Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (61): Afiyet olsun Türkiye

Ekonomi Tıkırında’nın 61‘inci programında Sedat Pişirici, koronavirüs salgınının yol açtığı ekonomik sıkıntıyı ve hafta sonundaki sokağa çıkma yasağının ilanı sonrası yaşananları değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Egemen Gök

İyi günler.

Hepinizin bildiği üzere 10 Nisan Cuma gecesi saat 22.00’de gece yarısından başlayıp 12 Nisan Pazar günü gece yarısı sona ermek üzere 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Amaç neydi? İçişleri Bakanlığı genelgesi amacı şöyle açıklıyordu: “Koronavirüs salgının görüldüğü andan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın ve bilim kurulunun önerileri, sayın cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda salgının-bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma adına birçok tedbir kararı alınarak hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda ilgi genelge ile alınan son tedbirlerden olan, büyükşehir statüsündeki 30 ilimiz ile Zonguldak ili için şehir giriş-çıkışlarının 15 gün süreyle geçici olarak yasaklanması kararlaştırılmıştı. Alınan tedbirlerin bulaşın yayılım hızına olan etkisinin en üst noktaya taşınabilmesi amacıyla…”

Neymiş amaç? Koronavirüs bulaşıcısın yayılım hızını düşürmek. Neden cumartesi-pazar? Azıcık ısınan ve güzelleşen havanın etkisiyle halkın sokağa, parka, bağa, bahçeye fırlamasını, bu yolla da birbirine virüs bulaştırmasını engellemek. Peki ne oldu? Halkın bir bölümü sokağa çıkma yasağı ilan edilir edilmez gıda ve ihtiyaç malzemesi temin etmek için sokağa fırladı. 

Sonra iki gün boyunca bu durum tartışıldı. Herkes meşrebine göre bir şey söyledi. Ama sokağa çıkma yasağı ilanındaki beceriksizlikler açık ortadaydı. Genelgesinin başına “Koronavirüs salgının görüldüğü andan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın ve bilim kurulunun önerileri, sayın cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda” cümlesini koyup bu işteki yetkili ve sorumluları işaret eden İçişleri Bakanı, beklenmedik bir şekilde dün gece saat 21.24’te resmi ve şahsi Twitter hesabından istifa ettiğini duyurdu. Süleyman Soylu, sokağa çıkma yasağını açıklandığı andan itibaren yaşananlardaki sorumluluğu üstlenip istifa etti. Ama dün gece, istifadan bir süre sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nn istifasını kabul etmediğini duyurdu. Soylu da bugün saat 12.15’te bir tweet daha atıp görevine devam edeceğini bildirdi. 

Sonuç olarak dün gece ne oldu? 31 Mart yerel seçiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybeden AKP’nin seçim işleri başkanı Ali ihsan Yavuz’un, CHP’nin AKP oylarını çaldığını iddia etmeye çalıştığı konuşmasında söylediği gibi, “Hiçbir şey olmasa bile, kesinlikle bir şeyler oldu”. Ama siz içişleri Bakanı’nın büyük bir erdem gösterip sorumluluk üstlenerek istifa ettiğini, cumhurbaşkanın da bu çok başarılı bakanın istifasını kabul etmediğini gördünüz.

Dönelim ekonomiye. Memleketteki dar gelirli aile sayısı 4 milyon 400 bin. Memleketin nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi. Memlekette 5 bin liranın altında geliri olduğu için kamu bankasına kredi başvurusunda bulunanların sayısı 3 milyon 700 bin. Memleketteki işsiz sayısı 4 milyon 362 bin. Memlekette 946 bin kişi iş bulmaktan ümidi kesmiş durumda. Memlekette ev işleriyle meşgul olduğunu söyleyerek yaşayanların sayısı 11 milyon 438 bin. Memlekette ücretsiz aile evi işçisi olarak çalışanların sayısı 2 milyon 360 bin. Memlekette iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı 2 milyon 786 bin. 

Bunları ben uydurmuyorum. Ben, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Türkiye İstatistik Kurumu’nun yalancısıyım. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 7 Nisan Salı günü Twitter hesabından paylaştığı bir video ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anadolu Ajansı da bu değerlendirmeleri şu iki tweet ile duyurdu. Birinci tweet, “Dar gelirli 2,1 milyon aileye sağlanan 1000 lira nakdi yardımı, yeni 2,3 milyon aileyle birlikte toplamda 4,4 milyon aileye vereceğiz”. ikinci tweet, “5 bin liranin altında geliri olanlara verilecek temel ihtiyaç desteğine 3,7 milyon kişi başvurdu, ödemesi bu hafta başlayacak.”

10 Nisan Cuma günü ise Türkiye İstatistik Kurumu Ocak 2020’ye ilişkin iş gücü istatistiklerini yayımladı. Buna göre işsiz sayısı 4 milyon 362 bin kişi, işsizlik oranı yüzde 13,8, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 15,7. Ocak ayında, istihdam edilenlerin yüzde 5,2’si inşaat sektöründe, yüzde 16’sı tarım sektöründe, %20,7’si sanayi sektöründe, yüzde 58,1’i hizmet sektöründe çalışıyordu. Ocak ayında, istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 242 bin kişi, inşaat sektöründe 68 bin kişi azaldı, sanayi sektöründe 257 bin kişi, hizmet sektöründe ise 161 bin kişi arttı. Bir ayrıntıya dikkatinizi çekmek istiyorum. Ocak ayında istihdam edilenlerin sayısı sanayi sektöründe 257 bin kişi artmış ya, her ay Türkiye İmalat PMI yani (satın alma yöneticileri endeksi) verilerini açıklayıp bu verilerin imalat sanayi performansında  en hızlı ve güvenilir referans kabul edildiğini söyleyen istanbul Sanayi Odası, 1 Nisan çarşamba günü, Türkiye İmalat Sanayii Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nin Mart 2020 verisini 48,1 olarak açıkladı. Bu veri Şubat’ta 52,4’tü. Bu endekste eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm veriler sektörde iyileşmeye, tersi ise kötüleşmeye işaret ediyor. Yani imalat sanayiinde işler bozuk.  

İstanbul Sanayi Odası’nın dediğine göre, sektördeki zorluklar büyük ölçüde küresel koronavirüs salgınından kaynaklanmış. Üretim son beş ayda ilk kez hız kaybederken yeni siparişler iki aylık genişleme sürecinin ardından düşmüş. Salgının küresel boyutunun yansıması olarak yeni ihracat siparişleri de büyük ölçüde yavaşlamış. Firmalar satın alma faaliyetlerini geçen yılın ekim ayından beri ilk kez azaltmış. Ocak ayında sanayide istihdam 257 bin kişi artmış ama sanayi martta koronavirüse takılmış.

Dönelim tekrar ocak ayı işsizlik verilerine. Ocak ayında çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 15,8. Ocak ayında genç nüfus olarak tanımlanan 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 24,5; neredeyse her dört gencimizden biri işsiz. Ocak ayında iş bulmaktan ümidi kesenlerin sayısı 946 bin. Ocak ayını ev işleri ile meşgul olarak geride bırakanların sayısı 11 milyon 438 bin. Türkiye İstatistik Kurumu, Ocak ayında 2 milyon 360 bin kişiyi de ücretsiz aile işçisi olarak, 2 milyon 786 bin kişiyi de “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar” diye kayıt altına almış.

Hal böyleyken geçen hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlanan “Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifi taslağı” ile 4857 sayılı iş kanununun 25. maddesine geçici bir madde eklenerek, teklifin yasalaşmasından itibaren üç ay süre ile hiçbir işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilemeyeceğinin hükme bağlanacağı haberleri yayıldı. Bakanlık taslağı sivil toplum örgütlerine yollamış. Onların görüşü alındıktan sonra son şekli verilecek olan taslak TBMM’ye gönderilecekmiş.

Taslak işçi çıkarmayı yasaklamakla birlikte işçinin ücretsiz izne gönderilebilmesini öngörüyor. Kanun teklifi taslağının 5. maddesi tam olarak şöyle:

“Bu kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesi, COVID-19 salgın hastalık neticesinde kamu yararının gerektirmesi nedeni ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci bendinde gösterilen sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez. birinci fıkra çerçevesinde fesih yasağı uygulanan hallerde işveren işçiyi ücretsiz izne ayırabilir. 

Bu madde kapsamında belirlenen fesih yasağı süresini altı aya kadar uzatmaya cumhurbaşkanı yetkilidir.”

Kanun teklifi taslağı, işten çıkarılamayacak ama ücretsiz izne çıkarılabilecek işçiye her gün için 39,24 lira nakit ücret desteği verilmesini de öngörüyor. Kanun teklifi taslağının bu konudaki 4. maddesi tam olarak şöyle:

“Geçici madde 24- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı iş kanunu’nun geçici onuncu maddesi çerçevesinde ücretsiz izne ayrılan işçilere ve 15/3/2020 tarihinden sonra işten çıkarılmış olup, kanunun diğer hükümlerine göre işsizlik ödeneğinden istifade edemeyen işçilere, 4857 sayılı iş kanununun geçici 10 uncu maddesi çerçevesinde belirlenen fesih yasağı süresince fondan her gün için 39,24 türk lirası nakdi ücret desteği verilir.

birinci fıkra çerçevesinde ücretsiz izne ayrılarak ücret desteğinden yararlanan işçinin işveren tarafından fiilen çalıştırılmaya devam ettiğinin tespiti halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun 102 nci maddesinde belirlenen idari para cezaları dört katı olarak uygulanır.

Bu madde kapsamında verilecek nakdi ücret desteğinden yararlanma süresini altı ay süreyle uzatmaya cumhurbaşkanı yetkilidir.”

Çok klasik olacak ama… 

Ekmek aslanın ağzındaydı. 

Bu koronavirüs salgını ve salgını yönetemeyenlerin beceriksizliği ile salgında servetini korumak isteyenlerin açgözlülüğü yüzünden, ekmek şimdi aslanın midesinde. 

Ekmeği oradan alıp yiyebilirsen afiyet olsun Türkiye.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.