Elif* dört çocuklu bir ailenin en küçüğü. Şu anda 32 yaşında olan Elif, abisinin onu maruz bıraktığı şiddetten kaçmak için çareyi 20 yaşında iken, 10 gündür tanıdığı bir erkekle evlenmekte buluyor. Hep baskı gördüğü, okumasına dahi karşı çıkılan bir evde büyüyen kadın, 17 yaşından 19 yaşına kadar da abisinden şiddet görüyor. Ona göre şiddetin nedeni, ailesinin erkek çocuklarını yetiştirme biçimi.
“Eril bir evde büyüdüm, evde kadınlar hor görülür, erkekler el üstünde tutulurdu”
Elif’in bir ablası, iki abisi var. Elif, büyüdüğü evde erkeklerin sözünün geçtiğini ve kadınların evdeki görevinin sadece erkeklere hizmet etmek olduğunu söylüyor. Elif, çocukluğundan beri abileri eve geldiğinde onların ayaklarını yıkamış. Elif, abisinden gördüğü şiddet için annesini de suçluyor çünkü annesi her zaman erkek çocuklarını, kız çocuklarından üstün tutmuş.:
“Evimiz buram buram erkeklik kokuyordu”
“Evimiz buram buram erkeklik kokuyordu. Evde üç erkek vardı. Babamın ve küçük abimin şiddetine hiç maruz kalmadım, babamın anneme de şiddet gösterdiğini görmedim. Fakat evdeki kadınların üzerinde bir baskı vardı, bence bu da bir şiddetti. Annem, ablamla beni büyütürken erkeklere saygı göstermemizi ve onların isteklerini ikiletmememizi empoze etmişti. Yani kısacası eril bir evde büyüdüm diyebilirim. Evde kadınlar hor görülür, erkekler el üstünde tutulurdu. Bunu da sunan annemdi. İlk şiddet görmemin ‘bahanesi’ eve geç kalmam oldu. Ben şiddet görürken diğer kardeşlerim, annem ve babam izledi. Ben annem yüzünden iki sene boyunca abimden şiddet gördüm.”
“Yemeğin altını yaktığım için kafama tabak fırlattı”
Elif, annesinin ses çıkarmamasına şaşırmıyor ve “Annem bu şiddetin temelini oluşturdu” diyor. Fakat ablasının tepki göstermemesi onu şaşırtıyor. Şiddet gördüğü sırada kendisinin de şiddete karşı koymaya çalışmadığını çünkü çocukluğundan beri, kendisine “Abin ne yaparsa doğrudur” fikrinin empoze edildiğini söylüyor:
“Bilinçaltıma bu laf çok yerleşmişti. Çok ağrıma gidiyordu. Hatta bazen ‘Neden tek şiddet gören kadın benim?’ diye düşünüyordum. Bir keresinde benden yemek istemişti ve o gün 12 gündür şiddet görmüyordum. ‘Artık bitti’ diye düşünüyordum. Yemeğin altını yakmışım. 12 gündür şiddet göstermek için bahane arıyordu sanırım. Kafama tabak fırlattı ve bir daha bunu yapmamam gerektiğini, yaparsam bu sefer daha büyük dayakla karşılaşacağımı söyledi.”
“Onlar bırakın beni, kendilerini de sevmiyordu”
Elif, evdeki baskıdan dolayı liseyi çok zorluk çekerek bitiriyor. Evin erkekleri üniversiteye gitmesini istemiyor. Elif de açıköğretim lisans programına yazılıyor. Ablası ise ilkokuldan sonra okula gitmemiş. Elif’in deyimiyle, ablası evdeki erkekliğe yenilmiş. Elif, üniversitede okurken mahallede tanıştığı, kendinden yedi yaş büyük bir erkekle evlenmeye karar veriyor:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“20 yaşında evden kaçtım. Kaçtığım erkekle daha yeni tanışmıştık. Ona evde yaşadığım şiddeti anlattım. Beni kurtaracağını söyledi. Bir gece evden kaçtım ve ona gittim. Giderken ne abimle, ne annemle, ne de babamla yüzleşme gibi bir niyetim vardı. Ne değişecekti? Onlar bırakın beni, kendilerini de sevmiyordu.”
“Abi şiddetinden kaçarken koca şiddetine yakalandım”
Elif evden çıkıp, evlenmek üzere olduğu erkeğin evine gittikten sonra ailesinin kendisini aramadığı söylüyor. 10 gün içinde evlenen Elif, evlendikten beş ay sonra şiddet görmeye başlıyor. Bir şiddetten kaçarken başka bir şiddetle karşılaşan kadın, evlendiği erkeğin kendisine şiddet göstermesinin nedenini, “arkasında ona destek olacak bir ailesi olmamasına” bağlıyor:
“Nerede olduğumu öğrendikten sonra beni hiç aramadılar. ‘Bu sizin canınızı acıttı mı?’ diye sordunuz ya, ben bunu hiç düşünmemişim, şu an fark ettim. Acıtmadı sanırım, o zamanlar onlardan kurtulduğuma seviniyordum. Evlendiğim erkek çok iyiydi aslında. Bana sahip çıkmıştı, evde gördüğüm erkeklikten farklıydı. Baskı değil, sahiplik hissediyordum. Fakat abi şiddetinden kaçarken koca şiddetine yakalanmıştım. Evlendikten beş ay sonra en ufak bir şeyden kavga çıkarıyor ve dayak atıyordu. Bu böyle bir sene boyunca sürdü. İki haftada bir şiddet görüyordum ama buna alışmamıştım.”
“Gücümü kazandım ve boşandım”
Elif, zaman içinde ailesinin bilinçaltına işlediği “erkekler her şeyi yapar” algısını kendi içinde kırmayı başarıyor. İki sene boyunca abisinden şiddet gören kadının, evlendiği erkekten de şiddet görmeye hiç niyeti yok. Evli olduğu sırada çalışmaya başlıyor ve birikim yapıp, boşanmaya karar veriyor:
“Benim artık şiddet görmeye hiç niyetim yoktu. Ailem yoktu arkamda ama ben vardım ve güçlü hissediyordum kendimi. 21 yaşındaydım -şimdi düşünüyorum da ne kadar küçük ve güçlüymüşüm- ve çalışıyordum. Paramı kazandım ve boşandım. Şaşırtıcı bir şekilde boşanırken de hiç zorluk çıkmadı. 21 yıllık ömrümde dört sene boyunca şiddet gördüm. Bu da benim sınavımmış.”
“Asla yalnız değiliz”
Şu anda 32 yaşında olan Elif, ailesiyle hâlâ görüşmüyor. Annesi boşandıktan sonra Elif’in yanına gelmesini istiyor fakat kadın bunu reddediyor. Evden kaçtıktan sonra kendisine şiddet gösteren abisini sadece bir kere gören kadın, ablasıyla ise arada bir görüşüyor. Elif, söyleşimizi şiddet gören kadınların güçsüz olmadığını söyleyerek bitiriyor:
“Türkiye’de kadınların hayatı çok ucuz. Sizin aracılığınızla tüm kadınlara sesleniyorum: Asla yalnız değiliz, asla güçsüz değiliz. Erkeklere inat, ailelerimize inat yaşayacağız.”
*İsim güvenlik nedeniyle değiştirilmiştir.