Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Erkek şiddetine uğrayan kadınlar anlatıyor (4) – Filiz Yeşilyayla: “Babam annemi kablo ile boğdu, kardeşimin kaburgalarını kırdı, beni demir sopa ile dövdü ve birkaç gün sonra serbest kalacak”

“Babam işkence yaparak annemin kaşlarını dikiş ipiyle dikmeye çalıştı, beni demir sopayla dövdü, kardeşimin kaburgalarını kırdı.”

25 yıl önce yapılan bir evlilik ve sonucunda çıkan cümleler… Yukarıda okuduklarınız, Filiz Yeşilyayla’nın yaşamını anlatıyor. Evde bir baba ve şiddet gören üç kadın. Üç kadının, 20 yılın üzerinde yaşadıkları hayatı ve şiddeti evin büyük kızı Filiz Yeşilyayla (23) ile konuştuk. Filiz Yeşilyayla’nın 20 gündür hapishanede olan babası ise 24 Mayıs 2020 tarihinde tahliye oluyor. Çocuklar, annelerinin öldürülmesinden korkuyor ve “Annemiz öldükten sonra sesimizi duymayın” diyor.

Serap İlhan 

Serap İlhan (40), kendisine şiddet uygulayan erkek ile 25 yıl önce evlendi. İlhan sadece eşinin şiddetine değil kayınvalidesinin ve kayınpederinin de şiddetine maruz kaldı. Filiz Yeşilyayla, babasının ailesininde de şiddet olduğunu, ailenin kendilerini korumadıklarını anlattı: 

“Annem ile babam 25 yıl önce kaçarak evlendiler. Biz doğduğumuzdan itibaren şiddet hep varmış hatta biz kundaktayken bile bizi hırpalandığı zamanlar oluyormuş. Şiddet ailede hep vardı. Dedem babaanneme, amcam eşine şiddet uyguluyordu. Benim amcam, beni küçükken valize koyup üstümde zırlayan biriydi, benim dedem ben ağlıyorum diye sırtımda sandalye kıran bir dedeydi… Kısacası ailece şiddete eğilimlilerdi. Kendi çocuklarına anneme yapılanlar yapılsa neler olurdu? Annem yıllarca dayak yedi, bacakları usturayla kesildi… Annem şiddet gördüğünde onları çağırıyordum ‘Dede ne olur gel babam annemin bacağını kesti’ diyordum ama onlar kendi oğulları hapse girer diye annemi hastaneye bile götürmüyorlardı.”

“Bize küçükken çamaşır suyu içirdi, kız kardeşimin kaburgasını kırdı”

Serap İlhan’ın da ailesinde kendisini koruyacak kimsesi yoktu. Sadece bir annesi vardı, babası ise yıllar önce vefat etmişti. Filiz Yeşilyayla, kardeşi ve annesiyle defalarca babasının şiddetinden dolayı evden kaçtı fakat tekrar zorla eve getirildiler. Eve her döndüklerinde ise daha büyük bir şiddete maruz kaldılar: 

“Kardeşimle bana çok küçükken çamaşır suyu kaynatıp içirmeye çalıştığı da oldu, öldürmeye çalıştığı da oldu… Kız kardeşim şu anda 20 yaşında. Babam çok baskıcıydı, alkol hep kullanıyordu ama altı yıldır uyuşturucu kullanmaya da başladı. Biz de kardeşimle bir gün heves ettik ve Facebook açtık. Babam, kardeşim sırf Facebook açtı diye iki kolunu ve kaburgasını kırdı. Kendi kızının kaburgasını kırdı! Ve öylece okula yolladı onu. Öğretmenleri anlamış durumu, polise haber vermişler. Biz sonra mahkemeye çıktık ve mahkemede sadece beş yıl ceza verdiler babama. Bu olay yaşandığı zaman kardeşim 18 yaşından küçüktü. Babam bizi koruyacak kimsenin olmadığını bildiği için bunları yaşadık. Dedem vefat etti, sadece teyzem ve anneannem var. Bizi ailede koruyacak erkek yok. Biz o evden çok kaçtık ama her defasında dönmek zorunda kaldık.”

“Annenizin kafasını kesik bulabilirsiniz”

Düzenli bir işi olmayan baba, para cezası aldığı zaman evdeki kadınlara çalıştırıp ödetiyordu hatta uyuşturucu parasını bile eşinden zorla alıyordu. Altı yıldır madde bağımlısı olan erkek, para bulmak için evdeki tüm eşyaları satıyor, eve getirdiği arkadaşlarıyla birlikte uyuşturucu içiyordu. Halılarda saç kılı arayan, kızlarının saçını buldukta sonra “Eve erkek mi alıyorsunuz siz?” diye döven baba kızlarına “Bir gün annenizin kafasını kesik bulabilirsiniz” diyordu. 

“Annemin kaşını iğne iplik ile dikmeye çalıştı, alnına bıçak dayadı”

Serap İlhan’ın evli olduğu erkek tüm bunları yaparken “Deli raporu alırım hapis de yatmam, karımı da öldürürüm” diye düşünüyordu. Hatta rapor almak için de hastaneye de başvurmuştu. Bunu tek düşünen şiddet gösteren erkek değildi. Filiz Yeşilyayla’nın halası da yeğenlerine “Annenizin her bir parçasını başka kapıda bulacaksınız, babanız da hapis yatmayacak” diyordu. Kızlara yapılan hem psikolojik hem de fiziksel şiddet ise çoktan hayatlarına yer etmişti: 

“Babam bir kere rüyasında annemin kendisini aldattığını görmüş. Babam sırf bu yüzden annemin üstüne çıkmış ve alnına bıçak dayamıştı. Ben bunu gördüğümde 9 veya 10 yaşlarındaydım. Düşünebiliyor musunuz benim, bizim yaşadıklarımızı? Bunlar benim tüm yaşantımı etkileyen şeyler. Babam, annemin kaşını bildiğimiz iğne iplikle kaşını dikmeye çalıştı ve sonrasında hastaneye bile götürmedi.”

“Babam, annemi öldürecek ne olur yardım edin”

Türkiye’de çok alışkın olduğumuz bir cümle bu; “Babam, annemi öldürecek ne olur yardım edin”Çünkü kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadınların yüzde 29’u evli oldukları erkekler tarafından katlediliyor (2019). Bir çocuk için ise bu cümleyi söylemek de hissetmek de çok ağır. “Bizi dövsün ama anneme dokunmasın” diyen Filiz Yeşilyayla, kardeşiyle birlikte artık şiddete alıştıklarını ama annelerinin çığlıklarına alışamadıklarını söylüyor: 

“Bizim hayatımız evde dayak yiyerek, karakola giderek, anneanneme kaçarak, annemin çığlık seslerini dinleyerek geçti. Beş sene önce kafama kemerin tokasıyla vurdu. Bir baba nasıl bunu yapabilir? Hiç unutmuyorum annem o zaman benim elime bıçak verdi ‘Kızım bu seni öldürücek, sen kendini öldür de kurtul’ demişti. Düşünün neler yaşadığımızı. Bir gün arabada gidiyoruz babam kendi telefonundan hurdacıyı falan aramış. Birden döndü anneme dedi ki: ‘Sen mi aradın telefonumdan adamları’ ve cebinden tornavida çıkardı anneme sapladı. Biz kardeşimle giden araban kendimizi attık ve ‘Babam, annemi öldürecek ne olur yardım edin’ diye çığlık attık. Bu cümle o kadar ağırdı ki bizim için. Daha sonra annemi bir uçurumun kenarına götürmüş oradan atmaya çalışmış.”

“Süpürgenin demir hortumuyla dövdü”

Filiz Yeşilyayla, sırf babasının şiddetinden kurtulmak için bir buçuk sene önce kaçarak evlendi. Babasının kendisini yuvasıyla da tehdit ettiğini fakat eşinin çok anlayışlı olduğunu söyleyen Yeşilyayla, babasının şiddetinin uyuşturucuyla alakası olmadığı, uyuşturucu kullanmadan önce de şiddetin olduğu belirtti. Babasının ceza almamasına isyan eden Yeşilyayla: “Benim canım bin lira para cezası mı?” dedi: 

“Bir akşam benden çay istedi. Çayı götürdüm içine şeker attı ve çay köpürdü doğal olarak ve döndü ‘Bunun içine zehir mi koydun sen’ dedi. Çayı üstüme fırlattığı gibi süpürgenin demir hortumuyla dövmeye başladı. Ben kanama geçirdim. Bu olay yaşandığı zaman çok küçüktüm ve kadın doğuma girdim. Ertesi gün polisler geldi süpürgenin hortumunu aldılar, ‘Mahkemede delil olarak göstereceğiz’ dediler ama sunmadılar. Babama o mahkemeden para cezası çıktı. Ya benim canım bin lira para cezası mı, annemin canı iki bin lira para cezası mı, kardeşimin canı beş yıl hapis cezası mı?”

Dört saat süren şiddet

4 Mart 2020 tarihinde Serap İlhan, evli olduğu erkek tarafından dört saat boyunca şiddete maruz kaldı. Beyin travması geçirdi, kablo ile boğuldu ve parmağı kesildi… Evdeki erkek, Serap İlhan’a “Seni dövmekten zevk alıyorum” diyordu ve soba demiriyle şiddet uyguluyordu:

“Annem saat 20.00 – 21.00 civarı işten gelmiş. Babam ocağı sattığı için annem sobanın üzerinde yemek pişiriyormuş. Yemekten sonra babam uyuşturucu içmiş ve sonra yatmış uyumuş ya da uyuyor numarası yapmış. Anneme ‘şu televizyonu kapat’ demiş, annem de kapatmış. Birden, sen bana ‘Allah belanı versin dedin’ demiş ve soba demiriyle annemi defalarca dövmüş, kafasından aşağı çaydanlıkla çay dökmüş, kabloyla boğmaya çalışmış, serçe parmağını kesmiş. Annem şu an sol serçe parmağını kullanamıyor ve sağ kulağı sinir zedelenmesinden dolayı duymuyor. Annemin evi AKP binasının yanında ve sürekli polisler var. Sesleri ne karşı komşusu ne de dışarıda polisler duymuş. Babam annemi döverken anneme ‘Seni dövmekten zevk alıyorum’ demiş. Sonra annem bayılmış, babam da öldü diye kenara atmış. Annem üstü başını kan içinde sabah ezan sesiyle uyanmış. Can havliyle ‘Allahım sen beni çocuklarıma bağışla’ diyerek evden ananemlere kaçmış. Babam annemi dövdükten sonra kendi uykusuna devam etmiş.”

“Polis bize ‘Yine mi siz geldiniz?’ diyordu”

Şiddet gösteren erkek için 4 Mart’ta yaşanan olayın ardından hakkında uzaklaştırma kararı çıktı. Bunu ihlal ettiği için 20 günlük hapis cezası alan erkek, 24 Mayıs Pazar günü ise serbest kalıyor. Ağustosun altısına kadar uzaklaştırma kararı var ancak ailedeki kadınlar bunu sürekli ihlal ettiğini ve bunun bir işe yaramadığını söylüyor. Polise gittiklerinde ise kadınlar sürekli aynı cümle ile karşılaşıyorlar: “Kapınıza geldiğinde haber verin.” Filiz Yeşilyayla şöyle konuşuyor:

“Şimdi 20 günlük uzaklaştırma cezasını ihlal ettiği için cezaevinde. Ben artık şiddet gördüğümde karakola gittiğimde polisler bana ‘Yine mi siz geldiniz, babanız kaç kere insan öldürmüş ki sizi öldürsün’ diyorlardı. Ben bunu yaşamak istemiyorum. Bu kişi sadece hapishanede olursa benim annem yaşar. Bu kişi pazar günü hapishaneden çıkıyor ve biz pazartesi günü ne yapacağımızı bilmiyoruz. Annemi nasıl saklayayım veya ne kadar saklayabilirim, benim kimsem yok ki, polisler de benim arkamda olmadıktan sonra ne yapabilirim? Mahkeme temmuzun ikisine ertelenmiş. Temmuzun ikisine kadar benim can güvenliğim var mı, yaşayacağımın garantisi var mı? Bize diyorlar ki ‘Siz evinizde bekleyin, kapınıza gelirse polisi arayın’. Kapıya geldiğinde benim öyle bir vaktim olacak mı?”

Boşanma davasını annesinin korkusundan dolayı açamadığını söyleyen Yeşilyayla, ancak babası cezaevine girerse dava açabileceklerini söylüyor. Babasının evlenmeden önce bile sekiz tane davası olduğunu söyleyen kadın, babasının mahkemede kravatı takıp kendisini şu sözlerle koruduğunu belirtti: “Benim çocuğum, kızını dövmezsen, dizini döversin, ağaç yaşken eğilir, kimse benim çocuk eğitimime karışamaz…”

Polis, Filiz Yeşilyayla’nın basınla konuşmasından sonra “Onlara neden anlatıyorsun, bize neden anlatmıyorsun? Sen istediğin kadar basın ile konuş olay bizde bitiyor” tepkisini almıştı. Polisin bu sözlerine “Ben yıllarca size anlattım ama kapıdan kovdunuz beni” cevabını veren Yeşilyayla, “Bu kişi polise bile zarar verdi, polise tekme attı, arabalarının aynasını kırdı…Bu neden serbest? Daha önce birini bıçakladığı için hapse giriyor ama annemi bıçakladığında hapse girmiyor. Neden?” dedi. 

“Benim annem de bir Emine Bulut olmasın”

Filiz Yeşilyayla ve kardeşi annesine bir şey olmasından korkuyor ve “Ben kendimi kurtardım, annem bir kere gün yüzü görmedi. Şu anda da annemle mutlu olmak istiyorum” diyor. Yeşilyayla ve kardeşi sürekli tokat sesleriyle uyanıyordu. Annesini koruyamamın suçluluğunu hisseden Yeşilyayla’nın tek bir isteği var: “Benim annem de bir Emine Bulut olmasın.”

“Korkuyoruz! Annemin ölmesini istemiyorum. Ben kendimi kurtardım, annem bir kere gün yüzü bile görmedi. Şu anda annemle mutlu olmak istiyorum, annemin gülmesini istiyorum, gözyaşının akmamasını istiyorum. Babamın sadece hapse girmesini istiyorum. Ben ve kardeşim defalarca anneme atılan tokat sesleriyle uyandık ama hiçbir şey yapamadım. Öyle bir duruma geldik ki artık dayak yediğimiz zaman canımız acımıyordu. Bize yaptıklarını geçtim ama keşke anneme dokunmasaydı.  Annemin ölmesini istemiyorum, haberlere çıkmak ve ‘Ben size söylemiştim’ demek istemiyorum. Lütfen, benim annem de bir Emine Bulut olmasın.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.