllarca Türkiye’yi kutuplaştırarak yönettiğini ama artık bu stratejinin tersine işlediğini vurgulayan Ruşen Çakır, şöyle devam etti:

“Tersine işliyor çünkü artık Erdoğan çoğunluk değil. Bir zamanlar AKP’nin yüzde 50 oy aldığına tanık oldu bu ülke. Erdoğan ilk turda seçimler kazandı. Ama artık AKP + MHP bile son kamuoyu araştırmalarında yüzde 40’a ulaşmakta zorlanıyor. Dolayısıyla bir zamanda muhalefette hep söylenen AKP tabanından oy alma çabası çağrısı, şimdi tersine döndü.”

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. Geçenlerde bir yayın yaptım, izleyenleriniz olmuştur; ‘‘Türkiye Ekrem İmamoğlu serbest kalmadan normalleşebilir mi?’’ diye. Ve burada bunun asla mümkün olamayacağını, çünkü Türkiye’nin normalleşmesi için Türkiye’nin gidişatının Ekrem İmamoğlu olmadan olamayacağını ve bir an önce serbest bırakılmasının şart olduğunu söylemiştim. Tabii bu arada iktidarın CHP’yi İmamoğlu formülü dışında formüllere sevk etmeye çalıştığını da vurgulamıştım. Cuma günü MÜSİAD’ın Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan tam da bu konuya değindi, buradaki arayışını açık etti. Açıkça söyledi, açık etmek de değil. Bu aslında onun yeni stratejisini bize gösteriyor. Fakat bu stratejinin bir işe yarayacağını açıkçası sanmıyorum. Erdoğan ne dedi: ‘‘CHP’nin süratle normalleşmesi şart. CHP’nin iradesine vurulan vesayet prangalarını gerekiyor. Sayın Genel Başkan’ın artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulup kendisini toparlaması, ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor’’ dedi. Şimdi vesayet derken neyi kastediyor? Ekrem İmamoğlu’nu kastediyor. Suç örgütü derken yine Ekrem İmamoğlu’nu kastediyor. Ortada suç olarak şu ana kadar iktidarın gösterebildiği hiçbir şey yok. Bu konuda kamuoyunu, kendi taraftarlarını bile ikna edebilmiş değil. Ama bu oyunu sürdürmek istiyor. Kaybettiği bir oyunu sürdürmek istiyor. Peki bunu İmamoğlu olmadan yapabilir mi? İşte bu çabada Özgür Özel’e bir çağrı yapıyor. En son konuşmalarında biliyorsunuz Özgür Özel’e karşı çok sertti Erdoğan. ‘‘Özgür Efendi’’ diye hitap ediyordu. Şimdi tekrar yerel seçim sonrası üsluba dönmüş, ‘‘Sayın Genel Başkan’’ oldu Özgür Özel ve ona yine 31 Mart sonrasında olduğu gibi normalleşme çağrısı yapıyor, ‘‘Gelin, normalleşin’’ diyor. Aslında şu anda CHP normal olanı yapıyor. Kendisine yapılan saldırıya cevap veriyor ve verdiği cevabın sonunda öne geçiyor, inisiyatifi alıyor. İktidar saldırdıkça CHP ve İmamoğlu ve Özgür Özel güçleniyor. Erdoğan burada böyle baş edemediğini gördüğü için, Ekrem İmamoğlu’ndan CHP’yi koparmaya çalışıyor. Bu olabilecek bir şey değil. Sıklıkla şunu söylüyordu: ‘‘Gidiyorsun, icazet alıyorsun Özgür Efendi’’ diyordu. Belli ki önümüzdeki günlerde CHP’lilerin, başta Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na ulaşması konusunda yeni birtakım şeyler yapabilirler. Ne kadar etkili olur bilmiyorum. Biliyoruz, Ekrem İmamoğlu’nun hesaplarına, sosyal medya hesaplarına engel çıkartmaya çalışıyorlar. Ama bir yerden sonra İmamoğlu taraftarları bunu aşıyorlar. Şimdi Özgür Özel’e belki bunu yapmaya çalışacak. Bunun da pek bir işe yaramayacağını göreceğiz. Buradaki temel husus şu, cuma günü ‘‘Haftaya Bakış’’ta Kemal Can’la bunu da konuştuk; Erdoğan yıllarca bu ülkeyi kutuplaştırarak yönetti, çünkü çoğunluk kendisindeydi ve çoğunluk olduğu müddetçe de kendi tabanını muhafaza etmek yeterliydi. Onu muhafaza edebilmenin yolu da karşı tarafı şeytanileştirmek, kriminalize etmekti. Bu uzun bir süre yürüdü ama artık kutuplaşma tersine işlemeye başladı. Çünkü Erdoğan artık çoğunluk değil. Ne AKP çoğunluk, ki bir zamanlar AKP’nin %50 oy aldığına tanık oldu bu ülke, Erdoğan ilk turda seçimler kazandı, cumhurbaşkanlığı seçimlerini. Ama artık AKP+MHP son kamuoyu araştırmalarında %40’a ulaşmakta bile zorluk çekiyor. Dolayısıyla bir zamanlar muhalefete hep söylenen AKP tabanından oy alma çabası çağrısı şimdi tersine döndü. Erdoğan’ın muhalefet tabanına seslenebilmesi lazım. Ama muhalefet tabanı Erdoğan karşısında çok sert bir pozisyon aldığı için, sürekli sokaklarda olduğu için, Erdoğan onlara ulaşamıyor, ulaşamayacak da ve bunu kestirmeden CHP içerisinden birilerini yanına çekerek yapmaya çalışıyor. Bu işleyecek bir politika değil. Son günlerde gözünüze çarpıyor mu bilmiyorum, iktidar yanlısı medyada birtakım haberler çıkıyor. CHP’li birileri, kimi zaman isimleri, mesela bir tanesi neydi, eski Gümüşhane İl Başkanı. Gümüşhane CHP’nin zaten güçlü olduğu bir yer değil, hiç güçlü olduğu bir yer değil. Kaldı ki eski il başkanı demişmiş ki, ‘‘İmamoğlu aklanana kadar CHP’den istifa etsin.’’ Ya da Deniz Baykal’ın sağ kolu gibi olan Mehmet Sevigen sürekli bir yerlerde ve iktidar yanlısı medyada sürekli demeçler veriyor. Ne diyor: ‘‘Sokakta olmaz bu iş.’’ Nerede olur? ‘‘Yargıda olur.’’ Sanki ülkede bağımsız bir yargı varmış gibi… Bir şekilde CHP’yi sokaktan koparmaya çalışıyorlar. Çünkü sokak CHP’nin gücüne güç katıyor. Neler oluyor? İllerde mitingler oluyor, ilçelerde mitingler oluyor. Çarşamba günü Beyazıt’ı gördünüz. Aydınlatmaya izin vermediler ama insanlar cep telefonlarıyla ortalığı aydınlattı ve bu bir meydan okuyuş olarak karşımıza çıktı. Şu haliyle Erdoğan diyor ki, ‘‘Ülkenin gündemine dönün.’’ Ülkenin gündemi ne? Erdoğan’ın istediği… O, CHP’ye yıllarca dar bir alan, muhalefete dar bir alan sağlıyor. Onun içerisinde Meclis’te soru önergeleri versinler, reddedilsin; arada sırada bir iki grup toplantılarında bağırıp çağırsınlar, o da onlara cevap versin. Erdoğan’ın ‘‘memleket gündemi’’ dediği daracık bir alan. Ama 19 Mart’la birlikte CHP bu alanı alabildiğine genişletti. CHP artık siyaset yapıyor ve toplumsal muhalefetle buluşuyor. Erdoğan diyor ki, ‘‘Yapmayın, etmeyin, gelin eskiye dönün.’’ Eski ne? ‘‘O dar alanda gelin Meclis’te konuşun. Bana istediğinizi söyleyin, bana kızın, edin ama insanları harekete geçirmeyin’’ diyor. Bu arada şöyle şeyler de var; ‘‘Bölgemizde bu kadar önemli olaylar yaşanırken, tehlikeli süreçler yaşanırken, CHP’nin yaptığı yanlış.’’ Niye yanlış? Şu anda 19 Mart krizine karşı CHP’nin ve ona destek olan toplumsal muhalefetin cevabının bölgedeki olanlarla ne alakası var? Böyle bir alana sıkışmış kalmış durumda. Özgür Özel’in buna itibar etmeyeceği çok açık. CHP’den kimsenin itibar etmeyeceği çok açık. Ekrem İmamoğlu’nu susturabilmenin mümkün olmadığı çok açık. Sonuçta belli bir yerde Erdoğan ya iyice gazı kökleyecek, çok sert şeyler yaşatacak bu ülkeye, ki bunun hiç kimseye hayrı olmayacak, ya da benim başından itibaren söylediğim gibi, bir an önce en az zararla çıkabilmek için 19 Mart öncesine, hatta diplomayı da sayarsak 18 Mart öncesine Türkiye’yi döndürecek. Bu, tekrar ‘‘Özgür Efendi’’yi ‘‘Sayın Genel Başkan’’ diyerek aşılabilecek bir sorun değil. Ve Erdoğan’ın o konuşması da açıkçası onun siyasi kariyerinde çok hazin bir duruma işaret ediyor. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.