Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Muhammed bin Selman, Erdoğan’ın ekonomik derdine derman olur mu?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Beştepe’de Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı ağırlayacak. Bugünkü beklenti, Ankara ile Riyad arasında döviz swap anlaşmasının da imzalanması. Peki Riyad ile imzalanacak anlaşmalar Türkiye’deki ekonomik krize çare olur mu? Beklentiler ne yönde? Medyascope’a konuşan uzmanlar, Suudi Arabistan ile imzalanacak anlaşmaların ekonomik krize çare olamayacağı görüşünde.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Ortadoğu gezisi başladı. Selman bugün resmi temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya geliyor. Türkiye’ye düzenleyeceği bu ziyaret, iki yıldır bölge dışına çıkmayan Selman için büyük bir değişime işaret ediyor.

Selman’ın Mısır, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan ziyaretinin, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden’ın temmuz ayında Suudi Arabistan’a düzenleyeceği ziyaretin öncesine denk gelmesi de dikkat çekiyor. 

“Yeni bir dönem başlayacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Haziran’da basına verdiği demeçte Selman’ın ziyareti hakkında, “Bundan sonraki sürece ilişkin Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerini çok daha yüksek seviyelere nerelere taşıyabiliriz, bunları değerlendireceğiz” demişti. Reuters’a konuşan bir başka Türk yetkili ise bu ziyarette normalleşme adımlarının atılacağını ve iki ülke arasında yeni bir dönemin başlayacağını söyledi.

Selman’ın bu ziyareti Türk Lirası’nın değerini giderek kaybettiği ve enflasyonun yüzde 70’in üzerine çıktığı bir dönemde gerçekleşiyor. Uzmanlara ve analistlere göre Suudi fonları ve döviz takası, Haziran 2023’te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Erdoğan’ın desteğini artırmasına yardım edebilir.

Ankara’daki beklenti, Suudi Arabistan ile imzalanacak olası bir swap anlaşması. Reuters’a konuşan bir Türk yetkili de, “Bölgesel gelişmeler, ikili ticaret hacmi, olası döviz swap anlaşmaları, enerji, ekonomik ve güvenlik projeleri görüşülecek konular arasında” ifadelerini kullanmıştı.

Gazeteci Murat Yetkin ise dün (21 Haziran) YetkinReport’ta yayımladığı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Aralık 2018’deki Kudüs Forumu’ndaki Cemal Kaşıkçı hakkındaki “İslam dünyasından bazı kesimler ve ülkeler ne yazık ki doların ve riyalin kurbanı oluyor” sözlerine atıfta bulunarak, “Erdoğan acaba bu ziyareti ‘dolar ve riyal’ için mi bu kadar önemsiyor?” sorusuna yanıt aramıştı.

Ekonomik sorunlara çözüm olacak mı?

İslam Özkan

Gazeteci İslam Özkan, Riyad ile yapılacak olası bir swap anlaşmasının Türkiye’deki ekonomik sorunlara çözüm olmayacağı görüşünde. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de daha önce yapılan swap anlaşmasını hatırlatan Özkan, “Suudi Arabistan ve BAE, sermayelerini gayet rasyonel bir şekilde değerlendiren ve hiçbir devlete karşılıksız para yardımında bulunmayan ülkeler. Karşılığında bir şey almadan Türkiye’ye hibe yapacak durumlar yok” dedi. 

Cüzi bir miktarda da olsa swap anlaşması yapılabileceği ihtimalinin olduğunu belirten Özkan, “Yapılacak hiçbir şey Türkiye’deki ekonomik krize derman olmaz. Türkiye’nin krizi çok derin, sıcak para ile halledilecek gibi durmuyor” dedi. 

Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu uzmanı Dr. Ali Semin, Selman’ın ziyaretinin yalnızca ekonomik bağlamda değil savunma sanayisi alanında da önemli olduğu görüşünde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suudi Arabistan Türkiye’den SİHA/İHA istiyor” sözlerine atıfta bulunan Semin, Riyad’ın bu ziyarette Bayraktar TB2’leri satın alabileceğini de söyledi.

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizinin ciddiyetini de hatırlatan Dr. Semin, “Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin çözümü için Suudi Arabistan yeterli değil. Türkiye’nin dış politikada ilişkilerini çeşitlendirmesi gerekiyor ki, krizin önüne geçebilsin” diye konuştu.

“Hiçbir devlet bir ömür dost ya da düşman kalmayacak”

Dr. Ali Semin

Türkiye ile ilişkilerin güçlenmesinde bölgesel etkenlerin de olduğunu belirten Dr. Semin, İran faktörünü, Yemen’deki iç savaşı, Türkiye’nin olası Suriye operasyonunu de hatırlattı. Dr. Semin, “Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını sadece küresel güçlere değil, bölgesel ülkelere de anlatması gerekiyor. Bu zamana kadar Türkiye terör ile mücadelesini Batı’ya anlattı. Artık Türkiye’nin nasıl bir terörle mücadele verdiğini Arap dünyasına da anlatması gerekiyor” dedi.

“Hiçbir devlet bir ömür dost ya da düşman kalmayacak” diyen Dr. Semin, Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın ulusal çıkarları yönünde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in çok yaşlı olduğunu ve vefat ettikten sonra yerine Muhammed bin Selman’ın geçeceğini hatırlatan Dr. Semin, “Selman’ı biz belki 50, belki 60 yıl görebiliriz. Şimdiden ilişkilerin kurulması daha avantajlı, daha iyi olacaktır” diye konuştu.

Muhammed bin Selman’ın Ankara ziyaretinden önce Mısır’a da gittiğini hatırlatan Dr. Semin, Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme adımlarının da hızlanabileceğini düşünüyor.

“İktidar son derece oportünist”

Türk dış politikasında 2021 yılının sonundan itibaren devam eden normalleşme adımlarının “ideolojik gibi görünen fakat pragmatik saikler” ile atıldığını vurgulayan Özkan şunları söyledi:

“Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin finansörü olarak gördüğü, kendisini devirmeyi amaçlayan kişi ile de çok rahat buluşabildi. Kaşıkçı cinayeti ortadayken, hukuk ayaklar altına alınmışken Türkiye davayı Riyad yönetimine devretti. İddianameye şerh koyan savcıyı sürdü. Erdoğan yönetimi son derece oportünist.”

ABD Başkanı Joe Biden’ın göreve başladığı günden itibaren rotasını Asya Pasifik’e kaydırıp; Ortadoğu’daki rolünün azaldığı yorumlarını değerlendiren Özkan, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ile Körfez’deki petrol üreticisi ülkelerin Vaşington’un gözündeki stratejik önemlerini yeniden kazandığı görüşünde:

“Biden yönetimi muhtemelen Muhammed bin Selman ile çalışmak zorunda hissediyor. Alternatifini de bulamadığı için de mecburen bu ilişkiyi devam ettirecek.”

Dr. Semin de ABD için en korkunç şeyin enerji piyasasındaki dengesizlik olduğunu vurguladı.

İlişkiler neden bozulmuştu?

Ankara ile Riyad arasındaki ilişkiler, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Katar’a ambargo uyguladığı sırada Türkiye’nin Katar’ın yanında durması ile bozulmaya başlamış ve Washington Post yazarı ve Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de evlilik belgesi almaya gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesinin ardından dibe vurmuştu.  

Cemal Kaşıkçı

İki ülke arasındaki “normalleşme adımları” ise Kasım 2020’de atılmaya başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o tarihte Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud ile ile görüşmüş ve görüşme sonrasında “sorunların giderilmesi için diyalog kanallarının açık tutulması”nda mutabık kalınmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın durdurmasına ve yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devredilmesine karar verilmesinin ardından Riyad’a gitmişti.  Zira yabancı basında çıkan makalelerde Erdoğan ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki görüşmenin tek şartı, Ankara’nın “Kaşıkçı davasından bir daha asla bahsetmemesi” idi.

Zamanlaması açısından da dikkat çeken bu ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan Cidde’de Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve babası Kral Selman bin Abdülaziz ile bir araya gelmişti. 

Erdoğan’ın iki günlük Suudi Arabistan ziyaretinin ardından Guardian gazetesine konuşan Suudi yetkililer, “Bizim ona ihtiyacımızdan daha çok onun bize ihtiyacı var ve o bizim ayağımıza geldi. Erdoğan bu duruşuyla milyarlarca dolarlık gelir kaybına uğradı. Bu yüzden ticaret koşullarını biz belirleyeceğiz” demişti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.