Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

40 yaşından sonra disleksi  tanısı alan Selma Keskintepe anlatıyor: “Disleksili bir kızın hayatını yazarken disleksi olduğumu öğrendim”

Haber-kurgu: Edanur Tanış

Kamera: Ali Deniz Çakır

Küçükken okuma-yazma öğrenmede sorunlar yaşayan Selma Keskintepe, 40 yaşında disleksi tanısı aldı. Bir disleksilinin hayatını anlattığı “Kanatların Çırpınışı” kitabını yazarken tanı konulan Keskintepe, uzun bir süre disleksi olmanın ağırlığını üzerinde hissetmiş. Şu an Aydın Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğrenci olan Keskintepe, disleksiyle tanışmasını ve küçükken yaşadığı zorlukları Medyascope‘a anlattı. 

Selma Keskintepe 42 yaşında bir üniversite öğrencisi. Üç-dört yıl önce disleksi* bir genç kızın gündelik hayatını kaleme almaya başlayan Keskintepe, ikinci bir göz olarak yazdıklarını psikolog bir arkadaşına göndermesiyle disleksi olduğunu öğrendi. Uzun bir süre disleksi olduğunu öğrenmenin ağırlığı altında ezildiğini dile getiren Keskintepe, tanı almasıyla birlikte çocukluğuna dönüp geçmiş zamanda yaşananları düşündüğünü anlattı. 

Disleksi olmanın kendisi için zor olduğunu söyleyen Keskintepe, “Çünkü zorlandığımın farkında değildim. Disleksi olduğumu öğrenmemle ne için zorlandığımın farkına vardım. Birinci sınıfa başladığımda ilerleyememiştim. Öğretmenler alfabeyi anlatırken ben harfleri karıştırıyormuşum. Onların gözünde ters gidiyordum ama benim gözümde ben doğruydum, bunu bilmiyordum” dedi. 

“Arkadaşlarım tarafından sürekli dışlanıyordum”

İkinci sınıfta sayılarla tanıştığını ve kendisi için çok zor olduğunu dile getiren Selma Keskintepe, okuma yazmayı da uzun bir süre öğrenemediğini, ikinci ve üçüncü sınıfı da tekrar ettiğini belirtti. İlkokul çağında çok fazla akran zorbalığı yaşadığını söyleyen Keskintepe, “Çocuklar çok acımasız oluyorlar. Benim için, ‘O yapamaz, geri zekâlı, yapamıyor ki’ derlerdi. Ben de derste bu nedenle bir şeyler söylemek istemiyordum. Arka sıralarda kaybolmak isterdim. Birilerinin dikkatini çekerek yanlış yapmaktan korkmuştum. Arkadaşlarım tarafından sürekli dışlanıyordum” diye ekledi.  

Almanya’da dünyaya gelen ve eğitimine orada başlayan Keskintepe daha sonra Türkiye’ye gelmiş ve eğitim hayatına Türkiye’de devam etmiş. Bu dönemde en çok zorlandığı şeyin dil olduğun aktaran Keskintepe, “Ama Türkiye’de çevrem ve arkadaşlarım tarafından daha çok kabul gördüğüm için daha kolay uyum sağlayabilirim diye düşündüm” dedi.  

Günlük hayatta disleksi nedeniyle bazı güçlükler çektiğini söyleyen Keskintepe, “Artık belirli bir motivasyona ve deneyimler yaşadıktan, kendinizle barıştıktan sonra disleksi benim hayatımda mizah yönünde kendini geliştirmeye başladı. Mesela arkadaşlar, ‘Mado’da buluşalım’ diyorlar. Ben Moda’ya gitmeye kalkıyorum. Sonra gülmeye başlıyoruz, Selma tekrar yanlış mı anladı diye gülüyoruz. Bir şeyleri sürekli tekrar etmek zorundayım, bir şey okurken iki-üç kere okumak zorundayım ama çocukluktan beri bunu yaptığım için artık zorlanmıyorum” diye konuştu.

“Kanatların Çırpınışı” kitabı çıkıp ilgi gördükten sonra kendi yaralarını sarabildiğini anlatan Keskintepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreçte en büyük travmam olan eğitim hayatıma tekrar geri dönmem gerektiğini düşündüm. 42 yaşında sınava hazırlanıp üniversiteye başladım. Şu anda okuyorum ve çok güzel sınıf arkadaşlarım var. Tabii ilk başta zorluklar yaşadım: Bir sürü bloklar var ve ben bu blokların isimlerini karıştırabiliyorum. Başka bloklara gidip sınıflarda hocaları aradığım oluyor ama sağ olsun arkadaşlarım çok yardımcı oluyorlar.” 

Yazmayı çok sevdiğini ve bunun kendisi için bir tutku olduğunu anlatan Keskintepe, yazarken disleksinin kendisine bir engel oluşturup oluşturmadığını sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Disleksi bir engel değil. Disleksiye hep akademik başarı üzerinden bakıyorlar ama ben daha çok disleksinin duygusal olarak bize iyi gelip gelmediğine ya da bizi ne kadar güçlendirdiğine bakmamız gerektiğini düşünüyorum.” 

*Disleksi: Öğrenme güçlüğü olarak bilinen disleksi, kişilerin normal zekâ düzeyinde olmasına rağmen dil, okuma ve yazma becerilerinde sorunlar yaşamasına neden olan bir özel öğrenme bozukluğudur. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.