Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: “Siyasal iktidardan yargı reformu beklemek safdilliğin ulaşacağı en son yerdir”

Avukat İnisiyatifi, bugün İstanbul Barosu’nda “Yargı Reformu Stratejisi ve Ceza Muhakemesi Özel Tedbirlerinde Öncelik, Sonralık Meselesi” başlıklı bir konferans düzenledi. Konferansın konuşmacıları Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan’dı.

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, konferansın açılış konuşmasını yaptı. Durakoğlu, konuşmasında Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ni ciddiye almadıklarını söyledi. Durakoğlu, “KHK’lerle götürülenler yok, OHAL’i kalıcılaştıran uygulamalardan geri dönüş yok” dedi. 

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu

Konferansın moderatörlüğünü yapan avukat Fikret İlkiz, ilk sözü Hamdi Yaver Aktan’a verdi. Aktan, “Ceza Muhakemesi Özel Tedbirlerinde Öncelik, Sonralık Meselesi” konusunda konuştu. Aktan’ın konuşması telefon dinlemeleri ile ilgiliydi. Aktan, geçmişte imzasız ve kimlik belgesiz iletişim tespitlerinin yapıldığını anımsattı ve “Gizli tanıklık da başka kanıtlarla desteklenmesi hâlinde geçerlidir. Gizli tanıklık belirti delilidir. Türkiye’deki uygulama açısından düşman ceza hukukun enstrümanı olarak kullanılmıştır” dedi. 

Adalete duyulan hasretin feryadı”

Ardından söz sırası Sabih Kanadoğlu’na geçti. Kanadoğlu, konuşacağı konuyu anımsattı ve sözlerine “Adalete duyulan hasretin feryadıdır söyleyeceklerim” diyerek başladı. Kanadoğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

Türkiye anayasal değil, anayasalı bir devlettir”

“Bir ülkede bütün delilleri yok edilen bir kuvvetler ayrılığı varsa ona ancak ‘Anayasalı bir devlet’ denir. Anayasal devlet olmakla anayasalı bir devlet olmak farklıdır. Ülkemiz anayasalı bir devlettir. Ancak kanunların bile uygulanmadığı bir ülkede yönetimin adı olsa olsa polis devletidir. Bir ülkede Merkez Bankası başkanı, kanuna rağmen kararnameyle görevden alınıyorsa orada artık kanun devletinde bile bahsetmek mümkün değildir. Türkiye kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul etmiş bir ülkedir. Hatta sözde katı ve sert değil, medeni bir işbirliğine dayalı bir kuvvetler ayrılığı vardır. Çünkü bir ülkede yasama, yürütüme ve yargı sadece bir kişinin sözüne, diline, kulağına bağlıysa o ülkenin sisteminin adı tek adam rejimidir. ‘Yetmez ama evetçilerin’ yardımı, muhalefetin beceriksizliği bizi bu hale getirdi.”

Kuvvetler ayrılığı artık yoktur”

“Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun kurulması ve partili cumhurbaşkanlığının önünün açılması varılmak istenen amacın ne olduğunu ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle denge ve denetimi ortadan kaldırdığınızda kuvvetler ayrılığı artık yoktur.”

Yargı Reformu Strateji Belgesi ciddiye alınacak bir belge değildir”

“Yargı reformu ihtiyacı neden doğdu? Buna ihtiyaç var elbette. Yargı reformu her halükarda adalete ulaşmanın yoludur. Adalete ulaşma yolunu açabilmek için hukuk devletinin gerekliliğini yerine getirmek lazımdır. Bu hâle getiren siyasal iktidardan yargı reformu beklemek safdilliğin ulaşacağı en son yerdir. Yargı Reformu Strateji Belgesi ciddiye alınacak bir belge niteliğini hiçbir zaman taşımayacaktır. Türkiye’yi adalete muhtaç, hukuk devletine ihtiyacı olmasına rağmen bunu bir tarafa bırakıp yargı bağımsızlığını sıfırlayan bir iktidardan yargı reformu beklemek gülünecek veya ağlanacak bir yola sokmuştur dinleyenleri.”

Cumhuriyet gazetesinin cezaevindeki eski çalışanları

“Cumhuriyet gazetesinin yazarlarının durumunu düşününüz. Beş yılın altında ceza alanların Yargıtay yolunu kullanamayıp, bu kararların istinaf mahkemesinde onanmasından sonra cezaevine konulup, daha fazla cezaya çarptırılanların Yargıtay yoluna başvurabilmesi nedeniyle dışarıda olması, Türk Ceza Hukukunda açıklanması mümkün olmayan bir durum ortaya çıkardı. Eğer bir paket hazırlıyorsanız bu Ceza Muhakemeleri Kanunu ya da Ceza İnfaz Yasası’nda bir değişikliğe tekabül edecektir. Tespit edilmiş bu haksızlığı gidermek için işe koyulmalıdır. Çalışma Meclise gelmedi. Bu, bilerek isteyerek üç ay daha cezaevinde tutulmaları demektir. Böyle bir zihniyetin reform yapacağına inanmak safdilliktir.”

Avukatların istediği yeşil pasaportla çözülmez”

“Düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak şekilde hareket ediliyorsa bu ülkede zaten bu özgürlüklere saygı yoktur. Eğer siz Türk Ceza Kanunu’nda yapılması gereken değişiklikleri tartışmıyor, düşünce beyan etmiyor, eksiklikleri gidermek için gayret sarf etmiyorsanız konuşmaya hakkınız yoktur. Kendi kendimizi kandırmayalım. Avukatların istediği, yeşil pasaportla çözülecek bir durum değildir. Alkışlar reform paketine değildi herhalde ama hayal kırıklığına uğradığınızı söylüyorsunuz. Yargı bağımsızlığından bahsediyorsanız hâkimlerin ne şekilde o göreve seçildiğini, tarikatlardan geldiğini görmüyorsanız konuşmaya hakkınız yoktur.”

Demokrasiye, yargı bağımsızlığına ve adalete inanmış iktidara ihtiyaç var”

“Her şeyden önce demokrasiye, yargı bağımsızlığına ve adalete inanmış iktidara ihtiyaç vardır. Bu olmadan daha çok yargı reformundan bahsederiz. Sonunda hiç umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Türkiye bir hukuk devleti, yargısı bağımsız, adalete kavuşmuş bir toplum olacaktır.” 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.