Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cinayetin ardından 14 yıl geçti: “Hrant Dink hâlâ o kaldırımda yatıyor”

Türkiyeli Ermeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Dink’in katili Ogün Samast, cinayette kullandığı silahla beraber cinayetin ertesi günü yakalandı. Cinayete dair bugüne kadar 150’den fazla duruşma yapıldı. Davada, kamu görevlilerinin de aralarında bulunduğu 87 sanık yargılanırken yüzlerce üst düzey yetkili kamu görevlisi tanık olarak dinlendi. Medyascope’tan Hazar Dost, 14 yıl önce işlenen Dink cinayetine dair yaşananları ve davadaki gelişmeleri derledi. 

Cinayete giden süreç

Hrant Dink, 2004’te Türkiye’nin ilk kadın savaş pilotu ve Mustafa Kemal’in manevi kızı olan Sabiha Gökçen’in aslında Ermeni olduğuna dair bir yazı kaleme aldı. Dink yazısında, Sabiha Gökçen’in akrabaları olduğunu söyleyen kişilerin görüşlerine yer verirken Genelkurmay Başkanlığı, yazıdan bir ay sonra iddiaların milli duygu ve bütünlüğe zarar verdiğini belirten bir açıklama yaptı. 

Hedef haline gelen Dink, İstanbul Valiliği’nde, Vali Yardımcısı Ergun Güngör ve iki Milli İstihbarat Teşkilatı mensubu tarafından tehdit edildi. 

Tepkiler sadece devlet kanadından gelmedi. Ülkü Ocakları mensupları, Agos gazetesi önünde “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganlarıyla eylem yaptı. 

2006 yılında Dink’e, Türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle dava açıldı ve altı ay hapis cezası verildi. Tehditler ve hedef gösterilme süreci devam ederken aynı yıl Dink’e tehdit mektubu gönderildi. 

19 Ocak günü 2007’de, 17 yaşındaki Ogün Samast, Agos gazetesinin önünde Hrant Dink’i üç kurşunla vurdu. O gün, tüm Türkiye’nin şaşkınlıkla ve endişeyle izlediği, Dink’in yerde yatan, katilin beyaz bereli görüntüsü uzun yıllar hafızalarımızdan silinmedi. Olaydan bir gün sonra Samast ile beraber azmettirici Yasin Hayal ve cinayeti planlayan istihbarat görevlisi Erhan Tuncel de gözaltına alındı.

Cerrah “Örgüt yok” derken Samast, “10 kişi talim yapıyorduk” dedi

Katil Ogün Samast ilk ifadesinde pişman olmadığını ve ormanda kendisiyle aynı yaşlarda olan 10 gençle atış talimi yaptıklarını söyledi. Dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, 22 Ocak’ta cinayette örgüt bulgusu olmadığını, cinayetin “tamamen milli duygular etrafında” işlendiğini söyledi.

Hrant Dink’i son yolculuğuna kurucusu olduğu Agos gazetesinin önünden on binlerce kişi uğurladı. 

Dink davası, belki de Türkiye’nin en karmaşık yargılamalarından biri haline geldi. İlk etapta davada sadece cinayeti planlayan sivil sanıklar yargılanırken, 2014 sonrasında onlarca kamu görevlisi de davaya eklendi. 

Dava sürecinde, Dink’in öldürüleceği istihbaratının 15 Şubat 2005’te Trabzon İl İstihbarat Müdürlüğü’ne Erhan Tuncel tarafından verildiği, bu bilginin 17 Şubat 2005’te İstanbul ve Ankara’ya bildirildiği ortaya çıktı. 

Mahkemenin “Örgüt yok” kararını Yargıtay bozdu: “Terör örgütü olmasa bile suç örgütü var”

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Temmuz 2007’de başlayan davada, sekizi tutuklu 19 sanık yargılandı. Mahkeme heyeti, dört buçuk yılın sonunda, 2012’de cinayette “örgüt” olmadığını belirterek, Yasin Hayal hariç tüm sanıkları tahliye etti. Katil Ogün Samast ise İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada “insan öldürme” suçundan 22 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Dink’in avukatlarının, cinayette bir örgüt olduğunu belirterek, Yargıtay’a yaptığı başvuru olumlu sonuçlandı. Tahliye kararı ve “örgüt yok” kararı 2014’te bozuldu. Yargıtay, verdiği kararda, “terör örgütü olmasa bile suç örgütü var” dedi. Yargılama 2013 yılında yeniden başladı. 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, altı yıl süren yargılamanın sonunda cinayeti suç örgütünün işlediği yönünde karar verdi. Erhan Tuncel’e toplam 99 yıl altı ay, Tuncay Uzundal’a 15 yıl, Zeynel Abidin Yavuz’a 12 yıl 22 gün, Yasin Hayal’e yedi yıl altı ay, Ogün Samast’a iki yıl altı ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal’in ise beraatına karar verdi. Erhan Tuncel, mahkeme çıkışında, “Devlete yapılan hiçbir hizmet cezasız kalmaz” dedi. 

Trabzon’da yargılama yavaş işledi, 2017’de ana davayla birleşti

Cinayetin Trabzon ayağında ise süreç oldukça yavaş işledi. Dink’in avukatlarının Trabzon Valiliği’ne yaptığı soruşturma başvuruları, valilik tarafından, “Görevliler görevlerini yerine getirmiştir” denilerek reddedildi.

Trabzon İl Emniyet İstihbaratı’nın muhbiri Erhan Tuncel ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nın muhbiri Coşkun İğçi, Dink’in öldürüleceği istihbaratını önceden bağlı oldukları birimlere söylediklerini anlattı. Tanıklar ve belgeler de bu ifadeleri doğruladı ama kamu görevlilerinin davası, ana davayla 2017 yılında birleştirilebildi.  

Yargılamanın bu sürecinde, Trabzon’da istihbarat görevlisi olan Erhan Tuncel’in ifadeleri ve telefon görüşmeleri, mahkeme heyetinin kararını etkilemedi. Oysa Tuncel’in, cinayetten bir saat sonra telefon konuşması yaptığı Trabzon’da görevli polis memuru Muhittin Zenit, cinayetin işlenme biçiminin planlandığı gibi olduğunu söylüyordu.

Mahkeme sürecinde ortaya çıkan belgeler, cinayetin işleneceğini İstanbul, Ankara ve Trabzon il istihbarat dairelerinin bildiğini fakat önlemediğini gözler önüne serdi. Yargılama 2007’den beri sürerken Trabzon’da başlayan ve İstanbul’da devam eden “kamu yetkilileri” davasında 10’u firari, 77 sanık yargılanıyor. 

Bu noktada 2007 yılında görevde olan isimleri hatırlamakta yarar var: O tarihte, Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay, Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak Ramazan Akyürek.

Bu isimlerden Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz‘ün, gelen “Dink öldürülecek” istihbaratının ardından, emrindeki askerleri muhbir Coşkun İğçi’ye göndererek, “Bu bilgileri kimseyle paylaşma” diye talimat verdiği ortaya çıktı. Öz’ün yargılanmasına devam ediliyor. Fakat mahkeme heyeti, son duruşmada, Ali Öz’ün yurtdışına kaçma girişiminde bulunacağına dair istihbarat bilgisi aldıklarını belirtti. 

Muhbir Erhan Tuncel, cinayet döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı, cinayetin planlandığı dönemde ise Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek tarafından göreve alındı. 

Akyürek’in İstanbul’da görev yaptığı dönemde İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından siciline düşülen “Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir” notu, devlet katında kayıt altına alınmıştı. Bu nedenle sicil notu 100 üzerinden 35 verilen tek polisti. Ayrıca Akyürek, 2020’de Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) VIP dinleme davasında 45 yıl hapis cezası aldı.

Cinayetin işlendiği gün, Agos gazetesi çevresinde, biri İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli, altı devlet görevlisinin olduğu belirlendi. 

Dink’in avukatları tarafından yukarıdaki isimlerin yargılanmaları için yapılan başvuruların hepsi 2008’e kadar reddedildi. Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun raporunda cinayette ihmalleri oldukları belirtilince, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın izniyle bu isimler hakkında soruşturmalar açıldı. 

Dava hâlâ İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Savcı, 15 Aralık’taki duruşmada verdiği mütalaada, 53 sanık hakkında ceza verilmesini istedi. Ceza istenen sanıklar arasında, dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer de bulunuyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler