Macaristan’ın en etkili haber sitesi Origo, 2014 yılında Başbakan Viktor Orban’a en yakın kişilerden biriyle ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme taşımış ve Orban’ı siyasi açıdan oldukça zor bir duruma düşürmüştü. Ancak o dönemde, Macaristan’da hâlâ özgür bir basının varlığından söz edilebilirdi. Bugün ise Origo, Orban hükümetine yakın bir yayın organı olarak faaliyet gösteriyor. New York Times gazetesi, Macaristan’daki basın özgürlüğünün kısa sürede nasıl erozyona uğradığına dair bir dosyayı sayfalarına taşıdı.
Bugün Origo artık, Orban ve partisi Fidesz’in en ateşli destekçilerinden biri konumunda. Orban’ın mültecileri ve Macar asıllı ABD’li işadamı George Soros’u hedef alan politikalarının kopyasını Origo’nun sayfalarında ve manşetlerinde görebilmek mümkün. Origo son olarak, Macaristan’da Orban’ın partisinden olmayan tek büyükşehir belediye başkanı olan Laszlo Botka hakkındaki iddiaları gündeme taşıdı.
Orban demokratik mekanizmaları günbegün erozyona uğrattı
2010 yılında iktidara gelmesini takiben, Orban hükümeti, ülkedeki ülkedeki kontrol ve denge mekanizmalarını günbegün erozyona uğrattı. Bundan elbette basın özgürlüğü de nasibini aldı. Devlete ait medya organları tamamen Orban’ın kontrolüne geçerken, birçok özel medya kuruluşu, Orban’ın çevresindeki insanlar tarafından satın alınarak hükümet politikalarının safına geçirildi.
Origo’nun yöneticileri, editörleri ya da muhabirleri ne hapse atıldı ne de kovuşturmaya uğradı. Ancak sitenin sahibi olan Magyar Telekom firması üzerinde kapalı kapılar ardında bir baskı mekanizması oluşturuldu. Firma önce otosansürü daha sonra da firmayı tarafsız bir şirkete satma yollarını denedi. Ne var ki Origo, sonunda Orban’ın eski maliye bakanının aile şirketine satıldı.
Macaristan basın özgürlüğünde hızla geriliyor
Aslında yüzeysel olarak bakıldığında Macaristan’da şeklen bütün demokratik mekanizmalar işliyor: Yargı kağıt üzerinde bağımsız, seçimler yapılıyor, çok sayıda özel sektöre ait medya kuruluşu var. Ancak gerçekte işler hiç de öyle yürümüyor. Yüksek Mahkeme yargıçları iktidardaki Fidesz Partisi tarafından atanıyor, yargı ve cezaevi kurumlarının başlarında Orban’a çok yakın iki isim var; seçim sistemi ve seçim bölgeleri Orban’ın işine yarayacak şekilde değiştirilmiş durumda. Çok sayıdaki medya kuruluşu ise ya sessizliğe mahkûm ya da hükümetin politikalarını destekliyor.
Tüm bu gelişmeler sonucunda, Orban’ın göreve geldiği 2010 yılında ABD’li Freedom House’un basın özgürlüğü sıralamasında 40. sırada yer alan Macaristan, 2017’de 87. sıraya geriledi. Macaristan medyası bugün “özgür” değil, “kısmen özgür” kategorisinde yer alıyor.
Origo’nun bağımsızlığının adım adım eriyişi
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
1990’ların sonunda telekomünikasyon şirketi Magyar Telekom’a bağlı olarak kurulan Origo, kısa zamanda etkili bir güç haline geldi. Ancak Origo güçlendikçe -özellikle Orban döneminde- üzerindeki baskılar da arttı. 2005 yılında Magyar Telekom’un çoğunluk hisselerini Alman telekomünikasyon devi Deutsche Telekom satın aldı. Orban’ın ilk yıllarında özellikle yolsuzluk dosyalarının ifşası konusunda önemli haberlere yer veren Origo için işler, Orban’ın medyayı düzenleyen devlet kurumlarına kendisine yakın kişileri ataması ve bu kişilere medya organlarına para cezası ve çeşitli yaptırımlar uygulama konusunda geniş yetkiler tanımasıyla değişmeye başladı.
Orban göreve geldikten sonra, 2008 küresel ekonomik krizinin etkilerini azaltmak için çeşitli ekonomik tedbirler uygulamaya konuldu. Bunlar arasında telekomünikasyon ile ilgili yeni vergiler ve frekans bedellerinin artırılması da vardı. Yeni ekonomik tedbirler Magyar Telekom’un mali tablolarını bozunca, şirket yöneticileri defalarca Orban’ın sağ kolu Janos Lazar ile kimisi gizli olan görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmeler sırasında Origo ile ilgili herhangi bir konu konuşulmamıştı. Ta ki 2013 yazında, Viyana’da yapılan gizli bir görüşmeye kadar. Bu görüşmede Lazar, herhangi bir tehdidi ağzına almamakla birlikte Origo’nun editörleriyle hükümet üyeleri arasında gizli bir iletişim hattı kurulmasını teklif etti. Origo’nun yöneticileri üç mobil telefon hizmet sağlayıcısının lisans sözleşmelerinin uzatılması karşılığında buna boyun eğdi.
Viyana’daki gizli görüşmelerin ortaya çıkmasının ardından Lazar açıklama yapmazken, Magyar Telekom, hükümet ile diyalog halinde bulunduklarını doğrulayan ancak basın özgürlüğü ile ilgili konuların konuşulmadığının belirtildiği bir açıklama yayınladı.
Hükümetle yapılan bu gizli anlaşmayı protesto eden Origo’nun genel yayın yönetmeni görevden ayrılırken, yerine geçen yeni genel yayın yönetmeni aynı çizgiyi sürdürdü ve Lazar hakkında usulsüz harcama yapmasıyla ilgili birtakım haberler yayınlamaya devam etti.
Magyar Telekom ve hükümetten, bu yolsuzluk dosyalarının örtbas edilmesiyle ilgili gelen baskılar Origo yöneticilerini yıldırmadı ve ifşaatlar devam etti. Ancak 2014’ün Nisan ayında Orban yeniden seçimleri kazanınca, Magyar Telekom yöneticileri haziran ayında genel yayın yönetmenini kovdu. Bunu protesto etmek için çok sayıda muhabir istifa etti.
Artık esas olarak bir telekomünikasyon firması olan Magyar Telekom için Origo bir yük ve başağrısı olmaya başlamıştı. Sonunda Magyar Telekom, Origo’yu satmaya karar verdi. Origo’yu New Wave Media isimli bir şirket satın aldı. Satın alırken gereken krediyi ise iki bankadan almıştı: Biri Orban’a göbekten bağlı bir devlet bankası, diğeri de Orban’ın eski maliye bakanının kuzeninin bankası. Origo’nun bağımsız ve özgür medya mücadelesi de bu satın alma işlemiyle son bulmuş oldu. Origo artık sadece, Orban hükümetinin politikalarını destekleyen türde bir yayın politikasına sahip.
Origo, New Wave’e satıldığı 2015 yılında, Orban’a yakın isimlerin kontrolündeki 31. medya kuruluşu olmuştu. Aradan sadece üç yıl geçti, bu sayı bugün 500’e ulaşmış durumda.