Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Küresel Organize Suç İndeksi açıklandı: Türkiye’nin adı her kategoride yer alıyor

Uluslararası organize suçla mücadele hedefiyle kurulan bağımsız sivil toplum kuruluşu Global Initiative, 28 Ekim 2021 Perşembe günü “Küresel Organize Suç İndeksi”ni yayımladı. Çalışma, örgütün Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülkede yürüttüğü iki yıllık araştırmaya dayanıyor. Türkiye 1-10 puanlık skalada 6,89 puanla 193 ülke arasında 12’nci sırada yer alıyor. Listede Asya ülkeleri arasına konan Türkiye, 46 Asya ülkesi arasında 5’inci sırada yer alırken, Batı Asya’da ise 3’üncü oldu. Suça karşı dayanıklılık notu 3,54 olarak tespit edilen Türkiye, bu kategoride de 193 BM üyesi ülke arasında 151’inci sırada yer buldu.

Uluslararası organize suçla mücadele hedefiyle kurulan bağımsız sivil toplum kuruluşu Global Initiative, 28 Ekim Perşembe günü “Küresel Organize Suç İndeksi” isimli bir rapor yayımladı. Çalışma, örgütün Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülke üzerinde yürüttüğü iki yıllık araştırmalara dayanıyor. Örgütün, “kargaşa yılı” olarak tanımladığı 2020 yılında, koronavirüs salgını ile birlikte organize suç oranları büyük artış gösterdi. Bulgulara göre, koronavirüs salgını uyuşturucu ticaretinden, korsanlık faaliyetlerine kadar birçok uluslararası suç eyleminde artışa neden olurken ve suçla mücadelenin zayıflamasına yol açtı.

“Türkiye, suç örgütleriyle arasında yeteri mesafeyi koyamıyor”

Küresel Organize Suç İndeksi, araştırmaya konu olan ülkeleri iki ölçütle değerlendirilmesi anlamına geliyor. Ölçütlerden birincisi, ülkelerin “suç oranları (criminality)” bakımından aldıkları puanlar. Bu puan türünde ülkeler suç piyasası ve suç aktörlerinin ülkedeki yoğunluğuna göre değerlendiriliyor. Ülkeler, suç oranına göre değerlendirilirken, 1 ile 10 arasında değişen puanlar alıyor. Yüksek suç oranına sahip ülkeler daha yüksek puana sahipken, düşük suç oranına sahip ülkelerin puanları daha düşük kaydediliyor.

İndeksin dayandığı ikinci ölçüt ise devletlerin suça karşı dayanıklılığı, diğer bir deyişle suçla mücadeledeki başarısı. Ülkelerin, suçla mücadeledeki başarısı arttıkça, 1’den 10’a kadar değişen “dayanıklılık (resilience)” puanı da artıyor.

Suçluluk endeksi tespit edilirken iki kategoride değerlendirildi. Birinci olarak suçun oluştuğu ortam, ikinci olarak ise suçun aktörleri incelendi. Bu kategori çeşitli başlıklar altında değerlendirildi: İnsanlar, ticaret ağı, çevre, uyuşturucu vb.. İkinci olarak ise suçun aktörleri mercek altına alındı. Raporda Türkiye için şu değerlendirme yer aldı:

“İnsan kaçakçılığı, Türkiye’de suç piyasasının önde gelen bir enstrümanı”

“Türkiye’nin Asya, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki önemli konumu ve bahsi geçen bölgeler ile olan uzun sınırları, onu hem insan ticareti hem de insan kaçakçılığı için ulusötesi pazarda önemli bir oyuncu konumuna getiriyor. İnsan ticareti Türkiye’de suç piyasasının önde gelen bir enstrümanı. İnsanlar ağırlıklı olarak cinsel sömürü ve zorla çalıştırma amaçlı kullanılmakta. İnsan ticareti, büyük ölçüde ülkenin turistik bölgelerinde, büyük metropollerde ve ülkenin sınır boyundaki şehirlerinde yoğunlaşmıştır.

Raporda, “2015 yılında Türkiye, Suriye gibi ülkelerden Avrupa’ya göç ve kaçakçılık için kilit bir geçiş ülkesi olarak ön plana çıktı. Mülteci krizinin zirveye ulaştığı dönemde Türkiye, en aktif ve kapsamlı kaçakçılık ağlarından bazılarına ev sahipliği yapıyordu. Her ne kadar 2016 yılında Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasında mülteci meselesi üzerine anlaşma imzalanmışsa da 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı legal ve/veya illegal yollarla Türkiye’yi terk etmenin gayretine içine düştü” denildi.

“Türkiye’de son yıllarda yasadışı silah ticareti yaygınlaşıyor”

Türkiye’de son yıllarda yasadışı silah ticaretinin de yaygınlaştığına vurgu yapılan raporda, “Genel olarak, Türkiye silah ticareti için hem kaynak hem geçiş hem de hedef ülke statüsündedir. Yasadışı silah piyasasına dahil edilen organlar genel olarak üç ana kategori altında sınıflandırılabilir. Birincisi, Türkiye’ye komşu Irak, Suriye, İran gibi ülkeler başta olmak üzere tüm dünyaya tabanca ve pompalı tüfek tedarik eden suç şebekeleri, ikincisi, daha gelişmiş ve kârlı silahlar sağlamak için yasadışı olarak çalışan çok karmaşık silah kaçakçılığı şebekesi, son olarak da devlette ilişkili bazı kişilerin Suriye ve Libya’daki selefi-cihatçı gruplar ile Türkiye’deki paramiliter gruplara silah sağlama işlerinde yer aldığı düşünülüyor” denildi.

“Petrol ve altınla ilgili suçlar en önemli iki suç alanı konumunda”

Raporda, “Yenilenemez enerji kaynakları ile değerli emtia ürünlerinin yasadışı ticareti, Türkiye’nin yasadışı piyasasının kritik bir bileşeni konumundadır” denilerek, petrol ve altın gibi değerli ürünlerin yasadışı ticaretine değiniliyor. Raporda, “Petrol ve altınla ilgili suçlar en önemli iki suç alanı olarak ön plana çıkmaktadır. Petrol kaçakçılığı, esas olarak Suriye, Irak ve İran kaynaklı kaçak petrol satışından gelir elde etmek isteyen organize suç grupları için Türkiye’deki en karlı gelir kaynaklarından biridir” ifadeleri yer alıyor. Altının ise Türkiye’nin yoğun uluslararası ambargoların uygulandığı İran ve Venezüella gibi ülkeler ile işlemlerinde kullanıldığı belirtiliyor.

Recep Tayyip Erdoğan ve Nicolas Maduro

Raporda konuya ilişkin şu ifadeler kullanılıyor:

“Türkiye’nin içerisinden geçtiği döviz krizi, Venezüela ile artan ikili ilişkiler ve İran yaptırım rejimini atlatmaya yönelik çabalarla birleştiğinde, altın ve petrol kaçakçılığına dair yasa dışı pazarın kapsam ve değer olarak büyümeye devam etmesi muhtemel gözüküyor.”

“Türkiye, eroin ticaretinde önemli bir geçiş noktası”

Raporda, “Eroin, Türkiye’deki uyuşturucu ticaretinde açık ara birinci sıradadır. Türkiye’nin en önemli eroin üreticisi Afganistan’a yakın olması, ayrıca Avrupa ile Ortadoğu’daki önemli tüketici pazarlarına yakınlığı, Türkiye’yi eroin ticaret zincirinde önemli bir geçiş noktası haline getirmiştir. Türk organize suç çeteleri, Avrupa’ya toptan eroin ithalatını büyük oranda kontrol ediyor. Son zamanlarda Türk Emniyeti tarafından morfinin eroine dönüştürülmesinde önemli bir bileşen olan asetik anhidrit yakalamalarındaki artış, Türkiye’de eroin üretiminin artmış olabileceğine işaret ediyor” deniliyor.

Öte yandan, raporda Hollanda ve Türkiye arasındaki iki yollu uyuşturucu trafiğinden bahsediliyor. Raporda, “Hollanda ve Türkiye arasında, eroin ve morfinin Türkiye’den Hollanda’ya kaçakçılığı, asetik anhidrit, MDMA (yaygın olarak Ekstazi olarak biliniyor) ve diğer uyuşturucuların ters yöne taşındığı iki yönlü bir kaçakçılık rotası olduğu düşünülmektedir” ifadesine yer veriliyor.

Türkiye’deki sentetik uyuşturucu kullanımının yaygınlığı da rapora konu edildi. Sentetik uyuşturucuya duyulan talebin artmasında uyuşturucuya kolay erişim ve nispeten düşük fiyatlar başlıca nedenler olarak gösteriliyor.

Türkiye’de esrar kullanımının yaygın olduğu ve son yıllarda özellikle genç erkekler arasında kullanımda bir artış yaşandığı raporda yer alıyor. Raporda, Türkiye’de hem yasal hem de yasadışı kenevir ekiminin yaygın olduğu, dahası yasadışı kenevir ekiminin ağırlıklı olarak Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde PKK ve onunla ilintili gruplar veya bireyler tarafından kontrol edildiğine de değiniliyor.

“Türkiye’de mafya her zamankinden daha fazla devlet içerisinde”

Raporda, Türkiye’de devletin suç örgütleriyle arasında yeteri mesafe koymadığı belirtildi ve “Türkiye’de mafyatik yapılar her zamankinden daha fazla devlet içerisinde yer alıyor. Türk hükümeti, altın ve petrol ticareti, insan kaçakçılığı ve silah kaçakçılığı gibi belirli suçları sık sık kendi ikbali ve siyasi amaçları için kullanıyor” ifadelerine yer veriliyor.

Rapor genel olarak Türkiye’de mafyatik yapıların nerelerde yoğunlaştığına, hangi işler ile meşgul olduğuna ve ulusötesi yapılar ile ilişkilerine de değiniyor. Raporda, “Adana, İzmir, Diyarbakır, Reyhanlı, Gaziantep ve İstanbul gibi ağırlıklı olarak Türkiye’nin deniz ve kara sınırlarına yakın bölgelerde çok sayıda suç şebekesi faaliyet gösteriyor. Bu ağlar, uyuşturucu kaçakçılığından göçmen kaçakçılığına kadar bir dizi sınır ötesi kaçakçılık faaliyeti yürütüyor. Bu suç şebekelerinin kapasitesi ve etkisi, komşu ülkelerdeki ve ötesindeki suç şebekeleriyle olan bağlantılarına bağlı olarak son yıllarda artış gösterdi. Türkiye’de organize suça yerli kimseler hakim olsa da, başta göçmenler olmak üzere yabancı suçlular da,  uyuşturucu ve silah kaçakçılığı dahil olmak üzere Türkiye’de ve sınır ötesi operasyonlarda faaliyet gösteriyor” deniliyor.

“Türkiye’de şeffaflık ve hesap verebilirlik çok sınırlı ve bozuk”

Raporun ülkeleri değerlendirdiği ikinci kısımda ise ülkelerin organize suça ve suç örgütlerine karşı ne kadar karşı koyabildikleri irdelendi. Bu kısımda da Türkiye’ye düşük not verildi. Raporda, Türkiye’de son yıllarda demokraside yaşanan erozyonun ülkedeki organize suç yapılarına gerekli imkanı sağladığı belirtildi. Raporda, “Her ne kadar Türk hükümeti organize suçlara ve organize suç örgütlerine karşı kamuoyu önünde bir duruş sergilemişse de bu retoriğin ötesine geçmemiştir. Ülkede şeffaflık ve hesap verebilirlik çok sınırlı ve bozuktur” ifadesi kullanılıyor.

Hukuk sistemindeki aksaklıklar da rapora konu edildi. Raporda, “Türkiye’de yargı ve tutuklama sistemleri kağıt üzerinde sağlam görünüyor. Ancak yargı bağımsızlığı sıkıntılı ve yargı kararları üzerinde devletinin olağanüstü derecede müdahalesi ve kontrolü var” denildi.

Raporda, “Türkiye, Orta Asya, Kafkasya, Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki ülkeler için bölgesel bir finans merkezi konumundadır. Bu sebeple kara para aklama riskleriyle karşı karşıyadır. Son yıllarda kara para aklamayla mücadele çerçevesinde önemli iyileştirmeler yapılmış olsa da, bir takım ciddi eksiklikler var. Bu eksiklikler kara para aklamanın takibini son derece zorlaştırıyor” ifadelerine yer veriliyor.

“Sivil toplum baskılara rağmen ayakta”

Raporun son kısmında ülkede sivil toplum, basın ve gazetecilik faaliyetleri üzerindeki sistematik baskılara değinildi ve sivil toplumun tüm baskılara rağmen ayakta kalabildiği belirtildi. “Devletin basın özgürlüğünü engellemeye yönelik çabalarına rağmen, sivil toplum genel olarak bu tür zorluklar karşısında etkileyici bir dayanıklılık ve gelişme yeteneği göstermiştir” denilerek raporun Türkiye kısmı noktalandı.

“Salgın, uluslararası suç eyleminde artışa neden oldu”

Örgütün, “kargaşa yılı” olarak tanımladığı 2020 yılında, koronavirüs salgını ile birlikte organize suç oranları büyük artış gösterdi. Bulgulara göre, koronavirüs salgını uyuşturucu ticaretinden, korsanlık faaliyetlerine kadar birçok uluslararası suç eyleminde artışa neden olurken ve suçla mücadelenin zayıflamasına yol açtı.

“Kargaşa yılı” 2020’de yasa dışı ekonomi yükselişe geçti

Global Initiative’in bulgularına göre 2020 yılı, organize suçu birçok farklı açıdan yeniden şekillendirdi. Koronavirüs salgını, küresel yasal ekonomiyi önlemler ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle durma noktasına getirirken, organize suç aktörleri bu engelleri aşmanın yollarını buldu. Salgına yönelik sahte koruyucu sağlık ekipmanları, sahte ilaçlar ve aşıların yasadışı ticaretinde artış gözlenirken, sağlık ürünlerinin kamu alımları etrafındaki yolsuzluk olasılığı yükseldi.

Diğer yandan, günlük hayat ve iş hayatı çevrimiçi alanlara kayarken, siber suç faaliyetleri salgın nedeniyle artan “yeni piyasa”dan oldukça faydalandı. Bunun yanı sıra koronavirüs salgını, uyuşturucu kaçakçıları için malları taşımanın yeni yolları anlamına gelmeye başladı. Salgın önlemleri ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle azalan güvenlik personeli sayısı, yasadışı malların limanlardan geçen salgın malzemelerinin sevkiyatlarına karıştırılarak taşınabilmesine yol açtı.

Mart 2020’de tüm dünyaya yayılan salgına karşı alınan önlemler nedeniyle durma noktasına gelen piyasalar, petrole olan talepte büyük düşüşe neden oldu. Talepteki düşüşü fiyatlardaki düşüş takip ederken, bu durum, petrol kargosu taşıyan gemileri korsanlık faaliyetlerine karşı savunmasız hale getirdi.

Öte yandan, 2020 yılında organize suç faaliyetlerine damgasını vursa da koronavirüs salgını, yasa dışı ekonomiyi etkileyen tek faktör değil. 2020 yılının başında, yetkililer, Sicilya mafyasının Avrupa Birliği’nin (AB) milyonlarca euroluk tarım fonlarını sömürdüğünü ortaya çıkardı. Diğer yandan raporda, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ülkeden çekilmesiyle Afganistan’da gücü ele geçiren Taliban’ın, uyuşturucu üreticilerinden vergi alarak gelir elde ettiği de iddia edildi.

Kongo, organize suç oranının en yüksek olduğu ülke seçilirken Finlandiya suçla mücadelede listenin başını çekiyor

Küresel Organize Suç İndeksi bulgularına göre, en yüksek suç oranı puanına sahip iki ülke 10 üzerinden 7,75 puanla Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve onu 7,66 puanla takip eden Kolombiya oldu. Suça karşı dayanıklılık, diğer bir deyişle suçla mücadeledeki başarılarıyla ön plana çıkan ülkeler ise 10 üzerinden 8,42 puan alan Finlandiya ve onu 8,42 puanla takip eden Lihtenştayn. Global Initiative, küresel suç oranı puanını 4,87 olarak kaydederken, küresel ortalama dayanıklılık puanını 4,82 olarak hesapladı.

Suç oranı bakımından Asya, Afrika ve Amerika kıtası küresel ortalamanın üstünde puanlar alırken, Amerika, Avrupa ve Okyanusya’nın dayanıklılık puanları küresel ortalamanın üstünde kaydedildi.

Global Initiative nedir?

The Global Initiative (Ulusötesi Organize Suça Karşı Küresel Girişim), merkezi İsviçre Cenevre’de bulunan bağımsız bir sivil toplum örgütüdür. Örgütün küresel olarak dağılmış bir sekreterliği ve üst düzey bir danışma kurulu vardır. The Global Initiative, örgütlü suça karşı kapsayıcı bir küresel stratejinin oluşturulması için mücadele ediyor.

Global Initiative

The Global Initiative, 2021-2023 yılları arasında kendisine 5 hedef belirlemiş ve bu hedefleri hayata geçirmek için mücadele ediyor. The Global Initiative’in hedefleri arasında şunlar bulunuyor: Suça karşı farkındalık oluşturmak ve suçun analizi, aksiyon almak, suça karşı direnci arttırmak, küresel işbirliğini arttırmak, örgütü geleceğe hazırlamak.

Derleyen: Ayşen Yaman & Zeynel Yıldırım

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.