AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Barınamayanlar Hareketi’ne katılan öğrenciler için “Banklarda yatanların bir kısmı sözde öğrenci, bunlar Gezi Parkı olayının bir başka versiyonu” demişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “24 ildeki eylemlere 2 bin 243 kişi katıldı, mükerrerleri düşersek eylemlere 2 bin 57 kişi katıldı. Bunlardan 310’u öğrenci. 6’sının PKK/KCK, 6’sının MLKP, 5’inin TKKKÖ, 2’sinin TKP Kıvılcım, 1’inin FETÖ/PDY, 1’inin TKİP, 1’inin DKP, 4’ünün de ‘beni çok seven’ LGBTİ üyesi olduğu tespit edildi” açıklamasını yapmıştı. Sabah gazetesi de Soylu’nun sözlerini aktardığı haberde “Sözde eylemcilerin yurt başvurusu bile yok” başlığını kullanmıştı. Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, kişisel blogunda yayımladığı yazısında bu konuyu değerlendirdi:
“Erdoğan, ‘sözde öğrenci’ deyince nasıl medyada aynen yer aldıysa Soylu’nun ‘LGBTİ örgütü’ ifadesi de 29 Eylül günü Sabah, Akşam, Yeni Şafak gazetelerinde düzeltilmeden aynen yayımlandı. Muhtemelen okuyanların bir bölümü de böyle bir örgüt olduğunu sanmıştır. Üstelik Sabah gazetesi Soylu’nun sözlerini aktarırken başka bir yanlış yaptı ve ‘Sözde eylemcilerin yurt başvurusu bile yok’ başlığını kullandı. Sanırım bu başlığı atan editör, başlığın anlamı üzerine düşünmemiş. Birazcık durup düşünseydi ‘Sözde eylemci’ demezdi. Çünkü söylemek istediğinin tam tersini anlatıyor bu başlık! Dil Derneği’nin sözlüğüne göre, ‘sözde’ sözcüğü ‘gerçekte öyle olmayıp öyle geçinen ya da bilinen’ anlamına geliyor. TDK sözlüğünde de aynı açıklama yer alıyor. Dolayısıyla ‘Sözde eylemciler’ deyince bu kişilerin ‘gerçekte eylemci olmayıp öyle geçinenler’ olduğu ifade edilmiş oluyor. Yani gerçekte eylemci olmadıkları söyleniyor! Oysa bu kişiler eylemci, Bakan Soylu bu kişilerin tümünün öğrenci olmadığını anlatıyor. Aslına bakılırsa Sabah editörünün ‘sözde öğrenci’ ile ‘sözde eylemci’yi karıştırması, çok da şaşırtıcı değil. ‘Sözde’ sözcüğü, yanılmıyorsam ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ ifadesinin kullanımıyla başlayan sonraki yıllarda dillere pelesenk olan bir sözcük. Kamu kurumlarının açıklamalarında, politikacıların dillerinde ve haberlerde o kadar çok yerde ve yanlış olarak kullanılıyor ki, Sabah editörünün kabahati de o yanlışı tekrarlamaktan ibaret.”
Bildirici’nin yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.