Eğitim 360’ta, ERG Araştırmacısı ve Medya Koordinatörü Umay Aktaş Salman, ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşen Köse, ortaöğretimdeki sorunları ve ihtiyaçları ele aldı. Lise eğitimini yeniden düşünmek başlıklı videoda Arık, eğitim sistemini şöyle eleştirdi: “Gençlerin kim olduklarını keşfetmeleri, ilgi ve becerilerini deneyimlemeleri ve toplumsal yaşamla bağ kurmaları için gereken alanı sunmuyor.”
Bir süredir ortaöğretim sistemine dair basında çeşitli haberler gündeme geldi. Liselerin süresinin değişmesi odağındaki haberlerde dört farklı modelden söz ediliyor. Bunlar:
- Lise eğitiminin 3+1 modeliyle yapılandırılması, 12. sınıfın üniversite sınavına hazırlık yılı olarak düzenlenmesi,
- “2+2 modeli” olarak tanımlanan sistemde, ilk iki yılı tamamlayan öğrencilere lise diploması verilmesi; akademik olarak ilerlemek isteyenlerin iki yıl daha eğitime devam etmesi,
- 16 yaşını dolduran öğrencilerin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılması,
- Lise eğitiminin tamamıyla zorunluluk kapsamından çıkarılması.
Millî Eğitim Bakanlığı, henüz alınmış bir karar olmadığını, bu tartışmaları titizlikle takip ettiklerini ifade etti. Videoda, kamuoyuna yansıyan modellerden önce, ortaöğretim sisteminin mevcut sorunları ve bu sorunların nedenlerini anlamanın önemi vurgulandı.
“Sistemin gençlere nasıl bir alan sunduğunu tartışalım”
ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık, ortaöğretimi yeniden düşünürken odaklanılması gereken asıl konunun sürenin kaç yıl olduğu ya da hangi yapının uygulanacağından ziyade, sistemin gençlere nasıl bir alan sunduğu olduğunu belirtti. Arık, sistemi şöyle eleştirdi: “Gençlerin kim olduklarını keşfetmeleri, ilgi ve becerilerini deneyimlemeleri ve toplumsal yaşamla bağ kurmaları için gereken alanı sunmuyor. Mevcut yapı, ağırlıklı olarak sınavlara hazırlık üzerine kurulu. Sınav sistemleri teknik olarak zaman zaman değişse de, öğrencilerin okul ve meslek yönelimini belirleyen en güçlü unsur olmayı sürdürüyor. Sınav başarısı ile sosyoekonomik koşullar arasındaki güçlü ilişki, sistemin eşitsizlikleri azaltmak bir yana, yeniden ürettiğini gösteriyor. ERG olarak biz, ortaöğretimi devletin çocuklara karşı sorumluluğunun bir parçası olarak görüyoruz. Yani bu yalnızca okula kayıt yaptırmak değil; barınmadan beslenmeye, psikososyal destekten güvenli ulaşım ve materyal erişimine kadar bütünsel bir destek sistemini gerektiriyor.”
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşen Köse, öğrencinin ilgi, beceri ve değerlerini tanımasının ve yaşamla nasıl ilişki kuracağına dair düşünmesinin eğitimin en temel amaçlarından biri olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu: “Bir öğrencinin ortaokulda birkaç yılını LGS’ye, lisede ise birkaç yılını YKS’ye hazırlanarak geçirmesi bence büyük bir ulusal kayıp. Çünkü bu yaşlar, ergenlik dönemindeki nörofizyolojik gelişim özellikleri nedeniyle, beynin öğrenmeye çok açık olduğu, yeni becerilerin kolay edinilebildiği dönemlerdir. Yabancı dil öğrenmekten yazılıma, müzikten spora kadar birçok alanda gelişim için altın yıllardır. Ancak biz bu dönemi çoğunlukla test çözmeye indirgediğimizde, çocuklar yalnızca yeni beceriler kazanamamakla kalmıyor, var olan potansiyellerini de kaybedebiliyorlar. Böyle bir sistemde çocuğun kendini keşfetmesi ne kadar mümkün?”