Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doktora öğrencisi, tanık olduğu usulsüzlükleri Medyascope’a anlattı: “Çift partili iktidar ile üniversitelerdeki nepotizm sorunu artıyor”

Üniversitelerde kişiye özel kadro atamaları hakkındaki tartışmalar gün geçtikçe büyüyor. Bazı üniversitelerde her kademeden yöneticinin akrabalarına ya da tanıdıklarına özel kadrolar açması nedeniyle birçok doktora ve yüksek lisans öğrencisi kadro alamıyor, kadrolu olanların ise atamaları gerçekleştirilemiyor. Akademide tanık olduğu usulsüzlükleri Medyascope‘a anlatan ve mobbing sebebiyle ismini gizlemek zorunda kalan doktora öğrencisi Ahmet*, 2017-2018 yıllarında yapılan düzenlemeyle Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), üniversitelerdeki atama süreçlerinin yönetimini ve denetimini üniversite rektörlüğüne verildiğini belirterek, “Akademik ahlaksızlık ve nepotizm artık insanlar arasında kanıksanmıştır ve hatta yer yer kara mizah konusu olmaktadır” dedi.

Üniversitelerdeki öğretim görevlisi ve lisansüstü öğrenci alımlarında yaşanan usulsüzlüklerin ilanların verilme aşamasında başladığını söyleyen Ahmet, ilanların üniversite web sayfaları ve Resmî Gazete üzerinden yayınlandığını ve bu süreçteki en büyük problemin “adrese teslim, kişiye özel” açılması olduğunu vurguladı.

“Hücre yapılanması”

YÖK’ün, 2018 yılında yayımlanan yönetmeliğinin altıncı maddesine göre akademik kadro ilanlarında “lisans ve lisansüstü mezuniyet alanları ile ilan edilen alana ait bilimsel, nesnel ve denetlenebilir koşullar dışında belirli bir adayı tanımlayan özel şartlar koyamazlar” ifadeleri yer alıyor. Bu maddeye rağmen belirli bir adayı tanımlayan şartların akademik kadro ilanlarında görüldüğünü belirten Ahmet, “Çift partili iktidarın destekçiliği vasıtasıyla üniversitelerde yer bulan ve ağır nepotizmle kendi çevrelerini oluşturan bu kitleye ‘hücre yapılanması’ adını veriyorum” dedi.

Kişiye teslim ilanlar

Kişiye özel kadro ilanlarında en çok karşılaşılan sorunun, ilgili kadro ilanlarında istenen mezuniyet şartları olduğunu belirten Ahmet, havacılık bölümü için iktisat bölümünden mezun olma şartı arandığını söyledi. Diğer yandan lisans ve lisansüstü eğitimlerini farklı bölümlerde alan adayları tanımlamak için farklı ve alakasız bölümlerin şart koşulduğunu vurgulayan Ahmet, yeni mezun ve akademik kariyer yapmak isteyen gençlerin mevcut nepotizm nedeniyle hiç şansı kalmadığını savunarak, “Belirli adayı tanımlayan Öğretim Görevlisi kadroları için en sık karşılaşılan ağır nepotizm tekniği, adayın sahip olduğu belirli sertifikaların ilanda şart koşulması ve en önemlisi de 5-10 hatta bazen şaşırtıcı derecede 15-20 yıl gibi tecrübe şartlarının yazılmasıdır” şeklinde konuştu.

Kişiye özel kadro ve devlet kurumlarından burs 

Araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi kadrolarının, üniversitedeki yöneticilerle yakın ilişki içindeki insanlarla doldurulduğunu vurgulayan Ahmet, öğretim görevlisi için ön değerlendirme sınavında son sırada yer alan adayın daha sonraki aşamalarda yüksek puan verilerek sınavı kazandığını söyledi. Akademide yapılan bu usulsüzlüğün yanı sıra kişiye özel kadrolara yerleşen adayların devlet kurumlarından burs aldıklarını ve bu yöntemle başarılı insanların hakkının yendiğini dile getiren Ahmet, “Bu şahıslar güncel tavır ve davranışlarında vatansever ve dinine, milletine, bayrağına sadık birer örnek Türk-İslam genci tablosu çizmektedirler” dedi.

Bir akademisyenin doçent unvanını alabilmesi için sempozyumlarda birkaç bildiri sunması gerektiğini vurgulayan Ahmet, “Kendi aralarında tertipledikleri bu organizasyonlarda, ‘kendin pişir kendin ye’ biçiminde tamamen bilimsel gerçeklerden ve etikten uzak eylemlere girişmektedir” diye konuştu.

Kendisiyle yarışan adaylar 

2020 yılında Marmara Üniversitesi’ndeki bir akademik kadro ilanının kişiye özel açıldığını ve şartların adayı tanımlayacak şekilde hazırlandığını belirten Ahmet, adayın daha sonra doktora programına yerleştirildiğini ve adaya kadro açan yöneticinin ise daha yüksek bir makama atandığını anlatarak şunları söyledi: “İlgili kadroya başvuran diğer adaylar, şartları taşımadıkları gerekçesiyle elenmiş ve hedef seçilen şahıs ön elemeyi geçen tek kişi olarak yazılı sınava çağrılmıştır. Tek başına kendisiyle yarışan bu aday, yazılı sınavdan kaç alırsa alsın nihai değerlendirmede ortaya çıkan not 65 üzerinde olduğu takdirde kadroyu kazanmış sayılacaktır. En başından itibaren söz konusu kadro kendisi için açıldığından aday yazılı sınavı da tamamlayarak işe alınmıştır.”

İlgili kadroya kimse atanmasın diye yapılanlar

Bir başka kadro ilanında ise ilgili alanda yüksek lisans yapma şartının yazıldığını ancak adayın yazılı sınavda geçerli not alamadığını belirten Ahmet, “Yazılı sınavda son derece enteresan bir sonuç ortaya çıkmıştır. Adaylara 100 puan üzerinden bir, dört, altı gibi komik notlar verilmiş ve nihai değerlendirmede herkesin 65 puan altında kalarak yönetmelik gereğince doğrudan doğruya elenmesi sağlanmıştır. Fakat hedef şahıs ön değerlendirmeyi geçemediği için kadroya alınma ihtimali ortadan kalkmıştır. Bu sebeple ilgili kadroyu hiç kimse kazanamasın diye geri kalan adayların tamamı yazılı sınavda elenmiştir” dedi.

“İktidarla yakın ilişkilerde olan kişiler yapılan düzenlemelerle doçent oldu”

2018 yılında yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte doçentlik için aranan 65 dil puanı 55’e düşürülmüştü. Dil puanın düşürülmesi nedeniyle yabancı dil bilmemelerine rağmen birçok öğretim üyesinin bir anda doçent olduğunu aktaran Ahmet, “Doçentlik sözlü sınavı da kaldırılarak üniversitelerin kendi kararlarına bırakılmış, bu yolda birçok kişi esasen yabancı dilden 55 puan aldıysa da sözlü sınavda elenip doçent olamayacakken gayet rahat bir şekilde bu unvana erişmişlerdir. Üniversitede tek bir derse dahi girmeyen ve mevcut iktidarla yakın ilişkileri olan bir insanın, bu siyasi angajmanı ve faaliyetleri sayesinde adı geçen düzenlemelerden sonra bir anda doçent olmuştur” diye konuştu.

(*) Röportaj yapılan kişinin ismi güvenlik gerekçesiyle değiştirilmiştir

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.