Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çizgi-roman yazar ve çizeri Devrim Kunter ile “Yabani” üzerine söyleşi: “Ne yazar ne de çizer olarak kabul ediliyorsunuz, benim de en çok hoşuma giden bu ara form”

2017 yılında aylık olarak basılan çizgi-roman dergisi “Yabani”, 10. sayısında yayın hayatına ara verdi. 2020 yılında “Bilim-Kurgu Özel Sayısı” ile yıllık olarak tekrar yayımlanmaya başladı. Çizgi-roman yazarı ve çizeri Devrim Kunter ile İstanbul-Kadıköy’deki Büyülü Dükkan’da buluşup çizgi-romana başlama hikayesini, Türkiye’de çizgi-roman yazar ve çizeri olmayı, bu yıl “Polisiye Özel Sayısı”yla raflarda yerini alan “Yabani”yi konuştuk. 

Haber: Edanur Tanış

Kamera: Sedat Elbasan

Kurgu: Sedat Elbasan, İbrahim Yayan

“Yabani” ilk defa 2016 yılında aylık olarak yayımlanmaya başladı. Aylık periyodun son sayısı, 10. sayı “Klasikler Özel Sayı” olarak basıldı. 2020’de ise yıllık olarak yeniden yayımlanmaya başladı. “Yabani”, bu yıl “Polisiye Özel Sayı” ile raflarda yerini aldı. “Yabani”nin her sayısında farklı yazar ve çizerlere alan açtığını söyleyen çizgi-roman yazar ve çizeri Devrim Kunter, “Yabani hep yeni insanlara yer açmaya çalıştı. 2020’den beri dergi/kitap gibi 100 sayfayı aşkın bir formata döndük” dedi. 

2017’de “Yabani”ye ara verdiklerinde, devam etmelerini isteyen çok kişi olduğunu ancak okur kitlesinin yayını sürdürmeye yetmediğini belirten Kunter, “Biz ara verince birçok insan üzüldü. Çok ilginç şeyler de oluyor, mesela bizim ilk sayımızda Anadolu’dan biri bize her yerden sürekli, ‘Burada yok, buraya neden yollamıyorsunuz” yazıyordu. Sonra ona dergi yolladık ve bize dergiyle bir fotoğraf yollamasını rica ettik. Bir baktık 10-12 yaşlarında bir çocukmuş. Geçen yıllarda, İstanbul Çizgi Roman Festivali’ne gelmiş, ‘Böyle biri vardı hatırlıyor musunuz, o bendim’ dedi. Bizim için güzel bir anı oldu” diye konuştu.

Yeni sayıda birbirinden farklı yazar ve çizerlerin işleri yer alıyor

Kunter, “Yabani”nin son sayısı olan “Polisiye Özel Sayı” için Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nden yazar Elçin Poyrazlar’ın polisiye hikayeler seçtiğini, kendisinin de hikayelere uygun çizerler bulduğunu söyledi. “Yabani”nin son sayısında Ahmet Ümit’in yazdığı, Murat Çalış’ın çizdiği “Ayyaş Fok”, Elçin Poyrazlar’ın yazdığı, Elif Nurşad’ın çizdiği “Kedi Gözü”, Günay Gafur’un yazdığı, Ertan Beşiroğlu’nun çizdiği  “Ormanın Kanı”, Funda Menekşe’nin yazdığı, Valendra Venüs’ün çizdiği “Bezelye Çocuk”, Algan Sezgintüredi’nin yazdığı Ozan Murat Özfen’in çizdiği “Erkek Adam Ağlar mı Hiç?”, Ekin Açıkgöz’ün yazdığı, Ülker Şamxolova’nın çizdiği “Ölüm Büyüsü”, Demokan Atasoy’un yazdığı, Bartu Bölükbaşı’nın çizdiği “Gulyabani”, Ceyda Kiremitçi Vasiliev’in yazdığı, Ozan Yüksel’in çizdiği  “Konakta Cinayet”, Cem Özüduru’nun yazıp çizdiği “Kayıp Şeylerin Peşinde”, Nurhan Işkın’ın yazdığı  Açelya Taşkıran’ın çizdiği “Dilsizler”, Ergün Gündüz yazıp çizdiği “Sniper”, Suat Duman’ın yazdığı, Colorbender’ın çizdiği “Saffet’in Arkasından” ve Devrim Kunter’in yazıp çizdiği “Aseq01.dat” kısa çizgi-roman hikayeleri yer alıyor. 

Çocukken de çizim yapmayı çok sevdiğini, çizimin hep hayatında olduğunu dile getiren Kunter, 2010’larda çizgi roman serisi “Seyfettin Efendi”yi internet üzerinden yayınlamaya başladığını söyledi. Kunter, “Haftada bir üç-dört kare çizerek kısa hikayelerle başladım. Okuyanların önermesi üzerine kısa hikayeleri toplayarak çizimler yaptım ve çizgi roman haline getirdim, farklı yazarlarla çalıştım ama hepsi ‘Seyfettin Efendi’ hikayesiydi. Bu açıdan ‘Seyfettin Efendi’, Yabani’nin bir prototipi diyebiliriz” dedi. 

“Günümüzde renkli çizgi roman Türkiye’de bir standart haline geldi”

2010’larda çizgi romanların çoğunlukla daha kolay olması ve maliyetinin daha düşük olması düşüncesiyle siyah-beyaz yapıldığını aktaran Kunter, “Artık renkli çizgi roman standart haline geldi. Bir romanı siyah-beyaz yapacaksanız bu hikayesiyle ve çizerin siyah-beyaz dengesini iyi kurmasıyla siyah-beyaz olmalı yoksa ekonomik nedenlerle bir çizgi romanı siyah-beyaz yapmanın hiçbir mantığı yok bence” diye ekledi.  

Bir çizgi-romanın sadece bir sayfasının çizilmesinin bir-bir buçuk gün aldığını anlatan Kunter, şöyle devam etti: “Düşünün, 90 sayfa çiziyorsunuz aylarınızı veriyorsunuz ve yarım saatte okunuyor hem de maddi bir karşılığı yok, dolayısıyla gerçekten seven insanlar uğraşıyor çizgi-romanla diyebilirim. Ekonomik olarak Türkiye’de çizgi-romandan para kazanmak çok mümkün değil. Mizah dergileri satış yaparken mümkündü ama sanırım artık onlar da çok iyi durumda değil.”

Birçok yerli çizerin yurtdışında çizim yaptığını belirten Kunter, “Türkiye’de zaten yazarların kitap satışları çok iyi değil, ‘Ressamlar zaten iyi para kazanmaz’. Çizgi-romansa tam ikisinin arası ne yazar sizi yazar olarak kabul ediyor ne çizer sizi çizer olarak kabul ediyor. Dolayısıyla bir ara form, benim de en çok hoşuma giden bu. Çizgi-romanda çok tasvire gerek yok çünkü siz onu çizimle gösteriyorsunuz, çizimi de hikayeyi anlatacak kadar çiziyorsunuz işte bu tam bahsettiğim ara form” diye konuştu.  

Devrim Kunter’den yeni başlayanlar için tavsiyeler

Son olarak, Devrim Kunter çizgi-romana yeni başlayan ve başlamak isteyen çizer ve yazarlara şu tavsiyeleri verdi: “Bol bol çizgi-roman, roman ve tiyatro eserleri okusunlar. Ne kadar farklı kaynaktan beslenirseniz ürettiğiniz şey de o kadar iyi olur. Ayrıca konuya merakı olanlar için benim internette ‘Adım Adım Çizgi Roman’ yazı serim var. Başlangıç olarak nasıl hikaye kurulabilir nasıl karakter yaratılabilir gibi sorularına biraz tüyo alabilirler. Ama en iyi şey üreterek, yapa yapa öğrenmek.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.