Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen koronavirüs salgını neredeyse eşzamanlı olarak tüm dünyaya yayılıyor. Virüsten farklı bünyeler değişik biçimlerde etkilendiği gibi farklı kriz yönetimi pratikleri uygulayan devletler de çeşitli şekillerde etkileniyor. Peki, koronavirüs demokratik bir virüs mü? Merkez ve çevre ülkeler arasındaki eşitsizlikleri, küresel gelir ve servet eşitsizliğini, toplumlardaki sınıfsal eşitsizlikleri hesaba katmadan koronavirüs salgını ile baş etmek mümkün mü? Sosyal izolasyonun sağlanabilmesi için “Evde Kal” sloganı sınıfsal açıdan ne anlama geliyor? Evde kalarak çalışamayan toplumun büyük bir kesimi virüsten kendisini nasıl koruyacak? Bu kesim evde kalırsa maddi olarak hayatını nasıl sürdürecek? Devletin acilen alması gereken önlemler ve salgınla mücadele sürecindeki sorumlulukları nelerdir?
Gülçin Karabağ konuğu Doç. Dr. Hakan Koçak ile koronavirüs salgını sürecini sınıfsal açıdan değerlendirdi. Koçak, “Toplum şu anda iki slogan temelinde iki sınıfa ayrıldı: Orta ve üst sınıflar için ‘evde kal’ ve toplumun dar gelirli çoğunluğu (emekçiler) için ‘ücretli izin’” dedi.