Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Muğla’da ormanlık alana çimento fabrikası kuruluyor: Yerel halk 30 yıldır mücadelede

Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan’ın Deştin Mahallesi arasındaki Tekağaç mevkiinde 2021 yılında yapımına başlanan entegre çimento fabrikasında çalışmalar devam ediyor. 

Bölge halkı ve çevre örgütleri bir yandan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun iptali için hukuk mücadelesi verirken, bir yandan da 13 Nisan’da kurdukları çadırda direnişlerini sürdürüyor.

Bayır Mahallesi’ne çimento fabrikası kurulması için ilk girişim 1992 yılında başladı. Köylüler o zamandan beri fabrikanın kurulmaması için mücadele ediyor. 

Muğla Çevre Platformu’nun yaptığı açıklamaya göre, 2006 yılında ADOÇİM Çimento Beton San. ve Tic. A.Ş. tarafından fabrika kurma girişimleri tekrar gündeme alınarak, Çevre ve Orman Bakanlığı’na müracaatta bulunuluyor. Firma 06.08.2006 tarihinde ÇED olumlu kararı alıyor. Deştin köylülerinin katılımı engellenerek alınan bu ÇED kararına karşı çevre köyler ile beraber mücadele yürütülüyor ve Deştin Köyü Muhtarlığı adına açılan dava, 2015’te ÇED izninin iptali ile sonuçlanıyor. 

Sonuç köylülerden gizlendi

2010’da Muğla Çimento tarafından aynı yere fabrika kurmak için ikinci ÇED başvurusu yapılıyor. İkinci ÇED süreci 31/12/2014 tarihli onayın verilmesi ile tamamlanıyor. 

ÇED onayının verildiği de Deştin Köy Muhtarlığına tebliğ edilmeyerek köylülerin haber alması ve tekrar dava açılması engelleniyor. 

2007 ile 2019 tarih aralığında çimento fabrikasının inşa edilmesini olanaklı kılacak mevzi ve uygulama imar planlarının iptali için açılan davalar, 2019’da verilen nihai kararla “plan iptal talebi” reddediliyor. 

Çimento fabrikasının kurulacağı alana Kasım 2020’de Yatağan ve Menteşe belediye başkanlıkları tarafından imar durum belgesi verilerek yapı ruhsatı düzenleniyor. 

2021 yılında çalışmalar başladı

2021’de çimento fabrikası kurmak için iş makineleri çalışmaya başlıyor. 

Fabrikanın kurulacağı bölgede şu an çalışmalar devam ediyor. İş makineleri bölgede yoğun bir şekilde çalışıyor. Bölgedeki ağaçlar kesilmeye devam ediyor. 

Medyascope olarak alanı gezdik. Fabrikanın yapılacağı alanı gezdikten sonra yöre halkının kurmuş olduğu direniş çadırına gittik. 

“Mücadeleye 40 yaşında başladık, 70 yaşıma girdim”

Çadırda Gülhanım ve Bekir Kaymak çifti bekliyordu. Kaymak çifti, direniş çadırının kurulduğu arazinin aynı zamanda sahibi. 

Geçimlerini tarımla sağlıyorlar. 

Çimento fabrikasına karşı 30 yıldır mücadele verdiklerini söyleyen Gülhanım Kaymak, “Bu fabrika nereden çıktı yine bilmiyorum. Şu bahçeye ben çocuk gibi baktım, yetiştirdim. Yarın çimento tozu geldiğinde hiçbir meyve yetişmez burada” dedi. 

Çimento fabrikasının ve hammadde için açılacak maden sahasında iki tane baraj bulunuyor. Kaymak, “İki baraj olan yere fabrika, maden yapılır mı? O yeşilliğe kıyılır mı?” diye sitemde bulundu. 

Fabrika ve madene her zaman karşı çıktıklarını belirten Kaymak, “Fabrikaya karşı çıkmaya 40 yaşında başladık. 70 yaşımıza girdik. Daha hâlâ mücadele ediyoruz” dedi. 

Gülhanım Kaymak’ın eşi Bekir Kaymak da mücadeleye devam edeceklerini söyledi.  

“Halk, toprağa bağlı yaşıyor”

Üniversite mezunu Semiha Türkmen, alanında iş bulamadığı için ailesinin topraklarını işliyor. Fabrika kurulursa tarım alanlarının yok olacağını söyleyen Türkmen, “Bu tarlada  babamdan öğrendiğim gibi şu an ekip biçiyorum. Hepsi gittiğinde biz ne yapacağız? Buradaki halk bu fabrikaya, madene karşı çünkü buradaki halkın hepsi bu toprağa bağlı” dedi. 

“Amcam kanserden öldü”

Termik santralin zararlarını yıllardır çektiklerini belirten Türkmen, “Amcamı kanserden kaybettik. Ben termik santrale bağlıyorum. Çünkü bu insanlar GDO’lu ürünlerle beslenmiyor. Ektikleri bahçede yapay gübre bile kullanmıyor. Kendi ürettikleri ürünleri tüketiyorlar. Ama termik yüzünden zehir soluyor” diye konuştu.

Türkmen, termik santral ile mücadele etmeleri gerekirken bir de yeni kurulan çimento fabrikasıyla uğraşmak zorunda kaldıklarını söyledi. 

“Ağaçlar ölünce biz de öleceğiz”

Fabrikadan etkilenecek Bayır Köyü’nde yaşları 70’in üzerinde kadınlara denk gedik. Onlara fabrikayı sorduğumuzda şu cevabı aldık: “Biz buradan gitmek istemiyoruz. Zeytinlerimiz, ağaçlarımız, bahçelerimiz, bağlarımız, hayvanlarımız, mantarlarımız hep bize ait burada. Biz nereye gideceğiz buradan? Bu zehirler, ağaçları kurutunca, biz kurumayacak mıyız? Ağaçlar ölünce biz de öleceğiz. Yazık değil mi bizim torunlarımıza, görmesinler mi dünya?” 

“Sadece fabrika değil, maden ocakları da açacaklar”

Konuyla ilgili Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Sözcüsü Mustafa Tuncelili’den de bilgi aldık.

Yapılmak istenenin sadece bir fabrika olmadığını belirten Tuncelili, “Ham maddeyi de burası üretecek. İşte burası için en vahimi bu. Hammadde için yaklaşık 8 bin dönüme yakın alan tahsis edildi. Bu alanın içinde iki tane su alanı, zeytinlikler, bağ bahçe ve çam ormanı. Bunların ortasına sanayi tesisi ve 13 tane maden ocağı kurulacak” diye konuştu. 

“Ekolojik olarak tam bir yıkım”

Projeyi “felaket projesi” olarak adlandıran Tuncelili, “Ekolojik olarak tam bir yıkım. Orman yok olacak. Orada bir ekosistem var. Canlı bir hayat var. O onu siz komple yok ediyorsunuz. Ne için? Ortada sadece bir çimento fabrikası buradan ham maddeyi tesis temin edebilsin diye” dedi. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.