Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul Sözleşmesi Danıştay’da son kez savunuldu: Danıştay savcıları dört kez çekilme kararını hukuka aykırı buldu, karar adli tatil öncesi açıklanacak

Danıştay 10. Dairesi, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden kararına ilişkin bugün (23 Haziran) son kez toplandı. Savunmalarda, cumhurbaşkanı kararının iptal edilmesi, iptal edilmeyecekse da dava konusu işlemin anayasaya uygunluk yönünden Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine vurgu yapıldı. Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, son mütalaasında da “Dava konusu düzenlemenin iptali gerektiği düşünülmektedir” dedi. Danıştay’ın kararı adli tatilden önce açıklanacak.

Bu duruşmada Türk Tabipleri Birliği, Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve baroların açtığı davalar görüşüldü. Duruşma öncesi Danıştay önünde bir araya gelen kadınlar basın açıklaması yaptı. Açıklama için önceki duruşma günlerinde Danıştay bahçesine yönlendirilen kadınlar bu kez içeri alınmadı. Basın mensuplarına farklı bir alan gösterilmesiyle birlikte Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Fidan Ataselim ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ile polis arasında gerginlik yaşandı. Kadınlar, basın mensuplarının bulunduğu yere geçmeyi kabul ettikten sonra basın açıklaması yapıldı. 

Cinsiyetçi şiddete karşı mücadele

Basın açıklamasında konuşan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Halk sağlığı için en büyük tehditlerden olan cinsiyetçi şiddete karşı mücadele etmek hepimizin boynunun borcudur” dedi. 

Mahkeme heyeti: “Sahneye çok yakın yerlerden kayıt almayalım” 

Duruşma başlamadan önce mahkeme heyeti, salondakilere sahneye yakın yerlerden kayıt yapılmaması uyarısında bulundu. 

“Bir sabah uyandığımızda 6284’ün mülga bir kanun olarak karşımıza çıkmayacağının garantisini kim verebilir?”

İlk sözü Samsun Barosu Başkanı Av. Pınar Gürsel Yıldırım aldı. Yıldırım, Samsun’da 2022’nin ilk altı ayında, 250 kadının şiddet gördüğünü söyleyerek baroya başvurduğunu kaydetti. Yıldırım, “Bir sabah uyandığımızda 6284 sayılı kanunun mülga bir kanun olarak karşımıza çıkmayacağının garantisini kim verebilir. Siz verebilirsiniz sayın heyet?” savunmasını yaptı. 

Kadın meslektaşına söz verdi, avukatlar alkışladı

Antalya Barosu Başkanı Av. Hüseyin Geçilmez, “Benim burada konuşmam meslektaşlarımın söz hakkını engelleyecekse konuşmayayım” diyerek mikrofonu kadın meslektaşına bıraktı. Savunmayı yapan avukat Aylin Onur Sev, “Sözleşmeden çıkma kararıyla devletin yetkili organları rehavete kapılmıştır. Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı’nın yargılandığı sırada, ‘İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi iyi oldu’ sözlerini size hatırlatırım. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, bu kadar canavarca hisle hareket eden katile bu kadar az ceza verilmeyeceği açıktır” dedi. 

“Kararı verirken Emine Bulut’un sesi aklınızdan çıkmasın”

Antalya Barosu avukat Umut Şener Çiftçi, “İstanbul Sözleşmesi’nin gündelik siyasi çekişmelere kurban edilemeyeceği açıktır. İnsanlık tarihinde yüzlerce yıldır verilen hak ve adalet mücadelesiyle kazanılan somut kazanımları yok edip etmemeye karar vereceksiniz. 31 günü olan Mayıs’ta, günde birden fazla kadın öldürüldü” diye konuştu. Çiftçi, mahkeme heyetine seslenerek, “Bu kararı verirken diri diri yakılarak öldürülen Pınar Gültekin’in, Şule Çet’in, ‘Ölmek İstemiyorum’ diyen Emine Bulut’un sesi kulaklarınızdan ve aklınızdan çıkmasın” dedi. Bunun üzerine salonda alkışlar yükseldi. 

“Bir şiddet mağduru avukat olarak karşınızdayım”

Kocaeli Barosu adına konuşan Av. Nuriye Yılmaz, şiddet yaşamış ve yargıya başvurmamış bir kadın olduğunu belirtti. Yılmaz şunları söyledi: 

“Yaklaşık sekiz yıldır kadın hakları merkezinde avukatlarla çalışmaktayız. Kadınların evde, sokakta, işyerinde kendilerini huzursuz hissettiğini görüyoruz. Aynı zamanda şiddet mağduru bir kadın olarak karşınızdayım. Beni, kızınız ya da anneniz olarak düşünün. Sizin kızınıza ‘çocuk neden ağlıyor’ diye şiddet uyguladılar mı? Başka kadınlarla birlikte olan eşi tarafından yumruk ve tekme atıldı mı? Ben bu şiddeti yaşamış, çaresizlikten yargıya başvurmamış bir kadın olarak da karşınızdayım. Bana şiddet uygulayan doktor olan eşim vefat etmeseydi beni öldürebilirdi, Anıt Sayaç’ta ismim yer alabilirdi. Şu an bir çocuğum bilgisayar mühendisi ötekisi hukuk fakültesinde öğrenci. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili vereceğiniz karar karşınızda hangi kadın olarak duracağıma ilişkin de bir seçim. Anıt Sayaç’ta bir isim mi? Karşınızda gerçekleştirmiş kendini ifade eden bir kadın olmak mı?”

“Sözleşmenin kaldırıldığı üç günde altı kadın öldürüldü” 

Yalova Barosu Başkanı A. Elif Turnacı Çavuş, temel haklar aleyhinde cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağını vurguladı. Çavuş savunmasında şunları söyledi:  

“Savcılar tarafından defalarca verilen mütalaalar bu çekilmenin hukuka aykırı olduğunu gösteriyor. Sözleşmenin kaldırıldığı üç gün içinde altı kadın öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek muhtemel katilleri cesaretlendirmiştir. Sorun teşkil eden sözleşme değil, koruyucu mekanizmaların hayata tam olarak geçirilmemiş olmasıdır. Biz tek bir kadın daha zarar görmesin diye buradayız. Biz heyetin vereceği kararla adını tarih sayfasına yazdıracağına inanıyoruz.”

Cemal Metin Avcı kararına tepki: “Çocuğumun 12 yıl sonra bu cani ile karşılaşmasını istemiyorum”

Yalova Barosu’ndan Av. Dilan Yüceçetin ise “Bizler bu ülkede kadının önceliğinin annelik olmadığını, kadın-erkek eşitliğinin olduğunu, çapulcu olmadığımızı ‘sürtük’ olmadığımızı ispat etmek zorunda bırakıldık. Bize bunları ispat ettirmek isteyen bir kişi ama biz milyonlarız” diye konuştu. Yüceçetin’in sözleri salonda alkışlandı.

Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’i öldürmesine ilişkin kanıtlar bulunduğunu ancak “haksız tahrik indirimi” ile 12 yıl hapis cezası almasının yetersiz olduğunu vurgulayan Yüceçetin, “Bu kişi 12 yıl sonra aramızda olacak. Ben çocuğumun 12 yıl sonra bu cani ile karşılaşmasını istemiyorum. Biz bir erkeğin daha yargılandığı duruşmalarda, ‘İyi ki İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı’ dememesi için buradayız” dedi.  

“Hani iç hukuk yeterliydi? Sözleşme uygulansaydı Pınar hayatta olabilirdi” 

İstanbul Barosu’ndan Gökçe Çiçek Ayata, Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması adına savunma yaptı. Ayata, “LGBTİ+’lar elbette İstanbul Sözleşmesi’nden faydalanacaktır. Aksi anayasaya aykırıdır. Aklımıza gelen soru, herkes bu anlaşmadan eşit olarak faydalanmasın diye mi çıkıyoruz?” sorusunu yöneltti.  

Ayata, dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ederek şunları söyledi: 

“Bahsettiğimiz metin, sıradan bir metin değil. Türkiye’nin Viyana Antlaşmaları sözleşmesine taraf olmadığı ve buna tabi olmadığı iddiaları mevcut. Ancak buna karşı çıkan hukukçular da var. Türkiye, bu antlaşmanın getirdiği yükümlülüklere hiçbir zaman muhalif olmamıştır, hazırlıklarına katılmıştır ve bu tutanaklarla ispatlıdır. Cemal Metin Avcı’nın beyanları, ‘Katilim ama iktidar ile aynı şeyi düşünüyorum’ demektir. Bu mesajı tüm topluma yaymak doğru değildir. Pınar Gültekin cinayeti davasında mahkeme, katile ‘haksız tahrik indirimi’ uyguladı. Hani iç hukuk yeterliydi? Sözleşme uygulansaydı Pınar hayatta olabilirdi.”

“İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı var, iç hukukun yok”

Av. Hülya Gülbahar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın CEDAV Birleşmiş Milletler Toplantısı’ndaki “Şiddetle mücadelede elimizdeki araçlar yeterli” sözlerine “Biz her gün bildiğimiz kadarıyla üç kişiyi kaybediyoruz. Kolunu, bacağını kaybeden, sakat kalan kadınlardan ise bahsedemiyoruz bile” diyerek yanıt verdi. Gülbahar, savunmasını şöyle sürdürdü: 

“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak biz şiddete karşı uluslararası işbirliği yapmaktan vazgeçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin GREVIO dediğimiz denetim organı var. İç hukukumuzda nerede yazıyor böyle bir denetim organı? TBMM’nin de denetim görevi gasp ediliyor çünkü devlet politikaları parlamentoda konuşulur deniliyor. Şiddetle mücadele politikasız ve araçsız bırakılmış oluyor. 10 yıl hükmü olan ceza için dört yıl yatıp çıkılıyor. Sistemi zaten böyle kurmuşsunuz. Biri kalksa hepimizi birden tehdit etse, yaralasa, biraz da tek ayak üstünde tutsa kadınlara yaptığında ayrı, erkeklere yaptığında ayrı ceza alacak. Neden? İnat. Kadın-erkek eşitliğini bu kadar bozan bir şey görmedim.”

“Bu şekilde Lanzarote’den de çıkılır”

Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Başkanı Hakkı Susmaz’ın savunmalarına değinen Hülya Gülbahar, Susmaz’ın “cumhurbaşkanı kararıyla uluslararası sözleşmelerden çıkılmasının yargıya taşınamayacağı” iddiasına yanıt verdi. Gülbahar, Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi- Lanzarote Sözleşmesi’nden de cumhurbaşkanı kararı ile bu yolla çıkılabileceğini ve bu kararın sorgulanamamasının tehlike oluşturduğunu vurguladı.

“Nihai kararın yürütmede olmadığını vurgulamak hukuki yanılgıdır”

Cumhurbaşkanlığı avukatı ise davanın reddini talep etti. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, önceki duruşmadaki sözlerini tekrar ederek İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın kadına yönelik şiddetle mücadelede aksamaya neden olmadığını öne sürdü. Topal, şunları söyledi:

“Kamu yararı gerekçesiyle milletlerarası anlaşmalara ilişkin işlemlerin, dış ilişkiler içerisinde düzenlenebileceğini ve mahkeme tarafından esas bakımından denetlenemeyeceğini düşünüyoruz. Anlaşmaların sona erdirme konusu anayasada yer almamaktadır. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenleme yapabiliriz. İç hukuk bakımından ise cumhurbaşkanı kararnamesi çıkartılması için cumhurbaşkanına yetki verilmiştir. Gerek dava dilekçeleri gerek doktrinde, anlaşmalara ilişkin işlemlerin TBMM’de onaylanan işlemlerin yürütme organı yetkisinde olmadığı belirtiliyor. Nihai kararın yürütmede olmadığını vurgulamak hukuki yanılgıdır.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.