Edgar Morin ile söyleşi: Târihten ders alınır mı?

27 Mart 2025 Pascal Boniface

1921’de doğan Edgar Morin, üniversitede târih, coğrafya, sosyoloji, felsefe ve siyâsal bilimler öğrenimi görmüştür. Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi CNRS’te fahrî profesör, dünyanın farklı yerlerindeki otuz sekiz üniversitede fahrî doktor olan Morin, çağımızın büyük düşünürlerindendir. Éditions Denoël’in yayımladığı son kitabı “Târihten Ders Alınır mı?” (Y a-t-il des leçons de l’Histoire ?, Mart 2025) hakkında, Uluslararası Stratejik İlişkiler Enstitüsü IRIS’in kurucusu Pascal Boniface’nin yaptığı söyleşi.

Edgar morin
  • Pascal Boniface: Size göre, Târih’in derslerinden biri, “Bir eylemin sonucunun ilk baştaki niyetin tersi olabilmesi”…

Edgar Morin: Bütün târih boyunca saptanabilen bir şey bu. Niyetlerin umulan hedefe hiç varmadığını görüyoruz ve son derece sık rastlanan bir hâdise bu. Halbuki bir şeyi istemenin, ona karar vermenin, bunun gerçekleşmesi için yeterli olduğu zannedilir — ki bu bir hatâdır.

  • Pascal Boniface: Muhayyilenin ve mitosun Târih’i ne kadar yönlendirebileceğini, hattâ denetimlerine alabileceğini bize dinlerin gösterdiğini yazıyorsunuz…

Edgar Morin: Gerçekten, Hıristiyanlığın, İslâm’ın, hattâ Budizm’in ne kadar esaslı bir rol oynadıklarını pekâlâ gördük. Bugün hâlâ, İslâm’ın bir kısmı son derece faal. Hıristiyanlığın bile bir kısmı, Amerikalı Evanjelist Hıristiyanlar üzerinden çok faal. Ama bunlar, meselâ Haçlı Seferleri’nin ya da Cihad’ın başlatılmasının muazzam rolüyle karşılaştırıldığında ufacık kalır. Bütün bunlar dinî mitolojinin etkilerini göstermektedir.

  • Pascal Boniface: Size göre, zulme uğramış olmak zâlime dönüşmeye bir engel değil. Mazlum zâlime de dönüşebiliyor…

Edgar Morin: Yahudi halkının yüzyıllarca mâruz kaldığı zulümler ve İsrail’i yönetenlerin bir kısmının bizzat tereddüt etmeden Filistin halkına karşı korkunç zulümlere girişmeleri geliyor aklıma. Başka bir deyişle, mâruz kalınan zulüm iyileştirmiyor… Türkler tarafından zulmedilen Sırplar da bizzat Boşnaklar’a zulmettiler. Maalesef, zulme uğrama tecrübesi size, her tür zulümden kaçınmak gerekir gibi insânî bir sonuca varma olanağı vermiyor. Yahudilerin bir kısmı bunu anladı ve bu yüzden İsrail’in eylemleriyle aralarına mesâfe koydular.

  • Pascal Boniface: Tahrip edenler aynı zamanda büyük uygarlaştırıcılar da olabiliyor: Yenilen Yunanistan, onu yenen Roma’yı fethetmişti…

Edgar Morin: O çok ilginç bir şey; çünkü Roma Yunanistan’ı çok haşin bir biçimde fethetmiş ve içinde entelektüellerin bulunduğu çok sayıda Yunanlı’yı arabalara doldurup ülkesine götürmüştü. Tuhaf bir şekilde, Yunanlılar Latin dünyasını o kadar etkilemişlerdi ki, sonunda Roma dünyasında Yunanca resmî dil olmuştu. Fakat, ondan bile önce, Yunan kültürü, yani Aristoteles gibi Yunan filozofları Roma kültürüne girmişlerdi. Horatius, “Esir Yunanistan, kaba fâtihini esir aldı” (Graecia capta ferum victorem cepit) diyordu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

  • Pascal Boniface: Size göre, “İlerleme de bir sürü muğlaklık içerir. Dayanışmaların ve toplulukların gerilemesinden benciller yararlanır”. Yani ilerleme daha fazla bencilliğe mi götürür?

Edgar Morin: Teknik ve ekonomik ilerlemenin entelektüel bakımdan ahlâkî bir ilerlemeyle hiç alâkası yoktur — ki bu da korkunç bir şeydir. Hattâ, matematik yoluyla bilgide ilerleme katedildiği sanıldığında, insan gerçekliğinin rakamlara indirgenemeyen tüm bir kısmı perdelenir. Dolayısıyla ilerleme korkunç muğlaktır. Bugün insanlığı ölüm riskiyle karşı karşıya bırakan nükleer bombanın ortaya çıkışını teknik ilerleme sağlamıştır. Geçen yüzyılın sonunda hâlâ inanıldığı gibi ilerleme mitosuna inanılamaz artık.

  • Pascal Boniface: Diğer muğlaklık: İdeolojilerin insanları köleleştirdiğini, ama fikirlerin özgürleştirici olabildiğini söylüyorsunuz…

Edgar Morin: Sâdece zararlı fikirler ve insanlıkdışı fikirler yoktur; neyse ki “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” gibi, özgürleştirici bir rol oynamış ve hâlâ oynayabilen fikirler ve ilkeler de vardır. Fikirler dünyasının bir muğlaklığı da buradadır. Nazizm bir ideolojiydi, Stalinizm bir ideolojiydi ve o fikirlerin dünyası katiyetle sapkıncaydı. Târih’te fikirlerin önemine inanmak gerekir elbette; ama o fikirlerin tamâmen uzlaşmaz doğada olabildiklerini de unutmamak gerek.