Bugün, Dünya Romanlar Günü. Resmi Gazete’de 2021’de yayımlanan cumhurbaşkanlığı genelgesiyle 8 Nisan Türkiye’de de “Romanlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Roman Diyalog Ağı (RODA), bu yıl da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bir bildiri yayımlayıp Romanların yaşadıkları zorlukları ve çözüm önerilerini anlattı. RODA Üyesi Feray Özlaf ve Çisem Özer ise romanların derinleşen yoksulluğunu ve karşılaştıkları ötekileştirmeyi Medyascope’a değerlendirdi.
İlk Dünya Roman Kongresi 8 Nisan 1971’de, 14 ülkeden gelen delegelerin katılımıyla Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da düzenlendi. Kongre, Romanları ve Roman gibi yaşayan grupları ortak sorunlar çerçevesinde bir araya getirdi. Romanların örgütlü hak arayışının başlangıcı sayılan bu kongrenin üzerinden 51 yıl geçti. 1990 yılında düzenlenen 4. Dünya Roman Kongresi 8 Nisan’ı, “Dünya Romanlar Günü” olarak ilan etti.
7 Nisan 2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan cumhurbaşkanlığı genelgesinde, “8 Nisan günü, başta eğitim, istihdam ve iskan sorunları olmak üzere Roman vatandaşların sorunlarının çözümüne hız verilmesi, her türlü ayrımcılık zeminin ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan çalışmaların değerlendirilmesi ve Roman kültürünün korunarak yaşatılması amacıyla ülkemizde de ‘Romanlar Günü’ olarak kutlanılacaktır” denildi.
Roman Diyalog Ağı (RODA), Dünya Romanlar Günü’nde yaptığı açıklamayla Romanların eşitlik, katılım ve sosyal alanda var olmalarına ilişkin sorunların çözülmediğine dikkat çekti. Romanlar ve Romanlar gibi yaşayan grupların yaşam koşullarının giderek daha da kötüleştiğini belirtti. Yakın zamanda yapılan Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması’na göre Romanlar, ortalama yüzde 77,5 ile tüm kırılgan gruplar arasındaki en yüksek işsizliğe sahip gruplardan.
RODA, Romanların yanında olmak için yapılabilecekleri altı maddede sıraladı:
“-Romanlara yönelik önyargılarınız ve kalıp düşüncelerinizi sorgulamanızı,
-Romanların maruz kaldığı nefret söylemi, sosyal dışlanma ve ayrımcılık konusunda sesinizi çıkarmanızı,
-Romanların tarihi, sosyal ve kültürel yaşamlarıyla, yaşadıkları ekonomik ve toplumsal sorunlara ilişkin bilgilenmenizi,
-Romanların ayrımcı tutumlara maruz kaldığına tanık olduğunuzda, onların yanında yer almanızı,
-Roman toplumuyla ilgili konularda karar almadan önce onları karar süreçlerine katmanızı,
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
-Sadece 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde ya da 6 Mayıs Hıdırellez’de değil, yılın tümünde Romanların yanında olmanızı bekliyoruz.”
“Fiyatlara yetecek güç söz konusu değil”
Roman aktivist ve doktora öğrencisi Çisem Özer, “Keşke 9 Nisan’da da konuşabilsek. Bu ülkede o kadar çok farklılıklar ve problemler var ki her güne bölmüşüz, o gün sadece o dezavantaj hatırlanıyor, sadece o gün konuşuluyor. Sonrasında söylemler ve eylemler başka noktalarda” dedi.
Yoksulluğun inanılamaz bir seviyeye geldiğini dile getiren Özer şu örneği verdi: “Geçen hafta mahalleye gittiğimde şunu gördüm: Eskiden taneyle sebze alabiliyorduk ama artık alamıyoruz. Marketlerin son kullanma tarihleri geçen tavuk, ekmek ve peynirlerini, market çöpün yanına bırakmadan alabilmek için paralarını biriktirdiklerini anlattılar bana. Artık market ve pazar alışverişlerinin bu olduğunu söylüyorlar. Şu an fiyatlara yetecek bir güç asla söz konusu değil.”
“Yoksullukla ilgili yeni terimler ortaya çıkıyor”
Önceden Roman mahallelerinde yaşayan kadınların un alıp ekmek yaptıklarını anlatan Özer, “Akşamları bütün fırınları dolaşıp bayat ekmek alıyorlar. Ben bilmiyordum, yeni öğrendim, bayat ekmekler de gün gün satılıyormuş: Bir günlük, iki, günlük, üç günlük ekmekler. Artık yeni yeni tanımlar çıkıyor ortaya, yoksullukla ilgili yeni yeni terimler çıkıyor” diye konuştu.
Hijyenik pede ve çocuk pedine erişimin olmadığını aktaran Özer, “Bildiğiniz eski kıyafetleri kullanıyorlar, kesip kesip poşetlerle bağlıyorlar. Yoksulluk bitti, yoksunluk başladı. Bir roman olarak Roman olmayan diğer insanların, öteki olarak adlandırılan bütün insanların insan olduğunu unutmamalarını isterdim. Öteki olarak talebimiz bu, başka hiçbir şey değil” dedi.
RODA Üyesi Feray Özlaf, “Ya asgari ücretle ev geçindirmeye çalışacak ya da hurda ve plastik toplayacaklar. O kadar zor şartlar altında geçim sağlıyoruz ki. Çocukların hayatına katacak hiçbir şey yok. Romanlar vahim durumda. Bir bisküvi 6 lira, düşünebiliyor musunuz? En ucuz marketten alışveriş yapardık, şimdi o marketlere giremiyoruz. Temizliğe giden kadınlar dolmuş paraları arttığı için işe gidemiyor” diye konuştu.
İş bulmanın da çok zor olduğunu hatırlatan Özlaf, “İş bulamayanlardan biri de benim. Üç gün çalış tüp al, 10 gün çalış tüp al. Yoksulluk diz boyu. Bardakla yağ, kaşıkla salça alıyoruz. Günü kurtarmak için satın alınıyor. 3 liralık peynir, taneyle yumurta bu sorunları sürekli yaşıyoruz” dedi.
Kapak fotoğrafı: Ekin Çuhadar