Ruşen Çakır, CHP’nin İzmir mitingine katıldı. Çakır, CHP’nin İzmir mitingi: Taban tavanı aşınca başlıklı videoda “Olay artık Ekrem İmamoğlu’nu, Özgür Özel’i, CHP’yi çoktan aşmış.” dedi.
CHP, İzmir’de “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi düzenledi. 19 Mayıs 1919’a ithafen saat 19.19’da başlayan mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gündeminde, gençlerin yaşadığı sorunlar ve İBB’ye yönelik operasyon vardı. Özel, “Azınlık hükümetine karşı demokrasi bayrağını açıyoruz” dedi.
CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından İzmir Gündoğdu Meydanı’nda “Millet iradesine sahip çıkıyor” mitingi düzenledi. CHP’nin İzmir mitingi, Samsun, Yozgat, Mersin, Konya ve Van’da yapılan mitingin ardından altıncı miting oldu.
19 Mart operasyonunun ardından iki ay geçtiğini ancak hâlâ bu iddiaların ispatlanamadığını belirten Özel, İmamoğlu’na yöneltilen suçlamalar ve verdikleri yanıtların yer aldığı bir video izletti.
Ruşen Çakır, CHP’nin İzmir mitingi izlenimlerini videoda değerlendirdi. Çakır, “Olay artık Ekrem İmamoğlu’nu, Özgür Özel’i, CHP’yi çoktan aşmış.” dedi. Çakır, mitingin etkisini şöyle tarif etti: “Sanki bütün İzmir oradaydı. Tabii ki orada değildi bütün İzmir ama bir sosyal faaliyet, bir aile gezmesi gibiydi. Her yaştan insanlar vardı, rahatlardı.”
Ruşen Çakır: “CHP örgütü üzerindeki ölü toprağını atmış”
Çakır, “CHP örgütü üzerindeki ölü toprağını atmış, baya bir dinamik. Ve insanlar CHP kimliklerini daha açık söyler olmuşlar. Ama bunun ötesinde CHP’nin üstünde bir kimlik oluşuyor sanki. Bu kimliğin içerisinde değişik motivasyonlar var.” dedi.
Özgür Özel’in liderlik vasıflarına özellikle dikkat çeken Çakır, konuşmasında şu değerlendirmeyi yaptı: “Özgür Özel’in ilk andan itibaren geliştirdiği ve gösterdiği liderlik vasıfları çok etkili oldu. Ekrem İmamoğlu’nun mücadeleyi bırakmaması da çok önemli oldu.”
Çakır, “CHP’de de bir silkinme var, CHP’nin kadrolarında da, liderlerinde de bir silkinme var. Ama esas olarak insanlar da var, gençler de çok var. O hani söylediğimiz korku duvarı aşıldı.” dedi.
Bu videoyu Ruşen Çakır, Kemal Can’ın yakın zamanda tedavi gören annesi ve Medyascope’un sıkı destekçisi Elvan Can’a ithaf etti.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Pazartesi günü malum, İzmir’de CHP mitingini izledim. Ali Deniz’le gittik, Ali Deniz Çakır, yani oğlumla. Sıcağı sıcağına akşam kısa bir video da çektik ve bu mitingin CHP’nin ve Özgür Özel’in umduğundan daha başarılı olduğunu söyledim. Dün Kadri Gürsel’le yaptığımız ‘‘Hafta Başı’’nda da biraz değindim CHP mitingine. Ama hâlâ anlatmak istediğim bazı hususlar var, onu da bu sabah anlatmak istiyorum. Yalnız bir not düşeceğim: Artık bundan sonra sabah yayınlarımı hep birisine ithaf etmek istiyorum. Bu sabahki yayını daha yakınlarda bir tıbbi müdahale geçiren Elvan Can’a, yani bizim Kemal Can’ın annesi Elvan teyzeye ithaf ediyorum. Benim çok iyi bir takipçim olduğunu biliyorum. Herhalde izleyecektir. Tekrar ona geçmiş olsun diyorum. Evet, orada ne gördüm? Çok şey gördüm ama hissiyatımı şöyle anlatabilirim: 2015 seçimleri öncesi, Haziran seçimleri öncesi bayağı bir Türkiye’yi gezmiştim, birçok yerde miting izlemiştim, hepsinin birbirinden farklı özellikleri vardı. Bu arada bilmeyenler için söyleyeyim, ben hakikaten mitingleri çok severim, yani yüzlerce miting izlemişimdir ve bunun %80’i de herhalde Refah Partisi, Fazilet Partisi, AK Parti ve kısmen de Saadet Partisi’dir. Büyük bir çoğunluğu öyledir. O seçimde izlediğim mitinglerden en fazla beni çarpan Osmaniye’deki MHP mitingi olmuştu. Diyeceksiniz ki ne var bunda, Devlet Bahçeli’nin memleketi, tamam eyvallah. Osmaniye’de izlediğim tek mitingdir o. Ama biliyorum ki Osmaniye’de çoğunluk genellikle birinci parti AK Parti çıkıyor. Orada şöyle bir hissiyata kapılmıştım: Sanki bütün şehir mitinge gidiyor. Böyle bir miting alanına doğru, tam önüme denk geldi bir de, akın akın insanlar gidiyor. Akın akın diyorum ama Osmaniye küçük bir şehir, buna rağmen. Çok şaşırtmıştı beni, çok etkilemişti yani. Tabii ki Devlet Bahçeli’nin memleketi olması, şu bu… Ve o seçimde de yanlış hatırlamıyorsam MHP birinci parti olamadı Osmaniye’de. İzmir’de pazartesi günü benzer bir duyguyu yaşadım. Sanki bütün İzmir oradaydı. Tabii ki orada değildi bütün İzmir ama şöyle bir şey vardı: Önce ben kalabalığın içine girdim, bayağı bir yürüdüm, insanlarla ayaküstü de olsa sohbet ettim. Kimi zaman onlar tanıyordu, kimi zaman ben gidip konuştum. Ama gözledim daha çok. Her yaştan insanlar vardı, çok rahatlardı. Böyle bir şeye gelmişler gibiydi, yani bir sosyal faaliyet, bir aile gezmesinde gibiydiler. Onun dışında tabii, evlerde, restoranlarda çok sayıda insan vardı. Sayı kaçtır bilmiyorum, yani AK Partililerin iddia ettiği gibi 60-70.000 tabii ki değil, yüz binlerce kişi olduğu muhakkak. Yukarıdan çekilmiş fotoğraflara da baktığım zaman, bayağı bir kalabalık olduğu gözüküyor. Bir de bunların hepsi, yani büyük bir çoğunluk, kırmızı bayrak, yani kırmızı derken Türk bayrağı artı ve CHP bayrağı taşıyorlardı. Bir kırmızıdan oluşan bir şey var. Burada benim gördüğüm husus, bir kere insanların bu olayı içselleştirmesiydi. İkinci ayı 19 Mart’ın. İnsan şunu söylüyor: Yani artık bu işler tavsar. Hiç de tavsamış gibi gözükmüyordu, İzmir’de onu gördüm. Bakalım, bu hafta sonu galiba Bursa’da olacakmış, gitmeye çalışacağım. Orada nasıl bir manzara çıkacak bilmiyorum. Ama İzmir’de gördüğüm, bir kere insanlar bu olayı içselleştirmişler ve bana göre olay artık Ekrem İmamoğlu’nu, Özgür Özel’i, CHP’yi çoktan aşmış. Daha genel bir şey var. Tabii ki CHP’ye çok yakınlar insanlar, hepsi olmasa bile büyük bir kısmı da CHP’li, onu görüyoruz. CHP örgütü üzerindeki ölü toprağını atmış, bayağı bir dinamik ve insanlar CHP kimliklerini daha açık söyler olmuşlar. Ama bunun ötesinde CHP’nin üstünde bir kimlik oluşuyor sanki. Bu kimliğin içerisinde değişik motivasyonlar var. Dün Kadri’nin de belirttiği gibi, özellikle İzmir çevresinde yaygın olan laiklik kaygıları, Atatürk, bütün bunlar var, bir muhalefet ruhu var. Tabii ki Ekrem İmamoğlu’yla ve arkadaşlarıyla dayanışma var, iktidarı değiştirme arayışı var. Ama bir toplumsal hareket vardı orada, insanları, birbirinden farklı insanları bir araya getiren. Bu, CHP’nin başarabileceği bir şey değil. Tabii ki CHP’nin burada rolü oldu. Özellikle Özgür Özel’in ilk andan itibaren geliştirdiği ve gösterdiği liderlik vasıfları çok etkili oldu. Ekrem İmamoğlu’nun içeri girdiği andan itibaren mücadeleyi bırakmaması da çok önemli oldu. Ama burada bunun ötesinde toplumsal, ne diyoruz, ‘‘toplumsal muhalefet’’ diyoruz. Aslında toplumsal muhalefet lafı bir yere kadar önemli ama ben daha geniş bir şeyden, bir toplumdan bahsetmek istiyorum. Toplum oradaydı, toplumsal bir hareket vardı orada. Muhalefet tek başına buna yetmeyebilir. Bu CHP’nin tek başına bir başarısı değil. Tabii ki CHP’nin de etkisi var ama yer yer CHP’nin buna ayak uyduramadığını görüyoruz. Açıkçası, Özgür Özel çıkana kadarki konuşmalar hiç de öyle miting alanındaki insanları çok fazla heyecanlandırmadı. Ne Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ne Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okuyan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu… Yani oradaki tabanın, yani oraya gelen insanların gerisindeydiler. Kusura bakmasınlar ama onların beklentilerine, coşkusunun arayışlarına tam cevap verebilecek bir durumda değildiler. Özgür Özel farklı. O miting zaten, başkalarında da böyle oluyordur ama İstanbul’da mesela İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in de belli bir ağırlığı olduğunu görüyoruz İstanbul mitinglerinde. Burada Özgür Özel’in taşıyabildiği bir potansiyel var. Bu benim çok ilgimi çekti. Gazeteci olarak protokolün olduğu yerden izleme imkânım oldu ve protokolde de CHP’nin çok sayıda milletvekili, il başkanı, ilçe belediye başkanları, il belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, parti yöneticileri, şunlar, bunlar birçok insan vardı. Ama onların da açıkçası — gençlerini istisna tutuyorum, genç CHP’li görevlileri istisna tutuyorum — bu olaya tam ayak uydurabildiğini sanmıyorum. Onlar hâlâ üzerlerinde eski CHP’nin birtakım şeylerini taşıyorlar. İstisnalar muhakkak vardır ama genel olarak bakıldığı zaman bir protokol hâli var. Bunu ilk Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat içeri atıldığında, Beşiktaş’ta yapılan mitingde görmüştüm. Daha o zaman tabii ki Ekrem İmamoğlu vesaire dışarıdaydılar. O mitingde de o protokolün nasıl şaşırdığını, tam da olayları anlayamadığını ve kaygılı olduğunu görmüştüm. Şimdi kaygı pek yok ama oradaki insanların, oraya gelmiş olan insanların beklentilerini tam karşılayabilecek bir dinamizm onlarda var mı, çok emin değilim. Yani başta söylediğim gibi orada taban, ki hepsi CHP’li değil, biliyorum ama önemli bir kısmı CHP üyesi ya da CHP’ye oy veren insanlar, onun tavanı büyük ölçüde aşmış olduğuna tanık oldum. CHP’nin bunu tam olarak kucaklayabilmesi, tabandaki o dinamizmi bütün kadrolarına aktarabilmesi, özellikle üst düzey kadrolarına aktarabilmesi zor bir iş. Özgür Özel bunu başarmış gibi duruyor. Özellikle İzmir konuşması bence çok başarılıydı, ama bütün parti için aynı şeyi söyleyebilir miyim bilmiyorum. Bu olay Tayyip Erdoğan’ın, hep söylediğim gibi, siyasi hayatının en büyük hatalarından birini 19 Mart’ta yapmasıyla birlikte başlayan toplumsal bir silkiniş olayı aslında. CHP’de de bir silkinme var. CHP’nin kadrolarında da, liderlerinde de bir silkinme var ama esas olarak insanlarda var. Gençlerde çok var. O söylediğimiz ‘‘korku duvarı aşıldı’’, ki Özgür Özel onu şöyle söylüyor: “Korkuyu evde bıraktık” diyor. O zaten ortada, onu görüyoruz zaten insanlarda. Ama onun ötesinde bir şey var. Tam bunu tarif etmek nedir bilmiyorum ama bunu bir yaşam tarzı olarak benimsemiş gençler, yaşlılar, çok sayıda kadın var. Zaten mitingteki kadın oranı çok yüksekti. Böyle bir şey gördüm. Ve Erdoğan’ın o “60.000 kişi var, 70.000 kişi var, zaten çok sönük gitti” gibi şeylere itibar ettiğini sanmıyorum. Muhtemelen birtakım güvendiği isimlere oranın, o meydanın sosyolojisini çıkarttırıyordur. Eğer kendisine doğrudan tarafsız birtakım şeyler aktarılırsa herhalde kaygısı iyice artar. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.