Bloomberg Businessweek Editörü Joel Weber, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en çok satılan yoğurt markalarından Chobani’nin (Çobani) kurucusu ve CEO’su, Türkiye kökenli iş insanı Hamdi Ulukaya ile yoğurt, girişimcilik ve koronavirüs salgını hakkında konuştu. Özge Çakır Somlyai, söyleşinin öne çıkan kısımlarını Medyascope okurları için derledi.
Joel Weber: Hamdi, siz ABD’ye gelip Yunan yoğurdu satarak milyarder olan, Türkiye vatandaşı bir Kürtsünüz. Başka hangi yiyecek sizi böyle bir yolculuğa çıkarabilirdi?
Hamdi Ulukaya: Yoğurdun kültürleri ve sınırları aşan büyüsünün yerini alabilecek bir şey hayal edemiyorum. Belki çay?
JW: Peki yoğurdu bu kadar özel yapan nedir?
HU: Bu soruyu yanıtlamak için Türkiye’ye, çocukluğuma dönmeliyim. Benim yolculuğum aslında orada başladı. Zengin ya da fakir fark etmeksizin herkesin masasında mutlaka yoğurt olurdu. Yoğurtsuz bir yemek masasını hayal bile edemezdiniz. Yoğurt, eşitliği, doğayı, beslenmeyi temsil eden bir yiyecek haline gelmişti. Buraya gelip, Upstate New York’ta yaşamaya başladığımda yoğurdu özlediğimi fark ettim. “Nerede o çocukluğumdaki yoğurt?” diye düşündüm. “Yapması o kadar da zor olmasa gerek” dedim kendi kendime. ABD’deki mutfaklarda böyle basit bir yiyeceğin eksik olması da beni üzmüştü.
JW: Çok zor bir yıl geçirdik. Bundan siz nasıl dersler çıkardınız?
HU: Hayatın kırılgan olduğunu anladım. Uzun vadeli planlar yapabiliriz ama hayat karşımıza her an sürprizlerle çıkabilir, kimisi iyi kimisi o kadar da iyi olmayan sürprizler. En önemlisi de insanın temellerini oluşturan elementler. Bence koronavirüs salgını, bu elementler hakkında bilinçlenmemizi sağladı. İş dünyasında, bizim için bunlardan en önemlisi kültür. Kültürleri inşa ederken bunu savunma amaçlı yapmazsınız. Yaşam tarzınızla uyumlu olduğu için yaparsınız. Bu gibi yazılı olmayan, üzerinde konuşulmayan kurallar bu zor dönemde çarkların dönmesini sağlayan en güçlü motorlar haline geldi.
JW: Chobani’yi ABD Küçük İşletmeler Dairesi’nden (SBA) aldığınız bir krediyle hayata geçirdiniz. Bu zor günlerde küçük işletmeleri desteklemek için neler yapılmalı?
HU: Her türlü çabanın gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hükümet yardımlarını destekleseniz de desteklemeseniz de salgın günlerinde küçük işletmelerin açık kalabilmesi için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Elimizi korkak alıştırmamalı, taşın altına koymalıyız. Küçük işletmeleri ekonominin motoru gibi düşünün: Bugünün küçük işletmeleri, yarının büyük ve yenilikçi şirketleri. Salgın sürecinde mahvoldular. Tüketici olarak da bunun bilincinde olmalıyız. İnternet üzerinden de olsa, yerel marketlerden alışveriş yapın. Arada sırada oturduğunuz mahalledeki yerel bakkal, market işletmecilerine yüzünüzü gösterin, alışverişinizi buralardan yapın.
JW: Geçen yıl yaptığınız bir TED konuşmasında, her şeyden önce çalışanlarını düşünen, asil bir işletme sahibi olmak, sizin deyiminizle “anti-CEO” kavramı hakkında konuştunuz. O günden bu yana bu fikriniz nasıl gelişti?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
HU: Salgın bu fikrin önemi daha da açık ve net bir şekilde gözler önüne serdi. Kadın ya da erkek, birlikte çalıştığımız herkes bizim varoluş sebebimiz. Dönüp 2020 yılına baktığımda görüyorum ki çok farklı koşullar altında da olsak Chobani, geçmişte sahip olduğumuz rekorların hepsini kırdı. Salgın bize gösterdi ki çalışanlarımıza ve onların ailelerine yatırım yapmak masraftan sayılmamalı.
JW: Chobani çalışanlarının yaklaşık yüzde 30’unu göçmenler ve mülteciler oluşturuyor. Göçmen meselesiyle ilgili, yönetimi devralacak Biden ve ekibinden beklentiniz nedir?
HU: Ben de bir göçmenim. Buraya 25 yıl önce geldim. Tecrübe ettiğim kadarıyla, ABD’yi ABD yapan şeylerden biri de bu. Burası, gelip bu rüyanın, Amerikan Rüyası’nın bir parçası olabileceğiniz bir yer. Amerika’nın büyüsü bu. Kim olursanız olun, nereden gelirseniz gelin, niyetiniz doğru ve hayal gücünüz kuvvetliyse, yasalara uyarsanız hayallerinize ulaşabilir ve olduğunuz gibi kabul görebilirsiniz. Bu ülkeyi ve toplumunu bir bütün olarak önemsiyorsak ABD’nin kuruluşunda atılan temelleri ve onların dayanak noktasını da korumalıyız.
JW: İş dünyasından yüzlerce lideri bir değişiklik yapmaya ikna edecek olsaydınız, bu değişim ne olurdu?
HU: Mültecileri işe alın. Dünya çapında 140 büyük organizasyonun dahil olduğu bir koalisyon oluşturduk. Hepimiz savunmasız, herhangi bir şeyin parçası olmak için fırsat arayan bu insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Bu bir çeşit hayırseverlik değil. Onlara çalışma ve para kazanma fırsatı tanıyoruz. Şirketlerden toplumun genelini ilgilendiren sorunlarına odaklanmalarını ve çözümlerinin bir parçası olmalarını istiyoruz. Onlara şunu hatırlatıyoruz: Sadece hissedarlarınıza karşı değil, bütün paydaşlarınıza karşı sorumluluklarınız var. Bu açıdan baktığımızda işletmelerin rolü çok açık. Asıl soru bunu nasıl gerçekleştirebiliriz? Bu yeni iş yönetimi modeline nasıl dahil olabilirim? Çok basit. Toplumun çok hızlı bir şekilde hissedebileceği farklar yaratmak bizim elimizde.
Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.