Tuğba İçer – Oğuzhan Biderci
şiirle örtülür sokakta ölen her insanın cesedi.
seslendirilen değil, yazılan sözcüktür
hayatı kendi anlamına doğru iten/çeken
sözcük, taşıdıklarından kurtulup bağımsızlığını kanıtladıkça
özgürlüğüne kavuşur şiir.
sarfedilen sözcüğü önce okuru, sonra da şiiri,
sırasıyla savunur.
ta ki sözcük, hem okuruna hem de şairine isyan edene kadar!
sözcük, doğanın ölümsüz tek tanrısıdır!
şiir, okurunu bi çift siyah deri eldiven gibi giyer,
şairinin parmak izlerini saklamak için…
parmak izleri, hayatın izlerinin tekrarıdır
Şair küçük İskender bir yıldır mücadele ettiği kanserden kurtulamayarak tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü ve Erdal Öz Edebiyat Ödülü gibi birçok ödül alan şair, bu kimliğinin yanı sıra oyunculuk da yapıyordu. Haziran 2018’de yazdığı son kitabı “İkinci Waliz” kitabındaki bir şiirinde “Dans inadına inadına inadına sürmekte” diyordu.
küçük İskender, arkasında onlarca şiir ve yazıyı miras bırakarak 2 Temmuz Salı gecesi hayatını kaybetti.
O, hayatı boyunca şiirlerinde ve yazılarında, ideallerini ve arzularını, bastırmadan saklamadan toplumun ona dayattıklarına karşı çıkarak temsil etmeye cesaret eden bir şair olarak tanınıyordu. Dostları onu hayatla kurduğu sert ilişkiyi şiirlerine yansıtmış bir şair olarak görüyordu.
Nitekim bir yazısında “Kimseyi inandıramazsınız her şey sanatçının temsil etmeye cesaret gösterdiği ideallerinde, arzularında saklı çünkü. Bastırdığı, sakladığı, çekindiği ne varsa aslolan sanat tözü o aslında. İktidarın, hiyerarşinin ulaşamayacağı, yönetemeyeceği itki kaynağı” diyordu.
Arkadaşı şair Sunay Akın, “Şiiri tıp fakültesine yeğleyip, ‘Dr.’ yerine ‘Şr.’ unvanını taşıdı İskender… Şiirin pencerelerine taş atarak camları kıran ‘küçük’… Kız Kulesi Şiir Cumhuriyeti’nin Robinson Crusoe’su… Biliyorum, son nefesini verirken özür diledi küçük İskender. Çünkü o bir periydi!” diyordu.
küçük İskender’in vefatı üzerine Medyascope olarak konuştuğumuz yakın arkadaşı Yekta Kopan üzgündü: “Yani ne diyeyim ki, çok erken oldu, hakikaten diyecek bir şey yok. Onu çok seviyorum, çok erken oldu hakikaten şu anda ne diyeceğimi bilemiyorum.”
küçük İskender’in kitapları Can Yayınları’ndan çıkıyordu. Yayınevinin sahibi Can Öz, Medyascope’a küçük İskender’i şöyle anlattı:
“Her türlü iktidara (siyaset, mahalle baskısı veya terk eden bir sevgilinin iktidarı olabilir bu) İskender kadar zarif ve tutarlı bir şekilde karşı çıkan kimseyi tanımadım hayatımda. Bu güçlü karakterini şiirinde ve edebiyatında da görürsünüz. Kendi karakterinin gerçekliği, yazınına doğrudan yansır. Çok genç yaşta yazdığı şiirlerdeki olgunluğun kaynağı da sanıyorum ki budur. O nedenledir ki okurları İskender’e bir bakıma aşık olurlar. Çok büyük bir edebiyatçıyı ve çok zarif bir insanı kaybettik. Umuyorum ki ülke olarak bundan sonra kıymetini biliriz.“
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Yazar Ahmet Ümit de şairin ölümü ile ilgili Twitter’daki hesabından şöyle diyordu:
Kansere geçen sene haziran ayında yakalanan küçük İskender, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Geriye ise dostlarına, arkadaşlarına ve okurlarına vasiyet niteliğinde şu sözleri bıraktı:
“Benim öldüğümü duydukları gün dansa gitsinler. Bir gün önce dansa gidenler de çok özledikleri sevgililerini arasınlar. Arayanlar varsa parti versinler. O gece çok eğlensinler. Ben öldüm diye eğlenmesinler. Böyle bir adam yaşadı diye eğlensinler.“
küçük İskender kimdir?
“küçük İskender” olarak bilinen şair Derman İskender Över, 1964 yılının Mayıs ayında dünyaya geldi. 12 Eylül sonrası yaşadığı zorunlu geri çekilme sonrası küçük İskender, eleştirmenlere göre 80’li yılların ortalarından itibaren Türk şiirine yeni bir soluk getirdi. Şiirlerinde Beat Kuşağı ve İkinci Yeni etkileri sıkça görülüyordu.
Şiire 12 – 13 yaşlarında evlerinin kütüphanesinde bulduğu Hasan Hüseyin ve Nazım Hikmet ile başladığını anlatıyordu. Hatta bir röportajında onlar için ilk şairlerim diyordu. “İkinci Yeni” akımı ile tanışması 17-18 yaşlarında Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Oktay Rıfat gibi ustalarla oldu.
küçük İskender, Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü ve Erdal Öz Edebiyat Ödülü gibi pek çok ödül aldı. Şair ve yazarlığın yanı sıra oyunculuk da yaptı. Hayatı boyunca gençlere, genç şairlere çok önem verdi ve genç şairlerle birlikte Anadolu’nun birçok yerinde onlarla performans geceleri düzenledi.