Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İsrail’in ele geçirdiğini iddia ettiği belgelerden çıkan sonuç: İran, nükleer silah üretmeye istihbarat örgütlerinin düşündüğünden daha yakındı

Foreignpolicy.com’da 13 Kasım 2018’de Michael Hirsh imzasıyla çıkan habere göre, İsrailli istihbarat yetkilileri İran arşivinin bir kısmına ulaştı ve Tahran’ın nükleer programıyla ilgili önemli bilgiler edindi. Bu iddialar kapsamında hazırlanan haber özet olarak şöyle:

İsrailli istihbarat ajanları tarafından ele geçirilen gizli İran arşivlerine göre Tahran, nükleer silah üretmeye Batılı istihbarat örgütlerinin ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun düşündüğünden çok daha yakındı. Washington’daki Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü (Institute for Science and International Security) yöneticisi, fizikçi David Albright’a göre, eğer antlaşma lağvedilirse İran birkaç ay içinde nükleer güç sahibi olabilecek potansiyele sahip. Foreignpolicy.com’a konuşan Albright bunun için 7-12 aylık bir zaman dilimi öngördüğünü söylüyor.
Habere göre Mossad ajanları bu belgeleri, Tahran’da gerçekleştirdikleri bir gece yarısı baskını sonucu ocak ayının sonunda ele geçirdi. Belgeler üzerinden analizler; David Albright, bir dönem Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Direktör Vekili olarak görev yapan Olli Heinonen ve enstitüde politik analist olarak çalışan Andrea Stricker tarafından gerçekleştirildi.
Arşiv 100 bin sayfadan fazla ve 1999-2003 yılları arasındaki gelişmeleri kapsıyor. Belgeler, ABD’nin ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun, İran’ın gücünü her defasında küçümsediğini ortaya koyuyor.

“Fransızların tahmini en gerçekçi olanı”

ABD, İran’ın nükleer silah sahibi olabilmesinin 2 yılı bulabileceğini öngörüyordu; ancak Albright’a göre İran, buna çok daha kısa zamanda ulaşabilir. Albright için arşivdeki bilgilerin en şaşırtıcı kısmı Batılı istihbarat birimlerinin bu konuda yanılıyor olması. Ancak Fransız hükümetinin, İran’ın 3 ay içinde nükleer silah geliştirebilme potansiyeline sahip olduğu öngörüsünün pek çok tahminden daha gerçekçi olduğunu belirtiyor. Daha önce Kuzey Kore ve Irak’ın nükleer programlarını da takip eden Albright, arşiv araştırmalarının hâlâ devam ettiğini ve İsrailli yetkililerin her defasında yeni bir şey gördüğünü aktarıyor.
Nisan ayı sonunda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İran Nükleer Anlaşması’yla ilgili yaptığı bir konuşmada bu belgelere atıfta bulunarak şöyle demişti: “Bu dosyalar gösteriyor ki İran, hiçbir zaman nükleer silah programına sahip olmadığını belirtirken yüzsüz bir şekilde yalan söylüyor.”
İran Dışişleri Bakan Vekili Abbas Arahşi ise, Netanyahu’nun bu konuşmasını Trump’ın kararını etkilemek üzere önceden ayarlanan bir şov veya kendisi ve Trump’ın anlaşmayı yok etmeye yönelik ortaklaşa atmış oldukları bir adım olarak nitelendirmişti. Trump, Netanyahu’nun açıklamasından birkaç gün evvel ABD’nin anlaşmadan çekileceğini duyurmuştu.

Ruhani’nin durumu

İran arşivinden ele geçirildiği iddia edilen belgelerin kapsadığı yıllarda Hasan Ruhani (Şu anki İran Cumhurbaşkanı) Ulusal Güvenlik Danışmanıydı. Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü’ne göre Ruhani, burada merkezi bir rol oynuyordu ve nükleer silah üretmek için sahip olduğu şevki kaybettiğine yönelik herhangi bir kanıt bulmak da mümkün değil.
Analistler bu nükleer program hakkında hâlâ çok sayıda bilinmeyen nokta olduğunu vurguluyor. Onlara göre, şu anki en acil mesele bütün bu ekipman ve materyallerin nerede bulunduğunu saptamak.
Barack Obama yönetiminde görev alan Alexandra Bell’e göre, raporlar gerçek olsa bile önemli olan İran’ın mevcut anlaşmaya uyup uymadığı. Ancak yine de raporlar İran’ın gelecekte nükleer silaha ulaşabilme ihtimali hakkında endişeleri artırırken, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun daha sıkı incelemeler gerçekleştirmesine de neden olabilir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.