Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, Suriye’nin ulusal kurumlarını birleştirmek için stratejik bir karar aldıklarını vurgulayarak, “Türkiye’den beklenen, bu süreci desteklemesi ve teşvik etmesidir” dedi. Abdi “Biz Suriyeliyiz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek istiyoruz” diyerek, Türkiye’nin olumlu rol oynayabileceğini vurguladı.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, Yeni Yaşam Gazetesi’nden Mehmet Ali Çelebi ve Doğan Cihan’a konuştu.
Türk devletinin dile getirdiği tehditlerin yerinde olmadığını, şu anda görüşme sürecinde olduklarını vurgulayan Mazlum Abdi, “Süreç şeffaf ve uluslararası güçler de dahil. Suriye’nin bölgelerini, ordu da dahil olmak üzere Suriye’nin ulusal kurumlarını birleştirmek için stratejik bir karar aldık. Bu adımı hayata geçirmek için bir diyalog süreci var. Türkiye’den beklenen, bu süreci desteklemesi ve teşvik etmesidir. Her iki tarafı da teşvik etmelidir ki zemin oluşabilsin” dedi.
“Biz Suriyeliyiz, kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek istiyoruz”
Mazlum Abdi şöyle devam etti:
“Sonuç olarak biz Suriyeliyiz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek istiyoruz. Bu nedenle Türkiye de olumlu bir rol oynayabilir. DSG’nin Suriye ordusuna dahil edilmesiyle ilgili süren müzakere konuları Türkiye için bir tehdit oluşturmuyor. Bu görüşmeler meyvesini verirse, Türkiye’ye yönelik tehditler de azalacaktır. Bu açıklamaların Suriye diyaloğuna zarar verdiğine ve Suriye hükümetine diyaloğu ilerletmemesi için baskı yaptığına inanıyorum. Ayrıca Suriye’ye müdahaleye de olanak sağlıyor. Aynı konuları Türkiye ile görüşmeye açığız. Buna karşı değiliz. Örneğin, Türkiye ile sınır kapılarının açılmasını istiyoruz. Türkiye’nin tavrının değişmesini umuyoruz. Türkiye bizi PKK’nin bir parçası olmakla suçladı. Şimdi Türkiye, PKK ile olan sorununu çözüyor.”
Türkiye’nin YPG, YPJ ve DSG’nin silahsızlandırılması talebini “ele alış biçimleri yanlış” diyerek nitelendiren Abdi, “Mesele silahlanma değil, Suriye ordusunun birleşip birleşmeyeceği. Bir Suriye ordusu olmalı. Bu ordunun nasıl kurulacağı Suriyeliler arasında tartışılıyor. Bu nedenle, daha önce de söylediğim gibi, askeri kurumlarımızı birleştirmeye karar verdik. Kararımız, DSG’nin Suriye ordusunun, -Suriye Savunma Bakanlığı’nın bir parçası olması” diye konuştu.
“Suriye’de 139 grup Türkiye’ye yakın”
Abdi Suriye coğrafyasındaki entegrasyon tartışmaları konusunda, “İki güç var: SDG ve iç güvenlik güçleri. Toplam sayıları 100 bin. 100 bin kişinin yeni bir orduya entegre edilmesinden bahsediyoruz ve bu zaman alıyor. Birçok detay var ve emek gerektiriyor. İhtiyaç duyulan şey, bu sürece destek sağlamak” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Türkiye’ye yakın gruplar için de Mazlum Abdi, “Şam’daki toplantıda Savunma Bakanının bana söylediğine göre, Suriye’de 139 küçük grup var ki bunların çoğu Türkiye’ye yakın. Henüz birleşmediler. Son 8 aydır birleşmeye karar vermişler ve Suriye Savunma Bakanlığı bünyesinde önemli sorumluluklar üstlenmiş olsalar da, hâlâ yerlerindeler” diye konuştu.
Dürziler ve Arap Alevileri’ne yönelik tutum
Abdi bu söyleşisinde sahil kentlerinde Arap Alevileri’ne, Süveyda’da da Dürzilere yönelik tutukları ve krizi bitirecek çözüm yollarını değerlendirdi. Süveyda Savaşı sırasında Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditlere, Kürtlere yönelik tehditlere işaret etti. Bu sorunların diyalogla çözülmesi gerektiğini vurgulayan Abdi, şunları söyledi:
“Güvenlik açısından ortaya çıkan sonuçlar iki temel sonuca varıyor: Birincisi, Suriye’de bir güvenlik boşluğu olduğu. Güçlerin var olduğu ve sayılarının çok olduğu doğru, ancak tek bir çatı altında değiller. Suriye kıyılarında ve Süveyda’da katliam yapanlar devletin kontrolü altında değil. Devletin talebi üzerine de gittikleri doğru, ancak yaptıkları eylemler… Devletin kontrolünde profesyonel bir güç yok ve sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Bu gruplar yüzde yüz devlete göre hareket etmiyor. Bunu kendileri de ifade ediyorlar. Devletin kontrolü altında değiller ve aynı zamanda devletin onlara ihtiyacı var.”