Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gezi Parkı eylemlerinin dokuzuncu yıldönümünde 100’e yakın gözaltı: Polis Taksim’e yine izin vermedi, biber gazıyla müdahale etti

Gezi Parkı eylemlerinin dokuzuncu yıldönümü dolayısıyla yüzlerce kişi Taksim Meydanı’na yürümek için bir araya geldi. Taksim Dayanışması, Gezi Parkı’nda okuyacağı basın metnini polisin engellemesiyle Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Beyoğlu İpek Sokak’ta okudu. Açıklamanın ardından Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen gruba izin verilmezken polis eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. Yaklaşık 100 kişi gözaltına alındı.

Taksim Dayanışması, Gezi Parkı eylemlerinin dokuzuncu yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada vatandaşları bu akşam (31 Mayıs) saat 19.00’da Taksim’e çağırmıştı. Eyleme saatler kala Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyelerine polis müdahale etti, birçok gösterici gözaltına alındı.

Anma öncesinde polis, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı çevresini bariyerlerle kapatarak eylemcilerin toplanacağı İpek Sokak’ın önüne üç otobüs park etti. Taraflar arasında yapılan görüşmeler sonrasında araçlar sokaktan çekildi. Basın açıklamasına Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve TİP’ten çok sayıda milletvekili ve yönetici katıldı.

Fotoğraf: Dilek Şen

Taksim Dayanışması’ndan açıklama: “Bu kötülüğe Gezi ruhuyla karşı duracağız”

Taksim Dayanışması’nın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Hepimiz, biliyor ve görüyoruz. Yaşıyor ve hatırlıyoruz. Sesimiz ve bedenimizle, geçmişimiz ve geleceğimizle sahip çıkıyoruz. Bu ülkenin tarihinde ender rastlanacak bir ruhla halkın kendi olduğu, kendini bulduğu, parkından, meydanlarından yola çıkarak bedenine, yaşamına, ülkesine, geleceğine sahip çıktığı o tarihi anların, Gezi’nin suretini tarihe aksettirdiği o takvim yaprağında, Gezi Direnişi’nin dokuzuncu yıldönümünde burada buluşan ya da buluşamayan ve 2013 yılının Mayıs’ı Haziran’a bağlayan 31 Mayıs’ı hayatının en güzel günü olarak yaşayan milyonlar olarak hakkın, hukukun yok sayıldığı, adaletin ayaklar altına alındığı partili hâkimlerinizin mahkemelerinde ‘ağırlaştırılmış müebbet’ cezaları verip, delilsiz, tanıksız zindanlara attığınız yoldaşlarımızla, Taksim Dayanışması Sekreteryası adına Taksim Meydanı ve Gezi Parkı için davalar açan, imzalar toplayan, basın açıklamaları yapan, dönemin başbakanıyla, başbakan yardımcısıyla, kamu ombudsmanı ile onların talebi üzerine görüşmelere katılan Mücella Yapıcı’ya, Tayfun Kahraman’a ve Can Atalay’a buradan selamlarımızı ve dayanışma duygularımızı iletiyoruz.

Sürekli değişen suçlamalar ve inandırıcılığı kalmayan yargılamalarla beş yıla varan keyfi tutukluluğu devam eden Osman Kavala ve onunla birlikte iktidarın Gezi’yi kriminalize etme girişiminin mağdurları, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay’a yaşatılan bu kötülüğe Gezi’nin dayanışmacı ruhuyla karşı duracağımıza ve bu hukuksuzluk son buluncaya kadar seslerini duyuracağımıza söz veriyoruz.

Bedenimizle, ruhumuzla, hapislerde bıraktıklarımız, kaybettiklerimiz ve sonsuza kadar yaşatacaklarımızla, Ali İsmail’le, Abdo Can’la, Mehmet’le, Hasan Ferit’le, Medeni’yle, Ahmet’le, Ethem’le ve Berkinimizle, aşkımız ve direngenliğimizle bu yalancı düzene karşı bir kez daha Gezi Parkı’nın sahiciliğine sarılıyoruz. Ve bugün burada, önceki Gezi anmalarında açıkladığımız tutumumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.

“Gezi’den darbe çıkarmak beyhude bir çabadır”

Taksim Dayanışması’nın açıklaması şu ifadelerle son buldu:

Bazen İstanbul’da bazen Diyarbakır’da bazen Artvin Cerattepe’de göreceksiniz Gezi’yi. ‘Her yerdeyiz’ diyenlerin sözüne sadık kaldıklarını yaşayarak öğreneceksiniz. Liselerde sırtını döneni de olacak, Boğaziçi kampüslerindeki gibi kararlı nöbetlerle üniversiteleri talancılara dar edenleri de. Bazen bir şarkının son nakaratında, bazen bir filmin ilk sahnesinde karşılaşacaksınız Gezi ile.

Gelmeyen turist için öfkelenen esnafın dükkân önünün Gezi Parkı’na ne kadar benzediğine şaşacaksınız. Ürününün karşılığını alamayan köylünün de, köleliğe mahkûm ettiğiniz ‘taşeron’ işçinin de Gezi Parkı’na uğramış olduğunun farkına varacaksınız.

Kadınların her an Gezi Parkı’ndan dönüyormuş gibi yaşadıklarını ve davrandıklarını herkes gibi zaten siz de çok iyi biliyorsunuz.

Çünkü Gezi Parkı, Topçu Kışlası görünümlü rezidans ve alışveriş merkezi haline getirmek isteyenlerin iştahını kabartacak bir ‘kupon arazi’ olmaktan çoktan çıktı. Hatta Gezi, park olarak bile tanımlanamaz artık. Binlerce beton bina ile kuşatılmış Taksim Meydanı etrafındaki tek yeşil alan, gölgesinde oturabilecek ağaç barındıran tek park olduğu doğru. Ama daha büyük bir hakikati var artık o parkın. Uğruna ağırlaştırılmış müebbet cezaları alarak hapis yatan dostlarının yanı sıra, ‘İnsanım’ diyenlerin görebilecekleri suretler, duyabilecekleri ağıtlar arasında, on dördünde, yirmi birinde toprağa düşmüş, oradaki ağaçlara can suyu olmuş gençlerin anıtları duruyor o parkta.

İşte bu nedenle ve bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz:

Ülkenin demokrasi şöleni olarak tarihe geçecek olan Gezi direnişinden ‘darbe’ çıkarmaya çalışmak beyhude bir çabadır.

Osman Kavala, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay’ı seçim hesaplarınıza malzeme yaparak hapiste tutmaktan vazgeçin.

Arkadaşlarımızı Gezi’nin Taksim Dayanışması’nın güler yüzlü temsilcilerini Ayşe Mücella Yapıcı’yı, Tayfun Kahraman’ı ve Şerafettin Can Atalay’ı serbest bırakın.

Özcesi düşün yakamızdan, ülkemizi ve milyonlarca yurttaşımızı rahat bırakın. Herkes bilsin ki karanlık gider Gezi kalır. Herkes bilsin ki hapislik biter mücadele kazanır. Herkes biliyor, her yer Taksim, her yer direniş.”

Grup Taksim’e yürümek istedi, biber gazıyla müdahale geldi

Açıklamanın ardından Gezi Parkı’na yürümek isteyen vatandaşlar polis barikatıyla karşılaştı. Polis, yürümek isteyenlere cop ve biber gazıyla müdahale etti. Biber gazından aralarında TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın da olduğu çok sayıda kişi etkilendi.

Fotoğraf: Dilek Şen

Üçü gazeteci 100’e yakın gözaltı

Müdahale sırasında yapılan gözaltı sayısının 100’e yaklaştığı belirtilirken İstiklal Caddesi’nin girişinde de Flash TV’den üç gazeteci gözaltına alındı. HDP İstanbul Mİlletvekili Musa Piroğlu, tekerlekli sandalyesini gözaltı aracının önüne çekerek gözaltına alınanların sağlık kontrolü için hangi hastaneye ve sonrasında hangi polis merkezine götürüleceğini sordu. Polis Piroğlu’na “Hangi hastaneye gideceğimiz belli değil, belli olsun söyleriz” yanıtını verdi.

Gezi aileleri İHD’ye alınmadı

Gezi Parkı eylemlerinde evlatlarını kaybeden aileler ve Gezi davasında çocukları tutuklanan ailelerin İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) girmesine polis uzun süre izin vermedi. Bunun üzerine aileler oturma eylemi başlattı. Bir süre sonra polisin blokajı kaldırmasının ardından aileler İHD’ye girdi.

Fotoğraf: Gamze Elvan

300 kişi TMMOB binasında abluka altına alındı

Fotoğraf: TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Öte yandan, TMMOB binasına sığınan yaklaşık 300 kişi, bina çevresindeki polis ablukası nedeniyle saatlerce mahsur kaldı. Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) yapılan açıklamada “Yoğun gaz saldırısı ardından TMMOB binasına giren insanlar da binada sıkıştırılmış durumda. Polis kapıyı zorlayarak içeriye girmeye çalışıyor. Dışarıda ise çok şiddetli saldırılar oldu ve çok sayıda gözaltı var” dendi. Binada kalanlar, İstanbul Valiliği ile yapılan görüşmelerin ardından gece saatlerinde birkaç kişilik gruplar halinde tahliye edildi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.