Sağlık Bakanlığı’nın güncel verilerine göre, Türkiye’de son günlerde yapılan günlük koronavirüs testi sayısı ve yeni vaka sayıları düşüş eğiliminde. Ancak ölüm sayısı 300’ün altına inmiyor. Hükümetten gelen açıklamalara göre, “tam kapanma” döneminin ardından hedeflenen günlük yeni vaka sayısı hedefi ise 5 bin veya altı. Peki bu hedef ne kadar gerçekçi? Tam kapanma döneminin ardından açılma süreci nasıl yönetilmeli? Geriatri ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, bu soruların cevaplarını Medyascope canlı yayınında verdi. Cankurtaran, kapanma sürecinin iyi değerlendirilmesi için aşılama hızının artırılmasının önemini hatırlatarak, “Eğer şu anda günde 1 milyon aşı yapabiliyor olsaydık kapanma sürecini çok iyi değerlendirmiş olurduk” dedi ve daha önceki iki açılma döneminde yapılan hatalardan ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 26 Nisan’da “tam kapanma” önlemlerini açıklarken Türkiye’nin vaka sayılarını bir an önce 5 binin altına indirmesi gerektiğini söylemişti. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da günlük vaka sayılarının tam kapanma döneminin sona ereceği 17 Mayıs’tan sonra 5 binin altına inmesi halinde bu yıl için koydukları “30 milyon turist” hedefini gerçekleştirebileceklerini dile getirmişti.
“Eğer şu anda günde 1 milyon aşı yapabiliyor olsaydık, kapanma sürecini çok iyi değerlendirmiş olurduk”
Hükümetten gelen “5 bin” hedefinin bir “beklenti” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, bu sayıların tek başına bir manası olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Sayının 5 bine ya da bine ya da 10 bine inmesinin bence tek başına bir anlamı yok. Hasta sayısının da azalıyor olması lazım. Tedbirlerin vefatlara etkisini görmek için daha birkaç hafta gerekiyor. Ortak bir hedef olarak 5 bin söylendi. Genelde turizm odaklı açıklamalar yapılıyor. Tabii ki turizm çok önemli ama kendi insanımızın sağlığı ve normal hayatımızın gidişatı açısından kapanma sürecini çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. 5 binli rakamlara düşer miyiz? Umarım düşeriz. Ancak şu anda kapanma sırasında keşke 1 milyon aşı yapabiliyor olsaydık. Bunu yapabilme kapasitemiz var. Sırası gelenleri çok hızlı aşıladık. Ancak maalesef aşının devamı gelmedi. Aşıların birkaç aylık projeksiyonda geleceği söyleniyor ama eğer şu anda günde 1 milyon aşı yapabiliyor olsaydık kapanma sürecini çok iyi değerlendirmiş olurduk. Aralık ayından beri dünyada koronavirüsten ölen herkes, aşı ile önlenebilir bir hastalıktan ölüyor. Bütün ülkeler de aşı derdinde, aşı bulmaya çalışıyor.”
“Açma – kapama şeklindeki önlemler sadece dönemsel vaka azalması ya da artışı getirir”
Aşılama oranı İngiltere, İsrail, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) gibi iyi bir noktaya getirilemez ise önlemlerin etkisinin sadece “dönemsel” olacağını belirten Prof. Dr. Cankurtaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açma – kapama şeklindeki önlemler sadece dönemsel vaka azalması ya da artışı getirir. Biz geçen sene 1 Haziran’da bir normalleştik, ‘Hurra’ diye normalleştik hatta. Yazın onun etkisini gördük. Ağustos ve eylül ayında vakalar çok arttı. 1 Mart’ta yine arada bir 40 gün normalleştik; kafeler, restoranlar vesaire. Şimdi ramazanla birlikte tekrar kapandık. Açınca vakalar artıyor, kapatınca azalıyor. Ama bu açma ve kapama sırasında nüfusun ne kadarını aşılayabildiğimiz önemli. Aşılamayı hızlıca 30 yaş üzerine çekemezsek bu kapanmaların etkisi geçici olacaktır. Aşıyı yapan ülkeler rahatlıyor ve normalleşiyor. Aşı tedarik krizini Türkiye’nin çok hızlı şekilde çözmesi lazım. İlk Sinovac’a bel bağladık ve gelmeyince de öyle kaldık. Şimdi BioNTech ve Sputnik de gelecek ama bunlar sonbahar için sevindirici haber. Ama bize aşı şimdi lazım.”
“65 yaş üzeri koronavirüs vakaları azaldı, hastanede olanların çoğu aşı yaptırmayanlar”
Cankurtaran, toplumdaki aşı karşıtlığına da şu sözlerle dikkat çekti:
“Ben geriatri uzmanıyım, 65 yaş üzeri kişilerle ilgileniyorum. Artık bizim koronavirüs servisimize yatan 65 yaş üzeri hastaların sayısı azaldı ve çoğu hafif geçiriyor. Yatanların çoğu da sırası gelip aşı olmamış kişiler. Hâlâ aşı hakkı ve randevusu olduğu halde aşı olmayan 50 yaş üstü kişiler var. Ben anlamakta güçlük çekiyorum onları. Aşıyı olmamak çılgınca bir şey, tamamen cehaletle alakalı.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Umarım önceki açılmalarda yapılan hatalar tekrarlanmaz”
“Tam kapatma” kararının ardından sonuçlar izlenmeye başladı. Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu ve ilgili birimler, 17 Mayıs’ta sona erecek süreçte olasılıkları değerlendiriyor. Türkiye’de 100 bin nüfusa düşen günlük vaka sayısı şu anda 400-500 civarında. Bunun 100’ün altına düşmesinin gerektiği belirtiliyor. Tam kapanma döneminin ardından, önce okulların açılması gerektiği, ikinci aşamada ise “tek dükkân” olarak tanımlanan kuaför, avukatlık bürosu ve küçük esnaf mekânlarının açılabileceği konuşuluyor. Kafe ve restoranların üçüncü aşamada, masa sınırlaması ve dış mekân şartıyla açılmasının daha doğru olacağı dile getiriliyor.
Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran ise açılma sürecinin çok dikkatli yapılması gerektiğine dikkat çekerek, önceden yapılan hataların tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı ve şunları söyledi:
“Biz bu açılma işini 1 Mart’ta ve geçen sene 1 Haziran’da denedik. Umarım ders almışızdır. Hızlı ve aşısız açılma yapıldığında hemen başa dönülüyor. Eğer ders almadıysak iki üç ay içinde yine eski yüksek sayılara ulaşırız. Normalleşmelerin hızlı olmaması gerekiyor. 1 Mart’taki 40 günlük normalleşmeyi yapmasaydık şu anda kapanmanın ardından binli rakamları konuşuyor olabilirdik. Okulları açabilecekler mi kapanmanın ardından bilmiyorum. bunlar zor kararlar. Geçen seferki hataları, aynı yanlışları tekrarlamazlar umarım, sanıyorum ders çıkarmışlardır.”