Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Müsilaj Sorunu ve Marmara’nın Geleceği Çalıştayı düzenlendi – Prof. Dr. Mustafa Sarı: “Marmara Denizi’ne atıksu oranını azaltmadığımız sürece müsilajla tekrar karşılaşacağız”

İstanbul Ekoloji Rotary Kulübü’nün “Müsilaj Sorunu ve Marmara’nın Geleceği Çalıştayı” bugün (6 Kasım) düzenlendi. Çalıştaya katılan uzmanlar, müsilajın 2022 yılında veya daha sonraki yıllarda tekrar deniz yüzeyine çıkacağını belirterek, Marmara Denizi için Acil Eylem Planı’nın hemen devreye sokulması gerektiğini söyledi. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Marmara Denizi’nin dipteki yaşantısının iyiye gitmediğini, üst tabakada ise yüksek derecedeki besin elementlerinin değişmesi nedeniyle gelen yabancı türler ve kirliliğe dayanıklı toksit-müsilaj üreten planktonik canlılarda artış yaşandığını belirtti.  

Çalıştay, Uluslararası Rotary (UR) Bölge Guvernörü Gülperi Gürpınar, UR Bölge Çevreyi Koruma ve Destekleme Komitesi Başkanı Melek Yıldız ve İstanbul Ekoloji Rotary Kulübü Başkanı Olcay Ungun’un konuşmalarıyla başladı. Çalıştaya, Sualtı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği (SUFOD) Başkanı Ateş Evirgen, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Yercan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, İstanbul Üniversitesi Deniz ve İç Su Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden Prof. Dr. Gülşen Altuğ, Bahçeşehir Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Melike Yavuz, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nden Derya Özcan, İSKİ Avrupa 2. Bölge Atıksu Arıtma Şube Müdürü Uğur Örün, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Mesut Önem katıldı. 

Çalıştayda genel olarak Marmara Denizi’nin, Akdeniz ve Karadeniz gibi ekosistem ve halk sağlığı odaklı eylem planlarıyla net bir korunmaya alınması, bütüncül bir yaklaşımla insan ve ekosistem sağlığını tek bir başlık altında ele alarak önlemlerin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Marmara Denizi Eylem Planı’nın ise tam anlamıyla uygulanmaya başlanması gerektiği belirtildi. 

“Balıkların yuvaları tamamen müsilajlarla kaplıydı” 

SUFOD Başkanı Ateş Evirgen, geçen nisan ayında Marmara Denizi’ndeki müsilajı görüntülemek için dalışlara başladıklarını ve eylül ayının sonlarına doğru müsilajın farklı bir yapıya dönüştüğünü belirterek şunları söyledi: 

“Geçen sene özellikle Marmara’da farklı bir yapı görmeye başladık. Bu yapının müsilaj olduğunu biliyorduk ancak hiç görmediğimiz bir biçimdeydi. Eylül ayında müsilajın farklı bir yapıya dönüştüğünü gördük. Şu an müsilaj denizin dibinde. Kıyılardaki müsilajın yanı sıra denizin ortalarında da müsilaj görüldü. Bizden müsilaj örnekleri istendi ve biz müsilaj kütlelerini kavanozlara doldurmaya başladığımızda sigara dumanı gibi dağıldıklarını gördük. Özellikle ağustos ayına doğru müsilajın kütlesel görüntülerini görmeye başladık. Müsilajla birlikte deniz canlıları ciddi tehlike altına girdi. Balıkların yuvaları tamamen müsilajla kaplıydı, deniz canlılarının ölümlerine çok sık rastladık. Diğer yandan ise mercanların görüntülerinde farklılıklar yarattığını gözlemledik.” 

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara’nın yeni kâbusu müsilajın nedenleri, etkileri ve son durumuna dair sunum yaptı. Sarı, Türkiye’deki endüstrinin yarısının Marmara Denizi’nin çevresinde toplandığını ve denizin 40 yıldır kirletildiğini söyledi. Müsilajın üç ana nedeninin olduğunu belirten Sarı, şöyle konuştu: 

“Müsilajın üç ana oluşum nedeni var. Bunlar deniz suyu sıcaklığının ortalamadan yüksek olması, deniz şartlarının durağanlığı ve fazla besin elementi. Marmara Denizi’ni sürekli kirlettiğimiz için güneşten gelen enerji ısı enerjisine dönüşüyor. Marmara’nın çevresine yerleşmiş 25 milyonun atığı, 40 yıldır doğru düzgün arıtılmadan Marmara Denizi’ne gidiyor. Şu an atıksuların sadece yüzde 46’sı ileri arıtma ile Marmara Denizi’ne akıtılıyor. Yani en iyi ihtimalle atıkların yarısı arıtılmadan Marmara Denizi’ne gidiyor. Türkiye’ye hizmet eden endüstrinin yarısı Marmara Denizi’nin çevresinde kümelenmiş. Bunların atıkları da Marmara Denizi’ne akıtılıyor. Bütün körfezlerimiz aşırı derecede kirlenmiş ve yüksek oranda bozulmaya maruz kalmış durumda. Denizde 20-30 metre aralığında müsilaj kümelerini görmek mümkün. Müsilaj şu an denizin dibine çökmüş durumda.” 

“Marmara Denizi’nin doğal ortamında bakterilerin yerini, hastalık yapıcı bakterilerin aldığını görüyoruz” 

Müsilajın oluşumunda ve yok edilmesinde bakterilerin rolüne dair konuşan İÜ Deniz ve İç Su Kaynakları Yönetimi Bölümü’nden Prof. Dr. Gülşen Altuğ, bakterilerin doğanın sessiz işçileri olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Müsilaj gibi organik maddelerin çözülmeden kaldığı ortamlarda bu bakteriyel parçalanmayla başlayan organik döngünün kırıldığını görüyoruz. Güney Marmara ile Kuzey Ege’yi karşılaştırdığımızda Kuzey Ege’de doğal ortam bakterilerin daha fazla olduğunu ancak Marmara Denizi’nde bunların yerini hastalık yapıcı ve insan kaynaklı bakterilerin aldığını görüyoruz. Yenikapı limanında yüzeyden yapmış olduğumuz bakteri uygulamasında yüzeydeki müsilajın giderildiğini gördük.” 

Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Yercan, deniz taşıtlarının makine sistemlerinin hararet yapmaması için ihtiyaç duyulan soğutma suyunun denizden çekildikten sonra filtrelenmesi gerektiğini ancak filtrelerin müsilaj ile kaplandığını vurgulayarak, “Marmara Denizi’nden Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçişlerde can ve mal emniyeti açısından gemilerin seyir emniyeti ve olası gemi kazalarına mahal verebilecek durum oluşturması açısından oldukça vahim bir durumdur” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.